131 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 131
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Türkiye 14
- Arkeoloji 11
- Kazı 9
- Osmanlı İmparatorluğu 9
- Bizans İmparatorluğu 7
Anadolu'da Nişanın Bozulması Hakkında Verilmiş Kaniš Karumu Kararı
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 217 · Sayfa: 667-674
Özet
Tam Metin
Son yıllarda yapılmış olan kazılar neticesinde, bu gün sayıları 18.000 civarında olan Kültepe (Kapadokya) tabletleri arasında âile hukukuna temas eden vesikaların adedi az olduğu gibi, ifâde tarzları da kalıplaşmış ve monoton bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Prof. Dr. Emin Bilgiç, 1952 yılına kadar muhtelif yerlerde yayınlanmış ve yayınlanmamış âile hukuku ile ilgili yirmiye yakın belge tesbit ederek "Hititlerden Önceki Anadolu Halkının Evlilik Hukukunun Orijinal Tarafları (D.T.C.F.D. IX 3, s. 227-250'de)" adı altında yayınlamıştır. Bunlardan beş adedi evlenme vesikası olup, bu belgelere ilave olarak, AKT I, s. 93-94, No: 76: Asurlu Idi-Adad ile Anadolu'nun yerlisi bayan Anana'nın evliliği konusunda olan, No: 77'de ise; Šü-Su'en adlı bir Asurlu ile, yine bir Asurlu olup, Ennam-Aššur'un kız kardeşi olarak geçmekte olan Eta-RI'nin evlenmelerine âit bu iki belge de yukarıdakilere ilâve edilmiştir. Ayrıca yine aynı eserde toplanmış olan sekiz adet ayrılma belgesi olarak adlandırılanlardan da beşi yerli erkeklerle evli olan yerli kadınlara, üçü de Asurlu erkeklerle evlenmiş olan yerli kadınlara âittir.
Anadolu'daki Büyük Hanedanlıklar
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 217 · Sayfa: 809-846
Özet
Tam Metin
XVIII. yüzyıl ile XIX. yüzyılda Anadoludaki önemli bir fonksiyona sahip olan büyük hanedanlıkların âyânlar ile çok sıkı ilişkileri mevcuttur. İncelediğimiz dönemde tedibine karar verilen âyânların afv edilmeleri, hatta tayinleri konuları zaman zaman bu hanedanların istek ve arzularına göre olmaktaydı. Bazı büyük hanedanlıklara mensup aile fertleri bölgelerinde âyânlık görevlerini de üstlenmişlerdi. Bunun en açık örneklerini Karaosman oğullarında görmekteyiz.
Samsun Bölgesi Yüzey Araştırmaları 1971-1977
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 213-242 · DOI: 10.37879/belleten.1992.213
Özet
Tam Metin
1971 yılından önce Anadolu'nun az araştırılmış yerlerinden biri olan Samsun Bölgesi, Orta Karadenizde yer alır. Doğuda Ordu, batıda Sinop-Çorum hattı, güneyde Amasya ve Tokat illeri ile komşudur. Anadolu'nun diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da sürekli yerleşmeye uygun, çok sayıda ova, vadi ve delta bulunur. Bölge, Karadeniz kıyısına paralel olarak uzanan Kuzey Anadolu dağ sıralarının devamı olan Canik ve Çanğal sıra dağları ile ikiye ayrılır. Bu dağ sıralarının kuzeyinde kalan kıyı şeridinde, üçgen şeklinde denize doğru ilerliyen Yeşilırmak (Çarşamba ovası) ve Kızılırmak (Bafra ovası) delta ovaları yer alır. Güneyde kalan dağlık alanda; Samsun'un batısında Kocadağ (1300 m.) ve Kavak ilçesinin kuzeydoğusunda Sıralıdağ (1351 m.), Alaçam ilçesinin güneyinde bir doruk olan Tütmen Tepe veya Çağın Kayası (1500 m.) ve bu dağların güneyinde Taşova ilçesinden Destek boğazı ile ayrılan Ladik ovası, Havza ve Vezirköprü ilçeleri ve bu ilçelerin çevresinde yer alan düzlükler bulunur.
