7 sonuç bulundu
Bir Hocanın Ölümü
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 315-318 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-315
Özet
Tam Metin
Bir takım insanlar vardır. Sabahları erkenden kalkarlar. Çantalarım alırlar. Dolmuş ya da otobüs kuyruğunda beklerler. İtiş, kakış, içi gençlerle dolu bir takım binalara varırlar. Merdivenler çıkarlar, gözlüklerini takarlar, notlarını, kitaplarını kürsüye yayarlar. Anlatmaya başlarlar. Anlattıkça, gözleri parlar, yüzlerini tatlı bir pembelik kaplar. Genellikle dalgındırlar. Tatlı düşleri görür gibi, mutlu bir halleri vardır. Yine çoklukla, paraya, çıkara, günlük yaşamın kaşkarikolarına karşı ilgisizdirler. Bu konularda bilgisizdirler. Tek mutlulukları, insan yetiştiriyoruz, sanısında olmalarıdır. Bu hülya ile ev ile okul, okul ile kütüphane arasında mekik dokur dururlar. Bunlara hoca denir. Zenginlerin, fakirlerin, sivillerin, askerlerin, memurların, vurguncuların, hasılı ülkenin her çeşit insanlarının çocuklarını okutmakla yükümlüdürler. Alçak yürekli olduklarından, bu işi pir aşkına yaptıklarından, toplum onları hiç değilse, plâtonik olarak onurlamak gereksinmesini duyar. Hocaların eli öpülür, sırtı okşanır. Konuşma sırasında kendilerine "Hocam" diye hitap edilir. Onlar da bu kadarcık poh pohdan sevinirler, duygulanırlar.
Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 309-312 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-309
Özet
Tam Metin
18 Ocak 1975 tarihinde aramızdan ayrılan Ordinaryüs Profesör Dr. Arif Müfid Mansel'in ölümü Türk ilmi yönünden olduğu gibi dünya arkeolojisi bakımından da büyük bir kayıptır. Arif Müfid Mansel uluslararası boyutlarda bir ilim adamı, örnek bir hoca, değerli bir müzeci, geniş kültürlü bir aydın ve müstesna niteliklere sahip mümtaz bir şahsiyet idi. Arif Müfid Mansel daha çocukken okul sıralarında mükemmel Fransızca ve Almanca öğrenmiş, Almanya'da 5 yıllık üniversite öğrenimi süresince Latince ve Yunancayı elde etmiş arkasından İngilizceyi de bildiği diller arasına katmıştı. Böylece Mansel işe koyulduğunda bir ilim adamı için gerekli olan araçların hepsine sahipti. Ayrıca mükemmel mesleki formasyonu, okumaya ve araştırmaya karşı duyduğu derin sevgi ve ilgi onun uluslararası değerde bir bilim adamı olmasını sağladı.
Mansel'in Ardından
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 313-314 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-313
Özet
Tam Metin
18 Ocak 1975 de İstanbul Üniversitesi ve Türk Tarih Kurumu, uluslararası çapta değerli bir üyesini, bizler büyük bir dost yitirdik. Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel, gerçekten yeri doldurulamıyacak bir bilgindi. O, kendi alanında olduğu kadar, geniş tarih ve genel kültürü ile de örnek bir insandı. Eserlerinin ve araştırmalarının sayısı iki yüzü aşmakta idi. Ben kendisini İstanbul Üniversitesi'nin yeniden kurulduğu yıllarda tanıdım. O zaman İstanbul Arkeoloji Müzeleri Genel Müdür Yardımcısı idi. Daha sonra Üniversitemizin ilk doçentleri arasında yer aldı. Türk Tarih Kurumu -daha Kurum üyesi olmadan- onu 1935 Eylül'ünde Leningrad'da toplanan III. Iran Sanat ve Arkeolojisi Kongresi'ne göndermişti. Arkadaşları rahmetli Şemsettin Günaltay, rahmetli Celâl Esat Arseven ve Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı idi.
Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'in Yayınları
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 323-338 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-323
Özet
Tam Metin
Türk arkeolojisinin kurucularından, Hocamız, değerli bilgin Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'in en verimli çağında 18 Ocak 1975 Cumartesi günü aramızdan ayrılması, bizler için olduğu kadar arkeoloji âlemi için de büyük bir kayıptır. Bir süre önce kendisinin altmış beş yaşına ulaşmasını kutlamak amaciyle Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan "Mansel'e Armağan" adlı eserde bu büyük insanın sayıları yüksek bir yekün tutan bibliyografyasını vermeğe çalışmıştım. Aşağıdaki satırlarda, merhumun bu arada basılmış olan yeni yayınlarını da ekliyerek Mansel Bibliyografyasını ilgililere tekrar sunmuş bulunmaktayım. Eserlerini okuyup faydalanarak Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'in anısını yüreğimizde ve bilimsel hayatımızda yaşatmak en büyük tesellimiz olacaktır.
Yitirdiğimiz Büyük Değer
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 319-322 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-319
Özet
Tam Metin
Kısa bir süre önce (18 Ocak 1975), dünya çapında bir bilim adamımızı, örnek bir hocayı, iyi bir insanı yitirmenin derin acısı içindeyiz. Vakitsiz ölümü ile yakınlarını, dostlarını ve öğrencilerini yasa boğan hocamız Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel bugünkü Türk Arkeolojisini kuranların başında yer almaktadır. Yıllardan beri kendisini çok yakından tanıyan, aynı çatı altında birlikte çalışmak mutluluğuna erdiğim bu büyük bilim adamını Türk kamuoyuna da biraz olsun tanıtabilmenin mutluluğunu duyuyorum.
