7 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • SALAHI R. SONYEL
  • Kurtuluş Savaşı
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

İngiliz Belgelerine Göre Kurtuluş Savaşında Manisa ve Bölgesi (1919-1922)

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 191-204
Tam Metin
Manisa kenti, Türk Kurtuluş Savaşı döneminde, öteki kimi Aydın vilayeti kentleri gibi, feci günler geçirmişti. Bu çalışmada amaç, Londra'da 'Public Record Office' olarak bilinen İngiliz Devlet Arşivi'nde korunmakta olan İngiliz belgelerine ve kimi yabancı yazarların bu kente ilişkin olarak yayımlanmış olan yapıtlarına dayanarak, o dönemin olaylarını yansıtmaktır. Bunu yaparken, niyetim, o korkunç felakete neden olanlarla kurbanlarının bugünkü varisleri arasında nefret duygulan kışkırtmak değil, bu konudaki bilgi kaynaklarımıza katkıda bulunmaktır.

Kurtuluş Savaşı Döneminde İstanbul Kabineleri ve İngiliz İstihbarat Servisi

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 661-708
Tam Metin
Bu yazımda, daha önce yayımlanmış olan yapıtlarımda değinilmemiş ve özellikle İstanbul kabineleriyle ilgili olan, en önemli gördüğüm İngiliz İstihbarat Servisi raporlarını incelemeye çalışacağım. Ancak, 1918-19 yıllarını kapsayan raporlar daha önce yayımlanmış olduğu için, bu yazımda, 1920-22 yıllarını kapsayan raporlar üzerinde duracağım.

Kurtuluş Savaşı Günlerinde Mustafa Kemal-Enver Çatışması

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 381-402
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşında yenilgiye uğratılan Osmanlı İmparatorluğu'nu ve yenen İtilaf Devletleri adına İngiltere'yi temsil eden murahhaslar arasında, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Bırakışması'nın aktinden dokuz gün sonra, yani 8/9 Kasım gecesi, Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşa sürüklemekten sorumlu İttihat ve Terakki Derneği'nin üç önderi -Talat, Enver ve Cemal Paşalar- kimi yandaşlarıyla birlikte, U-67 sayılı Alman denizaltısıyla İstanbul'dan gizlice kaçıyorlardı. Kaçakların hedefi, İngiliz gizli belgelerine bakılacak olursa, Köstence, Türk kaynaklarına göre ise, Kırım kıyılarında, Sivastopol yakınlarında bir sahil kenti olan Gözleve (Evpatorya)'ydı.

Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngilizlerin Eline Geçen Türkiye Büyük Millet Meclisi Gizli Tutanakları

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 215-302 · DOI: 10.37879/belleten.1981.215
Tam Metin
Sayın Sadi Borak'ın 1977 Eylülünde Çağdaş yayınları arasında yayımlanan "Gizli Oturumlarda Atatürk'ün Konuşmaları" başlıklı yapıtını büyük bir ilgiyle izledim. Yazar, yapıtının "Sunu" bölümünde şöyle diyor: "Bu beyanlar (Atatürk'ün), Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde 56 yıldır gizliliğini korumaktadır. ..." Ondört yıldan beri Avrupa arşivlerinde, özellikle İngiltere Devlet Arşivinde 2 yapmış olduğum araştırmalar sonunda ele geçirmiş bulunduğum birçok belgelerin ışığı altında, Sayın Sadi Borak'ın bu iddiasına katılamıyacağım, çünkü Kurtuluş Savaşımız günlerinde BMM'nin sık sık yapmış olduğu gizli oturumların tutanaklarının en önemlilerinin içeriği İngiliz ajanlarınca öğrenilerek ivedilikle İngiltere yönetimine duyuruluyor; o günlerde oldukça gizli sayılan bu belgeler, İngiltere'nin siyasasını çizen ve uygulayan devlet adamları ve yetkililerce dikkatla okunuyor; Kemalist Türkiye'ye karşı ne denli bir yöntem izlenileceği ona göre ayarlanıyordu.

Kurtuluş Savaşı Günlerinde Batı Siyasamız

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 327-418 · DOI: 10.37879/belleten.1981.327
Kurtuluş Savaşı günlerinde, Kemalistlerin, Doğu'lu devletler gibi Batı'lı devletlere karşı da uyguladıkları siyasanın başlıca amaçları şunlardı : 1. Misak-ı Milli (Ulusal And)'yi gerçekleştirmek; 2. Türkiye'nin dış ülkelerde tanınmasını sağlamak; 3. çeşitli savunma, dostluk ve bağlılık antlaşmalarının çerçevesi içinde, maddi ve manevi yardım sağlamak ve 4. bu amaçlara ulaşabilmek için her türlü aydınlatma araçlarına başvurmak. Ancak bu siyasa oldukça önemli bir noktada değişiyordu: Kemalistler, yurtlarının büyük bir bölümünü ve Osmanlı İmparatorluğunun başkentini işgal altına alan Batı'lı Bağlaşık Devletlerle çatışıyor; bu işgalci devletleri ya diplomasi yoluyla ya da silah gücüyle Türkiye'den çıkarmak için uğraşıyor; ama onları, Türkiye'yi boşaltmaya zorlayacak yeterli askeri güce sahip olmadıklarından, katlanılabilir bir uzlaşmaya yankı-umuduyla, sorunu diplomasi kanalıyla çözümlemek yoluna gidiyorlardı. Büyük Millet Meclisi'nde Batı ideali (Garp Mefkûresi)'nden yana olanlar, Türkiye'nin çıkarlarının Batı'lı devletlerle bir uzlaşmaya varılmasını gerektirdiğine inanıyorlardı. Bağlaşık Devletler ulusal akımı tanısalar ve Türkiye'ye onurlu bir barış önerseler, Kemalistler böyle bir uzlaşmaya belki yanaşacaklardı. Mustafa Kemal, Ermenilere karşı Doğu'da harekata geçilmesini sürekle öneren Doğu Savaş Kesimi komutanı General Kazım Karabekir'e 6 Mayıs 1920'de gönderdiği kapalı telyazısında, Bağlaşık Devletlerle bir anlaşmaya veya uzlaşmaya varılması olasılığından söz ediyor; Barış Konferansı, Türkiye konusunda kararlarını açıklamadan Ermenilere karşı harekata geçilmesinin yurdun çıkarları açısından uygun olmıyacağını bildiriyor; 4 ama bu arada Ermenilerin, Kilikya'da, yerel Fransız subaylarının kışkırtmalarıyla, Türk-Müslüman halka her türlü ezgi yapmalarına karşı ilgisiz kalamıyordu.

