4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Işın Demirkent
  • Haçlı Seferleri
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Haçlı Seferleri Dönemi Kalelerinden Râvendân

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 371-390
Tam Metin
XI.-XIII. yüzyıllarda İslâm-Haçlı çatışmalarında pek çok olayın yaşandığı Güneydoğu Anadolu'nun Râvendân kalesi, bugün sadece yalnızlığa değil, kaderine de terkedilmiş bulunuyor. Râvendân kalesine, Gaziantep'ten Kilis'e Burç kasabası üzerinden giden yol ile ulaşılmaktadır. Yol, Gaziantep'ten Burç'a kadar asfalt olup geri kalan kısmı stabilizedir. Kalenin Gaziantep'e uzaklığı 40 km.'dir. Kilis ilçesinin ise 24 km. kuzeybatısındadır.

HAÇLI SEFERLERİ KAYNAKLARININ BÜYÜK KÜLLİYATI Recueil des Historiens des Croisades I Doğulu Tarihçiler [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 210 · Sayfa: 863-898
Haçlı seferleri tarihi hakkında ilk denilebilecek bilimsel çalışmalar 18. yüzyılın ortalarında Fransa'da Saint-Maur dini cemiyetinin dindar bilginleri tarafından başlatılmış görünüyor. Galya ve Fransa tarihçilerinin eserlerini büyük bir koleksiyon halinde (Recueil des Historiens des Gaules et de la France) neşre başlayan bu bilginler pek kısa bir zamanda Haçlı seferleri hakkında bilgi veren batılı ve doğulu yazarların eserlerini bir arada toplamanın gerektiği inancına varmışlar ve kendi cemiyetleri içinde, özellikle Arap müelliflerinin eserlerini okuyup yayına hazırlayacak kapasitede bir bilgin tesbiti için araştırmalar yapmaya başlamışlardı. Bu sıralarda henüz hiçbirisi yayınlanmamış olan büyük islam tarihçilerinin konuyla ilgili eserlerinin yazma nüshaları Kraliyet ve Saint Germain-des-Pres kütüphanelerinde bulunuyordu. Saint-Maur cemiyeti, bu fevkalâde güç başarılabilir görevi Georges-François Berthereau adında üstün kabiliyetli ve çalışkan bir genç bilgine verdi.

Urfa Haçlı Kontluğu Tarihine Bir Bakış (1098-1146)

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 167-174 · DOI: 10.37879/belleten.1989.167
Tam Metin
Şanlıurfa'nın kaderinde, XI. yüzyıl sonunda başlayan haçlı seferleri önemli bir rol oynadı ve aynı yüzyılın ikinci yarısında başlamış olan bölgenin Türkleşmesi olayını, kısa bir zaman için durdurmuş görünmesine rağmen, gerçekte hızlandırdı. XI. yüzyıl ortalarında Anadolu sınırlarına ulaşmış bulunan Türk akınları karşısında ermeniler, topraklarını Bizans İmparatorluğuna satarak ülkenin içlerine çekilmiş, bu arada Güney-Doğu Anadolu bölgesine de girmişlerdi. 1071 Malazgirt zaferi Anadolu'yu Türklere açtı. Türkler kısa zamanda Marmara kıyılarına kadar yayıldılar. Bu sırada, Bizans'ın zayıf durumundan faydalanan ermeniler küçük küçük beylikler kurmak suretiyle bağımsızlıklarını sağlamaya çalışıyorlardı. Ancak Türklerin bölgeye gelişiyle üstünlük ve hâkimiyet iddialarını yavaş yavaş ve çoğu zaman da barışçı yollarla Türklere kaptırmaya başlamışlardı. Hâkimiyetin el değiştirmesi ile bölgedeki etnik yapı değişmiş sayılmazdı. Çünkü Türkler, hâkimiyetleri altındaki yabancı toplumlara karşı her zaman anlayış ve hoşgörü ile bakmışlardı. Bu defa da durum aynı idi. Haçlıların gelişine kadar bölgenin hıristiyan ahalisi Türklerle birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Haçlıların gelişi bu düzeni bozdu. Şimdi Türk veya Bizans hâkimiyetinden haçlıların yardımı ile kurtulup bağımsızlıklarını sağlayabilirlerdi. Bu düşüncenin ışığında, haçlıları pek büyük bir sevinçle karşılamaları çok tabiiydi. Onları kurtarıcıları olarak görmüşlerdi. Fakat, ne büyük ölçüde yanıldıklarını kısa zamanda anlayacaklardı. Haçlıların niyeti, kendi mezheplerine aykırı inançta olan doğu hıristiyanlarını kurtarmaktan çok, kendi hâkimiyetlerini sağlamaktı. Olayların akışı bunu kısa zamanda gösterdi.

Haçlılara Karşı Mücadelede Başarılı Bir Türk Kumandanı : Savar

Belleten · 1984, Cilt 48, Sayı 191-192 · Sayfa: 453-480 · DOI: 10.37879/belleten.1984.453
Tam Metin
Batılı ülkelere nisbetle son zamanlara kadar oldukça kısır kalmış olan tarih yazarlığımızda, diğerlerine nazaran daha da ihmal edilmiş konulardan birisi hiç şüphesiz Haçlı Seferleri tarihidir. Halbuki bu seferler ve ortaya çıkardığı sorunlar, Selçuklu atalarımızın Anadolu'yu yurt edinmeleri ile sıkı sıkıya ilgilidirler. 18. yüzyılın sonlarından itibaren, özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda, batıda Haçlı Seferleri hakkında kütüphaneleri dolduracak sayıda yapılan bilimsel ve yarı bilimsel yayınlar da, esefle belirtmeliyiz ki, ülkemiz tarihçilerince ancak pek yetersiz bir ölçüde izlenmiştir. Buna mukabil son yıllarda özellikle üniversitemiz Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı'nda yapılan doktora ve doçentlik çalışmalarında bu istikamette bilimsel adımlar atıldığı gibi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Prof. Dr. Ali Sevim'in ilk Haçlı Seferleri devrinde rol oynayan Türk kumandanlarından bazıları hakkında faydalı bilgiler ihtiva eden eser ve makaleleri ile Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Coşkun Alptekin'in, maalesef sadece İngilizce olarak yayınlanmış olan doktorası ve henüz yayınlanmamış olan doçentlik tezi bu konuya değerli katkılar olarak mütalâa edilmelidir. Biz bu küçük makalemizle, haçlı seferlerini konu edinen eserlerde faaliyetinden az veya çok bahsedilen bir Türk beyi hakkında kaynaklarda bulabildiğimiz bilgiyi toplu olarak sunmak istiyoruz. Amacımız, kahramanlarla dolu tarihimizin şimdiye kadar pek az bilinen bir şahsiyetini tanıtmaktan ibarettir.