5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • İslam Dünyası
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Hint Biliminin Günümüz Bilimine Katkılarının Kısa Bir Değerlendirmesi

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 242 · Sayfa: 63-74
Tam Metin
Hint Uygarlığı dendiğinde aklımıza M.Ö. 5000'lerden başlayarak, gelişip serpilerek, bilimin çeşitli dallarında önemli çalışmaların yapılmış olduğu, ve bu çalışmalarla günümüz bilimini önemli ölçüde etkilemiş olan bir uygarlık akla gelmektedir. Hint bilim ve kültür tarihi ele alınıp incelenirken, beş döneme ayrılarak incelenir. Bunlardan ilki prevedik dönem, ki buna arkeolojik dönem de diyoruz; ikincisi vedik dönem, üçüncüsü post vedik dönem ya da budik dönem, dördüncüsü İslam Dünyası'yla etkileşim içinde bulunduğu dönem ve beşincisi ise on yedinci yüzyıl sonrası olarak ayırıyoruz. Bu yazıda Hint Uygarlığı'nın, İslam Dünyası'na kadar olan dönemindeki bilimsel çalışmaların, bilim tarihi açısından ne anlam taşıdığını, bir başka ifade ile, günümüz bilimine katkısı açısından kısa bir değerlendirmesi yapılacaktır.

Ortaçağ İslam Dünyasında Dokuma Sanayi

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 241 · Sayfa: 749-826 · DOI: 10.37879/belleten.2000.749
Tam Metin
Dokuma sanayi, insanlık tarihi kadar eski bir sanayi dalıdır. Zira giyim-kuşam ihtiyacı insanların hayatlarını sağlıklı bir biçimde sürdürmeleri için gerekli olan yeme, giyinme ve barınma ihtiyaçlarından birini teşkil etmektedir. Arkeolojik çalışmalar, dokuma sanayinin çok eski devirlere kadar uzandığını ortaya koymuştur. Bunlardan birisi de sanayi dalında çalışan birçok dokuma işçisinin adlarını ve bu işçilerin meslekleri ile ilgili bilgileri kapsayan Asurlular dönemine ait tabletlerde Sargon devrine dair Akad dili ile yazılmış kitabelerdir. Bu tablet ve kitabelerde dokuma sanayinde çalışan işçilerle, Asur kraliyet ailesi fertleri arasındaki ilişkiler hakkında bilgilere rastlandığı gibi, o devirde faaliyet gösteren dokuma atölyeleri ve özel dokuma fabrikaları ile ilgili geniş malumat verilmektedir.

Ortaçağ İslâm Dünyasında Madenler ve Maden Sanayi

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 232 · Sayfa: 519-596
Tam Metin
Madenler doğada ya doğrudan metalik halde veya cevher olarak bulunmaktadırlar. Metalik halde bulunan madenlere "doğal madenler"; içinde kimyasal bileşikler halinde madenlerin bulunduğu kayalara ise "cevher" denir. Örneğin altın doğal bir madendir. Gümüş, bakır ve demir hem doğal maden, hem de cevher olarak bulunmaktadır. Kurşun, kalay, çinko ve civa ise, ancak cevherden tasfiye yoluyla elde edilebilen madenlerdir.

II. Friedrich von Hohenstaufen'in İslam Dünyası ile İlişkileri ve Arapça Kroniklere Yansıması

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 219 · Sayfa: 447-480
Tam Metin
Kutsal Roma-Alman İmparatoru VI. Heinrich Norman krallığını fethederek Sicilya kralı da olunca, Hohenstaufen hanedanının elinde bulunan İmparatorluk, önde gelen bir Akdeniz gücü darak evrensel bir konuma erişmişti. İmparatorluğun ağırlık noktasını güneye kaydıran ve böylece Sicilya'nın İmparatorluğa katılması ihtimalini gündeme getiren İmparatorluk-Sicilya "personel birliği", tek bir güç tarafından çembere alınan Roma Kilisesini tehdit ediyordu. Heinrich'in, Sicilya kralının veraset hakkını İmparatorluk için de elde etme ve böylece Stauferlerin babadan oğula geçen, Akdeniz kıyılarına kadar uzanacak bir dünya egemenliği tasarıları, Tevcih Kavgasından beri birbirlerinin rakibi olan İmparatorluk ile Papalığın arasını daha da açmıştı. Ancak, VI. Heinrich'in ölümüyle (28.9.1197) Stauferlerin bu evrensel konumları çöktü, ve Kilise bu çatışmadan galip güç olarak sıyrıldı. Veresat hakkından dolayı Sicilya o zaman henüz üç yaşını doldurmamış olan Friedrich'e düştü. Onun yerine önce annesi, VI. Heinrich'in dul eşi ve Sicilyateyn'in ünlü Norman kralı II. Roger'nin kızı Constance, yönetimi ele aldı.

D. KRASSZON, A Concise History of Veterinary Medicine, Academia Kiada, Budapeste 1988. 458 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 855-856
Tam Metin
Eser bir önsöz, beş bölüm, bibliyografya, kronolojik tablo, ad ve konu indeksinden meydana gelmiştir. Eserde, ilk bölüm paleontropolojik dönemde, Mezopotamyada, Eski İran'da, Eski Hindistan'da ve Eski Çin'de hayvanların tedavisi konudunda bilgi verilmiştir. Bilindiği gibi, veteriner hekimlik bu devirde rituel motiflerle meczolmuş durumda bulunmakdaydı. Bu eski uygarlıklarda bu paralelde bilgilerle yoğun şekilde karşılaşılmaktadır. Eserin ikinci kısmında, başta Aristoteles'teki konuyla ilgili çalışmalar olmak üzere, klasik Yunanda, İskenderiye Okulunda, ve Roma İmparatorluğu'ndaki veteriner hekimlik konusundaki çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir.