6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Yahya Akyüz
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Galatasaray Lisesi'nin Islahına ilişkin Ali Suavi'nin Girişimlerini Gösteren bir Belge

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 181 · Sayfa: 121-132 · DOI: 10.37879/belleten.1982.121
Tam Metin
Öğretmen, gazeteci ve yazar Ali Suavi 1.1.1877'de Galatasaray Lisesi müdürlüğüne getirilmiş, 20.10.1877'de bu görevden alınmıştır. O, Mabeyn-i Hümâyûn Başkitâbetine (Padişahın Sekreterliğine) gönderdiği bir yazıda, kendisine bu görev verildiği zaman Galatasaray Lisesinin durumunu ve bizzat kendisinin gerçekleştirdiği ıslahatı açıklamıştır. Başbakanlık Devlet Arşivinde gördüğümüz bu belge, önemli eğitim-öğretim kurumlarımızdan Galatasaray Lisesinin geçmişi ile ilgili olduğu için Türk Eğitim Tarihinin de önemli bir belgesidir. Ayrıca bu belge, Ali Suavi'nin eğitimcilik, okul yöneticiliği yönlerini de çok güzel ortaya koymaktadır. Belge Yıldız evrakı arasında bulunmaktadır ve iki sayfadan ibarettir. İmza yeri koparılmıştır. Ali Suavi'nin, Abdülhamit'i devirmek için Saraya baskın düzenlediği ve bu olayda öldürüldüğü hatırlanınca, onun adının bile yokedilmiş olması anlaşılır. Sonradan belgeye kurşun kalemle, "Ali Suavi imzalı olduğu" şeklinde bir kayıt düşürülmüştür. Böyle bir yazı olmasa bile belgenin ona ait olduğu, tarih ve üslup bakımından bir kuşkuya yer vermemektedir. Fakat belgenin aslında iki sayfadan fazla olduğu ve baştarafının bulunmadığı düşünülebilir. Belgenin başlayış biçimi böyle bir ihtimali akla getiriyor. Dil bakımından ise belge, dönemine göre oldukça sade biçimde kaleme alınmıştır.

Atatürk'te Namık Kemal'in Etkisi ve Abdülhamit Döneminde Yasak Kitaplara İlişkin İki Belge

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 180 · Sayfa: 501-512 · DOI: 10.37879/belleten.1981.501
Tam Metin
Atatürk 13 Mart 1899'da Harb Okuluna girmiş, bu okulu 10 Şubat 1902'de bitirmiş ve öğrenimini aynı çatı altındaki Harb Akademisinde sürdürerek oradan 11 Ocak 1905'te mezun olmuştur. Harb Okuluna ilişkin anılarında der ki: "Harbiye senelerinde siyaset fikirleri başgösterdi. Vaziyet hakkında henüz nâfiz bir nazar hasıl edemiyorduk. Sultan Hamit devri idi. Kemal Beyin kitaplarını okuyorduk. Takibat sıkı idi. Ekseriyetle ancak koğuşta yattıktan sonra okumak imkânını buluyorduk. Bu gibi vatanperverane eserleri okuyanlara karşı takibat yapılması, işlerin içinde bir berbatlık bulunduğunu ihsas ediyordu" Harb Okulunda Atatürk'ün sınıf arkadaşı olan A. Fuat Cebesoy, O'nun Namık Kemal'i okuması ve etkisinde kalması konusunda ayrıntılı bilgiler verir. Cebesoy, unuttuğu bazı olayların yanında, "hafızasından silinmeyen çizgiler de bulduğunu" söyler: "Büyük vatan şairi Namık Kemal'i, okul idaresinin aldığı bütün tedbirlere rağmen yatakhanede gizli gizli okuduğumuzu nasıl unutabilirim? Mustafa Kemal'in bir gece vakti yanıma gelerek Kemal'in "Vatan Kasidesi"nin teksir edilmiş bir nüshasını 'Fuat kardeşim, bunu ezberleyelim' diye bana verirken yavaş bir sesle fakat büyük bir heyecanla okuduğu: "Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin, Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten" mısralarını nasıl unutabilirim?

