6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Mehmet Önder
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Atatürk'ün Almanya Gezisi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 561-600
Türk - Alman ilişkilerinin tarihi, en azından sekizyüz yıl öncesine uzanır. XII. Yüzyıl ortalarında, Kutsal Roma - Germen İmparatoru von Hohenstaufen Konrad III., İkinci Haçlı Seferi sırasında Anadolu'ya geldiği zaman (1147), Türkiye Selçuklu Devleti Sultanı Mes'ud I. ile çatışmış olmasına karşın, onunla dostça ilişkiler de kurmuştu. Ardından Konrad III, ın yeğeni İmparator Friedrich Barbarossa I., Üçüncü Haçlı Seferine katılmış, ordusunun başında Başkent Konya'ya kadar gelmişti. Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan II. ile Friedrich Barbarossa I. arasında bir anlaşma yapılmış, bu anlaşmaya göre, Türkler, Alman ordusunun Kilikya'ya geçmesine izin vermişlerdi. Ne var ki İmparator Friedrich Barbarossa I., 1190 yılı Haziran ayında Tarsus çayında (Göksu) yıkanırken boğulmuş, bu olaydan sonra başsız kalan Alman ordusu tümüyle dağılmıştı. Ardı ardına iki Alman imparatorunun Kudüs'e ulaşmak amacıyla Anadolu'ya gelmiş olma¬ları, hele birinin Anadolu'da ölümü, birçok Alman tarihçilerinin dikkatini "Kleinasien" dedikleri Anadolu üzerinde toplamıştı.

Millî Mücadele’nin Gazetesi Hakimiyet-İ Milliye Nasıl Çıkarıldı?

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 20 · Sayfa: 285-302
Mondros Ateşkes Antlaşmasının (30 Ekim 1918) hemen ardından galip devletlerin Anadolu işgal programlan uygulaması 15 Mayıs 1919 da Yunanlıların İzmir'e çıkmaları ile başlamıştı. Bu çıkartmadan bir gün sonra, IX. Ordu Kıtaları Müfettişliği'ne atanan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan Samsun'a hareket etmiş, Müfettişlik Karargâhının 18 subayı ile birlikte, 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'a gelmişti. Bu olay aslında Mustafa Kemal Paşa'nın işgal kuvvetlerine ve bu işgali hoşgörü ile karşılayan İstanbul Hükümeti'ne karşı Anadolu'da mücadele bayrağını açmak ve mücadeleyi başlatmak için yaptığı kahramanca bir hareketti. Olaylar bundan sonra hızla gelişmeye başladı. Yunanlılar İzmir'den Anadolu içerlerine sarkmağa devam ederken İngiliz, Fransız, İtalyan işgal kuvvetleri de aralarında anlaştıkları gibi Anadolu'yu işgale başlamışlardı. Her ne kadar düşman işgallerine karşı, çeşitli şehir ve kasabalarda direnme güçleri oluşmuşsa da bunlar yeterince teşkilâtı olmadıklarından güçsüz, hatta başsız kalmaktaydı. Öte tarafta Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktığının ertesi günü Sadrazam Damat Ferit'e bir telgraf çekerek "İzmir işgalini milletin asla kabul etmeyeceğini" bildirmiş, Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa ile de hemen bağlantı kurmuştu. Mustafa Kemal Paşa, mücadeleyi vatan sathında millet birliğine ve vatan bütünlüğüne dayalı tek bir güçte birleştirmek istiyordu. Bu amaçla Samsun'dan daha içerlere gitmeyi kararlaştırdı.