Taşınmaz Mallar Hakkında Yeni Kültepe Vesikaları
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 297-314
Özet
Kültepe kazılarında ele geçmiş olan 15.000 civarındaki tabletten pek azında ev satışından bahsedilmektedir. Büyük çoğunlukla ticarî muhtevalı olan vesikalardan ekonomik faaliyet ve ticarî canlılık hakkında edinilen intibaya göre, bu tür metinlerin daha fazla ele geçmesi beklenirdi. Üstelik, arsa-arazi satışına veya fiatına dâir ancak 1-2 metnin bulunması ve tarla satışına ilişkin vesika ele geçmemesi, C. Günbattı'nın belirttiği gibi, şaşırtıcı olmakla beraber, Anadolu'da şahsî mülkiyetin sınırlı tutulduğu şeklinde değerlendirilmemelidir. Bu durumu yerli halkın iktisadî gücüne ve ticarî hayatın müessir kimseleri olan Asurluların, Anadolu'da bulunma sebeplerine bağlamak kabildir. Asurlularda, Anadolu'ya alış veriş yapmak için geldikleri ve zamanı dolduğunda memleketlerine geri dönecekleri düşüncesinin hâkim olduğunu ve onların bu sebepten dolayı gayr-ı menkullere yatırım yapmadıklarını söyleyebiliriz. Ancak, bu insanların hiç olmazsa yaşayacakları bir evlerinin bulunması ve bazılarının iş durumları dolayısıyla taşınmaz mallarla ilgilenmesi gayet tabiîdir. Bu durumun yeni bir tesbiti olmak üzere, bu incelememizde 6 adet ev satış belgesi ve bunlara ek olarak tarla satışı veyâ kiralanması ile ilgili 1 metinle beraber toplam 7 adet vesikanın tamamının kopya, transkripsiyon, tercüme ve açıklamalarını, ayrıca, ev satışı veyâ fiatı hakkında dolaylı bilgi veren 7 adet vesikanın ise tamamen ya da kısmen transkripsiyon ve tercümelerini aktaracağız. Ek olarak arsa-arazi satışına veyâ fiatına dâir dolaylı bilgi veren 1 metinden de pasajlar alarak taşınmaz mallarla ilgili yeni örneklerimizi sunmuş olacağız.
Doğaya Bırakılmış Bir Akdeniz Yerleşmesi: Kaya Köy (Levisi) ve Kiliseleri
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 473-482
Özet
Tam Metin
'Mimarlık' hele 'Kent Olgusu' açısından geleceğin geçmişten öğreneceği çok şey var kuşkusuz. Bu; toplumsalın, çevresel ve estetikselin ya da başka kriterlerin zaman içindeki yerini anlamaya yönelik geri bakışlar olmayacaktır yalnızca. Bu aynı zamanda, evrensel boyutta olduğu gibi, Anadolu'nun tarihsel dokusunu da 'dün' ve 'bugün' bütününde kavrayabilmek, buradan geleceğe uzanmayı sağlayacak çok yönlü yaklaşım ve değerlendirme yöntemine ulaşma gerekliliğinden olacaktır. Geçmişten geleceğe uzanan çizgide, tarihsel olayların hızı ve sonuçları, toplumların kurdukları, biçimledikleri yine tüm güçleriyle fiziksel, sosyal, ekonomik gelişmelerine eğildikleri pekçok yerleşmeyi insansızlaştırmış, 'ölü kentler' durumuna sokmuştur. Anadolu'nun uygarlık dokusunda da, doğaya bırakılmış yerleşmeler arasında, Akdeniz kıyısında böyle bir yer bulunuyor: Burası Fethiye'deki Kaya Köy'dür.
Dokimeon Heykelleri
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 605-612
Özet
Tam Metin
Pisidia Antiocheia'sı heykellerini araştırırken bu kentte bulunan bazı yontuların malzemesinin, Dokimeon mermer ocaklarında elde edilen beyaz kaliteli mermerden olmaları, ayrıca aynı mermerden yapılmış olup bu yontularla önemli stil benzerlikleri gösteren Bozhöyük yakınında Kandilli'de bulunan ve şimde İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen İmparator Marcus Aurelius ve karısı Genç Faustina portrelerinin de hangi atelyede üretildiği sorusu, bizi Dokimeon mermerinden yapılan heykelleri birlikte araştırmaya yöneltmiştir.
