9 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Mehmet Altay Köymen
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Süleyman Şah ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kuruluşu

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 71-80
Tam Metin
Nâsıru'd-Devle Ebu'l-Fevâris Süleyman Şah (?-1086), Anadolu Selçukluları Devleti'nin kurucularından olup, Bizans kaynaklarından Skylitzes'e göre Kutalmış'ın beş oğlundan biridir. Bunlardan dördünün adı, muhtelif vesilelerle Bizans ve Doğu kaynaklarında geçer. Süleyman'ın kardeşlerinin adları Mansur, Alp İlek veya Alp Yülük, ve Devlet veya Dolat idi. Bildiğimize göre, bu şehzadelerden biri, ilk defa babalarının, büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan ile yaptığı mücadele sırasında (Kasım 1064) esir düşmesi münasebetiyle, "kardeşlerden en büyüğü olan Kutalmış oğlu" şeklinde geçer. Bunun Mansur olduğu muhakkaktır. Öteki kardeşlerinin, bu arada Süleyman'ın babaları Kutalmış ile birlikte olduklarını, savaşın mağlûbiyetle sonuçlanmasından sonra, onların da şu veya bu şekilde Alp Arslan'ın eline geçtiğini kabul etmemek için hiçbir sebep yoktur. Zira, bu Selçuklu hükümdarının, zaferden sonra Kutalmış'ın bütün oğullarını ve akrabalarını öldürmek istediği, vezir Nizamü'l-Mülk'ün, bu hareketin devlete hayır getirmeyeceği mülâhazası ile mâni olduğu, bütün kardeşlerin, Alp Arslan'ın saltanatı boyunca, Güney-Doğu Anadolu (Suriye, Fırat havzası)'da bir nevi sürgün veya mekûbiyet hayatı yaşadıkları bilinmektedir.

Atatürk Türkiyesi ve Dünya

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 219 · Sayfa: 619-632
Tam Metin
Benim deyişimle, dünya tarihinin başlangıçtan zamanımıza doğru bir akışı vardır. Bu akış içinde bütün milletlerin, bu arada Türk milletinin tarihinin akışı da yer alır. Ancak dünya tarihinin akışı üzerinde en etkili olan Türk milletidir. Öyle ki, Türk milleti zaman zaman tarihin akışına yön vermiştir denebilir. Gerçekten, Türkler, burada açıklaması uzun sürecek olan -nüfus artışı, kıtlık, bir kavmin başka bir kavmi sürüp çıkarması v.s. gibi- sebeplerle, asıl vatanları Orta ve İç Asya'yı terk edip, o zamanın bilinen 3 kıtasına yayılmışlar, oralarda, yabancı soydan, yabancı din ve medeniyetden milletler üzerinde hâkimiyet kurmuşlardır ve sınırları içinde yaşayan bütün insanları refah ve mutluluk içinde yaşatmaktan ibaret olan Türk devlet anlayışını başarı ile uygulamışlardır.

Selçuklular'da Devlet: III. Tarihi ve Siyasi Bakımlardan

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 403-416
Tam Metin
Konuşmama başlamadan önce, çok önem verdiğim bir noktaya, müsaadenizle, temas etmek istiyorum. Babam, Mustafa Kemal'in komutası altında memleketini kılıcı ile savunurken, 4 kardeşi ile birlikte, ben henüz 6 aylık iken, Çanakkale'de şehit düştü. Ben de Türk tarih ve medeniyetine dair yazdığım kitaplarla hem ilim yapmaya çalıştım, hem de kalemimle tek Türk devletinin manevi müdafaasını yaptım ve ömrüm oldukça yapmaya devam edeceğim.

Malazgirt Meydan Muharebesinin Diğer Meydan Muharebeleri Arasındaki Yeri ve Önemi

