6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Yıldıray ÖZBEK
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

TÜLÜN DEĞİRMENCİ, İktidar Oyunları ve Resimli Kitaplar: II. Osman Devrinde Değişen Güç Simgeleri, Kitap Yayınevi, İstanbul 2012, 362 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 281 · Sayfa: 343-350
Tülün Değirmenci'nin 2007 yılında Hacettepe Üniversitesinde tamamladığı doktora tezinin kitap haline getirilmiş örneği olan eser, her biri alt başlıklar içeren altı temel bölümde şekillenmiştir. Giriş bölümünde (s. 7-17) II. Osman dönemi Osmanlı sarayında resimli elyazması üretiminin nasıl başladığı, konu olarak neden bu dönemin seçildiği ve elyazmalarının siyaset-iktidar ilişkileri bağlamında nasıl "okunabileceğinin" üzerinde durulmaktadır. II. Osman döneminin ilk resimli el yazması, darüssaade ağası el-Hac Mustafa Ağa tarafından sultana tavsiye edilen Meddah Medhi'nin hükümdara yazılmasını önerdiği üç eserden (Dasitân-ı Hamza, Süleymannâme-i Kebir ve Şehnâme-i Firdevsî) sultanın tercihi olan Şehnâme-i Firdevsî'dir. Medhi'ye göre sultan Şehnâme-i Firdevsî'yi seçerek, alemi bilme arzusunu ve adil bir sultan olma niyetini ortaya koymuştur. Burada ilginç olan nokta, II. Osman o zamana kadar yazılmamış bir öykü ve destanın yazılıp resimlenmesini istememiş, dahası kendisine isimleri bildirilen üç eserden birini seçebilmiştir. Resimli bir kitabın diğer kitaplardan farklı olarak, hamisinin beğenisini ve siyasi mesajlarını ileten bir araç olduğu ileri sürülür. Ancak saray kütüphanesinden veya sultanın şahsi kütüphanesinden dışarı çıkıp çıkmadığı bilinmeyen bir eserin sultanın siyasi mesajlarını kimlere veya kaç kişiye iletebileceği ayrı bir tartışma konusudur. Yazar, elyazmalarındaki resimleri anlayabilmek ve çözümleyebilmek için sadece minyatürlerin bulunduğu kitaptaki metni okumanın yetmediğini, devrin diğer tarih kitaplarını da okumak gerektiğini vurgular. Bu dönemde yapılmış minyatürleri doğru yorumlayabilmenin sadece haminin hayatını bilmekle mümkün olmadığına değinen yazar, III. Murad dönemiyle birlikte sarayda önemli bir güç odağı haline gelen darüssaade ağalarının ve ilişkili oldukları siyasî, askerî ve entelektüel çevrelerin de göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeker ve eserinde dönem minyatürlerini böyle bir metotla yorumlamaya çalışacağını belirtir. Kitabın giriş bölümü, II. Osman'ın saltanatı (1618- 1622) sırasında hazırlanan Şehnâme-i Türkî, Divân-ı Nâdirî, Şehnâme-i Nadirî, Tercüme-i Şakâ'iku'n-nu'mâniye gibi farklı içerikteki kitapların hamilerinin siyasi eğilimlerinden ipuçları taşıdıkları ve kitaplardaki resimlerin bir yandan gelenekten kopmadan geçmişi yaşattıkları, öte yandan üretildikleri sosyo-politik ortam içinde kendine göre yenilikleri de barındırdıkları kanaatiyle tamamlanmıştır.

