12 sonuç bulundu
Tanzimât Döneminde Bosna Hersek'te Kilise İnşa ve Onarım Faaliyetleri
Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 242 · Sayfa: 215-242
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti bir çok milletin aynı çatı altında yaşadığı kozmopolit bir toplumsal yapıya sahipti. Bu çok milletli imparatorlukta, tüm dengeler hak ve adalet ölçüleri üzerine kuruluydu. Adalet terazisindeki en küçük dengesizlik hemen hemen tüm toplumda huzursuzluğa yol açıyordu. XVII. yüzyıla gelindiğinde adalet mekanizması ve devlet otoritesinde aksaklıklar meydana gelmeye başlamıştı. Bu durumdan en fazla şikâyetçi olan bölgeler tabiî olarak farklı etnik gurupların iç içe bulunduğu yerlerdi. Bu bölgelerin başında da Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar sorun olmaya devam eden Balkanlar geliyordu. Balkanlarda adil olarak toplanamayan vergiler ve serbest dinî faaliyet icra edememek başlıca şikayet konularıydı.
N. NİCOLAS AMBRASEYS & CAROLİNE F. FİNKEL, The Seismicity Of Turkey and Adjacent Areas A Historical Review, 1500-1800, İstanbul 1995, 240 s, Eren Yayınevi. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 657-660
Özet
Tam Metin
Bilindiği gibi tarihin günümüzdeki ilgi sahası oldukça genişlemiştir. Tarih, XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sadece siyasi olayları açıklamada kullanılan bir bilim dalı olmaktan çıkmış, toplumların sosyal ve kültürel yaşantılarını açıklamak için de çaba sarf etmeye başlamıştır. Bu özelliği bünyesinde toplamaya başlamasıyla birlikte, kardeş bilim dalı olan sosyolojinin imkanlarından faydalanarak tarihsel olayların topluma olan etkilerini de açıklamayı bir görev olarak üstlenmiştir. Tarihsel bir olayın toplum üzerindeki sosyal etkilerini ortaya koymak oldukça zor bir hadisedir. Bu çalışmalar yapılırken çeşitli olaylara ilişkin veriler dikkatlice kullanılarak bir sonuca ulaşılmaya çalışılır. Araştırmacının bu konuda başvurduğu ilk kaynaklar hiç şüphesiz savaşlar, anlaşmalar, barışlar ve fetihler gibi siyasal olaylardır. Bu gibi hadiselerden sonra gelişen nüfus hareketleri, göçler, vergi düzenlemeleri, idari teşkilatlanmalar ve dinsel faaliyetlere bakılarak toplumun genel karakteri hakkında bir fikir elde edilmeye çalışılır. Ancak, bilgiye ulaşmak için kullanılan veriler sadece bu tip siyasal, dini veya askeri hareketlilikler değildir. Bunların yanında; depremler, büyük sel baskınları, yangınlar, salgın hastalıklar, kuraklıklar ve kıtlıklar gibi siyasi olmayan tabiî afet ve olaylar da değerlendirilerek siyasal ve sosyal yaşam açıklanmaya çalışılır. Ancak, ülkemiz tarihçiliği bu konuda yeterli bilgileri ortaya çıkarabilmiş değildir. Son yıllarda doğal afetlerin tarihsel sonuçlan ile ilgili çalışmalar yapılmaya başlanmışsa da bu çalışmaların ihtiyaca cevap verdiğini söylemek güçtür.