3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • MEHMET KARAYAMAN
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

CHP PARTİ MÜFETTİŞLERİNİN KALEMİNDEN DEMOKRAT PARTİ’NİN İKTİDARA GELİŞİ

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2021, Cilt XXXVII, Sayı 103 · Sayfa: 253-292 · DOI: 10.33419/aamd.927040
Tam Metin
II. Dünya Savaşı’nın getirmiş olduğu koşullarda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kadroları içinden çıkan bir grup milletvekili tarafından kurulan Demokrat Parti (DP) kısa sürede halktan büyük bir destek alarak iktidara gelmiştir. 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimler, Türk tarihinde ilk defa siyasi iktidarın seçim yoluyla el değiştirdiğine tanıklık etmiştir. Çalışmamız, CHP bünyesinde 1923 yılında kurulan ve 1935 yılında yapılan düzenlemelerle yetki ve sorumlulukları artırılan parti müfettişleri tarafından kaleme alınan raporlara dayanmaktadır. Büyük bir kısmı milletvekillerinden oluşan parti müfettişleri, sorumlu oldukları bölgelerde en az altı ay görev yapmak ve parti çalışmalarını denetlemekle görevlendirilmiştir. Altı ayda bir, hazırlamış oldukları raporları CHP Genel Sekreterliğine gönderen parti müfettişleri, bulundukları bölgedeki parti çalışmaları, Halkevlerinin faaliyetleri, ekonomik ve sosyal sorunlar, siyasi ve politik çekişmeler, halkın istek ve şikâyetleri hakkında ayrıntılı bilgiler içeren raporlar kaleme almıştır. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde bulunan ve 1946-1950 yılları arasında kaleme alının parti müfettiş raporlarına dayanan çalışmamızda, CHP parti teşkilatının, DP’nin siyasi faaliyetlerine, örgütlenme şekline, halkla kurduğu temasa, seçim propagandasına, CHP’ye yönelik eleştirilerine nasıl baktığı konusu üzerinde durulacaktır. 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleşen seçim öncesinde ve sonrasında, il ve ilçelerde meydana gelen politik çekişmeler, seçim sırasında yaşanan olaylar üzerinde durularak, DP’nin iktidara gelişinin CHP parti teşkilatı ve halk tarafından nasıl karşılandığına dair bilgiler verilmeye çalışılacaktır. Amacımız, DP’nin iktidara geliş sürecine ve bu süreçte yaşanan olaylara CHP gözünden bakarak, DP üzerine yapılacak çalışmalara az da olsa bir katkı sağlamaktır.

Atatürk Döneminde Şeker Sanayi ve İzlenen Politikalar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2012, Cilt XXVIII, Sayı 82 · Sayfa: 53-96
Tam Metin
19. yüzyıldan itibaren endüstriyel bir ürüne dönüşen şeker, halkın temel tüketim maddelerinden biri haline gelmiştir. Şeker, Osmanlı Devleti'nin en çok ithal ettiği ürünler arasında yer almıştır. Devlet tarafından sağlanan teşviklere rağmen, Osmanlı Devleti'nde şeker endüstrisi gelişememiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülke kalkınmasında tarıma ve tarımsal ürünlere dayılı endüstriye öncelik vermiştir. Çıkarılan teşvik yasaları ile 1926 yılında Uşak ve Alpullu'da şeker fabrikaları kurulmuştur. Daha sonra kurulan Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları ile Türkiye, ihtiyaç duyduğu şekeri kendi imkânları ile üretir hale gelmiştir. 1926 yılında Şeker İnhisarı İdaresi kurularak, şeker üretimi ve tüketimi üzerinde devletin kontrolü sağlanmıştır. 1930'lü yıllarda dünya piyasalarında şekerin ucuzlamasına rağmen, Türkiye'de şeker fiyatlarının yükselmesi halkın tepkisine neden olmuştur. Hükümet, Viyana Beynelmilel Şeker İstatistik Birliği Şefi Doktor Gustav Mikusch'ı Türkiye'ye davet ederek, şeker üretimi ve sorunları hakkında bir rapor yazmasını istemiştir. 1935 yılında yapılan düzenleme ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. kurularak, ülkedeki bütün şeker fabrikaları devletin kontrolüne geçmiştir. Bu çalışmada, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'nin izlemiş olduğu şeker politikası ve şeker üretimi, Şeker İnhisar İdaresi, şeker fiyatlarındaki iniş-çıkışlar, Gustav Mikusch Raporu ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.

Cellât Gölü’nden Sağlık Ovası’na

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 72 · Sayfa: 693-708
Tam Metin
Sıtma, tarih boyunca insanları tahrip eden hastalıkların başında gelmiştir. Sıtma hastalığının yayılmasında etkili olan sivrisinekler, bataklıklarda hızla çoğalarak pek çok şehir ve medeniyetin yok olmasına neden olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri halka ve halk sağlığına büyük önem vermişler ve halkı perişan eden sıtma hastalığı ile mücadele etmişlerdir. Cellât Gölü, İzmir'in Selçuk İlçesi yakınlarında olup geniş bir bataklık meydana getirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1931 yılındaki İzmir ziyareti sırasında bataklığın kurutulması kararlaştırılmıştır. 1935 yılında başlayan bataklığın kurutulması işi 1940 yılında tamamlanmıştır. Kuşadası'ndan Cellât Gölü'ne kadar 46 km bir ana kanal ve buna bağlı yan kanallar açılarak, Cellat Gölü kurutulmuştur. Gölün kurutulması ile elde edilen 1200 hektarlık arazinin bir kısmı topraksız köylülere bir kısmı da göçmenlere dağıtılmıştır. Kurutulan araziye "Sağlık Ovası" ismi verilmiş ve burada Sağlık Köyü ve istasyonu kurulmuştur. Cellât Gölü'nün 3.5 milyon lira harcanarak kurutulması Türkiye Cumhuriyeti'nin halka ve halkın sorunlarına verdiği önemin bir göstergesidir.