11 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Hâmit Zübeyr Koşay
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Martti Räsänen

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 749-764
Tam Metin
Geçen yılın Eylül ayında Finlandiya büyük dil bilgini ve gerçek Türk dostu Martti Räsänen sessizce bengülüğe göçüp gitti. O Fin kavimleri ile Türklerin aynı menşeden geldiğini bilim yolu ile isbata çalışan bir türkolog idi. Kendisi ile Macaristan'da tahsilde bulunduğum sırada tanışmıştım. 1925 de Fin-Ugor bilim derneği bursu ile, Anadolu'daki ağızları incelemek üzere Türkiye'ye geldiğinde Hars, âsarı-atika ve kütüphaneler müdürü sıfatıyle, eski dosta kılavuzluk etmem gerekiyordu. O tarihlerde Ankara'da otel bulmak güç olduğundan, Samanpazarı semtinde, Maarif Bakanlığının memurları için kiraladığı yarı ahşap evde kendisine yer ayırttım. Hars dairesi eski Sultanî'nin bahçesindeki barakalarda birkaç oda işgal ediyordu. Kadrosu hademelerle birlikte yedi-sekiz kişiden ibaretti. M. R. gibi biz de, yukardan aldığımız irşada göre, yurt sahası çerçevesi içinde anketlere dayanarak ulusumuzun kültürüne dair bilgi topluyor, yarının Müze ve Kütüphaneleri için parlak programlar hazırlıyorduk. Yokluk içinde, bir bakanlığın zor başarabileceği sorunlarla meşgul olduğumuzu gören Martti Räsänen bir aralık "Sizin her parmağınızda on iş var" demekten kendini alamadı.

Yusuf Akçura

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 389-400 · DOI: 10.37879/belleten.1977.389
Tam Metin
M. F. Togay zikri geçen eserinde Akçura'yı şu cümlelerle tanıtır: "Yusuf Akçura yalnız Türkiye'nin değil, bütün Türk dünyasının malı olmuş bir varlıktır. Dahilde ve hariçhte Türklüğü hayatını her zaman tehlikeye koyarak zindan ve mahbeslerin her türlü ızdırap ve işkencelerini göz önüne alarak son nefesine kadar çalışmış fedakâr bir Türk müverrihi idi". Türk Tarih Kurumu'nun değerli üyelerinden rahmetli profesör Rahmeti Arat da Akçura'nın biyografisini yazmaya teşebbüs etmiş eşi rahmetli Selma Hanımdan Akçura'nın haberleşme ile ilgili mektuplarını ve bazı elyazmalarını emanet olarak almış, ancak eserini kaleme almaya ömrü vefa etmemiştir 1. Biyografiler, çok defa ferdlerin acı-tatlı hatıralarını subjektif olarak seren sevimli hikâye kitabı olmaktan ileri gitmezler. Nadir bazı biyografiler ise, ferdlerin hayatı ile birlikte mensup olduğu ulusun ülkülerinin ve mücadelelerinin tarihçesidir. Akçura'nın haltercümesi bu cinstendir.

Mainz Üniversitesi Türkoloji Semineri Yayınları [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 417-418
Tam Metin
Prof. Dr. Johannes Benzing'in seminere katılan öğrencilerine dağıtmak üzere hazırladığı beş-on yapraklık risaleler, ilk bakışta önemsiz görünürse de gerçek hiç sanıldığı gibi değildir. Bundan önceki 156 sayılı Belleten'de çıkan yazımda, Ruhr Üniversitesi Türkoloji Bölümünün yayınladığı dergiyi tanıtırken, öğrencilerin dar bir çerçeve içinde kalmayarak, çalıştıkları konu ile ilgili ülkeler hakkında geniş görüşe sahip olmaları hedefinin gözetiltiğini arz etmiştim. Üstelik dünyanın her yerinde, henüz istihsale geçmeyen öğrenci sınıfı fakirdir. Hayır derneklerinden ya da hükümetlerden burs alanlar dahi pahalı kitaplarla bir ihtisas kitaplığı kuramazlar. Öğrenci derneklerinin teşebbüsü ile notlardan çoğaltılan risaleler yeterli değildir. Akademik konularla karşılaşınca bocalayan ve henüz kritik çağda olan öğrencinin kılavuza ve yardıma ihtiyacı vardır. Öğrenci ihtisas kitaplığını kendisi kuracaktır.

