3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Altay Tayfun Özcan
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Ekrem Kalan, Ulus Cuçi (Zolotaya Orda) i Stranı Vostoka: Torgovo-Ekonomiçeskie Vzaimootnoşeniya vo Vtoroy Polovine XIII-XIV vv., İnstitut İstorii im. Ş. Marcani AN RT, Kazan 2012. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 290 · Sayfa: 281-283 · DOI: 10.37879/belleten.2017.281
Cengiz Han'ın torunu Batu Han komutasında 1236'da girişilen ve 1242'de sonlandırılan Batı seferinden hemen sonra 1243'te İdil boylarında kurulan Altın Orda Hanlığı'nın tarihi, gerek Türk ve Moğol tarihi gerekse Doğu Avrupa ve Dünya tarihi açısından önemli bir devredir. Doğuda ve batıda İli ve Tuna ırmakları, Kuzeyde ve Güneyde Pskov ve Derbend hudutlarıyla çevrili olan bu Hanlığın jeopolitik durumu, onu zamanın siyasi tarihinin ağırlık merkezine yerleştirmektedir. Nitekim Altın Orda Hanlığı'nın klasik dönemini çalışan araştırmacı bir anda kendisini İlhanlılar, Çağatay ve Ögedey Ulusları, Moğolların Büyük Hanlığı, Memlûk ve Anadolu Selçuklu Sultanlıkları, Gürcü Krallığı, Ermeni Prenslikleri, Rus Knezlikleri, Macaristan, Lehistan ve Litvanya Krallıkları ile Papalık tarihinin içerisinde bulur. Zamanın siyasî tarihinin merkezinde bulunması yanında Altın Orda Hanlığı, dönemin iktisadî bir kutbu olarak da kendisine bir yer edinmiştir. Bununla birlikte bu husus, siyasî tarih derecesinde aydınlatılabilmiş bir konu olamamıştır. Ancak bugün elimizde Altın Orda Hanlığı'nın Doğu ülkeleriyle ticaretine ilişkin oldukça önemli bir inceleme bulunmaktadır. Ekrem Kalan tarafından doktora tezi olarak sunulan ve 2012'de Kazan'da Şehabeddin Mercani Tarih Enstitüsü tarafından neşredilen Ulus Cuçi i Stranı Vostoka: Torgovo Ekonomiçeskie Vzaimootnoşeniya vo Vtoroy Polovine XIII-XIV vv. (Cuçi Ulusu ve Doğu Ülkeleri: XIII. Yüzyılın İkinci yarısı ve XIV. Yüzyılda Ticarî-Ekonomik İlişkiler) başlıklı bu eser, alanında büyük boşluğu dolduran bir tetkiktir.

XV. ve XVI. Yüzyıllarda Karadeniz'in Kuzeyinde Doğu Mallarına Dair

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 274 · Sayfa: 719-744 · DOI: 10.37879/belleten.2011.719
Tam Metin
XVI. yüzyılda Akdeniz ticareti yeni keşiflerden ötürü zayıfladı. Özellikle yüzyılın ortalarında Avrupalı tüccarlar eski yollara nazaran yeni yolları kullanınayı tercih ettiler. Bundan ötürü Akdeniz devletleri, bu arada doğu bölgeleri, tedricen ticari etki ve güçlerini kaybettiler. Fakat bunun aksine kuzey ülkeleri, özellikle de Rusya, zaman içinde Doğuyla olan ticaretini artırdı. Pek çok doğu malı kervan ve deniz yollarıyla kuzey ülkelerine taşındı. Doğu kentleri pek çok malda tekel güçtü. Bundan ötürü kuzey bölgeleri doğuya mahkum durumdaydılar. Fakat zaman içinde bazı kuzey ülkeleri bu ticaretten önemli gelirler elde etmeye başladılar. Özellikle de Rusya bunda çok başarılıydı. Rusya, İngiltere ve diğer ülkelere doğu mallarını XVI. yüzyılın ortalarında satmaya başlamıştı. Rus tüccarlar ve doğal olarak da Moskova Büyük Knezliği bu ticaretten ötürü ekonomik durumlarını güçlendirdiler· Yine de bu kazanç Doğu'nun kazancından daha yüksek değildi. Bundan daha önemlisi bu ilişkiler, Akdeniz'deki ticaretin yeni durumu nedeniyle doğu kentleri için adeta taze kandı.

Trifon Karabeynikov'un Seyahat Raporuna Göre XVI. Yüzyılın Sonlarında Kudüs

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 369-388 · DOI: 10.37879/belleten.2010.369
Tam Metin
Amaçları Sina dağındaki Azize Catherine kilisesi yakınlarına bir yapı inşa etmek olan Karabeynikov ve arkadaşları seyahatlerine 1582 senesinde başladılar. Karabeynikov, Küdüs'e ulaşmasının ardından kenti tasvir etmeye başladı. Bu gözlemde, kentin topografyası, ardından dini törenlerı, dini mekanlar ve kiliselerden bahsetti. Karabeynikov'un gözlemlerine göre Kudüs'teki Hıristiyan cemaati dini özgürlüğe sahip olup bir ücret karşılığında Kutsal Kabir kilisesini ziyaret edebiliyorlardı. O ayrıca söz konusu kilisenin ibadete kapalı olmasına rağmen hacıların ziyaretine açık olduğunu ve tüm ihtişamı ile ayakta olduğunu belirtmiştir. Bunun yanında Kudüs'teki Hıristiyan cemaat diğer 8 kilisede ibadet edebiliyor, pek çok kutsal sayılan alanı rahatça gezebiliyorlardı. O ayrıca Yahudilerden kalma kalıntılardan ve İslam yapılarından da bahsetmektedir. Karabeynikov'un seyahatnamesi Kudüs'ün şehir yapısı ve sosyal hayatına dair son derece kıymetli bilgiler vermektedir.