13 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • VELİ SEVİN
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

The Relation between Urartian Temple Gates and Monumental Rock Niches

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 155 · Sayfa: 401-412 · DOI: 10.37879/belleten.1975.155-401
Tam Metin
The relation of doors and windows to the wall is a fundamental architectural problem. Size, number, and placing of the openings are determined to an essential degree by environment and climate, but shape and proportion are a decisive factor in the artistic effect of a building. Even a moderately initiated layman can distinguish a Romanesque, Gothic, or Renaissance structure by the form of its doors and windows rather than by its total effect. As a result of the many excavations and considerable research done in Urartian centers during recent years, important conclusions have been drawn concerning the architecture of Urartian temples. It has become clear that the structures with a square shaped single "cella" discovered in the excavations at Toprakkale, Patnos-Aznavurtepe, Altıntepe, Çavuştepe, Varto-Kayalıdere and Bastam occupy an important place in the architecture of temples. Many original and interesting ideas have been advanced on this subject. However, in spite of the fact that attempts at reconstruction have been made with these different ideas in mind, sufficient attention has not been giyen to the problem related to the gates of these temples.

Boris PJOTROWSKİ, Urartu, Geneva, 1969. Archaeologia Mundi serisinden. 230 s., 96 lev., 9 s. levhaların izahı, 4 s. bibliyografya, 4 s. indeks. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 147 · Sayfa: 395-402
Son yılların aktüel konularından birini meydana getiren Urartu devletinin tarih ve kültürü üzerine, Urartu konusunun en büyük uzmanı , Ermitage Müzesi müdürü ve Karmir-Blur hafiri B. Pjotrowski tarafından kaleme alınmış bulunan bu eserin ilk bölümü (s. 3-41) "Urartular'ın tekrardan keşfi" adını taşımaktadır. Burada önce Urartu araştırmaları= bir tarihçesi verilmekte, Urartu eserlerine uzun süre Asur yapıtları olarak bakıldığı ve ancak 1871 yılından itibaren, Fransız bilim adamı Prévost de Longprier'nin Van'da bulunup İstanbul'a getirilmiş olan kazan kulplarının Urartular'a ait olabileceğini bildirmesinden sonra, yavaş yavaş Urartu eserlerinin Asur eserlerinden ayrılmağa başlandığı belirtilmektedir. Toprakkale'de yapılan kaçak kazılar ve elde edilen güzel eserlerin Van'da bir kazı yapılmasını gerektirdiğine değinen yazar, 1877'de H. Layard'ın asistanı H. Rassam'ın ilk keşif hareketinden sonra 1879-1880 yılları arasında yapılan Toprakkale kazılarından bahsetmekte, bu ilk kazılarda elde edilen eserler karşısında Rassam ve arkadaşlarının duygularını ve bunun nedenlerini ise aynen şu sözlerle açıklamaktadır: "Maalesef ilim heyeti Toprakkale'deki kazıları sırasında umduklarını bulamamışlardır. Her ne kadar arkeologlar açık ve koyu renk kesme taşlardan gayet düzenli bir şekilde inşa edilmiş olan tapınağın temellerini gün ışığına çıkartmışlarsa da durumdan hiç memnun kalmamışlardır. Toprakkale'de Asur sarayları gibi anıtsal Urartu eserleri ile karşılaşacaklarını sanan hafirler, bu buluntuların azlığı karşısında hayal kırıklığına uğramışlardır. Onlara göre Toprakkale mevkii, Asur kültür çevresi içinde yer alan önemsiz bir kazı yerinden başka birşey değildi."

U. BAHADIR ALKIM, Anatolia I (From the beginnings to the end of the 2nd millenium B. C.), Geneva 1968. Archaeologia Mundi serisinden. 279 s., 157 lev., II s. levhaların izahı, 17 s. seçilmiş bibliyogarfya, 6 s. indeks. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 142 · Sayfa: 237-244
Tam Metin
Anadolu'nun başlangıçtan M.Ö. II. binyılın sonuna kadar özlü arkeoloji ve kültürünü veren bu el kitabının ilk bölümü "Küçük Asya'da tarih öncesi ve klasik devir öncesi arkeolojisi" adını taşımakta ve 19. yüzyıldan günümüze kadar Anadolu'da yapılagelmiş olan çalışmaların bir tarihçesini vermektedir (s. 17-39). "Bugünkü bilgimize göre Anadolu'da tarih öncesi ve klasik çağ öncesi arkeolojisi çok yeni bir bilim dalıdır. Bu bilim dalının doğuşunda son 30-40 yıl içinde Anadolu'da yapılmış olan sistematik araştırma ve kazıların rolleri çok büyüktür". Yukarıdaki kısa girişi izleyen kısımlarda önce 19. yüzyıldaki çalışmaların anlatılması işine girişilmekte ve 1834 teki Ch. Texier'nin gezisinden başlanarak 19. yüzyılın ikinci yarısındaki en önemli kazılar (Troya, Kargamış, Zincirli) sıralanmaktadır. 20. Yüzyıl çalışmaları birkaç bölüm halinde incelenmekte ve önce bu yüzyıl başlarındaki "ikinci hazırlık safhası" anlatılarak, Hitit başkenti Hatuşşa'nın keşfi, Geç Hitit çağı çalışmaları ve Hitit çivi yazısı keşiflerinden bahsedilmektedir. "İki dünya savaşı arasındaki evre" adını taşıyan kısım üçüncü safhayı teşkil etmektedir. Sırasıyla, Hititoloji'nin meydana çıkışı, H. H. von der Osten'ın Alişar, B. Hrozny'nin Kültepe kazıları, 1931-1941 arasında eski Anadolu arkeolojisinin son şeklini aldığı ve yine bu yıllarda Türk enstitü ve kurumlarının da arkeoloji dünyasına katkılarda bulunduğu belirtilerek, özellikle Atatürk'ün bu yöndeki çalışmaları aşağıdaki cümleyle özetlenmektedir: "Büyük devlet adamı Kemal Atatürk tarafından 1931 de Ankara'da kurulan Türk Tarih Kurumu ve 1936 da kurulan Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde, Tarih öncesi, Antropoloji, Hititoloji, Sümeroloji, Eski On Asya Arkeolojisi ve buna benzer birçok alanda öğrenim ve araştırmalara geçilmiş, 1933 te de büyük bir reform yapılarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Arkeoloji bölümü açılmıştır".