15 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Arkeoloji 4
- Amasya 2
- Amisos 2
- Central Black Sea Region 2
- Demir Çağı 2
Demir Çağı Kappadokia’sında İlk Tapınak: Oluz Höyük İbadethane ve Ateşgedesi
Höyük · 2023, Sayı 12 · Sayfa: 57-78 · DOI: 10.37879/hoyuk.2023.2.057
Özet
Tam Metin
Amasya ili sınırları içinde, şehir merkezine yirmi beş kilometre mesafede yer alan Oluz Höyük’te 2007 yılından beri sürmekte olan kazı çalışmaları Kalkolitik Dönem’den Orta Çağ’a kadar buluntu veren bu önemli merkezin dinsel bir yapılanma içinde olduğunu gözler önüne sermektedir. Hitit Büyük Krallığı’nın çöküş dönemine tanıklık eden tabakalarda ele geçen dini ayinlere ait deliller, Phryg Dönemi yerleşiminin merkezini teşkil eden Kubaba Sunağı erken dönemlere ait dinî bulguları oluştururken, Oluz Höyük’ün önemli dinî bir merkez olarak ortaya çıkışı Anadolu’nun Akhamenid (Pers) İmparatorluğu egemenliğine girdiği döneme rastlamaktadır.
Oluz Höyük’te, 2B Mimari Tabakasında (MÖ 450-300) ele geçen, Akhamenid (Pers) Dönemi’ne tarihlenen önemli ve eşsiz arkeolojik bulgular, Pers kökenli olup kutsal ateşe tek tapınım noktası olarak saygı gösteren ve arkaik monoteizme işaret eden bir zümrenin yerleşmiş olduğuna kanıt teşkil etmektedir. Bu makale, mimari kanıtları, kutsal ateşin yandığı Ateşgede ve inananların ritüellerini, mekân ve işlevdeki ortak ilişkilerini yerine getirdikleri ibadethane birlikteliğinde tartışmaktadır. Basit ve gösterişsiz mimariye sahip bir Ateşgede ve onunla fiziki bağlantısı olmasa da konumsal ilişkisi bulunan bir İbadethane yapısının varlığı, sonraki dönemlerde Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi tek tanrılı dinlerde ortak nokta olacak bir toplanma mekânında cemaat oluşturulması fikrinin ortaya çıkışı ile ilgili olmalıdır. Bu durumu dini pratiklerin tapınak mekânına etkisi olarak da açıklayabiliriz. Bu yeni dini mimari Demir Çağı’nda yeni bir inanç sistemi ile birlikte Anadolu coğrafyasında ortaya çıkmıştır. Oluz Höyük 2B Mimari Tabakası tapınağı ile birlikte Perslerde ve Anadolu’da kutsal yapı kavramının başlamış olduğu düşünülebilir. Oluz Höyük 2B Mimari Tabakasında bahsi geçen bu zümre tarafından hayata geçirilmiş Kutsal Alan, İbadethane ve bu yapıları bir araya getiren Pers Yolu makalenin konusunu oluşturmaktadır.
Amasya-Oluz Höyük Kazısı 2008 Dönemi Çalışmaları: Yeni Sonuçlar ve Değerlendirmeler
Höyük · 2010, Sayı 2 · Sayfa: 1-28 · DOI: 10.37879/hoyuk.2010.26Amasya-Oluz Höyük Kazısı 2007 Dönemi Çalışmaları: İlk Sonuçlar
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 267 · Sayfa: 395-422 · DOI: 10.37879/belleten.2009.395
Özet
Tam Metin
Amasya, bugüne değin arkeolojik yönden en fazla ihmal edilmiş illerin başında gelmektedir. Her ne kadar "Kral Mezarları" olarak bilinen ünlü Helenistik Çağ kaya mezarları (Res.1) nedeniyle 19. yüzyılın ortalarından beri sıklıkla ziyaret edilip, yayınlara geçtiyse de, yerleşmeler açısından Amasya'daki ilk önemli arkeolojik çalışma, H.H. von der Osten'in Alişar Höyük kazısına başlamadan önce Kızılırmak'ın batısı ile kavsi içinde gerçekleştirdiği yüzey araştırması çerçevesinde yaptığı incelemedir(1). Bu araştırmadan sonra, yörenin yerleşmelerinden gelen buluntular araştırmacıların dikkatini çekmeye başlamıştır.
