7 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 7
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı İmparatorluğu 7
- Tarih 3
- Türk Tarihi 3
- Türkler 2
- Akdeniz 1
A. GALLOTTA - G. BOVA, "Documenti dell 'Archivio di Stato di Venezia corcernenti il principe ottomano Cem" [Osmanlı şehzadesi Cem hakkında Venedik Devlet Arşivinde bulunan belgeler] Studi Magrebini XI (1980) S. 175-199. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 187 · Sayfa: 879-880
Özet
Tam Metin
Osmanlı tarihinin en talihsiz kişilerinden biri olan Sultan Cem hakkındaki araştırmalara bir yenisi daha katılmış bulunuyor. Yeniçağ devri Osmanlı tarihi için en belli başlı arşivlerden biri sayılan Venedik arşivinde bu talihsiz kişi hakkında belge bulunduğu çok önceden beri biliniyordu. Hakkında en fazla yayın yapılanlardan birisi olan Cem için 7 tane belge daha açıklamalı bir şekilde kaynakçalara girmektedir. Devrin diplomasi dili olan yunanca yazılmış beşinden başka Venedik lehçesiyle yazılmış iki tanesinin belgebilimine uygun bir yayın ile araştırıcıların hizmetine verilmesi, karanlık kalmış bazı noktaları aydınlatmaya yarayacaktır. A. Gallotta giriş ile tarihsel notları hazırlamış, G. Bova ise esas yunanca metinleri basılı hale getirmiştir. 189. sayfada konulan bir dipnotun, türk tarihi üzerinde çalışmaları ve değerli kaynak yayınları ile tanıdığımız (Elizabeth) Oikonomides'e yaptığı yardımlardan dolayı teşekkür vardır.
ANTON C. SCHAEDNLINGER, Die schreiben Süleymans des Prächtigen an Karl V., Ferdinand I., und Maximilien II. [Kanuni Sultan Süleyman'ın V. Şarl, I. Ferdinand ve II. Maksimilyen'e nâmeleri], Wien (Viyana) 1983 2 cilt. I. cilt: Transkriptionen und Übersetzungen, XXXII-118 Sayfa. 2. cilt Faksimile, sayfa numarası yok, 36 belgenin tıpkıbasımı. İç kapakta: Osmanisch - Türkische dokumente aus dem Haus-, Hof- und Staatsarchiv zu Wien. Claudia Römer yayına yardımda bulunmuş. Fiyatı yazılı değil [B. 9188]. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 187 · Sayfa: 881-884
Özet
Tam Metin
Türk tarihi ve medeniyetinde özel bir yeri bulunan Avusturya ilişkilerine ait sayısız belgeler ve malzeme, her iki devletin belgelikleriyle kitaplıklarını doldurmaktadır. İçinde bulunduğumuz 1983 yılı, II. Viyana Kuşatmasının 300. yılı olarak ayrı bir anlam taşımaktadır. Bununla beraber bu yayının ilgisi yoktur. Sayın müellif bu konuda yıllardan beri sabırla çalışmaktaydı. Bazı türkologlar bu eşsiz kaynakları yayınlamak ve bir katalogunu yapmak girişimlerinde bulundular ise de, tam bir sonuca ulaşamadılar. Yapılan tek tük yayınlar konuların aydınlatılmasında yararlı olmakla beraber, süreli yayınların ve armağan kitaplıklarının arasında kalan bu çalışmaların tedarikindeki zorluklar, çalışanların başını döndürmekte ve hatta yılgınlığa bile itmekteydi. Tanınmış türkolog ve araştırıcı şimdi bu yoldan ayrı bir tutumla bu boşluğu doldurmakta büyük hizmette bulunmuştur. Böylece belgeler toplu bir halde bir kitap içinde bulunacağı gibi, anlaşılması zor noktalar gene yetkili kişi tarafından çözümlendiği için, sonraki nesillere yararlı bir kaynak olacaktır.
VALERY STOJANOW, Die Entstehung und Entwicklung der osmanisch-türkischen Paläographie und Diplomatik. mit einer Bibliographie, Berlin 1983, V-329 Sayfa. Islamkundliche Untersungen. Band 76. [A. IV. 7089]. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 187 · Sayfa: 885-886
Özet
Tam Metin
Osmanlı paleografisi üzerinde çalışmak isteyen ve diplomatika konusunda yeni bilgiler edinmek niyetinde olanlara yararlı bir klavuz hazırlayan müellif, bu konuda kendisinden önce gelenlerin çalışmalarını ve bu alana katkılarını belirttikten sonra etkilerini ve yapılan çalışmaların da bol bir kaynakçasını vermektedir.