Birinci Uluslararası Trakoloji Kongresi Hakkında Rapor
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 144 · Sayfa: 561-564
Özet
Uluslararası güneydoğu Avrupa Araştırmaları Birliğinin himayesi altında Bulgar Trakoloji Ulusal Komitesi tarafından organize edilen "Birinci Uluslararası Trakoloji Kongresi 5-8 Temmuz 1972'de Sofya'da toplanmış, kongreyi 9-10 Temmuz tarihlerinde yapılan güney Bulgaristan gezisi izlemiştir. Açılış töreni 5 Temmuz Çarşamba günü saat 10'da Sofya Üniversitesinin tören salonunda yapılmış, organizasyon heyeti başkanı tanınmış filolog Prof. Vladimir Georgiev'in nutkundan sonra çeşitli delegasyon başkanları temsil ettikleri üniversiteler ve akademiler adına kısa konuşmalar yapmışlar, ondan sonra Georgiev'in "Trakolojinin bugünkü durumu" adlı konferansıyle törene son verilmiştir. Kongreye, büyük çoğunluğu Bulgarlar teşkil etmek üzere, batı ve doğu Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Amerika, İngiltere, Yunanistan, Italya, Polonya, Macaristan, Çekoslavakya, Romanya ve Yugoslavya'dan 230 kadar delege katılmıştır. Türkiye'yi Ord. Prof. Arif Müfid Mansel (İstanbul Üniversitesi), Ord. Prof. Ekrem Akurgal (Ankara Üniversitesi) ve Prof. Afif Erzen (İstanbul Üniversitesi) temsil etmişlerdir. Kongre 3 seksiyon halinde çalışmıştır: 1- Arkeoloji ve sanat tarihi; 2- Tarih ve kültür tarihi; 3- Lengüistik. Kongreye 130 kadar tebliğ sunulmuş, hemen hemen her tebliğ üzerine bazen oldukça uzun, hatta sert tartışmalar olmuştur.
THEODOR WIEGAND, Halbmond im letzten Viertel. Archäologische Reiseberichte. Herausgegeben und erläutert von Gerhard Wiegand (= Son Çeyreğinde Yarımay. Arkeolojik gezi haberleri. Yayınlayan ve yorumlayan G. Wiegand), München, Bruckmann-Verlag, 1970, 8°, 295 sayfa metin, 15 resim, 1 harita. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 143 · Sayfa: 389-402
Özet
Tam Metin
Alman arkeologlarından Th. Wiegand Berlin Müzelerinin antik eserler bölümü müdürü ve İstanbul'daki temsilcisi olarak Anadoluda büyük çapta teşkilâtlandırdığı ve yürüttüğü kazılar ve Berlin 'de kurduğu "Bergama Müzesi" (Pergamon-Museum) sayesinde kendine büyük bir ad yapmış nadir bilginlerden biridir. Kendisi Anadolu arkeolojisinde birinci derecede bir rol oynamakla beraber hakkında türkçe olarak, bazı yazılardaki atıflardan başka, hiçbir eser yazılmamıştır. Bundan ötürü bugün ele aldığımız bu eserin üzerinde etraflıca duracak ve kendisinin kişiliği hakkında bir fikir vermeğe çalışacağız. Wiegand tarafından karısına, annesine ve yakın dostlarına yazılmış mektuplardan ve bunlara verilen cevaplardan meydana gelen bu eser iki ana kısma bölünmüştür. Birinci kısım 1895 ile 1911 yılları arasında yazılmış mektupları kapsamakta ve Wiegand'ın Anadolu'da, Priene, Miletos, Didyma ve Sisam adasında yaptığı kazılar ve araştırmalar hakkında bilgi vermektedir. İkinci kısım mektupları ise Wiegand'ın 1916-1918 yılları arasında dördüncü ordu eski eserleri koruma başmüfettişi olarak Suriye ve Filistinde'ki bilimsel faaliyeti ve gezilerinden bahsetmektedir. Mükemmel bir teşkilâtçı, temsil ettiği Berlin müzelerinin çıkarlarını daima gözönünde bulunduran iyi ve tali'li bir hâfir, yaptığı kazılar için başta Alman imparatoru II. Wilhelm olmak üzere Berlin'deki yüksek makamların ve bilhassa müzeler genel müdürlüğünün ve İstanbul'daki Alman sefaretinin desteğini sağlamasını ve bu desteğe dayanarak Türkiye'deki müze erkânından devamlı olarak tavizler koparmasını bilen usta bir diplomat, Berlin'de "Bergama Müzesi"nin inşası ve tanzimi vesilesiyle meydana gelen "müze savaşı"ndan muzaffer olarak çıkan bir aksiyon ve mücadele adamı olan Wiegand'ın kişiliği ve yaptığı işlere dair bu mektuplar ve oğlu Gerhard Wiegand'ın yorumları sayesinde canlı bir fikir edinmek mümkün oluyor