Tunç Çağı’nda Orta Karadeniz Bölgesi ve Kelkit Havzası Yerleşmeleri
Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 413-430 · DOI: 10.37879/belleten.2008.413
Özet
Tam Metin
Bu makalede konu edilen coğrafi alan, batıda Samsun ilinden doğuda Bayburt iline kadar uzanan bölgenin kara kesimini kapsamaktadır. Kabaca Doğu Karadeniz Bölgesi hinterlandı olarak da adlandırılabilecek bu bölgeyi konu olarak seçmemizin nedeni, sınırlı da olsa şimdiye değin yapılan arkeolojik çalışmaları bir araya getirmek ve bunların sonucunda bir yerleşme arkeolojisi değerlendirme çalışması yapmaktır. Konu edindiğimiz bölgenin en önemli akarsuyu olan Kelkit Çayı (Lykos), vadisinin coğrafi elverişliliği nedeniyle aynı zamanda Orta Karadeniz Bölgesi ile Kafkasya ve Batı İran arasında bir ticaret yolu olarak da kullanılmış olmalıdır. Yeşilırmak'ın (Iris) ana kollarından biri olan Kelkit Çayı'nın uzunluğu 320 km.'dir. Gümüşhane ili sınırları içinden doğan Kelkit Çayı, Giresun ilinin güneyinden geçerek Tokat ilinin Reşadiye, Niksar ve Erbaa ilçeleri üzerinden Amasya ilinin Taşova ilçesi yakınlarında Yeşilırmak'la birleşir. Kelkit Çayı Havzası'nın batı bölümünü (bkz. Harita 1) Taşova ile Sivas ilinin Koyulhisar ilçeleri arasındaki bölge oluşturur (Res.1). Bugüne değin arkeolojik açıdan iyi araştırılmış olan bu bölgede pek çok Tunç Çağı yerleşmesi saptanmıştır. Sivas ilinin Suşehri, Giresun ilinin Şebinkarahisar, Şiran ve Kelkit ilçelerinin oluşturduğu Kelkit Çayı havzasının doğu bölümündeki (bkz. Harita 2) araştırmalar henüz çok yetersiz olmasına karşın, Bayburt ilindeki araştırmalar söz konusu bu yöreye az da olsa ışık tutmaktadır.
1997-1999 Yılları Yüzey Araştırmalarında İncelenen Amasya İli Demir Çağı Yerleşmeleri
Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 467-498 · DOI: 10.37879/belleten.2005.467
Özet
Tam Metin
Bu makalede 1997, 1998 ve 1999 yıllarında Orta Karadeniz Bölgesi'nin Kara Kesiminde yer alan Amasya ili Gümüşhacıköy, Merzifon, Suluova ve Göynücek ilçeleri ile Merkez ilçe sınırları içinde gerçekleştirdiğini yüzey araştırmasında incelediğim merkezlerden Demir Çağı yerleşmeleri içerenler ve bunların buluntuları ile Amasya Müzesi'nden bazı önemli örnekler tanıtılmaktadır. Gümüşhacıköy ilçesi, Gümüş beldesinin 20 km kuzeybatısında yer alan ve Büyük Alan ile Sallar köyleri arasındaki Niyazbaba türbesinden adını alan, türbenin 100 m kadar batısında bulunan (bkz. Harita Yer No.1), yaklaşık 4-5 m yüksekliğinde ve 80 x 40 m boyutundaki Niyazbaba Tepesi (Res.1), M. Özsait tarafından gerçekleştirilmiş olan yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır.