Gyúla Németh

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 177-188 · DOI: 10.37879/belleten.1977.177
Tam Metin
Türk filolojisinin büyük üstadı, Batı bilim dünyasının seçkin siması, 1977 yılı arefesinde aramızdan ayrılarak, bengiliğe ulaştı. Türkoloji alanında bilgin nesiller yetiştiren bu saygı değer zat, pek çok bilim kurullarında olduğu gibi Türk Tarih Kurumu'nun da şeref üyesi idi. Onun için Belleten'de anma yazısı hazırlama görevi bana verildiği zaman bunu istekle kabullendim. Türkler arasında onun kürsüsünde ilk doktor diploması alan öğrenci olduğum, üstelik yurdumdan kopmuş, desteksiz durumda iken onun teşvik ve aracılığı ile yüksek tahsile devam imkânına kavuştuğum için şükran borcumu açıklama fırsatını elde etmiş bulunuyordum.

MATERIALIA TURCICA No. I. 1975 Bochum Ruhr Üniversitesi Türkoloji öğrencilerine yardımcı araştırmalar dergisi (Almanca) 73 sahife. (Yazışma adresi: Dr. HERMANN VARY, Akad. Oberrat Lector für Türksprachen. Bochum, Ruhr-Universitt Sprachwissenschaftl. Institut). F. Almanya. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 156 · Sayfa: 781-783
Tam Metin
Her altı ayda (sömestrde) çıkacak olan bu değerli dergi bizi özellikle iki bakımdan ilgilendirir: 1- Ruhr Üniversitesi Türkoloji bölümü öğrencileri, seçtikleri bilim dalında ucuz (belki de meccani) kılavuz kitaba sahip olurlar. Bu kılavuzdaki bibliyografya sayesinde müracaat edecekleri kitap ve dergileri tanırlar. Üniversitenin zengin kütüphanesinde kaynaklar hazırdır. Koridorlarda duran çoğaltma makinalarında istedikleri sahife veya bölümün kopyasını elde edebilirler. Masraf özel kağıt ücretinden ibarettir. Sömestrler yekdiğerini takip ettikçe, öğrenciler özel ihtisas kitaplığına sahip olurlar. 2- Derginin içindeki incelemeler Türkiye'ye ve Türk dünyasına inhisar ettiği için bizi çok yakından ilgilendirir. Türkoloji bölümü öğrencisi dar bir konuya saplanıp kalmadan Türk dünyasının dili, tarihi, coğrafyası ve günün soruları ile tanışarak geniş görüş ufkuna sahip olur.

Hitit Tapınağı Samuha Nerededir?

Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 144 · Sayfa: 463-468 · DOI: 10.37879/belleten.1972.144-463
Tam Metin
Samuha M.Ö. ikinci binyılda Hurri tanrıçası Hepat'a adanan tapınağın bulunduğu şehir ve "Üst ülke"nin siyasi merkezlerinden biridir. Bu yer adı Kültepe metinlerinde de geçer. Hititler, Hurri panteonundan Hepat ile birlikte onun eşi ve fırtına tanrısı Teşup'u da almışlardır. Samuha, bir kült merkezi (dini merkez) olması yanında, Hitit tarihinde önemli olaylara da sahne olan bir yerdir. Ancak Samuha'nın nerede olduğu henüz kesin olarak bilinmemektedir. Boğazköy metinlerinde, yerinin tespiti hususunda ipucu verebilecek malzeme şunlardan ibarettir : 1- Samuha, Hitit devletinin "Yukarı ülkesi"ndedir. 2- Samuha bir nehir kıyısında olup oraya Pittiark'tan gemilerle (kayık veya sallarla) erzak sevk edilmektedir (Bu tabletler, çok eksik oldukları için çeşitli yorumlar yapılmıştır). Bunlara ilaveten Samuha'nın Hititlerin ilk başkenti Kuşşar'dan fazla uzakta olmadığı da bilinmektedir.