ALESSIO BOMBACI - STANFORD J. SHAW, L'Impero Ottomano, Torino 1981, XVI-643 Sayfa. Metindışı 35 siyah - beyaz ve renkli tablo bulunmaktadır. Torino'daki U.T.E.T (Unione Tipografico - Editrice Torinese) yayınevinin "Nuova Storia Universale dei Popoli e delle Civiltà" adlı dizinin 6. cildinin 2. kısmıdır. Ederi 45.000 İtalyan lirası (liret) dir. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 186 · Sayfa: 599-604
Özet
Tam Metin
İtalya'nın kuzey taraflarındaki büyük sanayi şehirlerinden birisi olan Torino'daki U.T.E.T yayınevi, yayınlamakta olduğu yeni büyük bir dünya tarihi serisi [tam adı ile : Yeni Ülkeler ve Medeniyetler Genel Tarihi] içinde bir de Osmanlı Tarihi yayınlamakla, yıllardan beri bu ülkede mevcut bir boşluğu doldurmuştur. Yüzyıllardan beri Anadolu yarımadası ve dolayısı ile Türk tarihi ile çok yakın ilişkileri bulunan İtalya yarımadasının şehirlerindeki kitaplık ve belgelikleri tarihimiz bakımından çok çeşitli malzeme içermektedir.
SALVATORE BONO, Storiografia e fonti occidentali sulla Libia (1510-1911), Roma 1982, 142 Sayfa. Fiyatı yazılı değil. Trablusgarp'daki Italyan Kültür Enstitüsünün Yayını 2. Yayınevi: "L'Erma" di Bretschneider, Roma [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 185 · Sayfa: 391-394
Özet
Tam Metin
Perugia Üniverstesi'nde Asya-Afrika Tarihi profesörü olan Prof. Salvatore Bono, araştırmalarını Akdenizin belli başlı konuları üzerinde toplamıştır. Türk tarihi için önemli konulardan birisi olan Libya üzerinde de çalışan müellif, şimdi bu ülke tarihi araştırmaları ve batılı kaynakları üzerinde bir kılavuz yayınlanuş bulunuyor. Mağrib diye isimlendirdiğimiz Kuzey Afrika'nın İtalya yarımadası ile olan ilişkisi eski çağlara dek uzanmaktadır. İslamiyetin buralarda yayılmasından sonra Sicilya adasında ve İtalya'nın bazı kıyı bölgelerinde etkili olan Arap uygarlığı I, ilişkilerin daha yeni boyutlar kazanmasına yol açmış, nüfus artışı ve diğer toplumsal etkiler konulara yenilikler kazandırmıştır. Bu konular arasında tutsak tecimi, mal alışverişi, kıymetli madenlerin ve işlenmiş malların süratle el değiştirmesi çoğu zaman ele alınmış ve bu ilişkileri başaran denizcilerle tüccarların faaliyetleri de çoğu araştırıcılara konu olmuştur. Bunun nedeni, her ülkenin belgeliğinin muhakkak bu konu ile dolu olmasıdır. Prof. S. Bono da uygarlığın beşiği sayılan Akdeniz'deki korsanlık faaliyeti üzerinde yıllardan beri çalışmaktadır 2. İtalyan belgelikleri üzerinde uzun süreden beri çalışan müellif, Libya üzerindeki araştırmalarını ilerletirken, ilk ürünlerinden birisini bir kaynakça olarak ortaya koymuştur. Kuru bir isim yığını yerine, araştırma konularına göre bir derleme yapan Prof. Bono, kitabı dört kısma ayırmıştın "Çağdaş Libya hakkında 1510-1911 yılları arasını kapsayan tarih araştırmaları" bölümünde, Laurent-Charles Feraud, Costanza Bergna, Ettore Rossi gibi çağdaş araştırıcılara yer verilmiştir. Mütevefra Ettore Rossi, Libya üzerinde çalışırken, Türk kaynaklarını İtalyancaya kazandırmıştı 3. Ölümünden sonra yayınlanan Storia di Tripoli e deha Tripolitana (Trablusgarp Tarihi), arapçaya da çevrilmiştir (S. 18 n. 53). Türk tarihi ile ilgili olanlar muhtelif dergilerde tanıtma yazıları kaleme aldılar. Müellif bu kitabı bir çok yönleriyle tamamlamaktadır. Libya tarihinin bizim bakımımızdan önemi XVI. yüzyılın ortalarında başlamaktadır. Ayrı bir paragraf ayıran Prof. Bono (S. 27-30), Murad Ağa ve Turgut Reis hakkındaki araştırmaları tahlilden sonra, 1711 yılına değin süren "Paşalar ve Dayılar" dönemini kitabına almıştı r (S. 30-35). 171 ı yılından 1835 yılına dek süren Karamanlılar dönemi (S. 35-39), en çok işlenen konulardan birisidir.. Bu sülâlenin Avrupa ülkeleri ile ilişkiler kurmasının büyük rolü vardır. Akdeniz teciminin canlandığı bir dönemde, Afrika'nın iç taraflarına etki arttığı için bu yörenin değeri daha da çoğalmıştı . Bundan dolayı bu konuya özel sayfalar ayrılmıştır (S. 50-52). Araya giren diğer sayfalarda Avrupa ülkeleriyle 18. yüzyılda yapılan anlaşmaların (S. 40-43) ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Libya ile olan ilişkilerine (S. 43-45) dair eserlerin listesi verilmiştir. Bu son üç bölüm Türk tarihçileri tarafından da ele alınmıştır.