Samsun (Amisos) Bölgesi'nin Kültürel Gelişimi Projesi
Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 387-402 · DOI: 10.37879/belleten.2004.387
Özet
Tam Metin
Samsun (antik Amisos) ile yakın çevresinin tarih öncesinden günümüze kadar olan zaman dilimine ait olup daha önceki araştırmalarda saptanmış bulunan önemli merkezlerin son durumlarını incelemek ve ayrıca gözden kaçmış olabilecek diğer arkeolojik maddi kültür varlıklarını da belgeleyerek bu bölgede yaşamış insan topluluklarının özellikle Demir Çağı ile takip eden Helenistik Çağ'daki kentleşme sürecindeki sosyo-ekonomik yaşamlarına dayanan kültürel gelişimini aydınlatacak verileri toplamak amacıyla İstanbul Üniversitesi adına bir temel proje çerçevesinde geliştirilen yüzey araştırmalarını 18 - 27 Temmuz 2000 tarihleri arasında Prof.Dr. Önder Bilgi başkanlığında Doç.Dr. Sümer Atasoy, Dr. Latife Summerer, Dr. Şevket Dönmez, Arkeolog Burhan Gülkan ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi stajyer öğrencisi Murat Türkteki'den oluşan bir heyet gerçekleştirdi.
Sinop Province in the Second Millennium B.C. (In the Light of New Archaeological Evidence)
Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 29-32
Özet
Tam Metin
During the 1980s Archaeological research began to be carried out in Sinop Province. Until that time, it was an unexplored part of Anatolia (terra incognita) but since research efforts began our knowledge of the 2nd Millennium BC in Sinop Province has increased. M.A. Işın and İ. Tatlıcan conducted one of the most effective surveys in this province. In addition to the surveys, I was invited to the Boyabat-Kovuklukaya rescue excavation led by Musa Özcan, the current director of Sinop Museum. I was given responsibility for Trench 5 where we found a building with a substructure built from flat stones. This architectural tradition, along with the pottery and the small finds, provided us with new and important data about the 2nd Millennium BC in the Sinop Region. In Sinop city centre, a spearhead anda pin were found during an excavation at the foundation of the Kız Öğretmen Okulu. These two objects, which were dated to the Middle Bronze Age by Ö. Bilgi, are very important finds because they indicate a possible 2nd Millennium BC settlement or a cemetery in Sinop city centre. Another object, also dated to the Middle Bronze Age by Ö. Bilgi, is a spearhead found at Lala Village. During surveys carried out under the directorship of F.J. Hiebert, some Middle Bronze Age potsherds were found at Nohutluk-Güllüavlu (Hacıoğlu). All these finds indicate that there were a large number of settlements and cemeteries in Sinop Province and the surrounding region during the Assyrian Trading Colonies Period. In spite of research that would suggest otherwise, no Old Hittite or Hittite Empire objects were found in any of the surveys and excavations conducted in Sinop Province but two lugged axes found in the villages of Bülbül and Dibekli, have been dated to the Late Bronze Age (Hittite Empire Period) by Ö. Bilgi.
Yeni Arkeolojik Bulguların Işığında İÖ 2. Binyılda Sinop
Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 1-28 · DOI: 10.37879/belleten.2004.1
Özet
Tam Metin
Sinop ili sınırları içindeki ilk önemli arkeolojik çalışmayı 1950'li yılların başında dönemin Kastamonu Müzesi Müdürü A. Gökoğlu gerçekleştirmiştir. Batı ve Orta Karadeniz bölgelerini içeren geniş kapsamlı bir yüzey araştırması yapmış olan A. Gökoğlu, Sinop ilinin Merkez ilçe ile Ayancık, Boyabat ve Gerze ilçelerini incelemiştir(1). 1951-1953 yılları arasında kent merkezinde, bir proje kapsamında E. Akurgal, A. Erzen ve L. Budde tarafından yapılan çalışmalar Sinop ilindeki ilk arkeolojik kazıyı oluşturur(2). Bu arada A. Erzen, aynı proje çerçevesinde Sinop'un 16 km güneybatısında yer alan Demirci Köyü'ndeki Kocagöz Höyük'te (Demirci Höyük) kısa süreli bir kazı yapmıştır(3). 1955 yılında Tokat ve Samsun illerinde incelemeler yapan C. Burney, Sinop iline de uğramış ve özellikle Kocagöz Höyük'le ilgilenmiştir(4). 1970 yılında ise, J.A. Dengate Samsun ili ile birlikte Sinop ili sınırları içinde de Demir Çağı merkezlerine ağırlık veren bir yüzey araştırması gerçekleştirmiştir(5). 1977 yılında P. Donceel-Voute Kastamonu-Daday'dan başlayarak Durağan'a kadar uzanan Gökırmak/Amnias'ın vadisinde bir yüzey araştırması yapmıştır. Bu araştırma sırasında Gökırmak/Amnias'ın Sinop ili sınırları içindeki bölümünde yani Boyabat ve Durağan ilçeleri arasındaki kesiminde ayrıntılı bir şekilde incelemeler gerçekleştirmiştir(6).
