131 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 131
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Türkiye 14
- Arkeoloji 11
- Kazı 9
- Osmanlı İmparatorluğu 9
- Bizans İmparatorluğu 7
Beylikten Sancağa. Batı Anadolu'da İlk Osmanlı Sancaklarının Kuruluşuna Dâir Bazı Mülâhazalar
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 81-92
Özet
Tam Metin
Beylikler dönemi Anadolusu, kaynak yetersizliği sebebiyle hakkında fazla bilgi bulunmayan bir devreyi teşkil eder. Zayıflayan ve vesâyet altına giren Selçuklu merkezî idâresinin kontrolünden artık iyice çıkmış olan "uç" bölgesindeki Türkmen beyliklerinin faaliyetleri, Osmanlı hâkimiyeti ile bütünleşme süreci çerçevesinde hâlâ üzerinde durulması gereken ve farklı yaklaşımlara muhtaç bir özellik göstermekte; yeni monografilere ihtiyaç hissettirmektedir. Başka bir deyişle, XIII. ve XIV. yüzyıl Anadolusu'nun bilhassa uç bölgesindeki Türkmen beylikleri, siyasî, faaliyetleri bir yana, sosyal bünyeleri, idâre anlayışları ve bunların tesirleri itibâriyle yeniden incelenmesi gereken mevzuların başında gelmektedir.
Ulucami. Selçuklu Şehrinde İskânı Belirleyen Bir Kaynak Olarak
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 33-58
Özet
Tam Metin
Bizans İmparatorluğu, Roma'nın mirasçısı olarak ortaya çıkmış, fakat daha sonra ülkenin doğu kanadı ile yetinmek zorunda kalmıştı. Bu arada Sasani İranı ile başlayan büyük mücadelede de epeyce hırpalanmış idi. Bu mücadele yıllarında güneyde gelişen İslamiyetin doğurduğu İslam Devleti, VII. yy. ortalarından itibaren Bizans topraklarına doğru da harekete geçmiş, önemli başarılar sağlamıştı. İslam ordularının ve donanmasının İstanbul'a yönelerek şehri birkaç kere kuşatmalarına rağmen, bu şehri alamamışlardı. Bununla birlikte sonraki yüzyıllarda da İslam orduları, hemen her yaz Çukurova veya Malatya'daki hareket noktalarından İstanbul veya Anadolu içlerine akınlara devam etmişlerdir.
Ankara'nın Eski Kent Dokusunda Yahudi Mahallesi ve Sinagog
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 719-732
Özet
Tam Metin
Beşyüz yıldan beri Anadolu'yu yurt edinerek Türklerle birarada olan Musevilerin bir kesimi Ankara'da yaşamlarını sürdürmüşler ve sürdürmektedirler. Ermeni, Rum ve Yahudilerin, Türklerin yanı sıra yer aldığı, etnik ve dinsel yönden kozmopolit bir yapı gösteren Ankara'daki topluluklar, kimi mahallelerde bir arada yaşarken kimi mahallelerde de etnik gruplarına göre yoğunlaşıyorlardı. Böylece Ankara'nın kültürel oluşumunda olduğu kadar, yerleşim dokusundaki katılımları da gerçekleşiyordu. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında, henüz bayındırlık atılımları başlamadan, başkent Ankara'da yerleşim alanları, buna koşut olarak da konut sayısı fazla değildi. Ankara daha kentleşmemişti. Az sayıdaki mahallelerden biri de Yahudi Mahallesi'ydi.
Selçuklular Devrinde İgdişlik ve Kurumu
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 681-694
Özet
Tam Metin
Selçuklu tarihiyle biraz meşgul olanlar, "iğdiş"ler hakkında muhakkak birşeyler okumuştur. Bilinenlerin bir kısmı, kaynaklardaki müphem bilgilerden, önemli bir kısmı da sözlüklerden veya bazı araştırıcı ve meraklıların konu ile yazdıklarından gelir. "İğdiş"in Türkiye Türkçesi'nde halen de kullanılan bir anlamı, ayrıca bizleri etkiler.