ANTONIO di VITTORIO, Il Commercio Tra Levante Ottomano e Napoli Nel Secolo XVIII (18. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Napoli arasındaki ticaret), Napoli 1979, 158 Sayfa. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 327-328
Özet
Tam Metin
Akdeniz ülkeleri arasındaki ilişkiler tarihin en eski devirlerinden beri canlı bir şekilde devam etmiştir. Çağdaş uygarlığın gelişme yeri olan bu denizin etrafında bulunan topraklarda Çağlar boyunca değişik insan toplulukları bir çok devletler kurmuş, hanedanlar değiştirmiş, yeni dinler kabul etmiş ve akla gelebilecek her türlü değişikliği geçirmekle beraber temelinde yatmakta olan havayı hiç bir zaman değiştirmemiştir. Günümüz tarihçileri arasında çok ileri gitmiş bulunan İlk Çağ Tarihi araştırmalarında sonra Orta Çağ tarihi araştırmalarında Akdeniz uygarlığı araştırmalarının ayrı bir yeri bulunmaktadır. 16. yüzyıldan itibaren burada görülen büyük değişiklik dünya ticaretinin Okyanus kıyılarına kaydığı kanısını uyandırmakla beraber çeşitli kentlerin arşivlerinde bulunan belgeler çağımızda büyük bir hızla ortaya çıkmakta ve inceleme konusu olmaktadır. Bu arada 18. yüzyıl tarihinin henüz tam anlamıyla incelenmediğinin bir gerçek olduğunu da tekrar etmeliyiz.
AGOSTINO PERTUSI, La Caduta di Constantinopoli. 2 cilt: I - Le Testimonianze dei Contemporanei. 2 - L'Eco net Mondo (İstanbul'un Fethi. Çağdaşların tanıklığı. Dünyadaki Yankısı), Milano 1976, XCI + 467, 566 sayfa. Fondazione Lorenzo Valla Arnoldo Mondadori Editore. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 139-154
Özet
Tam Metin
Tanınmış Bizans Edebiyatı ve Filolojisi profesörlerinden Agostino Pertusi, İstanbul'un fethine ait çağdaş kaynakları iki ciltlik bir külliyat halinde yayınlamış bulunuyor. İlk kısmı olaya kişisel olarak katılıp, gözlemlerini kaleme alanlara, ikinci kısım uygar alemde olayın nasıl karşılandığına ayrılmıştır. Çağdaş tarihçilerin ve kaynak değerinde yapıtlar bırakan yazarların ürünleri günümüz araştırıcıları tarafından sık sık ele alınmıştır. Geçen yüzyılda böyle bir girişim yapılmıştı. Fakat her araştıran kendi bildiği dillere göre konuyu ele almıştı. Prof. A. Pertusi ise Türk kaynaklarını ihmal etmemiş, meslekdaşlarının yaptığı çevirilerden yararlanmıştır. Bilmediği diğer dillerden yaptırttığı çevirilere yararlı notlar koymuştur. İstanbul'un Türkler eline geçmesi devrin Şark ve Garp âleminde büyük yankılar yapmıştı. Yüzyıllar boyunca her iki taraf için önemli bir sembol haline gelen İstanbul'un pek az kentin sahip bulunduğu özelliğinden dolayı, fethine ait pek çok belgenin bulunması doğaldır. Tarihle ilgili her aydın kişinin dikkatini çekmiştir. Türk tarihçiliği de bu konudan uzak kalmamıştır. Bununla beraber daha ele alınacak pek çok konu bulunmaktadır. Elimize geçtiği günden beri büyük bir merakla incelediğimiz bu külliyatın bir özetini burada sunuyoruz.