22 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Balkanlar
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

The Ottomans and the Balkans: A Discussion of Historiography (Osmanlılar ve Balkanlar: Bir Tarih Yazımı Münakaşası), ed. Fikret Adanır and Suraiya Faroqhi, Leiden-Boston-Köln 2002, VI+445. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 585-590
Balkanlar'da, daha önce Osmanlı Devleti'ne bağlı topraklarda XIX. yüzyılın başından itibaren yeni devletlerin oluşmaya başlaması, Osmanlı tarihinin yazım problemini beraberinde getirmiştir. Bu dönemin tarih yazımında bazen aynı konular taban tabana zıt görüşlerle incelenerek farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Bunun gerçekleşmesindeki temel nedenlerden birisi, Balkanlar'da ulusal devlet oluşturma sürecine giren milletlerin nasyonalist yaklaşımlarla kendi tarihlerinin yazımında anakronizm unsurlarına sıklıkla yer vermesi olmuştur.

Tanzimât Döneminde Bosna Hersek'te Kilise İnşa ve Onarım Faaliyetleri

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 242 · Sayfa: 215-242
Tam Metin
Osmanlı Devleti bir çok milletin aynı çatı altında yaşadığı kozmopolit bir toplumsal yapıya sahipti. Bu çok milletli imparatorlukta, tüm dengeler hak ve adalet ölçüleri üzerine kuruluydu. Adalet terazisindeki en küçük dengesizlik hemen hemen tüm toplumda huzursuzluğa yol açıyordu. XVII. yüzyıla gelindiğinde adalet mekanizması ve devlet otoritesinde aksaklıklar meydana gelmeye başlamıştı. Bu durumdan en fazla şikâyetçi olan bölgeler tabiî olarak farklı etnik gurupların iç içe bulunduğu yerlerdi. Bu bölgelerin başında da Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar sorun olmaya devam eden Balkanlar geliyordu. Balkanlarda adil olarak toplanamayan vergiler ve serbest dinî faaliyet icra edememek başlıca şikayet konularıydı.

MICHEL BALIVET, Islam Mystique et Révolution Armée dans les Balkans Ottomans: Vie du Cheikh Bedreddîn "le Hallâj des Turcs" (1358/59-1416) [Osmanlı Balkanlarında Tasavvufî İslâm ve Silahlı İhtilal: Türkler'in Hallâc'ı Şeyh Bedreddîn'in Hayatı (1358/59-1416), Cahier du Bosphore: XII, Les Éditions Isis, İstanbul 1995, VI=175 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 921-924
Tam Metin
Bilindiği gibi Şeyh Bedreddîn, 1402 Ankara Savaşı'nın ve onu takip eden Fetret Devri'nin yarattığı siyasal ve toplumsal buhran ortamında filizlenen büyük bir sosyal hareketin kahramanı olarak Osmanlı tarihinde ortaya çıkan mühim bir şahsiyettir. Şeyh Bedreddîn ve hareketi, Türkiye'de özellikle 1960'lardan sonra yükselen entelektüel ve bilhassa militan sol çevrelerin üstlendiği marksist toplumcu tarih yaklaşımınca en çok ilgi gösterilen, bu sebeple de sık sık ele alınan bir konu olarak ileri çıktı. Osmanlı tarihinde bir çok toplumsal ayaklanma olayı meydana geldiği halde, bunların hiç birinin lideri, hatta Pir Sultan Abdal bile şimdiye kadar Şeyh Bedreddîn ölçüsünde ilgiye mazhar olmamıştır. Bununla beraber Şeyh Bedreddîn, gerek şahsiyet yapısı, gerekse öncüsü olduğu toplumsal hareketin mahiyetinin daha tam olarak aydınlığa kavuşturulmaması sebebiyle, Türkiye tarihinin henüz çözülememiş bir problemi olarak güncelliğini korumaktadır. Bu yüzden özellikle Türkiye'deki amatör tarihçi çevrelerinde bugüne kadar hakkında oldukça yayın yapılmıştır.