MARCELLA FRANGIPANE, Yakındoğu'da Devletin Doğuşu Mezopotamya ve Çevresinde Güçlü Aile Yönetimlerinin Devlet Çarkına Dönüşmesi. (Çev. Z. Zühre İlkgelen) Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2002. 326 sayfa metin, 10 harita, 32 mimari plan çizimi, 15 çanak çömlek çizimi, 7 küçük buluntu çizimi, 1 karşılaştırma tablosu, 1 canlandırma çizimi ve 19 siyah-beyaz fotoğraf. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 583-590
Özet
Kitapta: Giriş, I. Antropolojinin Bakış Açısından Devletin Kökenleri Sorunu, II. Doğal Çevre Ortamına Bakış, III. Neolitik Oluşum, IV. Kültürel Bölgenin Sınırlarını Genişletmeye Başlaması, V. Ubeyd Kültürünün Yayılması ve Basra Körfezi'nden Fırat'ın Anadolu Kesimine Kadar Büyük Mezopotamya'nın Varoluşu, VI. Son Kalkolitik Çağda Seçkinler Gücünün Pekişmesi. Toplumda Katmanlar Oluşumunun Başlaması, VII. Büyük Dönüşüm: Merkezileşmiş Politik Toplumların Doğuşu, VIII. Yakındoğu'da Arkeolojik Kanıtlar ve Devletin Kökenleri, Notlar ve Kaynakça bölümleri bulunmaktadır. Ayrıca kitabın başında Mario Liverani tarafından kaleme alınmış olan Önsöz ile arka kapağında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından yazılmış bulunan bir arka kapak yazısı yer almaktadır.
AYNUR ÖZFIRAT, Doğu Anadolu Yayla Kültürleri, M.Ö. 2000. Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2001. 239 sayfa metin, 5 siyah-beyaz ve iki renkli harita, 6 çanak-çömlek çizim resmi, 7 kurgan çizim resmi, 14 topografik plan resmi, 1 plan resmi,1 kesit çizim resmi, 113 çanak-çömlek çizim levhası, 8 motif çizim levhası, 7 istatistik tablosu, 8 motif dağılım tablosu, 1 kronoloji tablosu, 16 siyah-beyaz ve 52 renkli fotoğraf. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 247 · Sayfa: 1017-1020
Özet
Yazarın Önsöz'de belirttiği üzere bu kitap "Kuzeydoğu Anadolu M.Ö. II. Binyıl Boyalı Çanak Çömlek Kültürü başlıklı doktora tezinin yeni bibliyografya ve bazı eklerle tamamlanmış şeklidir". Kitap, Birinci Bölüm: Giriş, İkinci Bölüm: Yöntem, Üçüncü Bölüm: Coğrafya, Dördüncü Bölüm: Transkafkasya-İran Azerbaycan'ı Kültür Bölgeleri ve Merkezleri, Beşinci Bölüm: Türkiye'deki Merkezler, Müzelerdeki Çanak Çömlekler ve Genel Değerlendirme, Altıncı Bölüm: Sonuç, olmak üzere 6 bölümde halinde düzenlenmiştir.