Maarif Nazırı Haşim Paşa ile İlgili Orijinal Bir Belge ve Bazı Eğitimsel Görüşler, Sorunlar

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 205-214 · DOI: 10.37879/belleten.1981.205
Tam Metin
Bu yazımızda Abdülhamit döneminin son Maarif Nazırı olan Haşim Paşanın (nazırlığı: 1903-1908) Saraya hitaben yazdığı ve Başbakanlık Devlet Arşivinde gördüğümüz bir belge tanıtılacak ve bu belgede yer alan bazı eğitim sorunlarına değinilecektir. Fakat önceden Haşim Paşa ile ilgili bazı bilgiler vermekte yarar vardır. Türk Eğitim Tarihinde Haşim Paşanın hiç adı geçmez. O, unutulmuş bir Maarif Nazırıdır. Günümüzde yalnızca, "şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim" biçiminde söylediği rivayet olunan söz bazen esprili biçimde zikredilmektedir. O dönemlere ilişkin taradığımız kaynaklarda onun adına rastlanıyor. Fakat kaynaklar ondan hep olumsuz biçimde söz ediyorlar. Belki o, başarılı olmak şöyle dursun, olumsuz görülen çalışma ve düşünceleri nedeniyledir ki Türk Eğitim Tarihinde hiç yer tutmamıştır.

III. Selim Döneminde Bursa Medreselerinde Disiplin Islahatına Ilişkin Bir Belge

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 761-766 · DOI: 10.37879/belleten.1979.761
Tam Metin
Bilimsel tarih yazımında belgelere dayanmak gerekir. Belge, tarihsel olayların üzerinde iz bıraktığı her şeydir. Belgeler kanalıyle tarihsel olaylara ulaşılır ve tarihsel gerçeklik ortaya konmaya çalışılır. Geçmiş bir döneme ilişkin ne kadar çok tarihsel olay açıklığa kavuşturulursa, o dönemin gerçek tarihini yazmak o ölçüde mümkün olur. III. Selim dönemi (1789-1807) Osmanlı tarihinde "Nizam ı Cedit" denen yenileşme girişimlerinin uygulanmaya çalışıldığı bir dönemdir. Sosyal, siyasal, askeri, ekonomik alanda olduğu kadar eğitim ve kültür alanında da bu yenileşme akımının izleri görülmüştür. Askeri eğitim alanında önemli bir kurum olan Kara Topçu Okulu'nun (Mühendishane-i Berri-i Hümayun) bu dönemde kurulduğu (1793) bilinmektedir. İlmiye teşkilatının ıslahı için de bazı girişimler yapılmış, örneğin, müderrisliklerin ve kadılıkların satılıp alınmasının önüne geçilmiş, bu görevlere ehil olan kişiler sınavla alınmaya başlanmıştır. Fakat, Ord. Prof. Sayın E. Z. Karal'ın belirttiği gibi "belge azlığı" nedeniyle III. Selim döneminde ilmiye alanındaki ıslahat henüz yeterince ayrıntılı biçimde ortaya konamamıştır.

Okula Gazete Sokan Öğretmen Ali Suavi ve Günümüz Eğitiminde Benzer Girişimler

Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 167 · Sayfa: 437-444 · DOI: 10.37879/belleten.1978.437
Tam Metin
Okulda gazetenin ders aracı olarak okutulması konusunda az ileride görüleceği gibi Fransa'da çok yeni bir girişim vardır. Eğitim çevrelerinde bu girişim ilgi ile karşılanmakta ve orijinal bulunmaktadır. Oysa gazetenin okula bir eğitim aracı olarak sokulmasının yararlı olacağı görüşünü Ali Suavi yüz on iki yıl önce ortaya atmıştır. Fakat bu görüş ve taşıdığı anlam şimdiye dek araştırmacıların dikkatinden kaçmıştır. Onun kültür ve eğitim tarihimizdeki bu ilginç girişimini aydınlığa kavuşturmak, yerli, yabancı bilim ve eğitim çevrelerine tanıtmak gerekir. Ali Suavi (1839-1878) Tanzimat döneminin önemli fikir adamı, gazeteci ve öğretmenlerindendir. 1857'de kurulan Maarif Nezareti makamına ilk geçen Abdurrahman Sami Paşa zamanında sınavla Bursa Rüştiye okuluna öğretmen olarak atanmıştı. Ali Suavi öğretmenliğe bu şekilde başladı. Fakat o, tartışmayı seven, yeni fikirlere sahip bir öğretmendi ve üstelik çok gençti. Oysa Bursalıların gözünde "muallim" demek yaşlı adam demekti. Bu nedenlerle Bursa'dan uzaklaştırıldı. Bu kez Filibe Rüştiyesine atandı, ama orada da sakin durmadı. Kentin camilerinde "vaız" biçiminde siyasal nitelikte konferanslar verdi. Mutasarrıf bu ateşli öğretmeni halkı ayaklanmaya teşvikle suçlayıp azlettirdi.