Son Osmanlı Padişahı Vahidettin ve İngilizler

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 257-264 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-257
Tam Metin
1922 yılı başlarken, Mustafa Kemal'in önderliğindeki Türk milliyetçilerinin, Anadolu'nun ortasında kurmuş oldukları yönetim kök salmış, sağlam temeller üzerine oturtulmuştu. Bu yönetimin başlıca amacı, 15 Mayıs 1919'dan beri Batı Anadolu'da bulunan Yunan istilâ gücünü ve Mondros Bırakışmasının imzalanmasından sonra Türkiye'nin en verimli bölgelerini ele geçiren İtilâf devletlerini hudut dışı etmekti. Bu nedenle Doğu'da Afganistan, Sovyet Rusya ve peykleri Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Ukrayna ; Batı'da Fransa ve İtalya ile çeşitli antlaşmalar imzalamış; Balkan devletleri, İslam ülkeleri ve boyunduruk altındaki sömürgelerle ilişki kurmuş; ülkenin maddi ve manevi tüm gücünü, ulusal amaca yöneltmişti. Bu amaca barış yoluyla ulaşmayı ve ülkeyi korkunç bir savaşın felaketlerinden kurtarmayı, Türk önderleri pek doğal olarak yeğ tutuyorlardı; ama yurt içindeki düşmanların ses çıkarmadan çekilip gitmelerini beklemek safdillik olurdu. Nitekim Mustafa Kemal, düşmanların Anadolu'yu kavgasız gürültüsüz bırakmıyacaklarına inanıyordu. Bununla birlikte, bu inancını kanıtlamak, itilaf devlet adamlarının içyüzlerini açıklamak, Türk tezini Batı'ya duyurmak ve o tarihlerde Yunanistan'a destek kazandırmak amacıyla Avrupa'da dolaşıp duran Yunan Başbakanı Dimitrios Gunaris başkanlığındaki kurulun ilişkilerini etkisiz bırakmak amacıyla, Avrupa'ya bir kurul göndermek için Bakanlar Kurulunda bir karar aldırıyordu.

Mudanya Bırakışmasının Ellinci Yıldönümü

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 145 · Sayfa: 95-112 · DOI: 10.37879/belleten.1973.145-95
Tam Metin
Elli yıl önce, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal (Atatürk)'ün komutası altındaki Türk orduları, Çanakkale'de, İstila Gücü Başkomutanı Tüm-General Sir Charles Halington'un idaresindeki İngiliz askeri birlikleriyle çarpışmak üzere, düşman ordusunun karşısında mevzi alıyordu. İngiliz ordusunun Türk toprakları üzerinde ne işi vardı ve neden bu iki ulusun orduları silâhlı bir çatışmaya hazırlanıyordu? Bu iki soruya cevap verebilmek için Birinci Dünya Savaşına kısaca bakmak gerekmektedir. Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan'ın da katıldığı Merkez Kuvvetleri safında bu savaşa giren Osmanlı İmparatorluğu; İngiltere, Fransa ve İtalya'dan müteşekkil Antant Devletleri tarafından yenilgiye uğratılmış; 30 Ekim, 1918'de Mondros Bırakışmasının imzalamaya zorlanmıştı. Bazı maddeleri kasten belirsiz bir halde kaleme alınan bu Bırakışma, Bağlaşıklara, "gizli antlaşmalara ve fetih hakkına" dayanarak Türk ülkelerini bir savaş ganimeti olarak ele geçirmek fırsatını veriyordu. Savaşa katılan Bağlaşıklar arasında çeşitli tarihlerde imzalanan bu gizli antlaşmalar, Osmanlı İmparatorluğunun ortadan kaldırılarak Türk topraklarının İngiltere, Fransa, İtalya ve Çarlık Rusya arasında paylaşılması gayesini güdüyor; bir bakıma, Bağla-şıkların riyakârlığını ortaya çıkarıyordu; çünkü Osmanlı İmparatorluğuna karşı savaşan devletler, çeşitli vesilelerle savaş gayelerini açıklarken, Türk ülkelerinin bütünlük ve bağımsızlığına el sürmeyeceklerine söz vermişlerdi.