3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Bekir Sıtkı BAYKAL
  • Mustafa Kemal Atatürk
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı

Atatürk ve İnkılap

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 893-902 · DOI: 10.37879/belleten.1983.893
Hepimizin bildiği gibi içinde bulunduğumuz 1981 yılı Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılıdır ve bu nedenle Atatürk, uluslararası önemli bir kuruluş olan UNESCO'nun da kararı ve işbirliği ile bütün dünyaca anılmaktadır. Muhakkak ki O, yüzyılımızın yetiştirdiği "büyük insanlar"ın en ön sırada yer alanlarından biridir. Hiç de uzun sayılamayacak, ömrü boyunca başardığı işlerle ona bu "büyük insan" ünvanını kazandıran yüksek meziyetlerinden biri, kişiliğindeki İnkılapçılık vasfıdır. Gerçekten de, Atatürk denince her şeyden önce onun Türk toplumunda yapmış olduğu köklü değişiklikler akla gelir. Biz bunların topuna Atatürk İnkılabı ya da Türk İnkılabı demekteyiz. İşte bu nedenledir ki, iki kardeş milletin bilim adamlarının işbirliği ile Atatürk'ü anmak üzere bir araya geldiğimiz böyle müstesna ve mutlu bir günde Atatürk İnkılabını konuşmama konu olarak seçtim.

Mütareke Devrinde Mustafa Kemal Paşa'ya ait İki Belge

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 148 · Sayfa: 451-456 · DOI: 10.37879/belleten.1973.148-451
Tam Metin
Yayınladığımız bu iki belgenin asılları Cumhurbaşkanlığı Arşivinde bulunmaktadır. İlk bakışta anlaşılacağı gibi bu belgelerin önemi, biri Mütareke günlerinde Mustafa Kemal Paşanın İstanbul'da düşmüş olduğu maddi sıkıntının bir yanını göstermesi ve ötekisi de genç generalin karakteri hakkında bilgi vermesi olmak üzere, başlıca iki noktada belirtilebilir. Bilindiği üzere Birinci Dünya Savaşı sonunda bağlaşıklarımızdan Almanya'nın yenilerek savaştan çekilmesi üzerine, o sıralarda Filistin cephesinde Yıldırım Ordular Gurubu adı ile çarpışan Osmanlı birliklerinin komutanı olan Alman generali Liman von Sanders yurduna dönmek zorunda kalmış ve Yıldırım Ordular Gurubu komutanlığını Mustafa Kemal Paşa üzerine almıştı. Yeni komutan, yerli Arapların da desteği ile daha önce saldırıya geçmiş olan İngiliz ordusunun çok üstün kuvvetleri karşısında geri çekilmeğe zorlanan Osmanlı kuvvetlerini tam bir bozguna uğramak ve imha edilmekten korumayı ve Toroslara kadar geriye getirmeyi başarmıştı. Ancak, tam bu sırada Osmanlı Devleti de, yenilmiş olan bağlaşıkları gibi, İtilâf Devletleri ile Mondros'ta bir ateşkes anlaşması imzaladı (30 Ekim 1918) ve buna göre Yıldırım Ordular Gurubunu lağv etti. Komutanı Mustafa Kemal Paşaya da Başkente dönmekten başka yapacak bir iş kalmadı. Gerçi O ordudan ayrılmıyor ve Harbiye Nezâreti emrinde alıkonuyordu, fakat artık fiili bir görevi yoktu.

Atatürk ve Tarih

Belleten · 1971, Cilt 35, Sayı 140 · Sayfa: 531-540 · DOI: 10.37879/belleten.1971.140-531
Tam Metin
Boydan boya izlenecek olursa Atatürk'ün hayatında Tarih'in son derece önemli bir yer tuttuğu görülür. Türk toplumunun yapısında onun uyguladığı devrimlerde de Tarih müstesna bir rol oynamıştır. Ayrıca O, tarih olaylarının araştırılmasında, incelenmesi ve değerlendirilmesinde, felsefi anlamda tarih açısından dünya görüşünde ve bunun gerçek hayatta değerlendirilmesinde getirdiği yeniliklerle, tarih biliminin kendisinde de bir devrim yapmıştır. Bu devrimin yaşatılması, daima daha ileri götürülmesi için kurmuş olduğu TÜRK TARIH KURUMU'nun kırkıncı yıl dönümünü kutladığımız şu anın bahşettiği fırsatı mutlu bir ergi sayarak, huzurunuzda, ölümsüz Atatürk'ün bu cephesi üzerinde durmayı zevkli olduğu kadar şerefli bir ödev saydığımı arz ile asıl konuya geçiyorum. İlkçağlardan bu yana, tâ zamanımıza kadar, milletlerinin kaderine yön vermiş olan büyük devlet adamlarından hemen hepsinin Tarih ile yakından ilgilendikleri görülmektedir. Hiç şüphe yok ki, bunlar kendi meslekleri için Tarih'ten ders almayı, davranışlarında Tarih'ten faydalanmayı ön planda tutmuş olmalıdırlar. Her halde, Tarih'i ve ondan ders almasını bilmeden başarılı bir devlet adamı olmanın, başka bir deyişle Tarih bilmeden tarih yapmanın imkansızlığına inanmaktadırlar. Ayrıca, bunlar arasında, daha da ileri giderek, doğrudan doğruya tarihsel eserler yazmış olanlar da nadir değildir. Örneğin, eski Roma'nın ünlü başbuğu ve devlet adamı Julius Caesar ve Prusya kralı Büyük Friedrich, zamanlarının, dolayısiyle kendi yaptıkları işlerin tarihini kaleme almışlardır. Amaçları, zamanlarında vuku'bulan olayları gelecek kuşaklara en doğru bir şekilde yansıtmak, olup bitenlerin içyüzünü bütün çıplaklığı ile açıklamak, bir bakıma da yaptıklarının hesabını vermektir.