Yeni Belgelerin Işığında Koloni Çağında (M.Ö. 1970-1750) Yerli Halk ile Asurlu Tüccarlar Arasındaki İlişkiler
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 224 · Sayfa: 1-16NECDET SAKAOĞLU, Anadolu Derebeyi Ocaklarından Köse Paşa Hanedanı, Yurt Yayınları 8, Ankara, 1984, 315 s. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 224 · Sayfa: 237-241
Özet
Tam Metin
Gelibolulu Mustafa Ali, XVI. yüzyıl sonlarında halk ile devlet örgütü arasında ortaya çıkan maslahatgüzar ya da iş eri adıyla anılan "tufeyli" zümreyi "memalik-i mahrusa ayanından" olarak göstermektedir. Şer'iyye sicillerine dayanılarak yapılan bir araştırmaya göre, ayan ve eşraf XVI. yüzyılda, Osmanlı şehir toplumunda devletle reaya arasındaki ilişkileri düzenleyen ve halkın temsilciliğini üstlenmiş bir grup olarak ortaya çıkmış bulunuyordu. Bu grup; zengin tüccarlardan, esnafın yaşlı ve güngörmüşlerinden, ulema ve diğer din adamlarından oluşuyordu. XVII. yüzyıl boyunca timar sisteminin bozulması, merkezi gücün taşradaki etkisinin azalması, devlet memurlarının (ehl-i örf) yolsuzlukları, mukataaların malikane usulü ile kayd-ı hayatla ayan ve eşrafa verilmesi, bu sınıfın gittikçe güçlenmesine yol açtı.
NIKETAS KHONIATES, Historia (Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri), Çeviren: Prof. Dr. Fikret Işıltan, Ankara 1995, T.T.K.Y., XI+162 S. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 865-866
Özet
Tam Metin
Tarihçilerin zaman zaman yakındıkları konulardan biri de filologların yeterince tercüme faaliyetlerinde bulunmadıklarıdır. Nitekim onların bu yakınmalarında bir gerçek payı vardır. Bazı filologların çalışmaları dışında tarih alanında ülkemizde pek fazla tercüme yapılmamaktadır. Ancak tarihçiler içinde değerli bir hocamız olan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fikret IŞILTAN yaptığı çeviriler ile bu boşluğu doldurmaya çalışmaktadır. Prof. Dr. Işıltan İslâm, Haçlı Seferleri ve Bizans tarihi konularında Almancadan çeşitli çeviriler yapmıştır.
Selçuklularda Emîr-i Dâd Müessesesi
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 327-340 · DOI: 10.37879/belleten.1995.327
Özet
Tam Metin
Büyük Selçuklular'da: Emîr-i dâd, Arapça "Emîr" ve Farsça "Dâd" yani adalet kelimelerinden oluşmuş bir terkiptir. Ayrıca "Dâdbeg" şeklinde Farsça-Türkçe bir terkip olarak da görülmektedir. Belki de terkip olması nedeniyle lügatlerde pek açıklanmasına rastlanmıyor. Steingass bu terkibi Emir maddesinde, Emir-i Dâd-chief justice: baş hâkim olarak açıklamaktadır. İslam Ansiklopedisi'nde de bu konu gereği kadar incelenmemiş, Avrupa'daki ikinci baskısıyla, Türkçe neşrinde "Selçuklular devrinde, hususiyle Anadolu Selçuklularında, adliye nazırı" şeklinde bir açıklama ile geçiştirilmiştir.
Ev Satışıyla İlgili Bir Kültepe Tableti ile Etüdlük Tabletlerde Geçen Yer Adları ve Karum Nahria
Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 29-38
Özet
Tam Metin
1947'lerden bugüne kadar geçen zaman içerisinde Kültepe'de T. Özgüç başkanlığında yapılan kazılarda yaklaşık 15.000 kadar eski Asurca tablet ele geçmiştir. Yazılı vesikalardan edindiğimiz bilgilere göre, yalnız ticaret yapmak amacıyla gelen ve Anadolu içlerine kadar yayılan Asurlu tüccarlar Karum ve Wabartum gibi zamanına göre çok iyi işleyen idari teşkilatlara sahiptiler. Bugüne kadar neşredilen tabletlerde geçen Karum ve Wabartum'ların yerleri Kaniş'in dışında henüz tesbit edilemediğinden, Asurlu tüccarların Anadolu'daki yayılış sahasını kesin olarak göstermemiz bugün için mümkün değildir.