Atatürk ve Müzeler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt VI, Sayı 16 · Sayfa: 63-74
Atatürk, millî kültür ve millî tarihin belgelerini depo eden ve sergileyen müzelere öğrencilik yıllarından itibaren ilgi duymaya başlamıştır. Harp Okulu'nda iken İstanbul'daki Askerî Müze'yi birkaç defa ziyaret ettiğini, Sofya' da Askerî Ataşe iken, verilen bir kıyafet balosuna, Askerî Müze'den getirttiği Yeniçeri elbisesi ve silâhları ile katıldığını Prof. Dr. Afet İnan'ın bize anlattıklarından öğreniyoruz. Büyük Taarruz öncesinde, Atatürk ve Türk müzeciliği ile ilgili bir olay daha vardır. Atatürk, 1 Nisan 1922 tarihinde, yanında Rus Sefiri Aralof ve Azerbaycan Sefiri Abilof olduğu halde Konya'ya gelmiş, 4 Nisan 1922 tarihine kadar Konya'da incelemeler yapmıştır. Atatürk'ün bu gezisinde 3 Nisan 1922 gününü konuklarıyla birlikte Mevlâna Dergâhını, Konya Müzesi (Müze-i Hümâyûn Konya Şubesi) ni, Konya'daki Selçuklu ve Osmanlı devri mimarî eserlerini ziyarete ayırdığını görüyoruz. Atatürk, Cumhuriyet'i kurduktan sonra: "Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür, Cumhuriyet, zengin Türk millî kültürünün üzerine kurulmuştur" diyerek Türk kültürüne verdiği önemi bir kere daha belirtmiş, müzeleri Türk kültürünün maddi varlıklarının korunduğu ve sergilendiği yerler olarak saymıştır. Cumhuriyet'e kadar İstanbul'da arkeolojik eserlerin yer aldığı, Devlet Müzesi niteliğindeki Müze-i Hümâyûn ve bu müzenin Anadolu' nun belli başlı şehirlerinde, ama çoğu müze deposu görünümünde şubeleri vardır.

Atatürk - Yahya Kemal Dostluğu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt IV, Sayı 12 · Sayfa: 637-644
Yahya Kemal'in Millî Mücadele yıllarında (1919-1922), İstanbul'da yayınlanan gazete ve dergilerde yazdığı 88 makalesi, sonra'dan (Eğil Dağlar) adlı bir eserde toplanmıştır . Yahya Kemal, Millî Mücadeleyi heyecanla destekleyen bu makalelerinde, Atatürk'ten her fırsatta "Millî Timsal" olarak bahseder, "Mustafa Kemal tek başına bir fert değil, şahlanan Türk Milletinin Millî Timsalidir" der.

Atatürk’e Mektuplar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1987, Cilt IV, Sayı 10 · Sayfa: 91-132
Atatürk kendisine gönderilen özel mektuplar arasında, belge niteliğinde önemli olanları varsa, bunları bizzat kendi kasasında saklar, bunun dışında kalan mektuplar, yaverleri, Cumhurbaşkanı olduktan sonra da Kâtib-i Umumi (Genel Sekreter) ler ve Özel Kalem Müdürleri tarafından dosyalara yerleştirilirdi. Çankaya köşkünde Atatürk dönemine ait evrak ve Atatürk'e gönderilen mektuplar, Atatürk'ün ölümünden çok sonra, sistemli olarak tasnif edilerek bir Atatürk Arşivi kuruldu. Böylelikle Atatürk'e gönderilen mektuplara birer dosya ve sayı numarası verilerek dolaplara yerleştirilmiş oldu.

Ziya Gökalp'in Son Saatleri ve Atatürk’ün Yakın İlgisi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1987, Cilt III, Sayı 9 · Sayfa: 625-634
Büyük Türkçü ve fikir adamı Ziya Gökalp, bir süredenberi hazırlamakta olduğu "Türk Medeniyeti Tarihi" adlı eserini tamamlamaya çalışıyordu. Yorgundu. Üstelik sekiz aydan beri, önce İstanbul-Nişantaş'ında, sonra doktorların tavsiyesi üzerine taşındığı Büyükada'daki bir evde tedavi görüyordu. Midesinden, böbrek ağrılarından şikâyet ediyor, ağrıları giderek artınca, konuşmakta güçlük çekiyordu. Doktoru Âkil Muhtar (Özden)'m tavsiye ve ısrarı ile 14 Ekim 1924 günü Beyoğlu'ndaki Fransız Hastahanesine kaldırılmıştı.