XIII.-XV. Yüzyıllarda Anadolu'da Türk-Hıristiyan Dini Etkileşimler ve Aya Yorgi (Saint Georges) Kültü
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 661-674
Özet
Tam Metin
Anadolu'nun türkleşmesi ve islâmlaşması tarihi, asrımızın başından günümüze kadar Franz Babinger, F. W. Hasluck, Fuad Köprülü, Abdülbaki Gölpınarlı, Osman Turan, Irene Melikoff ve Speros Vryonis gibi ilim adamlarını meşgul eden, dikkate diğer, kaynakları zengin ve çeşitli, çok verimli bir araştırma sâhası olmuştur. Bilhassa, elîm vefatının 25. yıldönümünü üzüntüyle idrak ettiğimiz merhum Fuad Köprülü'nün, başta temel ve klasik eseri Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar'ı olmak üzere, muhtelif kitapları ve makaleleriyle bu sahayı adeta apayrı bir araştırma disiplini durumuna getirdiğini söylemek mübalağalı sayılmamalıdır. O, "Anadolu'da İslamiyet" adındaki klâsikleşmiş meşhur makalesinde bu konunun sanki araştırma planını çizmiş ve pek çok meseleye dikkati çekmiştir. Bununla beraber, aradan geçen şu kadar yıldır değerli çalışmalarla bir hayli mesafe katedildiğini de belirtmek lazımdır. Ne var ki, bahis konusu sahanın araştırılıp aydınlatılacak daha bir çok meselesi bulunmaktadır. Bunlardan birini de, Anadolu'ya Türkler'in yerleşmesiyle birlikte başlayan islâmlaşma ve türkleşme sürecinde müslüman Türkler'le yerli hıristiyan halk arasında cereyan eden karşılıklı dini tesirler ve bu arada evliya yahut aziz kültleri teşkil eder.
Kargı Köyü Büyük Çalıştepe Definesi
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 33-38
Özet
Tam Metin
Definenin Yeri ve Tanımı: Define, Muğla İli, Fethiye İlçesi, Kargı Köyü, Büyük Çalıştepe Mevkii'nde bir kaçak kazı sonucu bulunmuştur. Bayram GÖCER isimli bir şahıs bu defineyi 2.8.1974 yılında Fethiye Müzesine satmıştır. Söz konusu define pişmiş toprak bir gözyaşı (Unguenterium) kabı içersinde 61 adet olarak bulunmuştur. Definedeki sikkeler M.Ö. 167-88 yılları arasında Rodos'ta darp edilmişlerdir. Sikkelerin tamamı gümüş drahmidir. Ağırlıkları: 2,80 ve 3,15 gr., çapı: 14 ve 15,5 mm., kalınlıkları: 3 ve 3,5 mm. arasında değişmektedir.
Balkan Türkleri ve Bulgarlar
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 297-308
Özet
Tam Metin
İkinci Dünya Savaşı sonunda Rusya'nın Kars ve Boğazlar üzerindeki isteklerini bildirmesi ile birlikte Türkiye'ye dışarıdan yapılan saldırılar giderek yoğunluk kazanmıştır. Bu saldırılar zaman zaman açıkça, çoğu zaman ise terör örgütlerine her türlü destek sağlanarak dolaylı yollardan yapılmış ve yapılmaktadır. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu bu tehlike yanında Türkiye dışında, özellikle komşu ülkelerde yaşayan Türkler üzerindeki baskı ve zulüm son elli yılın en üzücü olayları olarak tarihe geçecektir. Rusya'da yaşayan Türklerin durumu herkesce bilinmektedir. En iyi durumda bulundukları Romanya ve Yugoslavya'da her türlü hakları sınırlandırılmıştır. Arnavutluk'ta Türklerin varlığı artık kabul edilmemektedir. Yunanistan Türk kelimesinin kullanılmasını yasaklamıştır. Bulgaristan'da Türklere yapılanlar ise insanlık tarihinin bir yüz karasıdır. Bunlar Türkiye'de az-çok bilinen durumlardır. Türkiye'de pek çok kişi tarafından bilinmeyen bir durum vardır ki o da Suriye, Irak ve İran'da yaşayan Türklere yapılan zulüm, baskı ve soykırımın Bulgaristan'da yapılanlara rahmet okutacak boyutlara ulaşmış olmasıdır.
Arşiv Belgeleri Işığında Zeytun Ermeni Meselesinin Halli
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 435-462
Özet
Tam Metin
Ermeni konusu XIX ve XX. yüzyıllarda gerek iç gerekse dış politikada Türk komuoyunu meşgul eden meselelerden birisidir. Türklerin Anadolu'ya ayakbasmaları ile başlayan Türk-Ermeni münasebetleri XIX. yüzyıla kadar iyi bir seyir takip ederken, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ermeniler tarafından tek taraflı olarak bozulmasını, Osmanlı İmparatorluğu'nu bölme ve paylaşma faaliyetlerinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Batılı devletler Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkma faaliyetlerini Ermenileri kullanmak suretiyle ülke içine yaymışlar ve gayelerini gerçekleştirme yolunda onları maşa olarak kullanmışlardır. Ermeniler ise olayları gerçekci bir değerlendirmeye tâbi tutmadan kışkırtmalara alet olmuşlar ve yüzyıllarca bütün nimetlerinden istifade ettikleri Türk devletini yıkma yolunda Batılı devletlerin saflarında yer almışlardır.