8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • İsmet Parmaksızoğlu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Bir Türk Diplomatının Onsekizinci Yüzyıl Sonunda Devletler Arası İlişkilere Dair Görüşleri

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 186 · Sayfa: 527-536 · DOI: 10.37879/belleten.1983.527
Tam Metin
Onsekizinci yüzyılda gerek devlet hizmetinde aldığı görevlerle gerek Türk ve Arap edebiyatına armağan ettiği sefâretnâme, ata sözleri şerhleriyle tarih ve biyografyaya dair eserleriyle tanınan Ahmed Resmî Efendi'nin onsekizinci yüzyıl devletler arası ilişkilere dair kaleme alarak Sadrazam Muhsin zade Mehmed Paşa'ya takdim ettiği bu makalesi, bu yüzyıl sonunda devletin çeşitli hizmetlerinde bulunan Viyana ve Berlin sefaretleriyle Avrupa ülkelerini, devletlerini; toplumlarını tanımak fırsatını elde etmiş olan aydın bir Türkün görüşlerini ihtiva etmesi itibariyle çok entresandır.

Yeni Bir Şehnâme

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 182 · Sayfa: 319-322 · DOI: 10.37879/belleten.1982.319
Tam Metin
Osmanlı tarih yazıcılığında şehnâmeciliğin ayrı bir yer işgal ettiği bilinmektedir. Ünlü İran şairi Firdevsî-i Tusî'nin ölümsüz eserinden esinlenerek Osmanlı ailesinin tarihini de aynı metodla yazmaya kalkışan Türk şairleri arasında Arifî en ünlüleridir. Aşık Çelebiye göre Yavuz Sultan Selim'in menkıbesini anlatan Farsça Şehnâmesi 60.000, Ahdî'ye göre de 100.000 beyit olarak tasavvur olunmuştur. Ne yazık ki Arifî bu eserini tamamlayamadan ölmüştür. Görebildiğimiz iki nüshadan biri Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kütüphanesinde, diğeri ise Manisa İl Halk Kütüphanesi'nin Muradiye dermesi içinde bulunmaktadır. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman devrini yine Şehnâme üslubu ile yazan şairlerimizden biri de Mahremî'dir. (Ölümü. 942/1535) Eserinin başı ve sonu noksan bir nüshası Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesinde bulunmaktadır. Onu, Fürugî Derviş Ahmed (ölümü 1022/ 1613), Taliki-zade Mehmed Subhi, Ganî-zade Nadiri (Ölümü 1036 / 1 626), Taşköprî-zade Kemaleddin Mehmed ve nihayet anonim bir eser olan Şehnâme-i Osmanyan izlemektedir. İkinci Bayezid devri Şehnâmecilerinden Firdevsî-i Tavil ve eserleri için bizim yayınladığımız Kutubnâme'ye bak. Ibrahim Olgun-Ismet Parmaksızoğlu. Kutubnâme-Ankara 1979. Bunlardan başka Şühudî ve Kasımî'nin de şehnâmeleri olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.

Lutfi Paşa'yla ilgili yeni bir Belge

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 63-66 · DOI: 10.37879/belleten.1982.63
Tam Metin
Kanuni Sultan Süleyman devrinin bilgin vezirlerinden biri olan Lutfi Paşa, Osmanlı vezir-i âzamları arasında kişiliği ile yazdığı eserlerle ayrı bir değer taşımaktadır. Onun Osmanlı devletinin kendi zamanına değin gelen bir tarih yazdığı gibi" Yayınlayan Âli Bey. Önsöz. Kilis'li Rif'at. Tevarih-i âl-i Osman. İstanbul 1341." ekonomipolitik alanında kaleme aldığı Asafnâme "Yay. Tschudi. Der Asafnâme des Lutfi Paşa. Berlin 1910 ve Doç. Dr. Ahmed Uğur. Asafname. İlahiyat Fak. Dergisi. Ayrı basım. ile Türk siyasi tarihinde olduğu kadar, Türk tarih yazarlığı ile de ayrı bir şöhret yaptığı herkesçe bilinmektedir. Bak. T. Gökbilgin. Madde. Lutfi Paşa. İA., M. Fuad Köprülü. Lutfi Paşa. Türkiyat Mec. Ayrı basım. İstanbul 1925. Bizim burada sunacağımız kaynak mahiyetindeki eser ise, Lutfi Paşa'nın 1537'de donanma-yi hümâyunla yaptığı seferle ilgilidir. Bilindiği gibi Lutfi Paşa Rumeli beylerbeyi iken Barbaros Hayreddin Paşa ile birlikte ve donanma serdarı olarak Akdeniz harekatına memur edildi. Baştarda, kadırga ve yardımcı gemilerle birlikte 280 parça gemi ile 20 Mayıs'ta İstanbul'dan yola çıktı. Kâtib Çelebi, Tuhfetü'l-kibar, Yay. O. Şaik - Gökyay. Istanbul 1973. 7'vd. İşte tanıtmak istediğimiz Kastamonu'lu Hariri Abdülcelil'in Ferahat-nâmesi bu Körföz seferi ile ilgilidir.

