50 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • SALAHI R. SONYEL
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Turco-Armenian Relations And British Propaganda During The First World War

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 381-450
Tam Metin
In this paper I intend to trace cursorily the background of the incidents that took place in the Ottoman Empire, mainly in 1915, that caused a great tragedy to the people of Anatolia, especially to the Turks, other Muslims, and Armenians. I also intınd to examine that tragedy, its instigators, causes, effects, and how it was exploited by Britain's wartime propagandists, in the light of new documents that have come to my notice during recent studies. I hope that my conclusions may contribute to a better understanding of the Turco-Armenian relations, and of how those amicable relations were disrupted and exploited by external and extremist forces immediately before and during the fateful years of the First World War.

Birinci Dünya Savaşı Günlerinde Türk-Ermeni İlişkileri ve İngiliz Propagandası

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 377-380
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşı günlerinde Türklerle Ermeniler arasında çıkan olayları, Ermeni militanlarıyla sempatizanları, Ermenilere karşı planlı biçimde yapılmış kırım, soykırımı ve toptan imha olarak nitelendirirler. Türkler ise, bu olayları, 'Hıristiyan Süper Devletlerce kendi çıkarları için kışkırtılan Ermenilerin, yurtları Türkiye'ye karşı ihaneti ve Türk-Ermeni çatışması olarak nitelendirirler.

Osmanlı İmparatorluğu'na Yapılan İlk Musevi Göçlerinin Beşyüzüncü Yıldönümü

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 201-206
Tam Metin
XV. yüzyılın ilk döneminde, Bohemya, Avusturya ve Polonya'daki Musevi'ler, sistemli biçimde zulme tabi tutuluyorlardı; ancak, Portekiz ve İspanya'daki kimi Musevi'lerin ölümle tehdit edilerek Hıristiyan olmaya zorlanmaları ve 1492 yılında bu ülkelerden kovulmaları, onların toplu olarak göçlerine yol açıyordu. İspanya'yı Müslüman'lardan geri alan Katolik kırallar, İspanya yarımadasındaki Kuzey Afrika'lı Müslüman'lara büyük bir darbe indirmekle kalmıyor; aynı zamanda, kendi Musevi uyruklarını da ortadan kaldırmaya niyetleniyorlardı. Musevi'ler, 1412 yılından beri giysilerinde aşağılayıcı işaretler taşımaya zorlanıyor; 1480 yılında Enkizisyon, onlara zulüm yapmaya başlıyor ve sonuçta 300.000'e yaklaşık Musevi'nin mallarına el koyarak onları ülkeden çıkarıyordu. Yurtlarından kovulan Musevi'lerin kimileri Fas'a kaçıyor; ama birçoğu Osmanlı İmparatorluğu'na sığınarak coşkuyla karşılanıyordu.

The Fifth Centenary of The First Jewish Migrations to The Ottoman Empire

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 207-212
Tam Metin
During the first part of the fifteenth century Jews were subjected to systematic persecution in Bohemia, Austria, and Poland; but it was their oppression in Portugal and Spain, where some of them had submitted, under pain of death, to enforced Christianization, culminating, in 1492, in their expulsion, that gave the greatest impetus to their mass exodus. The Catholic kings, at the end of their reconquista of Spain, had not only cracked down radically on the Moriscoes (Moors), and on all the other Muslims of the Iberian peninsula, they had also envisaged a final solution for their Jewish subjects.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Koruma (Protégé) Sistemi ve Kötüye Kullanılışı

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 359-370
Tam Metin
Osmanlılar, XVI. yüzyılda, kendi imparatorluklarıyla yabancı devletler arasında düzenli diplomatik ilişkilerin kurulması üzerine, daha sonra imparatorluklarının varlığına en tehlikeli tehdidi oluşturacak olan koruma (himaye - protégé) sistemiyle karşılaşıyorlardı. Bu sisteme göre, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayri-Müslim uyruklar, yabancı devletlerin koruyuculuğu (himayesi) altına alınıyorlardı. O devletlerin büyükelçilerine, Osmanlı yönetimi (Babıali)'nce, her yeni büyükelçiyle yenilenen kimi beratlar veriliyordu. Bu beratlar, yalnız büyükelçilerin hızmetindeki kişilerin korunması için verildiği halde, kimi büyükelçiler, ayrıcalık haklarını kötüye kullanarak, bu beratları Rum, Ermeni veya Musevilerden oluşan varlıklı reaya'ya satıyor; Osmanlı başkentinin Galata ve Beyoğlu semtleri, "Beratlı" olarak bilinen imtiyazlı kişilerle doluyordu. Korunan bu kişiler, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve siyasal, ekonomik ve dinsel nedenlerden ötürü yüce devletlerce himaye altına alınan Hıristiyan ve Musevilerden oluşuyordu.