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 375-380
Malazgirt Meydan Muharebesinin 918. yıldönümü münasebetiyle sizlere hitap etmekten kıvanç duyuyorum. Türk milleti uzun tarihi boyunca birçok mutlu günler yaşamıştır. Türkler bu mutlu günlerini büyük bir coşkunlukla kutlarlar. Türkler'in mutlu günlerinin başında kazandıkları zaferler gelir. Kutlamalarda büyük şenlikler yapılır, şölenler verilir, sazlı-sözlü toplantılar düzenlenir. Buralarda ozanlar kahramanların yiğitliklerini dile getirirler. Bunlar sonradan destan haline gelir. Oğuz destanı, Manas destanı, Dede Korkut hikayeleri gibi. Buna Türk milletinin hüzünlü ve sevinçli zamanlarını destan dili ile anlatan Orhun Kitabelerini de ilave edebiliriz. Bu kutlamalar, Türk milletinin kendine olan güvenini artırır; onu gerektiği zaman yeni zaferler kazanmaya teşvik eder. İşte bu sebeple, Gazi Mustafa Kemal'in sevk ve idare ettiği Başkumandanlık Meydan Muharebesi her yıl kutlanmaktadır. Bu mutlu günlerden biri de Malazgirt zaferinden sonra yaşandı. Üstün düşman güçlerine karşı kazanılan bu zaferden dolayı yalnız Türk dünyası değil, bütün İslam dünyası sevince gark oldu. Çünkü bu zafer Türklüğün olduğu kadar, İslâmlığın da zafere idi. Nitekim Bağdad Abbasi Halifesi Alp Arslan'ın zaferi için dua etmelerini İslam dünyasına emretmişti. Malazgirt Meydan Muharebesi, İstanbul'un fethi gibi, tarihin dönüm noktalarından biridir, bu bakımdan son derece önemlidir. Malazgirt Meydan Muharebesi, bilhassa Türk tarihi bakımından bir dönüm noktasıdır. Çünkü, bu savaş sonunda asıl vatan Orta-Asya'dan binlerce kilometre uzakta, Asya'nın batı ucunda yeni bir Türk vatanı meydana gelmiştir. XX. asırda Türklerin Anadolu'dan hürriyet içinde yaşadıkları başka vatanlarının olmayışı burasının önemini bir kat daha artırmaktadır.

Selçuklu Ordusu

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 91-100
Tam Metin
Aslında bütün Türk orduları ortak özelliklere sahip olduklarından, mesela bir Gök Türk ordusu, Karahanlı ordusu, bir Selçuklu ordusu söz konusu olmamak gerekir. Ancak, aralarında yapı bakımından olmasa bile, fonksiyonları bakımından büyük farklar vardır. Bir kısım Türk orduları o zamanın bilinen üç kıtasında imparatorluklar kurarken, bir kısmı yurt kurmuşlar, bir kısmı kurulan yurtları korumuşlar ve yurdu tabii sınırlarına ulaştırmışlardır. Bir Türk ordusu da kurulan yurdu kurtarmıştır. İşte biz bu yazımızda Anadolu'da Büyük Selçuklu İmparatorluğu orduları tarafından kurulan Anadolu yurdunu koruyan ve genişleten Anadolu Selçukluları ordusundan söz edeceğiz.

Selçuklu Hükümdarı Büyük Alâeddin Keykubad ve Anadolu Savunması

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1539-1546
Tam Metin
Tarih araştırmalarında bir konu türlü şekillerde ele alınabilir. Meselâ, genelden özele gidilebileceği gibi, özelden genele de gidilebilir. Türk tarihi genelden özele doğru ele almak istendiği zaman, onun; 1 - Dünya tarihi içindeki, 2 - Orta Doğu İslam Tarihi içindeki rolü tartışılabilir. Öte yandan, Selçuklu devri Türk tarihi de aynı şekilde, 1 - Dünya tarihi, 2 - İslam tarihi, 3 - Türk tarihi bakımlarından ele alınabilir. Bu yazımızda konuyu bütün bu bakımlardan ele almak imkânsızdır. Zâten, bu konular, yerli ve yabancı tarihçiler tarafından tartışılmış ve tartışılmaya devam edilmektedir. Biz bu yazımızda, özelden genele doğru bir değerlendirme denemesi yapacağız.

Selçuklularda Devlet

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1359-1374
Tam Metin
Selçuklularla ilgili seri konuşmalarımın ikincisine müsaadenizle başlıyorum. Hatırlanacağı üzere, geçen yıl aynı gün huzurunuzda yaptığım konuşmada Anadolu'nun son defa ve kesin olarak Türk yurdu olması konusunu işlemiştim. Şimdi devlet üzerinde konuşacağım. Selçuklu Devleti, türlü yönleriyle birkaç konuşmamızın konusunu teşkil edecektir.

Türkiye Selçukluları Devleti'nin Ekonomik Politikası

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 613-620 · DOI: 10.37879/belleten.1986.613
Tam Metin
İstanbul'da toplanan bir Türkoloji kongresinde okuduğumuz bir tebliğde Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun ekonomik politikasını ele almıştık. Bu tebliğimizde de kaynaklarda Anadolu, Konya ve Rum Selçukluları adlarıyla geçen Türkiye Selçukluları Devleti'nin ekonomik politikasını ele alacağız ve bu defa değişik bir metod uygulayacağız. Bilindiği gibi, zamanımızda ekonomik politika üzerinde ekonomistler birçok kitaplar yazmışlardır. Biz, bilhassa Walter Heinrich ile J. Tinbergen'in yazdığı eserleri göz önünde tutarak, Türkiye Selçukluları'nın ekonomik siyasetine dair fikir vermeye çalışacağız.