40 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • MAHMUT H. ŞAKİROĞLU
Dergiler
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

PHILIP ANTON DETHIER, Der Bosphor und Constantinopel. Forschungsgeschichtlicher Nachdruck der ersten Ausgabe Wien 1873, mit Biographie und Schriftenverzeichnis heraugegeben von B. Höhner und B. Piiffgen, Kerpen 1981, XVI-91 Sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 184 · Sayfa: 911-912
Tam Metin
İstanbul üzerinde çağdaş bilimsel kurallara göre ilk çalışanlardan biri sayılan müellifin nadir bulunan bir kitabı, ölümünün 100. yılı anısına, doğum yeri olan Kerpen kentinde tekrar yayınlanmış bulunuyor. Günümüz için eski görünmekle beraber, tarihsel anılarla dolu bir kitaba müellifin bir resmi, yaşam öyküsü de kaynakçasıyla birlikte eklenmiştir. Bir arkeolog ve tarihçi bakımından çalışması Höhner ile Pffirgen tarafından işlenmiştir (s. Arkeoloji ilminin geçirdiği yeni evrede, önemli malzeme bulunması muhtemel Osmanlı Devleti topraklarında araştırmalara girişen Dethier, bir meraklı olarak eski eserlere de yönelmiştir. Onun bu tarafını daha önce ele almış olan Prof. Dr. Semavi Eyice, bu kez yeni bulgularıyla tekrar ele almıştır (S. X-XIII).

MUZAFFER GÖKMAN, Atatürk ve Devrimleri Tarihi Bibliyografyası I, İstanbul 1981, XXIV — 1038 Sayfa. İç kapakta: İlaveli 3. bası, Kültür Bakanlığı, Doğumunun 100. Yılında Atatürk Yayınları No. 28. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 149-151
Tam Metin
İçinde bulunduğumuz Atatürk Yılı sırasında en güzel ve yararlı kitaplardan birini yayınlama sanı Muzaffer Gökman beye aittir. Yıllarca yöneticiliğinde bulunduğu Bayezid Devleti Kütüphanesi'nden emekliye ayrıldıktan sonra, yeni başlayan bir görevlinin heves ve gayretini kat kat aşan bir çaba ile yıllardan beri topladığı malzemeyi değerlendiren Gökman, şimdi hacimli bir Atatürk kaynakçası ile en güzel katkıya önümüze sermektedir. Böylece devletimizin kurucusunun yaşam ve devrimini, hakkında yazılan kitap ve makalelerle sonraki nesiller öğretmeğe ve aynı zamanda yol gösterme olanağını sayın derleyici sunmaktadır. Bu güzel çabanın eski sayılabilecek bir geçmişi bulunmaktadır. İstanbul'da 10 Kasım 1954 günü düzenlenen "Atatürk Kitapları Sergisi" sonunda bir kaynakça yayınlanması fikri olgunlaşarak 1957 yılında gerçekleşmiş ve yıllar boyunca gelişen bu çalışma bir çeyrek yüzyıl sonra hacimli bir kitaba dönüşmüştür. Böyle bir çabanın olgunlaşmasının ne zahmetli bir iş olduğu, biraz uğraşanlar tarafından hemen gözlenmektedir. Bu işi başarıyla sonuçlandıran Gökman, elimizdeki cildin henüz birincisi olduğunu belirtirken "Üçüncü bası için" bölümünde (S. XVII - XVIII) kaç tane daha çıkacağını açıklamamaktadır. Hürriyet gazetesinin pazar günleri eki olan 8. Gün adlı derginin, 78. sayısında [(30. VIII. 1980 S. 20] 3 cild tutacağı açıklanmıştır. Son cilde 1981 yılı içinde çıkacak kitapları derleyeceğini açıklayan Gökman'dan daha şimdiden bitirmesini sabırsızlıkla beklemekteyiz.