Dubrovnik Arşivi'ndeki Osmanlı Belgeleri ile İlgili Rapor

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 917-920
Tam Metin
Balkanlar ve Avrupa Araştırmaları Kolu bünyesi içinde tarafımızdan müştereken sunulan "Dubrovnik Arşivi'ndeki Osmanlı Belgeleri": projesi uyarınca 17-30 Ağustos 1998 tarihleri arasında Hırvatistan'ın Adriyatik sahilinin en doğusundaki tarihî Dubrovnik şehrine giderek buradaki Osmanlı belgelerinin önemli bir kısmını görme imkânı bulduk. Dubrovnik Arşivi'ndeki (Drazni Arhiv u Dubrovnik) Osmanlı belgeleri, hususi bir tasnifte Arşivin 75. serisini oluşturan (Serija 75) "Acta Turcarum" içinde yer almaktadır. Kabaca yapılmış ve sadece listelerden ibaret, mevcutlarının tamamını da ihtiva etmeyen bir kataloğu bulunmakta olan bu vesikalar, muayyen sayılar halinde kutulara yerleştirilmiş ve sadece numaralanarak bırakılmıştır. Tesbitlerimize göre katalogsuz olanlarla birlikte burada yaklaşık 12 000 Türkçe belge ve 5000 kadar da İtalyanca, Boşnakça/Hırvatça/Sırpça yazılmış evrak vardır. Çok çeşitli türden evrakı barındırması bakımından kıymetli olan bu seri, merkezden gönderilen tuğralı fermanlar, hükümler, Bosna ve Hersek paşalarının buyurulduları, bölgedeki kadılık merkezlerinden gönderilmiş hüccetler, ilamlar, hatta merkezden alınmış fetvalar; tüccarların, mahallî küçük yöneticilerin özel veya resmî mektupları vb. gibi çeşitlilik arzetmekte; örneğine pek rastlanmayan "taşra evrakı"nın niteliği konusunda iyi bir fikir vermektedir.

L. S. Stavrianos, The Balkans since 1453, Hold Rinehart and Winston, 3. baskı, New York 1961, 970 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 299-302
Eserinin basıldığı sıralarda Northwestern Üniversitesi'nde tarih profesörü olan L. S. Stavrianos'un ilk defa 1958'de yayınlanmış olan bu monografisi o dönemde Amerika'da büyük bir ün kazanmıştı. Piyasaya çıkması, Columbia Üniversitesi'nde research associate olarak çalıştığım yıllara rastlayan bu kitabı o zamanlar ancak şöylece karıştırmıştım. 1961 - 1962 ders yılında ise İndiana Üniversitesi'nde doktora öğrencilerine Asociate Professor sıfatıyla Osmanlı tarihi okuttuğum devrede ise adı geçen kitabı daha yakından incelemek fırsatını bulmuştum. Rum asıllı bir Amerikalı tarih profesörünün büyük bir tarafsızlıkla kaleme aldığı ve derin bir araştırma mahsûlü olan kitap, Osmanlı tarihi bakımından da birinci elden bilgileri ele aldığı cihetle üzerinde durulmağa değer kıymetli bir çalışma idi.

Balkanlardan Anayurda Yapılan Göçler

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 212 · Sayfa: 109-120
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa'daki hudutları daralmaya başladıktan sonra Hıristiyan alemi ortasında devletinin himayesinden mahrum kalmak istemeyen bir zamanlar efendisi oldukları bir ülke halkının nahoş hissiyat ve fiilleri ile karşılaşmayı arzu etmeyen Türk müslüman ahali anavatana doğru göç etmiştir. Ondokuzuncu yüzyıl başında önce Sırbistan'da ve Mora'da başlayan isyanlar 1829'da Yunanistan'ın bağımsızlığı ile son bulmuş ve 1878 Berlin Antlaşması da Romanya, Sırbistan ve Karadağ'a bağımsızlık vererek Bulgaristan Prensliğini de yarattığı için Balkanlardan da Türkiye'ye göç başlamıştır.

XVI. Yüzyılda Sosyal, Ekonomik ve Demografik Bakımdan Balkanlarda Bazı Osmanlı Şehirleri

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 637-678
Osmanlı Devleti Rumeli'de ilk fütuhata başladığı andan itibaren ele geçirdiği şehir ve köylerde sistemli bir iskan politikası takip etmiştir. Özellikle fütuhat esnasında köy ve kasabalarını terkederek başka bölgelere kaçanların yerine Anadolu'dan büyük ölçüde Türk unsur nakletmiş ve zamanla buralar han, hamam, köprü, medrese, zaviye, imaret, tekke, câmi gibi İslâm kültür varlıkları ile de süslenmiştir. Bu kolonilerin teşekkülünden sonra ise yeni nakiller yapılarak bölge bir Türk yurdu halini almıştır. Anadolu'dan Rumeli'ye geçen ilk Türk gurubunun ise Selçuklular zamanında Konya bölgesinden giden "Konyarlar" olduğu hakkında kayıtlar bulunmaktadır.

Devşirme Sorunu, Devşirmenin Anadolu ve Balkanlardaki Türkleşme ve İslamlaşmaya Etkisi

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 679-726 · DOI: 10.37879/belleten.1986.679
Tam Metin
Devşirme sorununu ve bu uygulamanın Anadolu ve Balkanlardaki türkleşme ve islamlaşmaya etkisini iyi bir şekilde anlamak ve açıklayabilmek için, daha önce Anadolu ve Balkanlardaki türkleşme ve islamlaşmayı ortaya koymak gerekir. Bu nedenle yazımız üç bölümden oluşacaktır. 1 - Anadolu'da türkleşme. 2 - Balkanlarda türkleşme ve islamlaşma. 3 - Devşirme sistemi ve bunun Osmanlı İmparatorluğunda türkleşme ve islamlaşmaya etkisi.

