9 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Çivi Yazısı
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Akadca Çivi Yazılı Belgelerde Çeyiz

Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 407-426 · DOI: 10.37879/belleten.2019.407
Tam Metin
Çeyiz verme evlilik süreci içerisinde önemli bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Çeyiz, günümüzde baba tarafından evlenecek olan kızına verdiği evlilik hediyesidir. Ancak bazı çivi yazılı Akadca belgelerde, çeyiz bir hediye olmasının yanında babanın kızına mirasından pay vermesi olarak da yorumlanmaktadır. Bununla birlikte babalar bazen çeyizin içeriğini tespit etmek ve kızının çeyiz üzerindeki haklarını korumak için erkek tarafıyla bir anlaşma yaptığı yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Babasının evinden çeyiziyle ayrılan kadın, yaşamı boyunca çeyizi üzerinde kullanım hakkına sahip oluyordu ve öldüğü zamanda bu çeyiz çocuklarına miras olarak aktarılıyordu. Eski devirlerde, kanun metinleri ve sivil halka ait özel kayıtlarda bu konuya sıklıkla yer verilmesi, meselenin hem hukuki hem de toplumsal sorunlara yol açtığını göstermektedir. Çeyiz kelimesi çivi yazılı Akadca kaynaklarda genellikle "šeriktu(m)" ve "nudunnû(m)" kelimeleri ile karşılanmıştır. Devletin yazılı kanunlarında ve halkın özel kayıtlarında bu konu üzerinde durulması, muhtemelen daha önce karşılaşılmış olan sorunların önüne geçme ve çeyizin sahibi olan kadını koruma amacı taşıyordu.

Two Cuneiform Texts Found in Acemhöyük from the Old Assyrian Period

Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 289 · Sayfa: 685-700 · DOI: 10.37879/belleten.2016.685
Tam Metin
Acemhöyük, which is located within the boundaries of Yeşilova Town, approximately 18 km to the northwest of Aksaray, one of the most important archaeological centers of Anatolia. As a result of excavations carried out here until the present-day, many archaeological findings have been uncovered that shed light on ancient Anatolian history. Two more documents written in Old Assyrian were acquired for the Acemhöyük cuneiform written record archives in the excavation activities realized in 2012 and 2013. The first of these two documents was a label found in 2012. The other was a tablet, which was awaited for a long time from Acemhöyük and found in 2013. These two documents once again show that Acemhöyük, one of the main cities of Anatolia in the last periods of the Old Assyrian Period, preserved its importance when the economic relations between Anatolia and Northern Mesopotamia decreased. Furthermore, this ancient settlement place displays once again what an important archaeological center it is for Ancient Anatolian history.

Kültepe Metinlerinde Geçen amūtu(m) Üzerine

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 260 · Sayfa: 1-4
Tam Metin
1983 yılında Doktor unvanı aldığımız tezin konusu Çivi Yazılı Boğazköy Tabletlerine Göre Hititler Devrinde Demir idi. Bu çalışmayı yaparken Hitit öncesi dönem de doğal olarak ilgi alanımıza giriyordu. Asur Ticaret Kolonileri çağında amūtu(m) ve onun sinonimi kabul edilen -muhtemelen bir işlemden sonra elde edilen- asi'u(m)'un demir ya da onun türevleri olabileceği görüşü kimi bilim adamlarınca benimsenmişti. Örneğin; K.Balkan, soru işaretiyle bile olsa "Kültepe'de ele geçen demir cürufuna amūtu'dan artakalan" olarak söz etmekteydi.

Çiviyazılı Hitit Tabletleri

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 232 · Sayfa: 495-498
Tam Metin
Anadolu ve onun güneyinde hemen hepsi bilimsel kazılarda ele geçmiş, Hititlere ait tabletlere ilişkin bilgiler makaledeki çizelgede toplu olarak gösterilmiştir.

