37 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
TÜRKÇE İLE MOĞOLCA ARASINDA ORTAKLAŞAN UNSURLAR VE MOĞOLCANIN TÜRK DİLİ ARAŞTIRMALARINDAKİ YERİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1986, Cilt 34 · Sayfa: 43-52
Özet
1.Altay dil ailesinin birbirine en yakın iki kolu olan Türkçe ve Moğolca arasında, bu dillerin ana yapıları, ses ve şekil bilgileri ile kelime hazineleri arasında üzerinde durulmaya değer yakınlık ve ortaklılar olduğu bilinmektedir.
TÜRKÇE’DE - N ZARF-FİİL EKİ İLE -PAN/-PEN EKİ VE TÜREMELER
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1984, Cilt 32 · Sayfa: 155-165
Özet
Fiillerin şahıs ve zamana bağlanmayan hareket hâlindeki zarf şekilleri demek olan zarf-fiiller için, Türkçede eski devirlerden beri zaman, bölge ve yazı dilleri ayrılığı temelinde birbiri ile ortaklaşan veya birbirinden ayrılan birtakım şekiller kullanılagelmiştir.
XV. YÜZYIL AZERÎ TÜRKÇESİNİN DEĞERLİ BİR TEMSİLCİSİ EMÎR HİDÂYETULLAH VE DÎVÂNI
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1983, Cilt 30 (1982-1983) · Sayfa: 113-124
Özet
Türkiye ve Avrupa kitaplıklarında yer almış yazmalar dikkatli birer incelemeden geçirildikçe, yer yer daha edebiyat tarihine mal edilmemiş bazı şahsiyet ve eserlerin varlığı ortaya konabilmektedir. Bunlardan biri de yetiştiği devir ve bölge bakımından Akkoyunlu Türkmen devletinin sınırları içine giren ve XV. Yüzyılın ikinci yarısını temsîl eden Hidâyetullah Beg'dir.
ANADOLU AĞIZLARI ÜZERİNDEKİ ARAŞTIRMALARIN BUGÜNKÜ DURUMU VE KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1976, Cilt 23 (1975-1976) · Sayfa: 143-172
Özet
Türkoloji oldukça geç kurulmuş bir bilim dalı olduğundan, Anadolu ağızları üzerindeki araştırmalar pek erken başlamıştır denemez. İlk çalışmalar geçen yüzyılın ikinci yarısından sonraya düşer. Biz, eldeki yazıda Anadolu ağızları üzerindeki araştırmaların bugünkü durumunu gereğince yansıtabilmek için, konuyu 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki gelişmelerle sınırlamak istiyoruz. Bundan önceki dönem için birkaç cümlelik bir özet vermeyi yeterli sayıyoruz. Ancak, inceleme dönemimize giren bazı yayınlar arasında kronolojik bir kopukluk doğmasını önlemek amacı ile de, hareket noktamızı 1940 yılına kadar indirmek gereği duyuyoruz.