82 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Arkeoloji
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

ALTAN ÇİLİNGİROĞLU, Urartu Krallığı Tarihi ve Sanatı, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayını, İzmir 1997; 171 sayfa, 100 resim, 37 Çizim, 1 harita. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 955-960
Tam Metin
Assur kralı Sargon'un M.Ö. 714 yılında Urartu Krallığına karşı düzenlediği ünlü seferini kaleme alan baş katip NABU-ŞALLİM-ŞUNU'ya armağan edilen Urartu Krallığı Tarihi ve Sanatı kitabı 18 bölüm ve kaynaklardan oluşmaktadır. Bölümler sırasıyla Urartu Araştırmaları, Urartu Coğrafyası, Urartu Tarihi, Kaleler ve Sur Duvarları, Tapınaklar, Saraylar, Sütunlu Salonlar: Apadanalar, Kent ve Konut Mimarlığı, Mezar Mimarlığı, Ölü Gömme Gelenekleri, Maden İşçiliği, Mücevher Sanatı, Çanak Çömlek, Heykel ve Kabartma Sanatı, Taş Kaplar, Fildişi Sanatı, Dil ve Yazı ile Din adlarını taşımaktadır.

Nahçıvan'da Bir Erken Demir Çağ Nekropolü: Kolanı

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 1-14
Tam Metin
Nahçıvan'da yapılan arkeolojik kazı ve araştırmalar, bu yörenin, İ.Ö. II. binyılın sonu ve I. binyılın başlarında "Hocalı-Gedebey" adı verilen bir kültürün sınırları içinde kaldığını ortaya koymuştur. Ancak, I. Kültepe ve II. Kültepe gibi çok tabakalı höyüklerde bu kültüre ait tabakalar aşırı derecede tahrip olduğundan stratigrafi konusunda bir sonuca varmak mümkün olmamıştır. Buna karşılık 1986 yılından beri Nahçıvan'da sürdürülen araştırmalar sonucunda bu kültüre ait birçok nekropol ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmalar ve özellikle de buluntular ise şimdiye kadar yeterince yayınlanmış ve söz konusu kültür hakkında doyurucu bilgi verilebilmiş değildir. Bu satırları kaleme almakta ki amacımız, Hocalı-Gedebey kültürü için karakteristik gri keramik, silah ve süs eşyaları veren Kolanı nekropolü buluntularını bilim dünyasına tanıtmaktır.

Kalenderhane in Istanbul, The Buildings, Their History, Architecture, and Decoration, Final Reports on the Archaeological Exploration and Restoration at Kalenderhane Camii 1966-1978, edited by Cecil L. Strikes and Y. Doğan Kuban, Verlag Phillip von Zabern, Mainz 1977. IX-X : Preface, XI-XV: List of Illustrations, 1-150: Chapters, 1-179: Paltes, 1-38: Folios. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 933-934
Tam Metin
Yukarıda künyesini verdiğimiz kitap, Türkiye'de yapılmış bir arkeolojik kazı ve mimari restorasyonu derli toplu anlatan bir monografidir. Farklı dönemlerde farklı kullanım amaçları dolayısı ile geçirdiği mimari değişiklikleri bünyesinde toplayan İstanbul'daki Kalenderhâne Camisi, 1966 yılından 1978 yılına kadar yapılan çalışmalarla kimliği ortaya çıkarılan bir anıt eser olarak bu kitaba konu olmuştur.