Türk Dili ile İlgili Prehistorik İzler

Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 71-78
Tam Metin
Altay dilleri arasındaki akrabalığın henüz münakaşa safhasında olduğu sırada benim prehistuarda, yani M. Ö. üçüncü bin yılda yeni münasebetler aramam garip görünebilir. Bu alanda çok düşündürücü deliller olmasa böyle bir konuyu buraya getirmezdim. Çok büyük mütebahhir bir asirolog olan rahmetli Prof. B. Landsberger 20-25 Eylül 1937 de İstanbul'da toplanan II. Türk Tarih Konferansında "Önasya Eski Tarihinin bazı Problemleri" adlı maruzesinde bizi ilgilendiren cihetler vardı : "M. Ö. 2500 de Kuzeyden gelen Gutium veya Kutium adlı bir kavim Akad devletini çökertiyor. (Bu Gutium yahut Kutium Kavmi adının Akatça nisbet eki olan kısmını çizecek olursak Gut kalır. Eğer çok önemli olan alâmetler bizi yanıltmıyorsa, tarihimizde Türklerle en yakın bir surette münasebettar belki de ayniyet gösteren kavim budur. Gut dilinden elimize geçen yalnız Kıral adlarıdır. Babil halkının elinde Akatçalaştırılmış olanlardan sarfınazar edecek olursak 12 ad kalır. Bunlardan da, ait olduğu zamana, yani M. Ö . 2500 yıllarına ait vesaikde geçenleri ancak 4 tanedir. Öbürleri bir kaç yüzyıl sonraki vesaikde geçtiklerinden, hatalı olmak imkanı mevcuttur. İlkin bu adların haricî yapıtlarım mütalaa edersek, sada ahengiyle Türkçe kelime teşkili şekillerinin bunlarda muhafaza olunduğunu görürüz. Bundan başka bunların Türkçe fiilden: e-gan, a-gan -mış, -iş ekleriyle yapılmış fiilden müştak sıfatlar olduğu kolaylıkla görülür."

DİL MUKAYESELERİNE GÖRE BASKLARLA TÜRKLERİN TEMASLARI GÖÇ YOLLAR VE ZAMANI HAKKINDA

Belleten · 1957, Cilt 21, Sayı 84 · Sayfa: 521-560
Türk Yurdu dergisinin 1954 yılı 3 sayısında (sahife 205-209)"Bask dili ile Türkçe arasında münasebetler" adlı bir makale yayınlamıştım. Arada geçen zaman zarfında, elimdeki kaynakların mahdut olmasına rağmen bu konu ile bir az daha meşgul olmak fırsatını buldum. Aşağıdaki satırlarla, Türkolojinin ışığı altında, Baskların menşeleri ve göçleri hakkında bazı gerçekleri ilim aleminin ittilaına arz edebileceğimi sanıyorum. Bilindiği üzre, uzun münakaşalardan sonra, Baskların menşei hakkında telifi güç iki esas nazariye hakimdir. I. Basklar, bulundukları yerlerde, yontma taş devrinden itibaren yaşayan eski bir ırkın (Cro-Magnon ırkının) bakıyesidir. II. Basklar doğudan hicret etmiş, Kafkas dilleri ile akraba bir dil konuşan kavimdir. (Bu arada Baskça ile Sumerce, Japonca, Tibetçe, Fince, Macarca, Türkçe arasında mükayeseler yapılmıştır. Bask dilinin Şimali Afrika dilleri ile akraba olduğunu iddia edenler de vardır.) Şimdi bu iki nazariyeyi bir az yakından inceleyelim.