Atilla Çetin, Başbakanlık Arşivi Kılavuzu [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 151-152
Tam Metin
Yeni ve Yakın Çağ tarihleri üzerinde çalışanlar, günümüzde Başbakanlık Arşivi diye tanınan eski Osmanlı Devleti Arşivi'nin değerini her zaman için takdir etmişler ve yararlanma yollarını aramışlardır. Bununla beraber tam olarak bilindiği söylenemez. Zira sayıları milyonlar ile ölçülen bu arşivdeki malzemenin henüz tam bir envanteri tamamlanmamıştır. Elde tasnifi yapılmış olanların çağdaş yöntemlere göre uygulanmış olmaması, yararlanmaya büyük ölçüde engel meydana getirmektedir. Kötümser ifadeleri hemen değiştirip, kötü koşulları zamanla bertaraf edecek önlemlerin alındığı zaman zaman görülmektedir. Elimizde, arşivin çalışkan yöneticilerinden A. Çetin'in bu kitabının bulunması, eksiklerimizi büyük ölçüde gidermektedir. Yedi bölüme ayrılan yapıta bir de giriş kısmı konmuştur. Arşivin tarihçesinin ve yapılan tasnif çalışmalarının özetlendiği bu bölümde, kısa fakat anlamlı bir not halinde, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına ait bir kısım eski belgelerin değerbilir bir tutumla bu arşive kazandırıldığı haberi bulunmaktadır. Bölümlerin büyük bir kısmı, eski arşiv müdürlerinden Midhat Sertoğlu'nun kitabına göre düzenlenmiştir

M. BALARD, G'dnes et l'Outre—Mer. II. Actes de Kilia du notaire Antonio de Ponzo 1360, Mouton 1980, Kitap İtalya'da basılmıştır, 209 S. Documents et Recherches sur l'economie des pays Byzantins, Islamiques et Slaves et leurs relations commerciales au Moyen Age, adlı serinin XIII cildi. (A III/8091.2) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 153-154
Tam Metin
Cenova üzerindeki çalışmalarını uzun yıllardan beri sürdüren araştırıcı bu kez, bilinmeyen noterler dizisinden bir tane daha yayınlamakta, yeni bir malzeme sunmuş bulunmaktadır. Latince esas 123 belge, Fransızca bir özet ile verilmiştir. Kitabın sonundaki genel dizin, araştırıcılar için çok yararlıdır. Giriş kısmında, Cenova Devlet Arşivi'nden bulunan noterler dizisinin önemine değinen araştırıcı neden Kili noterini seçtiğini açıklamaktadır. Galata (Pera), Samsun, Trabzon gibi kentlerle daimi ilişkisi bulunan bu kentin noteri, kendisini ilgilendiren konuları büyük bir dikkatle yazmıştır. Böylece Karadeniz ticaretinde önemli bir yer tutan Cenova'lı tüccarların faaliyetleri ve hangi ülke insanlarıyle ilişkilerde bulundukları hakkında bilgiler vermektedir. Yapıtının birinci kısmında Kefe noteri Lamberto di Sambuceto'nun 1289-1290 yılları arasındaki faaliyetinin belgelerini yayınlayan M. Balard, yakın bir geçmişte iki cilt halinde Cenova'nın Levant (Romanie) daki ticaret girişimlerini de incelemişti. Bu kitap dayandığı belgelerin sağlamlığı hakkında güzel bir delildir. O dönemlerde geçerli bulunan para birimleri ve ticaret yaşamında yeri bulunan mallar hakkındaki bilgiler, tüccar sınıfı hakkındaki bilgilerimizi de genişletmektedir.

Prof. M. Tayyib Gökbilgin (1907-1981)

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 551-572
Tam Metin
1981 yılı bahar aylarını geriye bırakmağa hazırlandığımız sıralarda, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde feyz aldığım hocalarımdan Prof. Bahadır Alkım ve Prof. Tayyib Gökbilgin'i kaybetmenin üzüntüsünü içimde duydum. Ders verme yetenekleri yanında öğrencilerini sair alanlarda da teşvik etme ve yararlı yol göstermede başarılı olan hocalarımın ölümleri, alanlarında büyük bir boşluk yarattı. Prof. B. Alkım'ın Ön Asya Tarihi derslerini dinleyip de, bu dersi sevmemenin olanağı yoktu. Onun bilimsel yönlerini incelemek ve hakkında konuşmak benim yeterlilik sınırlarım içinde değildir. Bununla beraber mezuniyet tezi gereği Adana ve yöresinin tarihini incelerken Belleten'de yayınladığı makalesi bana çok yararlı olmuş ve hazırladığı halde yayınlama olanağı bulamadığı notlarını incelemem için emanet etmiş ve sorularıma yön vermişti. Kendisine rahmet dilerken, kısa bir süre sonra öbür dünyada ona arkadaşlığa devam için yanına giden muhterem hocam Prof. T. Gökbilgin'in istemediğimiz halde, beklenen ölümü benden daha fazla onu çok önce tanıyanlar' sarstı. Gerçek bir hoca vasıflarını üzerinde taşıyan ve yeteneğini etrafına yaymaktan hiç bir surette kaçınmayan hocamın yaşamı ve bilimsel kariyeri üzerinde fazla durmak benim için olanaksızdır. Zira onunla hoca - öğrenci ilişkilerimizin başladığı 1961 yılında, kariyer çalışmalarının en üst düzeyine gelmiş ve yıllardan beri topladığı malzemeyi bilimsel verilerle ortaya koymağa devam etmişti. Benim doğduğum yılda ilk bilimsel çalışmalarını ortaya koyan merhum hocam, Edebiyat Fakültesi'nin Orta Çağ Tarihi Kürsüsü'nde, Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemlerini anlatırken dinleme fırsatını bulmuştum. Hocam Gökbilgin'in bu alanın çok daha fazla dışına taştığını sonraki yıllarda öğrendim. Sonraki yıllarda Osmanlı devlet yapısı ve medeniyeti derslerini vermeğe başlarken merak ettiğim bazı konuları da öğrenmek için derslerini izlemiş, yıllarını bu alanda yetkiyle yetişmeğe harcamış bir kişinin takrirlerini dinlemiştim. Bu ciddiyetini her zaman benimseyen ve uygulayan hocamın, sonradan akademik kariyere geçmem için yaptığı çabaları bir kez daha saygıyla anarken, "onun Türk tarihçiliğine katkılarına kısa da olsa değinmeyi kendim için kaçınılmaz bir görev saydım.

UGO MARAZZI, Tevrârih-i Al-i Osmân. Cronaca anonima ottomana in trascrizione ebraica (dal manoscritto Heb. e 63 della Bodleian Library) [Musevi harfleriyle türkçe yazı lı bir anonim Tevârih-i Al-i Osman]. Napoli 1980, XV-181 S. Istituto Universitario Orientale. Seminario di Studi Asiatici, Series Minor XII. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 575-576
Tam Metin
Türk ekini üzerinde çalışanlar çeşitli alfabeler ile yazılmış Türkçe düşün ve dinsel yapıtların önemi üzerinde zaman zaman durmuşlardır. Bir arada yaşamanın verdiği bir zorunlulukla alışılmış alfabeler dışında yazılmış metinler türlü yönlerle ele alınmıştır. Bu arada konu edeceğimiz yapıt, örneği çok az görünen bir özelliktir. Musevi harfleri ile Türkçe yazılmış bir Osmanlı tarihi kroniğidir. Genellikle dinsel yapıtlar kaleme alınmış ve araştırıcıların ilgisini çekmiş ve incelenmişken, bu kez tam bir tarih metni araştırıcıların yararına sunulmuştur. Bir girişten sonra kaynakçanın verilmesi izlenmiş ve metnin Bodleian kitaplığındaki nüshasının fotokopisi de ihmal edilmemiştir. Latin alfabesi ile yapılan çeviriyazının dipnotlarında Giese metni diye tanınan Tevarih-i Al-i Osman'dan Arap harfleriyle nakiller yapılmıştır. Girişte de belirtildiği üzere metin özgün değildir. Osmanlı devletinin kuruluşundan H. 824 - H. 1421 e dek uzanan olayları içeren bir metindir. XVI. yüzyılda İstanbul ve Selanik kentlerinde kopya edilmiştir. Bunların karşılaştırılmasını yapan U. Marazzi bazı satırların okunmasını ve anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. 46 sayfa tutan metinden sonra Sözlük (Lessico) verilmiştir. Özel adlar ve yer isimlerini de içeren bir sözlük Latin alfabesine göre hazırlanmıştır. S. 47-144). Metin içinde hangi varak ve satırlarda nasıl geçtiği de anlamları verilerek konmuştur. Son kısım Musevi alfabesine göre hazırlanmış dizindir.

ORY, SOLANGE, Archives Max van Berchem Conserves a la bibliotheque Publique et Universitaire de Genke. Catalogue de la phototheque. Etabli par Solange Ory. Publid par tes Soins de la Fondation Max van Berchem, 1975 (satışa 1979 yılında verildi), XLV-275 Sayfa. Beyrut, dağıtım: Leiden'deki Brill yayınevi [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 321-326
Tam Metin
Doğubilim tarihinde topladığı ve yayınladığı yazıtlarla önemle bir yeri bulunan Max van Berhem'in ölümünden sonra geride bıraktığı malzemenin kataloğu uzun bir bekleyişten sonra yayınlandı. Buna neden herhalde Lübnan'da meydana gelen uzun yıllardan beri dinmeyen olaylardır. Ortadoğu'nun tanınmış basımevlerinden biri sayılan Katolik Basımevi (= Imprimerie Catholique)nde basılan bu kitap, ilgili zat için kurulan vakfın çabaları sonunda yayınlanmış bulunuyor. Kısa bir süre önce eski makalelerinden bazılarını iki cilt içinde toplayarak tıpkı basımlarını yapan. Vakfın bilim dünyasına bu olumlu katkısını kutlamalıyız. Max van Berchem uzun yıllar Anadolu'da topladığı yazıtlarla tarihimizin karanlık kalmış bazı yönlerine ışık tuttuğu gibi, yöntem bakımından da yararlı bir öncü olmuştu. Yayının gerçekleşmesinde önemli katkısı bulunan S. Ory, Suriye'nin ve başkenti Şam'daki İslam gömüt yazıtlarının yayının' da gerçekleştirmiştir. Bab'üs Sagir gömütlüğünde bulunan bu yazıtlar, Türk tarihine olduğu kadar ekili sanat yönlerine de yararlı olmuştur. Uzun yıllar tuhaf bir tutumla yabancı kaldığımız bu tarih hazinelerimizin geç olsa ülkemizde incelenmeye başlaması kıvanç vericidir. Şimdi elimizde bulunan M. van Berchem kataloğunu tanıtma olanağı ile yurdumuzda yapılan yazıtlar üzerindeki çalışmalara kısaca değinmek istedik.

ANTONIO di VITTORIO, Il Commercio Tra Levante Ottomano e Napoli Nel Secolo XVIII (18. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Napoli arasındaki ticaret), Napoli 1979, 158 Sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 327-328
Tam Metin
Akdeniz ülkeleri arasındaki ilişkiler tarihin en eski devirlerinden beri canlı bir şekilde devam etmiştir. Çağdaş uygarlığın gelişme yeri olan bu denizin etrafında bulunan topraklarda Çağlar boyunca değişik insan toplulukları bir çok devletler kurmuş, hanedanlar değiştirmiş, yeni dinler kabul etmiş ve akla gelebilecek her türlü değişikliği geçirmekle beraber temelinde yatmakta olan havayı hiç bir zaman değiştirmemiştir. Günümüz tarihçileri arasında çok ileri gitmiş bulunan İlk Çağ Tarihi araştırmalarında sonra Orta Çağ tarihi araştırmalarında Akdeniz uygarlığı araştırmalarının ayrı bir yeri bulunmaktadır. 16. yüzyıldan itibaren burada görülen büyük değişiklik dünya ticaretinin Okyanus kıyılarına kaydığı kanısını uyandırmakla beraber çeşitli kentlerin arşivlerinde bulunan belgeler çağımızda büyük bir hızla ortaya çıkmakta ve inceleme konusu olmaktadır. Bu arada 18. yüzyıl tarihinin henüz tam anlamıyla incelenmediğinin bir gerçek olduğunu da tekrar etmeliyiz.

AGOSTINO PERTUSI, La Caduta di Constantinopoli. 2 cilt: I - Le Testimonianze dei Contemporanei. 2 - L'Eco net Mondo (İstanbul'un Fethi. Çağdaşların tanıklığı. Dünyadaki Yankısı), Milano 1976, XCI + 467, 566 sayfa. Fondazione Lorenzo Valla Arnoldo Mondadori Editore. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 139-154
Tam Metin
Tanınmış Bizans Edebiyatı ve Filolojisi profesörlerinden Agostino Pertusi, İstanbul'un fethine ait çağdaş kaynakları iki ciltlik bir külliyat halinde yayınlamış bulunuyor. İlk kısmı olaya kişisel olarak katılıp, gözlemlerini kaleme alanlara, ikinci kısım uygar alemde olayın nasıl karşılandığına ayrılmıştır. Çağdaş tarihçilerin ve kaynak değerinde yapıtlar bırakan yazarların ürünleri günümüz araştırıcıları tarafından sık sık ele alınmıştır. Geçen yüzyılda böyle bir girişim yapılmıştı. Fakat her araştıran kendi bildiği dillere göre konuyu ele almıştı. Prof. A. Pertusi ise Türk kaynaklarını ihmal etmemiş, meslekdaşlarının yaptığı çevirilerden yararlanmıştır. Bilmediği diğer dillerden yaptırttığı çevirilere yararlı notlar koymuştur. İstanbul'un Türkler eline geçmesi devrin Şark ve Garp âleminde büyük yankılar yapmıştı. Yüzyıllar boyunca her iki taraf için önemli bir sembol haline gelen İstanbul'un pek az kentin sahip bulunduğu özelliğinden dolayı, fethine ait pek çok belgenin bulunması doğaldır. Tarihle ilgili her aydın kişinin dikkatini çekmiştir. Türk tarihçiliği de bu konudan uzak kalmamıştır. Bununla beraber daha ele alınacak pek çok konu bulunmaktadır. Elimize geçtiği günden beri büyük bir merakla incelediğimiz bu külliyatın bir özetini burada sunuyoruz.

Prof. Alessio Bombaci

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 179-192
Tam Metin
1979 yılı bilim ve bilhassa Türk tarih ve uygarlık alanları için iki ağır kayıpla başladı. İtalyan Türk dili ve yazım üstadı Prof. A. Bombaci ile tanınmış bizantolog Prof. Agostino Pertusi (1918-1979) çok kısa aralıklarla (ilki 20 Ocak, ikincisi 25 Ocak günü) tutuldukları rahatsızlıktan kurtulamıyarak yaşama gözlerini kapadılar. Bu yazımızda Prof. Bombaci'nin Türk uygarlığına katkılarım incelerken, bir Bizans tarihi ve dili mütehassısı olmakla beraber İstanbul'un Türkler tarafından fethine ait kaynakları toplayan ve ayrıca çeşitli araştırmalarında Türk tarihinin karanlık kalmış bazı yönlerine yetkiyle eğilen, kıymetli makaleler kaleme alan sayın Agostino Pertusi'yi saygı ile anıyoruz. Her ikisi de yakın dost olan bu profesörlerin ortak bir çabası, Venedik kentinde 1963 yılında ikinci Uluslararası Türk Sanatları Kongresi'ni düzenlemeleridir. Sayın Prof. Pertusi, Türk dünyasını ilgilendiren daha başka konuları da desteklemiş ve yeni araştırmalar yapılmasını istemişti. Bu arada Alessio Bombaci'den Venedik Devlet Arşivi'nde bulunan Türkçe ve Türk tarihini ilgilendiren belgelerin yayınını da beklemişti. Ayrı bir yazı konusu olan bu hususa daha sonra değinmek niyetiyle, büyük bir geleneğin devamını sağlayan Prof. Bombaci üzerine dönüyoruz.