1875 Hersek Ayaklanması Sırasında Sırbistan'ın Osmanlı Devletine Karşı Savaşa Girmek Amacıyla Karadağ'la Yaptığı Görüşmelere Dair Bazı Önemli Belgeler

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 833-860 · DOI: 10.37879/belleten.1986.833
Tam Metin
1875 Hersek Ayaklanmasının başlaması üzerine Sırbistan genel bir Balkan ayaklanmasının ve Türkiye'ye karşı bir savaşın zamanı geldiğine inanacaktır. Esasen daha 1860'lardan itibaren Sırbistan Balkanlarda ayaklanma çıkartmak ve Osmanlı Devletine karşı savaşa girmek amacıyla komşularıyla daimi temaslar yapmakta idi. Bu kere de Belgrad Hükümeti yeniden Arnavutlarla, Makedon ileri gelenleriyle, Yunan çevreleri ve Bulgar komıteleriyle temasa geçecektir. Bunlardan bazı Makedon, Bulgar ve Yunan çevrelerinden yardım vaatleri de aldı. Asıl temaslar Karadağ Prensi Nikola ile yapıldı. Önce Filip Hristic, Çetinye'ye gönderildi. 1875/76 kış mevsiminde savaşa girilmemesi ve fakat ayaklanmanın ilkbahara kadar ayakta durabilmesi için iki tarafın da asilere yardımda bulunması hususlarında mutabık kalındı. Daha sonra Türkiye'ye karşı savaşa girmek ve kurtarılması düşünülen topraklar ve bunların Karadağ ve Sırbistan'a düşmesi gereken bölgelerinin tespiti amacıyla General Ranko Alimpiç siyasi ve askeri bir anlaşma akti için Belgrad tarafından Çetinye'ye gönderildi. Filip Hristic ve özellikle General Ranko Alimpiç'in Çetinye'de Karadağ Prensiyle yaptığı görüşmeler ve bu hususta Belgrad Hükümetine verdikleri sırasıyla 24 Kasım 1875 ve 5 Nisan 1876 tarihli raporları 1875-78 Balkan buhranının en önemli belgelerinden birini oluşturmaktadır. Bu itibarla da Belgrad Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde bulunan söz konusu raporlara geniş bir şekilde ve aynen yer verilmektedir.

ELIZABETH A. ZACHARIADOU, Romania and the Turks, (c. 1300-c.1500), London, 1985. Variorum reprints, XXVII + 304 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 697-698
Tam Metin
Onbirinci yüzyılın hemen başlarında, Anadolu'yu yurt edinmeye başlayan Türkler, karşılarında sürekli gerilemek durumunda kalan Bizans'ı bulmuşlardır. Türkiye Selçukluları, Beylikler ve nihayet Osmanlılar kimi zaman savaş yoluyla, kimi zaman da müttefikleri olarak Bizans topraklarını ele geçirmişlerdir. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un feth edilmesiyle Bizans son bulurken, Osmanlıların Balkanlar'daki ve Anadolu'daki toprakları merkezi bir yönetim altında birleştirilerek İmparatorluğun kuruluş dönemi tamamlanmış oluyordu. Ondördüncü yüzyılın başında Türklerin karşısına Bizans'tan başka Venedik ve Ceneviz gibi Latin Devletleri çıkmışlardır. Anadolu'da İlhanlı egemenliğinin çökmeye başlaması ve Bizans'ın da zaafından yararlanan Türkmen uç Beyleri fethettikleri bölgelerde birer Beylik kurmuşlardır. Batı Anadolu'da Menteşe ve Aydın-oğulları Beylikleri'nin kurulmasından sonra, bu Beyliklerden gaziler Romania'ya (Ege havzasındaki topraklar) akınlarda bulunmaya başladılar. Romania'nın büyük ölçüde görünümünü değiştirecek olan bu akınlar, Venedik ve Ceneviz'in tepkisi ile karşılaştı. Bir yandan Türklere karşı Haçlı Seferleri düzenlenirken diğer yandan-zaman zaman kesintiye uğramakla beraber-ticari ilişkiler sürdürüldü. Türklerin Anadolu, Balkanlar ve Romania'da yayılmaları incelenirken, ilişkide bulunduğu Bizans ve Lâtin Devletlerin kaynaklarına başvurmak kaçınılmazdır. Burada tanıtmaya çalışacağımız kitap, başlıca bu iki kaynak grubuna dayanılarak hazırlanmıştır. "Romania and the Turks" başlığını taşıyan eser, E. Zachariadou'nun çeşitli makalelerinin Variorum yayınevi tarafından bir araya getirilmesiyle meydana gelmiştir.