The Protégé System in the Ottoman Empire and its Abuses

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 675-686
Following the establishment of regular diplomatic relations between the Ottoman Empire and foreign states in the sixteenth century, the Ottomans began to face what came to be known as the protégé system, which later proved to be the most dangerous threat to the very existence of their empire. This was the notion of foreign protection for the non-Muslim subjects of the Ottoman Empire.

Kurtuluş Savaşı Günlerinde Mustafa Kemal-Enver Çatışması

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 381-402
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşında yenilgiye uğratılan Osmanlı İmparatorluğu'nu ve yenen İtilaf Devletleri adına İngiltere'yi temsil eden murahhaslar arasında, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Bırakışması'nın aktinden dokuz gün sonra, yani 8/9 Kasım gecesi, Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşa sürüklemekten sorumlu İttihat ve Terakki Derneği'nin üç önderi -Talat, Enver ve Cemal Paşalar- kimi yandaşlarıyla birlikte, U-67 sayılı Alman denizaltısıyla İstanbul'dan gizlice kaçıyorlardı. Kaçakların hedefi, İngiliz gizli belgelerine bakılacak olursa, Köstence, Türk kaynaklarına göre ise, Kırım kıyılarında, Sivastopol yakınlarında bir sahil kenti olan Gözleve (Evpatorya)'ydı.

Türk-Ermeni İlişkileri ve Musevi Soykırımı

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 210 · Sayfa: 739-756
Tam Metin
Kimi Ermeni 'bilim adamları', I. Dünya Savaşı günlerinde Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermenileri etkileyen ve 'XX. yüzyılın ilk soykırımı' olduğunu iddia ettikleri olaylarla, II. Dünya Savaşı günlerinde, Avrupa'daki Musevilerin uğradığı felaket arasında ilişki olduğunu öne sürerek, özellikle Musevi kamuoyunu buna inandırmak için dirençle ve sistemli olarak davranışlarda bulunuyorlar. Sebatla gayret göstererek; sempatizanlarının ve kimi Musevilerin duygularını ustalıkla kamçılayarak; abartılmış, yan güdücü ve dahası, sahte 'belgeler' kullanarak; Musevi soykırımının gerçek kurbanlarından kimilerini ve Musevi genç kuşaklarından birkaç yazarı Ermeni görüşlerinden yana çekmeyi başarmış bulunuyorlar - örneğin, Yehuda Bauer, Leo Kuper ve öteki birkaç yazar gibi. İki olay arasında gerçekten benzerlik var mıdır? Bu soruyu yanıtlamadan önce leh ve aleyhteki iddiaları incelemek gereklidir.

Turco-Armenian Relations in the Context of the Jewish Holocaust

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 210 · Sayfa: 757-772
Tam Metin
Tenacious and systematic attempts are being made by a number of Armenian 'scholars' to sway, especially Jewish public opinion, that there is a link between the experiences of the Armenians in the Ottoman Empire during World War I, which they label as 'the first genocide of the twentieth century', and those of the European Jewry during World War II. By their persistent attempts, skilful manipulation of the feelings of some Jewish and other sympathisers, and masterful use of distorted, tendencious, and even forged 'documents', they have succeeded in winning over some of those who are the real victims of the Holocaust, and a number of younger generation Jewish writers, such as Yehuda Bauer, Leo Kuper, and a few others. Is there such a parallel? Let us examine the arguments for and against before we answer this question.

Enver Paşa ve Orta Asya'da Başgösteren "Basmacı" Akımı

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 211 · Sayfa: 1179-1208
Tam Metin
Mustafa Kemal başkanlığındaki Türk ulusalcılarının, 1921 yılı Eylül'ünde Yunan istilâ gücüne karşı Sakarya'da kazanmış olduğu zafer, Sovyet Rusya'nın, Türkiye'yi, Enver Paşa aracılığıyla Bolşevikleştirme planlarını altüst ediyordu. Ulusalcılar, başkentleri Ankara doğrultusunda ilerleyen Yunan ordusuyla boğuşurken, Sovyet önderleriyle işbirliği yapan Enver Paşa, Mustafa Kemal'i devirmek, Yunanlıları yenmek ve Anadolu'da kendi önderliği altında Bolşevizmin temellerini atmak amacıyla, Müslüman Bolşeviklerden oluşan bir ordunun başında Anadolu'ya girmeyi tasarlıyordu. Ama Kemalistlerin Sakarya'da sağlamış oldukları zafer, bu tasarıya büyük bir darbe indiriyordu. Bunun üzerine, Rus önderleri, 1921 Martı'nda bir dostluk antlaşması imzaladıkları Ankara yönetiminin dileği üzerine, Enver Paşa'yı Türk sahnesinden kaldırmaktan başka seçeneğe sahip olmadıklarını görüyor; esasen, onun, o sırada Anadolu'da kendilerine bir yararı kalmadığını anlıyorlardı.