Artemis'in Memelerinin Sırrı

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 228 · Sayfa: 243-250
Tam Metin
Yıl 1954, Efes'te kazılar uzun bir aradan sonra tekrar başlar. Kazıların tüm sorumluluğu yine Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'ndedir. Otto Bendorf ve Josef Keil dönemi kazılarının devamını bu kez Franz Miltner sürdürecektir. Fakat Miltner'in 1959 yılında erken ölümüyle çalışmaları Fritz Eichler, Prof. Wetters yürütürler. 1969 yılında John Tod Wood'un aramaya koyulduğu Artemis Tapınağı'nın bulunmasından sonra çeşitli duraklamalara, kesintilere karşın yine de pek çok şey yapılmıştır Efes'te. St. John Kilisesi, Meryemana Kilisesi, Liman Yolu, Agora, Serapis Tapınağı, Selsus Kütüphanesi, Tiyatro, Odeon, Pritanaion, Domitian Tapınağı, Mermer Cadde ve Kuretler Caddesi kazılıp ortaya çıkarılmıştır. Pritanaion'un yani o zamanın Belediye Sarayı'nın kazısı sırasında (1956) tüm kazı ekibini hayretler içinde bırakan bir olayla karşılaşılmıştır. Toprağın derinliklerinde sarılıp sarmalanmış bir heykele ulaşılır. Heykel sanki ölümsüzlük uykusuna yatırılmış gibi özenle gömülmüştür. Büyük olasılıkla bilerek isteyerek oraya saklanmıştır. Bu heykel hemen hepimizin bildiği, hatta yakından tanıdığı "Çok Memeli" denilen Artemis heykelidir.

Brockage Sikkeler

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 585-592 · DOI: 10.37879/belleten.1995.585
Tam Metin
Brockage sikke deyimi Nümismatik Bilim dünyasında çok eskiden beri biliniyor ve tanınıyor olmasına karşın Türkiye nümizmatik çevrelerinde bilinmemektedir. Sikke darbı sırasında oluşmuş bu hatalı basımlar Brockage diye isimlendirilmektedirler.

Assiriolog Prof. Dr. F.R. Kraus'ın Ardından

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 305-306
Prof. Dr. F.R. Kraus'ın 19 Ocak 1991 tarihinde 80 yaşında hayata gözlerini kapamış olduğunu, Sayın Prof. Klaas Veenhof'un gönderdiği mektubundan öğrendiğim zaman büyük bir bilim adamını, bir rehberi ve bir dostu kaybetmenin acısı içinde kaldım. Onunla 50 yıldanberi kopmayan bir dostluğumuz oldu. Osmanlı bir ifade ile yazılmış Türkçe mektuplarını okumak, bana büyük bir zevk verirdi. Onu, rahmetli ve sevgili arkadaşım Hatice Kızılay ile, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesini 1940 yılında bitirip İstanbul Arkeoloji Müzeleri Çiviyazılı Tabletler bölümüne atandığımız zaman tanıdım. O da, büyük Atamızın Nazi'lerin zulmundan kurtardığı bir uzman olarak 1937 yılındanberi müzede çalışıyordu. Biz fakültede birçok bilgi edinmiştik, fakat müzede nasıl çalışacağımızı bilmiyorduk. Bizi, başlamış olduğu Nippur kolleksiyonu üzerindeki çalışmalarına katarak, tabletlerin devirlerine, tarih ve konularına göre nasıl ayrılacağını, katalog ve envanterlerinin nasıl yapılacağını öğretti. Kendisi ile Eski Babil hukuki belgelerini yayına hazırlarken birçok bilgi edindik. Daha sonraki yayınlarımızda da onun yaptığı kataloglardan yararlandık.

Van Kalesi ve Eski Van Şehri Kazıları 1990 Yılı Çalışmaları

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 220 · Sayfa: 843-862
Tam Metin
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi "Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi" adına 25.6.1990-14.8.1990 tarihleri arasında sürdürülen kazı çalışmalarına, ikinci başkan olarak Prof. Dr. Veli Sevin, Ar. Gör. (M.A.) Kemalettin Köroğlu, Ar.Gör. (M.A.) Hakan Sivas, doktorant-desinatör (M.A.) Aynur Özfırat, Fakültemiz öğrencilerinden Sema Sandalcı, Şevket Dönmez, Murat Sabuncu, Yıldıray Yılmaz, Bahar Memiş, Zerrin Özcanlı, Sedef Çokay; Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü'nden stajyer antropolog olarak Çiğdem Özkan ve Dilek Özbağ katılmış; Bakanlık Temsilciliği görevini ise Malatya Müzesi Araştırmacısı Adil Özme yapmıştır.

