23 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
Dımaşk Selçuklu Melikliği - Şemsül-Mülûk Dukak Devri (1095-1104)
Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 182 · Sayfa: 297-318 · DOI: 10.37879/belleten.1982.297
Özet
Tam Metin
1077/78 yılında kardeşi Sultan Melikşah tarafından fetihleri tamamlaması için Suriye ve Filistin'e atanan Tacüddevle Tutuş, Arap Mirdas - oğulları ailesinin elinde bulunan Haleb bölgesine egemen olmak amaciyle, büyük çabalar göstermişse de Büyük Selçuklu imparatorluğu vasallarından Musul Ukayl - oğulları beyliği emîri Şerefüddevle Müslim'in kendi aleyhine, Kuzey - Suriye'deki öteki Arap unsurlariyle birlikte harekete geçmesi sonucunda başarı kazanamamıştır. Bu sırada, Orta - Suriye ile Filistin'in yönetimini Büyük Selçuklu imparatorluğu adına elinde tutan emir Atsız, başkent Dımaşk'ta bir Mısır - Fahmi ordusu tarafından kuşatılıp sıkıştırılıyordu. Fatımî baskısına karşı koymada güçlük çeken Atsız, Haleb bölgesinde bulunan Tutuş'u yardıma çağırdı. Tutuş'un bu çağrıya uyarak ivedilikle Dımaşk'a gelmesi üzerine, Fatımi ordusu Mısır'a geri dönmek zorunda kaldı. Dımaşk'a giren Tutuş, kendisine karşı birtakım olumsuz eylemlere girişmesi sonucunda, emir Atsız'ı yayının kirişi ile boğdurmak suretiyle öldürtmüştür. Böylece o, Atsız'ın egemen olduğu Kudüs, Dımaşk, Akkâ, Sur, Trablusşam, Yafa, Ariş, Taberiyye gibi birçok Suriye ve Filistin kent ve yörelerinin yönetimini kolaylıkla elinde toplayarak Suriye ve Filistin Selçuklu Meliki olmuştu. Buna karşın başkenti Musul olmak üzere, Kuzey - Suriye'ye de yayılmakta olan Müslim ile egemenlik çatışması yapmak zorunda kalmıştı. Tutuş, bu çatışmada birçok Arap göçebe kabilelerine hükümran olan Müslim'e karşı tam anlamiyle bir başarı kazanamamış ve dolayısiyle egemenlik alanını Haleb bölgesine değin uzatamamıştır. Tutuş-Müslim siyasal çekişmesinin sürmekte olduğu sıralarda, Anadolu Selçuklu hükümdarı Süleyman-Şah, çağrı üzerine, Bizans egemenliğinde bulunan Antakya'yı feth ederek Haleb kapılarına dayanmıştı. Bu durum, Suriye egemenliği için sürüp giden sözkonusu çatışmayı daha da kritik bir hale sokmuştur.
Kuzey Suriye'de Görünen İlk Türk Emîri Han - Oğlu Hârun
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 365-380 · DOI: 10.37879/belleten.1979.365
Özet
Tam Metin
Selçuklular'ın bir devlet kurmalarını sağlayan ünlü Dandanakan meydan savaşından (23 Mayıs 1040) sonra ilk Selçuklu fetih ve genişleme eylemleri, özellikle batı yönünde, büyük bir gelişme göstermiştir. Bu cümleden olarak, gerek ilk Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in, gerekse Selçuklu prens ve emirlerinin Rey ve İsfahan bölgeleriyle Azerbaycan ve Errân ülkelerinden sonra Bizans egemenliğindeki Anadolu'ya da akınlara girişmeleri sonucunda bu ülkedeki Selçuklu askeri harekâtı Malatya ve Sivas kentlerine değin uzatılmış oldu. Önceden hazırlanan planlar uyarınca yürürlüğe konan bu istilâ ve fetih hareketlerine katılan Selçuklu emirlerinden bazıları, çeşitli nedenlerle, XI. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak buyrukları altında bulunan atlı kuvvetlerle, Mısır - Fatımi devletinin egemenliğindeki Suriye ve Filistin'e inerek bu ülkelerin fethinde ve daha sonra burada kurulan Selçuklu devletinin temellerini atmada önemli roller oynamışlardır. Kaynaklarda verilen bilgilere göre, Suriye ve Filistin'e ilk Türk girmelerini yapan belli - başlı emirler, Han-oğlu Hârun, Kurlu, Atsız, Şöklü, Afşin ve Sunduk (ya da Sandak)'tur. Biz bu küçük araştırmamızda, yalnızca, Kuzey - Suriye'ye "ilk Türk Girişi"ni temsil eden Han-oğlu Hârun'un siyasal ve askeri eylemlerinden söz edeceğiz.