131 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 131
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Türkiye 14
- Arkeoloji 11
- Kazı 9
- Osmanlı İmparatorluğu 9
- Bizans İmparatorluğu 7
XIX. Yüzyılda Harput'ta Fiyatlar
Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 797-828
Özet
Tam Metin
XIX. yüzyıl Türkiye tarihi üzerinde yapılan araştırmaların daha çok siyasi tarih ve ıslahat hareketleri alanında yoğunluk kazandığı, iktisadi ve sosyal tarihe ait araştırmaların azlığı dikkati çekmektedir. Hele iktisadi hayatın önemli bir öğesi olan fiyat hareketlerine ait çalışmaların yokluğu daha da ilginçtir ve bir eksiklik olarak görülmektedir. Bu cümleden olarak, halen yürütmekte olduğumuz Anadolu Fiyat Tarihi projesi çerçevesinde, XIX. yüzyılda Harput'ta fiyatlar incelenmeye çalışılmıştır.
Urfa Haçlı Kontluğu Tarihine Bir Bakış (1098-1146)
Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 167-174 · DOI: 10.37879/belleten.1989.167
Özet
Tam Metin
Şanlıurfa'nın kaderinde, XI. yüzyıl sonunda başlayan haçlı seferleri önemli bir rol oynadı ve aynı yüzyılın ikinci yarısında başlamış olan bölgenin Türkleşmesi olayını, kısa bir zaman için durdurmuş görünmesine rağmen, gerçekte hızlandırdı. XI. yüzyıl ortalarında Anadolu sınırlarına ulaşmış bulunan Türk akınları karşısında ermeniler, topraklarını Bizans İmparatorluğuna satarak ülkenin içlerine çekilmiş, bu arada Güney-Doğu Anadolu bölgesine de girmişlerdi. 1071 Malazgirt zaferi Anadolu'yu Türklere açtı. Türkler kısa zamanda Marmara kıyılarına kadar yayıldılar. Bu sırada, Bizans'ın zayıf durumundan faydalanan ermeniler küçük küçük beylikler kurmak suretiyle bağımsızlıklarını sağlamaya çalışıyorlardı. Ancak Türklerin bölgeye gelişiyle üstünlük ve hâkimiyet iddialarını yavaş yavaş ve çoğu zaman da barışçı yollarla Türklere kaptırmaya başlamışlardı. Hâkimiyetin el değiştirmesi ile bölgedeki etnik yapı değişmiş sayılmazdı. Çünkü Türkler, hâkimiyetleri altındaki yabancı toplumlara karşı her zaman anlayış ve hoşgörü ile bakmışlardı. Bu defa da durum aynı idi. Haçlıların gelişine kadar bölgenin hıristiyan ahalisi Türklerle birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Haçlıların gelişi bu düzeni bozdu. Şimdi Türk veya Bizans hâkimiyetinden haçlıların yardımı ile kurtulup bağımsızlıklarını sağlayabilirlerdi. Bu düşüncenin ışığında, haçlıları pek büyük bir sevinçle karşılamaları çok tabiiydi. Onları kurtarıcıları olarak görmüşlerdi. Fakat, ne büyük ölçüde yanıldıklarını kısa zamanda anlayacaklardı. Haçlıların niyeti, kendi mezheplerine aykırı inançta olan doğu hıristiyanlarını kurtarmaktan çok, kendi hâkimiyetlerini sağlamaktı. Olayların akışı bunu kısa zamanda gösterdi.
İlhanlı Hükümdarlarından Abaka, Argun Hanlar ve Ahmed-i Celayir
Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 175-198 · DOI: 10.37879/belleten.1989.175
Özet
Tam Metin
İlhanlı devletinin Türkiye tarihinde önemli bir yeri olduğu iyice bilinen bir gerçektir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Orta Anadolu'nun büyük bir kısmı Moğol valiler tarafından idare edildiği gibi, kalabalık sayı da Moğol oymakları da adı geçen bölgelerde yurt tuttular. Van Gölü'nün incisi Ahlat şehrindeki güzel kümbetlerin çoğu, Erzurum'daki Yakutiye ve Hatuniye medreseleri Moğollar'dan kalma hatıralardır. Yine Doğu Anadolu'da onların devrinden kalmış birçok yer adları vardır: Ala Dağ (Van Gölü'nün kuzeyinde), Bin Göl ( < Min Köl) ve Bulanık (ilçe merkezi). Bunlar sadece örnek olarak verilmiştir. Bir yandan vergi tahrir defterleri, öbür yandan büyük ölçekli haritalar üzerinde yapılacak incelemeler sonucunda Moğol devrine ait anılanlar gibi, epeyce yer adları hatıralarının bulunacağı şüphesizdir.
Selçuklu Ordusu
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 91-100
Özet
Tam Metin
Aslında bütün Türk orduları ortak özelliklere sahip olduklarından, mesela bir Gök Türk ordusu, Karahanlı ordusu, bir Selçuklu ordusu söz konusu olmamak gerekir. Ancak, aralarında yapı bakımından olmasa bile, fonksiyonları bakımından büyük farklar vardır. Bir kısım Türk orduları o zamanın bilinen üç kıtasında imparatorluklar kurarken, bir kısmı yurt kurmuşlar, bir kısmı kurulan yurtları korumuşlar ve yurdu tabii sınırlarına ulaştırmışlardır. Bir Türk ordusu da kurulan yurdu kurtarmıştır. İşte biz bu yazımızda Anadolu'da Büyük Selçuklu İmparatorluğu orduları tarafından kurulan Anadolu yurdunu koruyan ve genişleten Anadolu Selçukluları ordusundan söz edeceğiz.
Gökçeşeyh Buluntuları Işığında Protomlu Boynuz Rhytonların Kökeni ve Gelişimi
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 19-32
Özet
Tam Metin
1981 yılında Erzurum, Çat ilçesi Gökçeşeyh köylüleri tarafından bir rastlantı sonucu bulunup çıkarılarak aynı yıl Erzurum Bölge Müzesine kazandırılan ve o günden beri aynı müzede sergilenen, biri "koç protomlu boynuz", ikisi "at" biçimindeki üç kap özgünlüğüyle ilgimi çekmiş, türlerinin Anadolu'da ender örnekleri olmaları nedeniyle de bu çalışmaya konu edilmişlerdir.
Anadolu Türklerinin Ekonomik Yaşamları Üzerine Gözlemler (Bu Alanda Ahiliğin Etkileri)
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 485-500
Özet
Tam Metin
X. yüzyıl başlarından beri batı Türkistan'da ve İran'da yoğunlaşan Oğuz Türkleri, 23 Mayıs 1040 günü Gazneliler Türk Devleti'ne karşı kazandıkları Dandanakan Meydan Savaşı'ndan sonra bugünkü Tahran'ın bir mahallesi olan Rey Şehrini kendilerine başkent yaparak Büyük Selçuklular Devleti'ni kurdular. Anadolu'yu Bizans'ın elinden almayı tasarlayan Selçuklular, 1048 yılında Pasinler'e (Hasankale), 1054 de Muradiye'ye, 1059 da Sivas'a girdiler. 1064 de Kars'ı aldılar. Anadolu'nun kesin olarak Türklerin eline geçmesinin başlangıcı olan 26 Ağustos 1071 gününden 1225 yıllarına kadar Anadolu'ya büyük dalgalar halinde giren Türk toplulukları genellikle göçebe idiler. 1220 lerde Moğolların, Harezmşahlar Türk Devleti'ni ortadan kaldırmalarından sonra, Maveraünnehr ve Türkistan'daki Türk şehirlerinin tüccar ve sanatkâr halkı, dükkanlarını, tezgahlarını bırakıp Anadolu'ya geldiler. Bu ikinci büyük grupta gelenler, öncekilerin tersine, şehirli idiler ve W. Barthold'un dediği gibi, Orta Asya ticaret ve sanatında çok ileri idiler; ticari ortaklıklar kurmuş, çek kullanmış, daha o zamanlar, kâğıt paraya bir geçiş niteliğinde bulunan ipek kumaş parçalarını damgalayarak "akça" adıyla para olarak tedavüle koymuşlardı. Anadolu'ya gelen bu tüccar ve esnaf Türk birlikleri 1240 lı yıllarda bu yeni yurtlarında, Orta Asya'dan getirdikleri kuşkusuz olan "ahi örgütü" nü kurdular. Ahi örgütüne, esnaflar, sanatkârlar, bilginler yani, meslek, sanat, ticaret ve devlet yönetimiyle uğraşanlar girebilirlerdi. Selçuklu, Osmanlı halk sınıflarının hepsini içine alan ahilik, o çağdaki Anadolu Türk halkının sosyo-ekonomik hatta bir ölçüde politik yaşamına yön vermiş bir kuruluştur. Bu nedenle biz "Anadolu Türklerinin ekonomik yaşamları üzerinde gözlemler "başlığı" altında, ahiliği bu niteliğinden söz edeceğiz.