Erken Cumhuriyet Döneminde (1923-1945) Kayseri'de Okul Yapıları

Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 271-302
Cumhuriyet eğitim tarihinin tüm örneklerinin görülebileceği Kayseri'deki okul yapılarını inceleyen bu çalışma 1923-1945 yılları arasında inşa edilip günümüze ulaşabilmiş 15 örneği içermektedir. Bu örneklerden 9 tanesi köylerde bulunmakta ve birbirlerinden farklı tasarım özellikleri göstermektedir. Mekân bakımından tek derslikten altı dersliğe kadar farklı düzenlemeler içeren örnekler içinde Nize Köyü ilköğretim okulu tek derslikli tek okuldur ve köy enstitüsü mezunlarının çalışabileceği derslik, işlik (demircilik atölyesi) ve lojmandan oluşan tasarımıyla yarışma sonucu elde edilmiş bir planın devrin yönetmeliklerine göre uygulanmış halidir. Safa Mektebi ve Cin Ahmet Köyü ilkokulu girişe paralel koridorun arkasına yerleştirilmiş iki derslik ve bir idari bürodan oluşur. Bünyan Sağlık Meslek Lisesi (Eski Namık Kemal İlkokulu) ve Artmak Köyü ilkokulunda üç derslik ve bir idari bürodan oluşan tip projenin uygulaması söz konusudur. Yeşilkent, Akkışla Cumhuriyet, Kaynar ilkokulları ile Pazarören Köy Enstitüsü H plânlı bir tasarıma sahiptirler ve giriş cepheleri üçgen alınlıklı ahşap revaklı birer sundurmayla vurgulanmıştır. 1940'lı yılların başında inşa edilen Kız Meslek lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü modern betonarme inşaatın temsilcileri olarak öne çıkarlar. Olgun ölçüleri, temiz taş işçiliği ve anıtsal giriş revağıyla Develi Lisesi sanatçı imzası (Süleyman Unutulmaz) taşıyan tek eserdir. İncelenen okullar içinde birisi (Zile İlkokulu) hariç tamamı taş malzemeyle inşa edilmiştir. Zile ilkokulu, ahşap hatıllar yerleştirilmiş kerpiç malzemeyle inşa edilmiştir. Günümüze ulaşan bu okullar, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini ve ideolojisini yeni nesillere anlatabilmek, tabir yerindeyse "ulus inşa edebilmek" amacıyla çoğu köylere dikilmiş birer anıt kimliğine sahiptirler.

Heath W.Lowry, Osmanlıların Ayak İzlerinde. Kuzey Yunanistan'da Mukaddes Mekanlar ve Mimari Eserleri Arayış Yolculukları, (Türkçesi:Hakan-Şebnem Girginer), İstanbul, 2009, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 273-276
Eser, her biri farklı alt başlıklardan oluşan üç kitabın derlenerek bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. "Günümüzde Kuzey Yunanistan'daki Müslüman İbadetgâhlarının Akıbeti" başlıklı I. kitap altı bölümü kapsamaktadır. 2004 yılında filizlenmeye başlamış olan bu eserin önsözünde yazar, 15. yüzyıl Balkanlarına dair altmış civarında tahrir defterini tetkik ederek işe başladığını, ortaya çıkan 12.500 tımarlının ne kadarının kalelerde ikamet etmiş olabileceğinden hareketle, Balkan kaleleri ve hisarları üzerine bir çalışmayı amaçladığını ifade eder. Bu amaçla neredeyse tüm Kuzey Yunanistan'ı dolaştığını belirterek, amacına tam ulaşamasa da elimizdeki kitabı şekillendiren verilen tespit edebildiğini kaydeder. I. kitabın "Tahrip ve Tahkir Edilmiş Dini Eserler" başlıklı birinci bölümünde Selanik'in 1780'de yapılmış bir gravüründen hareketle kaybolan minareleri ve dolayısıyla camileri sorgulanmakta, 1385 yılında inşa edildiği belirtilen Serez Hayrettin Paşa Camisi eski fotoğraflarından hareketle anlatılarak bedestenler, çarşılar gibi kullanılabilir yapıların korunmuş olduğu, eğer 1920-30 arasında kiliseye dönüştürülmemiş ise camilerin yok edilmiş olduğu sonucuna varılmıştır. Yine bu bölümde Yenice-i Vardar'daki Gazi Evrenos ve Şemseddin Ahmet Bey camilerinin yok edilmesi veya harabeye dönüşmesine sessiz kalınması eleştirilmiş, Drama'daki Mehmet Halil Ağa Camisi harabeleri, Simavna köyünde tamamen ortadan kaldırılmış olan Şeyh Bedrettin Tekkesi'nin haziresinde olabileceği belirtilen ve taşkın sonucu nehre karışmış bazı mezar taşları hakkında bilgi verilmiştir. Yazarın köyün yaşlı sakinlerinden derlediğine göre, 1960'lı yıllarda köydeki Türk izlerini silmek amacıyla bir subay buldozerlerle bu mezar taşlarını bulundukları yerden söküp nehir kenarına getirmiş, muhtemelen taşların çoğu nehre dökülmüş ve tekke de bu dönemde yok edilmiştir.

Heath W. Lowry, Osmanlı Döneminde Balkanların Şekillenmesi 1350-1550. Kuzey Yunanistan'ın Fethi, İskânı ve Altyapı Gelişmesi, İstanbul, 2008, (Türkçesi: Ahmet Cemal), Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 269-272
Özgün adı The Shaping of the Ottoman Balkans 1350-1550 olan eser girişle birlikte yedi bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde (s.1-14) Lowry, Osmanlı Balkanlarının şekillenmesini temelde tahrir defterleri ve mevcut mimari kalıntılardan hareketle inceleyerek oluşturduğunu belirtmektedir. Bölgeyle ilgili 1431-1500 yılan arasında düzenlenmiş 57 tahrir defteri olduğunu tespit eden yazar, bu defterlerden hareketle tımar tahsisatıyla ödüllendirilmiş 12500 idarecinin biyografisini derlemeyi başardığını ileri sürerek, idareciler bağlamında "Yeniçerilerle ilgili bir literatür incelemesi yapmaktadır. Kayıtlardan elde ettiği sonuçlara göre umar sahibi idarecilerin 1/3'inin Hıristiyan olduğu sonucuna varmıştır. Buradan hareketle Osmanlı'nın erken dönemdeki gelişmesini İslâmiyeti yaymayı ve din kardeşliğini hedefleyen bir çabadan ziyade "yayılmacı konfederasyon" olarak yorumlamaktadır. Ancak bu yorumunun Evrenos Gazi ve evladının bıraktığı mimari mirası gördüğü zaman değiştiğini de bu bölümde itiraf etmektedir. Giriş bölümü, yazarın ele aldığı diğer bölümlerin birkaç paragraflık özetleriyle bitirilmiştir.

İsmail E.Erünsal, Yenice-i Vardarlı Evrenos Hanedanı: Notlar ve Belgeler

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 272 · Sayfa: 277-280
Kuruluş devri Osmanlı'sının en önemli şahsiyetlerinden biri olan Evrenos Gazi ve neslinden çocuklarının oluşturduğu hanedanlık üzerine son yıllarda yapılmış, neredeyse ulaşılmış tüm kaynakların değerlendirildiği en detaylı çalışma olarak dikkati çeken eser beş bölümden oluşmaktadır. Yazarlarca, gerçek bir entelektüel ve sahaf olan İsmail Özdoğan'a ithaf edilen eser, Osmanlı Araştırmaları (Journal of Ottoman Studies) dergisinin 32. ve 33. ciltlerinde yayılanmış iki uzun makalenin güncellenerek kitaplaştırılmış halidir. Giriş bölümünde Evrenos Gazi'yle ilgili olarak çeşitli alanlarda yapılmış yayınların (tarih, sanat ve mimarlık tarihi vs.) bir künyesi verilmekte ve bu çalışmanın amacının aileye ait 17. yüzyılda düzenlenmiş bir şecereyi tanıtarak, hanedanlığın merkezi sayılan Yenice-i Vardar'daki izlerini takip etmek olduğu belirtilmektedir. Ailenin yaşayan üyelerinden Ersin Evrenos'ta bulunan şecerenin IV. Mehmet'in hükümdarlığı zamanında 1678-87 yılları arasında düzenlendiği ileri sürülmektedir.

İdeolojinin İnşası: 15-16. Yüzyıl Osmanlı Selatin Camileri

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 264 · Sayfa: 535-566 · DOI: 10.37879/belleten.2008.535
Tam Metin
Türkiye'de Türk sanatı ve mimarisi üzerine yapılan çalışmaların büyük bir bölümü, var olan eserlerin biçimsel özelliklerini tanımlamak ve eğer üzerinde tarih verebilecek kitabeleri yoksa karşılaştırmalar yaparak belirli bir döneme yerleştirmek ekseninde yoğunlaşmaktadır. Eserlerin hangi şartlarda üretilmiş olduğu, üretim aşamasında patron ve sanatçı arasında ne gibi diyalogların yaşandığı, eserin dönemi içinde toplum tarafından nasıl algılandığı çok irdelenmiş konu başlıklarından değildir. Bu makalede, 15-16. yüzyılda Osmanlı sultanları tarafından inşa ettirilmiş camilerin yapılış amaçları, parasal kaynakları ve dinî nitelikli hayır kurumlarından ziyade, Osmanlı saltanat ideolojisini kamuoyuna anlatan birer anıt olup olmadıkları ve dönemi içinde nasıl algılandıkları sorgulanacaktır.