4 sonuç bulundu
Some Early Bronze Age Objects from the District of Çorum
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 467-474 · DOI: 10.37879/belleten.1980.467
Özet
Tam Metin
We have carried out a study of the Early Bronze Age metal objects which have been found either by chance or by illicit excavations in the Çorum - Amasya - Tokat region and its vicinity. Published in this article are the metal objects known with certainty to be from this area and which are presently on exhibit at the İstanbul and Çorum Archaeological Museums. I would like to extend my gratitude both to the former curator of the İstanbul Archaeological Museum, my colleague Mr. Necati Dolunay, and to the Director of the Çorum Museum, Mr. A. Ertekin, for permitting me to publish these finds. Certain very important problems exist for the archaeology of early Anatolia. As our country modernizes its methods of agriculture, much of the farm work is now being done by machinery and of other developments brought about by industrialization, we can quote the construction of highways, hydro-electric dams, factories and various highly technical installations. All of these have contributed toward the problem of accidental destruction of early sites in the Çorum - Amasya - Tokat region. Added to this is the existence of organized looters who plunder exposed sites in search of saleable antiquities. The Early Bronze Age objects from the cemeteries of Oymaağaç and Göller came to light under such unfortunate circumstances and before any properly controlled excavations could be carried out at these sites.
Çorum Çevresinde Bulunan Eski Tunç Çağı Eserleri
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 459-466 · DOI: 10.37879/belleten.1980.459
Özet
Tam Metin
Çorum - Amasya - Tokat çevresinde tesadüfen veya kaçak kazılarla bulunmuş olan Eski Tunç Çağı eserlerini uzunca zamandan beri incelemekteyiz. Bu makalede, adı geçen bölgede bulundukları kesinlikle bilinen ve şimdi İstanbul ve Çorum Arkeoloji Müzelerinde sergilenmekte olan madeni eserler yayınlanmaktadır. Bu eserleri yayınlamama izin veren İstanbul Arkeoloji Müzeleri eski müdürü meslektaşım Arkeolog Necati Dolunay'a ve Çorum Müzesi müdürü A. Ertekin'e içtenlikle teşekkürlerimi sunarım. Eski Anadolu Arkeolojisinin çok önemli sorunları vardır. Şimdi ülkemizde tarım metodları modernleşmekte, işin önemli bir bölümü makinelerle yürütülmektedir. Örneğin Çorum - Amasya - Tokat bölgesinde yeni gelişmeler sunucu yeni yollar, barajlar, fabrikalar ve diğer tesisler kurulurken de höyüklerin ve özellikle mezarlıkların ve düz yerleşim birimlerinin tahribine neden olunmaktadır. Sanayileşmenin neden olduğu bu tesadüfi tahribatın yanında kaçakçıların, eski eser bulmak için, yaptıkları kaçak kazılar bu tehlike ve tahribatı çok arttırmaktadır. Oymaağaç ve Göller'deki Eski Tunç Çağı eserleri müzelere getirilmeden önce kaçak kazıların koşulları altında gün ışığına çıkarılmış durumda idi.
Hattiler, Hititler ve Güneş Kursu
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 162 · Sayfa: 419-421
Özet
Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay'ın başkentin Sıhhiye meydanında diktirmekte olduğu "güneş kursu" çeşitli yorumların yapılmasına yol açtı. Bu konuda birbirine ters düşen bazı demeçler ve bunların yanı sıra büsbütün ayrı anlam taşıyan eleştiriler konuya güncel bir nitelik kazandırdı. Tartışmalara bir uzmanın katılmasında ve soruna bir arkeolog ve tarihçi olarak yaklaşmasında yarar olduğu düşüncesindeyiz. Söz konusu anıt, Anadolu'da M.Ö. 2500 - 2000 arasında yaşamış olan Hatti krallarının egemenlik "alem"lerinden birinin büyütülmüş bir örneğidir. Anıta örneklik yapan bronz eserleri her Türk aydını okul tarih kitaplarından tanımaktadır. Onları Atatürk'ün başlattığı ilk Türk Tarih Kurumu kazılarından biri olan Alacahöyük'te Remzi Oğuz Arık ve Hamit Koşay gün ışığına çıkarmışlardır. Şimdi Ankara'daki "Anadolu Medeniyetleri Müzesi"nde yer almaktadırlar.
Anadolu'da Bulunmuş Altın Kulak Tıkaçları
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 142 · Sayfa: 123-136 · DOI: 10.37879/belleten.1972.142-123
Özet
Tam Metin
Arkeoloji edebiyatına "tıkaç" veya "tıpa" adıyla girmiş bir grup küçük buluntu vardır. Taş, kil ve madenden yapılmış bu eserlerin bazılarının bir ucu hafif sivrileşen armudi, diğer ucu düz veya konveks yüzeyli düğme şeklinde, bazıları ince uzun, başlı çivi şekilli bazıları da iki ucu geniş, orta kesimi inceltilmiş makara formundadırlar. Araştırıcılardan bir kısmı bu tip eşyayı "Kulak tıkacı" veya "Burun tıkacı" olarak isimlendirmektedir (İngilizce "ear plug" - "ear stud" veya "nose plug", Almanca "Ohrenknöpfe"). Fakat bu buluntuların bir kısmı kulak veya burun deliklerine uyacak şekil ve ölçülerde iken bazıları 8 cm. uzunluğunda çiviler (Woolley, 1955, s. 73, lev. 15 U 17985) veya makara yahut düğme (?) olabilecek eşyalardır (Braidwood, 1960, s. 84, res. 58/4, 5; Woolley, 1955, s. 13, lev. 15 U 16603, U 17764). Alaca Höyükte bu eşyanın ilk altın örnekleri bulunduğunda, pek modern bir benzetme ile, "gömlek düğmesi biçimli nesne" denmişti (Koşay, 1951, S. 67). Terminolojideki bu karışıklık, söz konusu eşyaların kullanma amaç ve şekillerinin bilinmemesinden ileri gelmiştir. Anadolu'da son yıllarda madeni ve taş tıkaçların sayısı bir hayli artmış ve iki kazı yerinde altından yapılmış tıkaçların hakikaten "kulak tıkacı" gibi kullanıldıkları anlaşılmıştır. Biz bu küçük araştırmamızda Anadolu'da bulunan ve kesin olarak kulak tıkacı olduğu anlaşılan altın tıkaçları ele alıp problemlerine değinmek istiyoruz. Anadolu'da ve komşu ülkelerde altın kulak tıkaçlarına şekil olarak benzeyen taş ve kil eşyalarla tıkaç ve tıpa adı verilen diğer cins eşyanın buluntu durumları, bunların kulak tıkacı olduklarını kanıtlamadığından, araştırmamıza dahil edilmemişlerdir.