Assiriolog Prof. Dr. F.R. Kraus'ın Ardından

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 305-306
Prof. Dr. F.R. Kraus'ın 19 Ocak 1991 tarihinde 80 yaşında hayata gözlerini kapamış olduğunu, Sayın Prof. Klaas Veenhof'un gönderdiği mektubundan öğrendiğim zaman büyük bir bilim adamını, bir rehberi ve bir dostu kaybetmenin acısı içinde kaldım. Onunla 50 yıldanberi kopmayan bir dostluğumuz oldu. Osmanlı bir ifade ile yazılmış Türkçe mektuplarını okumak, bana büyük bir zevk verirdi. Onu, rahmetli ve sevgili arkadaşım Hatice Kızılay ile, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesini 1940 yılında bitirip İstanbul Arkeoloji Müzeleri Çiviyazılı Tabletler bölümüne atandığımız zaman tanıdım. O da, büyük Atamızın Nazi'lerin zulmundan kurtardığı bir uzman olarak 1937 yılındanberi müzede çalışıyordu. Biz fakültede birçok bilgi edinmiştik, fakat müzede nasıl çalışacağımızı bilmiyorduk. Bizi, başlamış olduğu Nippur kolleksiyonu üzerindeki çalışmalarına katarak, tabletlerin devirlerine, tarih ve konularına göre nasıl ayrılacağını, katalog ve envanterlerinin nasıl yapılacağını öğretti. Kendisi ile Eski Babil hukuki belgelerini yayına hazırlarken birçok bilgi edindik. Daha sonraki yayınlarımızda da onun yaptığı kataloglardan yararlandık.

Hitit Çivi Yazılı Belgelerin Işığı Altında İlk Çağda Tuuanuua

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 477-486
Anadolu'muz bilindiği üzere, dağlarla kuşatılmış, yüksek yayla konumunda bir toprak parçasıdır ve Eskiçağ Tarihçileriyle, Filologlar tarafından "Küçük Asya" diye tanımlandırılmıştır. Asya'nın Avrupa'ya uzanan elidir ve iki kıt'a arasında uzanan bir köprüdür. Bu vasfı, onun tarih boyunca iki anakara arasındaki siyaset ve kültür alışverişi hususunda en önemli rolü üstlenmesini sağlamıştır. Bu köprü güneyde Toros'lardaki "Kilikya" kapıları ile Kafkas'lardaki "Demirkapı" geçitleriyle birbirlerine bağlanmışlardır. Bu kapılar hem giriş ve hem de çıkış kapıları şeklinde tarih boyunca kullanılmışlardır. Bu kapılar kullanılmadan Küçükasya'dan geçilemeyeceği anlaşılmıştır. Toroslar sistemi, Akdeniz Bölgesi ile İç Anadolu'yu ayırır ve bu iki bölge arasında ancak birkaç geçit vasıtasıyla bağlantı kurulabilir. Toroslar sistemini "Kilikya Kapıları" yoluyla aşmak mümkündür. Hatay ile İç Anadolu'nun irtibatını sağlayan bu geçitler tarihte Kuzey Suriye ile Anadolu'nun siyasal ilişkilerinin devamlılığını temin etmişlerdir. Konumuz gereği bu geçitler ve Akdeniz Bölgesiyle bilhassa ilgileniyoruz ve üzerinde biraz fazlaca duruyoruz. Bu geçitlerden ilki en doğudaki "Gülek Boğazı"dır, diğeri ise Orta Toroslarda Karaman ile Silifke arasındaki sarp "Yellibel Geçiti"dir. En batıdaki ise Batı Toroslardaki Burdur-Korkuteli-Elmalı hattının teşkil ettiği tabii yoldur. Bunlardan başka Göksu ve Köprüsu vadilerinin oluşturduğu tabii geçitler vardır. Bu yollardan herhangi biriyle yerleşmeye uygun, verimli Güney Anadolu sahil ovaları Kilikya ve Pamfilya'ya varılır. İşte Ereğli'miz, coğrafi konumu gereği, tarihin ilk devirlerinden beri bu geçitlerden geçmek isteyenlerce elde edilmesi, konaklanması veya uğranılması zorunlu, vazgeçilmez merkezlerden biri olmuştur. "Geç Hitit Beylikleri" dönemindeki "Tuvana Krallığı"nın varlığı da bu düşüncemizi ispat etmeye yarayan delillerden biridir.

Anadolu-Mezopotamya İlişkileri Çerçevesinde Ortak Bir Kelime: ḫupurni

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1505-1508
Hititler kendilerinden önce Anadolu'da yerleşmiş kavimlerin veya hâkimiyetleri altına aldıkları toplulukların tanrılarına da tapıyorlardı. Bu yabancı tanrılara edilen duaları bazan da onların dilinde yazıyorlardı. İşte M. Ö. üçüncü binin ortalarından başlayarak Mezopotamya ve zamanla Eski Önasya'ya yayılan Hurri kavminin konuştuğu dile ait kelime ve cümlelerin Boğazköy çivi yazılı metinler içerisinde, öncelikle dinî metinlerde yer aldığını görmekteyiz.

Hitit Çivi Yazılı Belgelerinde Geçen "MU-ti meiani-" Hakkında Bazı İzlenimler

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 193 · Sayfa: 41-52 · DOI: 10.37879/belleten.1985.41
Günümüze kadar yirmi bini aşkın çivi yazılı belge çıkarılmış olan Boğazköy arşivinde, dini metinler sayıları bakımından en önemli yeri almakta ve bunlar arasında çoğunlukla Hitit krallarının başrolü oynadıkları bayram törenlerini anlatan metinler büyük bir önem taşımaktadır. Hitit metinlerinde birçok bayram ismi geçmekte ise de bunlar şimdiye kadar sistemli bir biçimde işlenmemiş ve Hititlerin bayram takvimi ortaya konulmamıştır. Bunun yanında bazı kavramların anlamları da henüz kesinlik kazanmamıştır. Konumuzu oluşturan (EZEN)? MU-ti meiani-de bunlardan biridir.

Sumer, Babil ve Assur'lularda Hukuk, Kanun ve Adalet Kavramları ve Bunlarla İlgili Terimler

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 148 · Sayfa: 557-582 · DOI: 10.37879/belleten.1973.148-557
Çivi yazısı dünyada ancak 20. yüzyılın içinde yani son yüzyıl içinde çözülmüş ve okunabilmiştir. Belgelerinin bir çoğu vatanımızda bulunan ve yurdumuz ve tarihimiz ile doğrudan doğruya ilgisi ve bağı olan çivi yazısı ile insanlığa intikal eden zengin tarihi kaynakların Türk ilim adamları tarafından okunması, incelenmesi ve tarihi sentezler yapılabilmesi, milli bir kıvanç ile uluslararası araştırmalara katkıda bulunabilmesi ise, Atatürk'ün her alanda olduğu gibi tarih ve dil araştırmalarında da milli bir amaç ile ileri görüşlülüğü sayesinde ancak son otuzbeş yılın hazırlıkları sonucu mümkün olabilmiştir. Sümeroloji Assyrioloji ve Hititoloji gibi birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak birbirine bağlı bu ilgili sahalar Almanya'dan davet edilen en salahiyetli otoriteler tarafından Ankara ve İstanbul Üniversitelerinde 1936 yılında açılırken, bir taraftan da, bir çok ilim adamının bir an evvel yetişebilmesi için, bu sahaların araştırma merkezlerinin bulunduğu Almanya'ya da Türk gençleri gönderilmiştir. Bugün gerek Almanya'da gerekse yurdumuzda yetişmiş olan bu ilim adamları Ankara ve İstanbul üniversitelerinde kendilerinden sonra gelecekleri, yetiştirici durumundadır.