Selçukluların Anadolu'ya Gelişlerinden Haçlı Seferlerinin Başlangıcına Kadar Urfa'nın Durumu
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 461-474
Özet
Tam Metin
Anadolu'ya ilk Selçuklu akınının 1016-1021 tarihleri arasında Çağrı Bey tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Çağrı Bey idaresindeki bu akın Doğu Anadolu'da kalmış, Urfa'ya kadar gelmemişti. Bu sırada Urfa h. 416/1025-26'ya kadar Müslümanlardan Benû Numeyr Kabilesi'nden Utayr'a aitti. Onun Urfa'daki nâibi ise Ahmed b. Muhammed adında bir şahıs idi. Utayr'ın câhil ve kötü kişiliğine mukabil, Ahmed iyi idaresiyle Urfa'da kendini sevdirmişti. Bu durum Utayr'ın Ahmed'i kıskanmasına ve onu öldürmesine sebep oldu. Urfalılar ise Diyarbekir(Âmid) Mervanî emîri Nasr üd-Devle Ahmed (1011-1061)'e mektup yazıp şehri teslim almak üzere gelmesini istediler. Nasr üd-Devle de Zengi adındaki, muhtemelen bir Türk, kumandanı Urfa'yı teslim almak üzere gönderdi. Zengi şehri teslim alarak bir grup askerle oraya yerleşti. Utayr ise daha sonra Nasr üd-Devle'nin huzuruna çıkarak Urfa'nın yarısının idaresini ele geçirmeye muvaffak oldu. Ancak Zengi, Ahmed b. Muhammed'in oğlunu teşvik ederek Utayr'ı öldürttü. Bu olaydan sonra harekete geçen Benû Numeyr kabilesi mensupları ile meydana gelen savaşta Zengi de öldürüldü (h. 418 yılı başı/Şubat 1027). Böylece Urfa tamamen Nasr üd-Devle'nin hâkimiyeti altına girdi. Fakat Mirdasîler'den Sâbık b. Mirdas'ın aracılığı ile Nasr bu kerre şehri Utayr'ın oğlu ile yine Benû Numeyr kabilesinden Şıbl ed-Devle'nin oğlu arasında paylaştırdı. Utayr'ın oğluna şehirdeki büyük burcun, Şibl ed-Devle'nin oğluna ise küçük burcun idaresi verilmişti.
nuntarriiasḫaš Bayramında Hitit Kralının Kült Gezileri
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 407-428
Özet
Anadolu'muzda M.Ö. II. bin yıllarında yaşamış ve büyük bir uygarlık kurmuş olan, bilim çevrelerince Hititler olarak adlandırılan bu kavim dinî törelerine çok bağlı bir toplumdu. Sık sık dinî âyin ve törenler yapmakta ve de tanrılarına çok çeşitli kurbanlar sunarak bayramlarını kutlamakta idiler. Kazılar sonunda ele geçen kültür kalıntılarının yanında daha az sayıda bulunan Hitit çivi yazılı filolojik malzemenin büyük bir çoğunluğunu dinî mahiyette olanlar oluşturmaktadır. Bu metinlerde genellikle bayram ritüelleri ile dinî âyinler tasvir edilmekte ve tanrılara sunulan kurbanlar sıralanmaktadır. Diğer ele geçen kültür kalıntılarının büyük bir çoğunluğu da dinî mahiyettedir. Konumuz olan nuntarriiasḫaš Bayramı da bu tür bayramlardan biridir.
Acemhöyük Taş Kapları
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 393-406
Özet
Tam Metin
1962 yılından beri yürütülmekte olan Acemhöyük kazılarında bugüne kadar 29 adet taş kap ve parçası ele geçmiştir. Malzemenin bir kısmı Prof. Dr. Nimet Özgüç tarafından daha önce yayınlanmıştır. Ancak son yıllarda ele geçen buluntular ile çoğu küçük parçalar üzerinde yapabildiğimiz tamamlamalar Acemhöyük taş kaplarının tümünün ele alınmasını gerektirmiştir. Bu konuda çalışmama izin veren sayın hocam Prof. Dr. Nimet Özgüç'e içtenlikle teşekkürlerimi sunarım.
Rum (Anadolu) Sultanlığının Menşei ve Bizans
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 219-226
Özet
Tam Metin
Rum Sultanlığı (Anadolu Selçuklu Sultanlığı) XI. yüzyılın son çeyreğinde Küçük Asya'da Bizans imparatorluğunun hâkimiyetine son vererek Selçuklu ailesinden gelen Türk beyleri tarafından kurulmuştur. Van Gölü'nün kuzeyinde, Malazgirt'te, Romain Diogene'e karşı Alp-Arslan'ın kesin zaferi, Selçuklu Türklerinin Küçük Asya'da (Anadolu'da) diledikleri gibi akınlar yapma özgürlüğünü güvence altına aldığı zaman, 1071 yılında, bu Sultanlık mevcut değildi. Fakat Haçlılar onların başkenti İznik'i 1097'de aldıkları zaman Rum Sultanlığı çok daha canlı idi. Acaba bu kuruluş, bu iki tarih arasında, ne zaman kesin olarak gerçekleşti?