RICHARD F. KREUTEL. Die Autobiographie Des Dolmeschers Osman Ağa Aus Temeschwar. New Series XXVIII. The Trustees of the "E. J. W. Gibb Memorial" Hetford 1980. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 319-320
Tam Metin
Türk ve Batılı tarihçiler tarafından Viyana bozgunundan sonra yazılan Türkiye kaynaklı anılar, özgeçmişler ve yöresel tarihçelerden biri olarak gerek içeriği, gerek özgünlüğü nedeniyle sevilmiş ve tanınmış bulunan Tamışvar'lı Osman Ağa'nın anıları E. J. W. Gibb vakfından yeni dizinin 28. eseri olarak Richard F. Kreutel tarafından bir kez daha yayınlanmıştır. Kitab-ı inşa, Tercümanlara Lazım Bazı Mükâlemeler ve yine ona atfedilen ve bir nüshası Köprülü Kütüphanesi Hafız Ahmed Paşa dermesi arasında bulunan Nemçe Tarihi sahibi olan Osman Ağa'nın bu eserini Biritish Museum'a kazandıran A. Kremer olmuştur. Metni Almancaya çevirip yayınlayan ise O. Spies'dir.

D. MUHAMMED İSA SALAHİYE. et-Tedahhulü'l-Osmanî fi'l-Yemen. (Yemen'de Osmanlı İşgali. 945-962/ 1529-1555). Mecelletü'd-dirasati'l-Halic ve'l-Ceziretü'l-Arabiye. Journal of the Gulf and Arabian Peninsula Studies. Kuveyt Üniversitesi Yay. VI. Yıl., Ekim 1980, 24. Sayı., 91-125. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 137-138
Tam Metin
Çağımız Arap tarihçileri milliyetçilik akımının da etkisiyle yüzyılın başından beri Sadr-i İslam ve onu izleyen büyük Arap hamlesi dönemiyle meşgul olmayı ve o şanlı günlerin anılarını XX. yüzyıl Arap okuyucularına sunmayı yeğlemekte idiler. Oğuz yayılışı ile Yemen'e kadar hatta, Osmanlı gelişmesi ile bir yandan Kenya bir yandan Fas'a kadar Müslüman - Türk hakimiyetini, bir çeşit iç ezikliği ile konuşmamaya, üzerinde durmamaya, okullarında da bu dönemi Devretü'l, muzlime (Karanlık dönem) adı altında gayet sathi bir biçimde geçiştirmeye, kendi eğitim anlayışları, belki de manda ya da himaye rejimiyle bağlı oldukları İngiliz ya da Fransız yönetimlerinin etkisiyle ters bir biçimde ortaya koymaya çalışmakta idiler. Öyle ki Irak tarihi üzerinde derinleme bir çalışma yapan Abbas Azzavî eserine Tarihu'l-Irak beyne ihtilaleyn (Histoire de l'Irak entre deux Occupations) Bağdat 1945-56 adını vermiş, yani Bağdat'ın 1055 tarihinde Tuğrul Bey tarafından teshirinden General Allenby'nin 11 Mart 1917'de şehri işgaline değin süren dönemi Irak Arapları için bir işgal dönemi olarak tescil etmiştir. Ünlü Lübnanlı tarihçi Filib Hitti de Türk - Osmanlı egemenliğini, imparatorluğu oluşturan toplumlar için bir felaket devri olarak tasvir etmektedir. Tarihu'l-Arap. Mutavvel. Beyrut 1953. III. 835-846. Dikkat edilirse, 400 yıllık bir egemenlik süresini ve dönem içinde Kasr-i Şirin'den Vahran'a değin uzanan Arap toplumunun geçmişini de on sayfada özetlemekte kendine göre yarar görmüştür.

Molla Lutfî ile İlgili Yeni Bir Belge

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 675-682 · DOI: 10.37879/belleten.1980.675
Tam Metin
Türk düşünce tarihinde Molla Lutfi olayı, çeşitli yönleriyle konu olarak günümüze değin değerini korumaya devam etmektedir. Milli Kütüphane yazmalarım Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu, TUYATOK bünyesinde tasnif ederken rastladığımız zındıklık ve sapıklık ile ilgili bir risale de kanımızca bu olaydan esinlenerek kaleme alınmıştır. Bilindiği gibi, edindiği bilgilerle öğünen, meslekdaşlarının hatalarını, yaptıkları yanlışları hoş görmeyen, onları en ağır sözlerle taşlayan, bu yüzden de çevresinde kendisini sevmeyen bir aydınlar grubunun oluşmasına yol açan Molla Lutfi, 900 Rebiyülevvelinin yirmi beşinde (24 Aralık 1494) karşıtlarının ısrarlı istekleri üzerine Sultan II. Bayezid'in verdiği izin sonunda bir heyet önünde yargılanmış ve ölüme mahkûm edilerek Atmeydanı'nda idam edilmiştir. İşte bu olaydan esinlenerek yazılan elimizdeki risale, Şerhü'lmakasıd, Kadi İyaz el-Yahsubi'nin eş-Şifa fi tarifi hukuki'l-Mustafa ve es-Seyfü'l-meslûl gibi kaynaklarda zındıklık ve sapıklık konularındaki delillere dayanılarak ve Molla Lutfi'nin söz ve davranışları bunlara göre değerlendirilerek kaleme alınmıştır.

Rusya'nın Mikenos Adasında Konsolosluk Kurma Teşebbüsü ve Bununla ilgili Vesikalar

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 125-136 · DOI: 10.37879/belleten.1977.125
Tam Metin
1774 yılında imza edilen Kaynarca andlaşması, maddelerindeki tutarsızlık bir yana, büyük bir zaaf içinde bulunan Osmanlı imparatorluğuna çeşitli mükellefiyetler de yüklemiş bulunuyordu. Bu andlaşmaya dayanarak İstanbul'da bulunan Rus elçileri muhtelif sebeplerle ve çeşitli tekliflerle Osmanlı hükümetini tazyik altında tutmakta idiler. Rusların bu teklif ve tazyikleri, esasen 1768 - 1774 Türk - Rus savaşından perişan çıkmış, mali, idari ve sosyal yapısı bakımından yıpranmış bulunan devleti zor durumlara sokmakta idi. Osmanlı Devlet adamları Rusların çeşitli baskıları karşısında şaşırmışlar ve tekrar bir savaşa dönülmesini önlemek amacı ile Rus elçilerinin tekliflerini ister istemez kabul etmek zorunda kalmışlardı. Bu arada Rus çarlığının Akdeniz (Ege denizi) adalarında bir konsolosluk kurmak yolundaki teşebbüsleri de aynı mahiyette bir tazyik vasıtası olmuş ve Türk sorumluları meseleyi iyice tetkik etmek suretiyle bu teklifin reddedilmesi gerektiği sonucuna varmakla beraber, Rusya'nın barışı bozacağı endişesi ile Rus elçisinin teklifini istemeseler de kabul etmek mecburiyetinde kalmışlardır.

Kuzey Irak'ta Osmanlı Hâkimiyetinin Kuruluşu ve Memun Bey'in Hatıraları

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 146 · Sayfa: 191-230 · DOI: 10.37879/belleten.1973.146-191
Tam Metin
Hatıraların edebi eser olarak değerlendirilmeleri yanında, tarih açısından belge olma nitelikleriyle sahip oldukları değer, ayrı bir önem taşımaktadır. Hatıraların yazılışında türlü faktörler etkili olmakta ise de, bunlar bütünüyle milli tarihimizin askerlik, yönetim ve toplumla ilgili yapısı bakımından aydınlatıcı, olayları belgeleyici yönleriyle vazgeçilmez kaynaklar olma özelliklerini saklamaktadırlar. Bu sebepledir ki, Osmanlı İmparatorluğunun tarihi kaynakları arasında son yıllarda önemleri gittikçe artan belgelerden birisi de hatıralar olmuştur. Bundan bir süre önce Baf Kadısı Macuncu-zade Mustafa Efendinin hatıralarını araştırıcılara sunduğumuz zaman, bu metnin gerek yurt içinden, gerek yurt dışından nasıl ilgi ile karşılandığını görmüş, tarihimizin belli kaynakları yanında, edebî ölçüler itibariyle pek de değerli olmayan bu metnin, toplum yapısını aydınlatma bakımından kazandığı değeri izlemiştik (Bir Türk kadısının esaret hatıraları. Tarih Dergisi, V, Sayı 8). Macuncu-zade Mustafa Efendinin hatıraları yani, Baz-geşt-i Hakiri Malta - Sergüzeşt-i esirî-i Malta bir süre sonra Türk Dil Kurumu tarafından metin halinde de yayınlanmıştır (Prof. Fahir İz. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı 1970, 78 - 122). Daha sonra bu türden başka bir metin, Türk kamu oyunu ilgilendirmiştir. Viyana'nın ikinci defa kuşatılması sırasında Avusturya kuvvetlerince tutsak alınan Osman Ağa'nın hatıraları da ayni şekilde ilgi bulmuştur (Viyana muhasarasından sonra Avusturyalılara esir düşen Osman Ağa'nın hatıraları. Yayımlayan: M. Şevki Yazman. İstanbul 1961).