2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Salahi R. Sonyel
  • Musevi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı

Osmanlı İmparatorluğu'nda Koruma (Protégé) Sistemi ve Kötüye Kullanılışı

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 359-370
Tam Metin
Osmanlılar, XVI. yüzyılda, kendi imparatorluklarıyla yabancı devletler arasında düzenli diplomatik ilişkilerin kurulması üzerine, daha sonra imparatorluklarının varlığına en tehlikeli tehdidi oluşturacak olan koruma (himaye - protégé) sistemiyle karşılaşıyorlardı. Bu sisteme göre, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayri-Müslim uyruklar, yabancı devletlerin koruyuculuğu (himayesi) altına alınıyorlardı. O devletlerin büyükelçilerine, Osmanlı yönetimi (Babıali)'nce, her yeni büyükelçiyle yenilenen kimi beratlar veriliyordu. Bu beratlar, yalnız büyükelçilerin hızmetindeki kişilerin korunması için verildiği halde, kimi büyükelçiler, ayrıcalık haklarını kötüye kullanarak, bu beratları Rum, Ermeni veya Musevilerden oluşan varlıklı reaya'ya satıyor; Osmanlı başkentinin Galata ve Beyoğlu semtleri, "Beratlı" olarak bilinen imtiyazlı kişilerle doluyordu. Korunan bu kişiler, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve siyasal, ekonomik ve dinsel nedenlerden ötürü yüce devletlerce himaye altına alınan Hıristiyan ve Musevilerden oluşuyordu.

Türk-Ermeni İlişkileri ve Musevi Soykırımı

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 210 · Sayfa: 739-756
Tam Metin
Kimi Ermeni 'bilim adamları', I. Dünya Savaşı günlerinde Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermenileri etkileyen ve 'XX. yüzyılın ilk soykırımı' olduğunu iddia ettikleri olaylarla, II. Dünya Savaşı günlerinde, Avrupa'daki Musevilerin uğradığı felaket arasında ilişki olduğunu öne sürerek, özellikle Musevi kamuoyunu buna inandırmak için dirençle ve sistemli olarak davranışlarda bulunuyorlar. Sebatla gayret göstererek; sempatizanlarının ve kimi Musevilerin duygularını ustalıkla kamçılayarak; abartılmış, yan güdücü ve dahası, sahte 'belgeler' kullanarak; Musevi soykırımının gerçek kurbanlarından kimilerini ve Musevi genç kuşaklarından birkaç yazarı Ermeni görüşlerinden yana çekmeyi başarmış bulunuyorlar - örneğin, Yehuda Bauer, Leo Kuper ve öteki birkaç yazar gibi. İki olay arasında gerçekten benzerlik var mıdır? Bu soruyu yanıtlamadan önce leh ve aleyhteki iddiaları incelemek gereklidir.