Samsun Bölgesi Yüzey Araştırmaları 1971-1977

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 213-242 · DOI: 10.37879/belleten.1992.213
Tam Metin
1971 yılından önce Anadolu'nun az araştırılmış yerlerinden biri olan Samsun Bölgesi, Orta Karadenizde yer alır. Doğuda Ordu, batıda Sinop-Çorum hattı, güneyde Amasya ve Tokat illeri ile komşudur. Anadolu'nun diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da sürekli yerleşmeye uygun, çok sayıda ova, vadi ve delta bulunur. Bölge, Karadeniz kıyısına paralel olarak uzanan Kuzey Anadolu dağ sıralarının devamı olan Canik ve Çanğal sıra dağları ile ikiye ayrılır. Bu dağ sıralarının kuzeyinde kalan kıyı şeridinde, üçgen şeklinde denize doğru ilerliyen Yeşilırmak (Çarşamba ovası) ve Kızılırmak (Bafra ovası) delta ovaları yer alır. Güneyde kalan dağlık alanda; Samsun'un batısında Kocadağ (1300 m.) ve Kavak ilçesinin kuzeydoğusunda Sıralıdağ (1351 m.), Alaçam ilçesinin güneyinde bir doruk olan Tütmen Tepe veya Çağın Kayası (1500 m.) ve bu dağların güneyinde Taşova ilçesinden Destek boğazı ile ayrılan Ladik ovası, Havza ve Vezirköprü ilçeleri ve bu ilçelerin çevresinde yer alan düzlükler bulunur.

Höyücek Kazıları - 1989

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 551-566 · DOI: 10.37879/belleten.1992.551
Tam Metin
Burdur Bölgesinde 1976 yılında başladığımız arkeolojik araştırmaların ilk bölümünü, geçtiğimiz yıl sonuçlandırıp, Kuruçay Höyüğü kazılarını bitirmiştik. Kuruçay çalışmaları sırasında, bölgenin özellikle güney kesimlerinde yüzey araştırmaları yapmış ve bu arada Bucak ilçesi yakınlarında, birbirinden 2 km. uzaklıktaki iki höyüğü de gezmiştik. Araştırmalar sonunda, kuzeydeki Tepecik Höyüğü'nün yüzeyinde fazla keramik olmadığını, buna karşılık, yayvan ve daha küçük bir höyük olan Höyücek Höyüğü'nde (Bundan sonra Höyücek olarak anılacaktır), çok değişik nitelikli keramik ve önemli bazı eserler bulunduğunu saptadık.

Hititlerde Tuz ve Kullanımı

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 1-8
Tam Metin
Bu çalışmaya ileride tuz ile ilgili yapılacak kapsamlı bir araştırmaya baz oluşturmak amacıyla başladık. Elde edilen ilk bulguları yararlı olacağı düşüncesiyle bir an önce yayınlamayı yeğledik. İnsan vücudunun yapı taşlarından olan, halk arasında "yemek tuzu" adıyla anılan Sodyum klorür'e (NaCl) erişkinlerde günde 10-20 gr. gereksinim duyulmaktadır. Bitkisel gıdalarla beslenen insanlarda aldığı besin gereği potasyum vücutta yoğunlaşmaktadır. Potasyum idrarla vücuttan çıkarken sodyumu da beraberinde götürmektedir. Böylece doğal olarak vücuttaki gerekli tuz miktarı azalmakta ve metabolizmanın tuz gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca terleme ve bazı diğer yollardan vücuttaki tuz eksilmektedir. İlkçağda insanların tarımsal üretime geçmeleri, bitkisel gıdalara yönelmeleri daha az et yemelerine neden olmuştur. Böylece tuzun ek olarak alınması gereksinimi doğmuştur. Bu durum insanları doğal tuz kaynaklarından yararlanmaya yöneltmiştir.