17 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 17
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Bizans İmparatorluğu 17
- Anadolu 7
- Türkler 5
- Anadolu Selçuklu Devleti 3
- Malazgirt Meydan Muharebesi 3
- Osmanlı İmparatorluğu 3
- Tarih 3
- 1071 2
- Anatolia 2
- Byzantine Empire 2
Ortaçağ İslâm Kaynaklarında Tuna Bulgarları İçin Kullanılmış Olan Etnonimler (Kronolojik Bir Değerlendirme)
Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 284 · Sayfa: 49-72 · DOI: 10.37879/belleten.2015.49
Özet
Ortaçağ İslâm kaynaklarında Tuna Bulgar Hanlığı'na dair etraflıca denilebilecek malumat bulunmaktadır. Bununla birlikte bir taraftan kronolojik belirsizlikler diğer taraftan da Müslüman müelliflerin onlar için kullanmış olduğu etnonimlerin çokluğu modern araştırmacıların bu malumattan istifade etmelerine engel teşkil etmiştir. Tüm etnonimler Tuna Bulgar Hanlığı'nın belirli dönemlerine dair haberlerde kullanılmışlardır. Bu etnonimleri kronolojik bir tasnifle vermek gerekirse, ilk etnonim (Burcân,VIII. yüzyıl başlarından IX. yüzyıl ortalarına kadar)'dır. İkinci etnonim (Burgar, IX. yüzyılın ikinci çeyreğinden X. yüzyıl başlarına kadar)'dır. Üçüncü etnonim ve varyantı (Bulgar ve Bulgarî, X. yüzyıl başları ile üçüncü çeyreğinin sonları)'dır. Dördüncü etnonim ve varyantı (Bulgaru'd-dâhil ve Bulgar-ı Enderûnî, X. yüzyılın ikinci ve üçüncü çeyrekleri)'dır. Son etnonim ise (Bulkar, X. yüzyılın başlarından son çeyreğine kadar)'dır.
Batı Anadolu’daki Türk Yayılışına Karşı Bizans İmparatorluğu’nun Kuman-Alan Topluluklarını Balkanlardan Anadolu’ya Nakletmesi
Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 276 · Sayfa: 403-418
Özet
Bizans İmparatorluğunun uzun tarihi boyunca zaman zaman bazı toplulukların askerî sebeplerle imparatorluğun bir bölgesinden başka bir bölgesine zorunlu olarak göçürüldükleri bilinmektedir. XI. yüzyılın ikinci yansından itibaren Orta ve Doğu Anadolu Bölgesi'ni tedricen Türklere kaptıran Bizans yönetimi, Batı Anadolu'daki son hâkimiyet sahalarını kaybetmemek için büyük çaba sarf etmiştir. Bu doğrultuda alman önlemler çerçevesinde Balkanlardan Kuman ve Alan toplulukları Anadolu'ya getirilerek Türklerin yayılma sahalarına yerleştirildi. Bu makalede Bizans yönetiminin XIII. yüzyılın ortası ve XIV. yüzyılın hemen başında Batı Anadolu'daki Türk yayılışını durdurmak için uyguladığı askerî amaçlı iki büyük nüfus transferi ve bunların sonucu üzerinde durulacaktır.
Buda'da Bizans İmparatorları ve Elçileri
Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 755-774
Özet
Karpatlar Havzası'na yerleşen ve orada devlet kuran Macarları, beş yüz yıldan daha uzun bir süre boyunca Bizans İmparatorluğu'na bağlayan ilişkilerin tarihinde, İstanbul'un 1204 yılında Haçlılar tarafından işgal edilmesi derinlere işleyen bir değişiklik yaratmıştır. Bunun sonucunda Bizans İmparatorluğu'nun toprakları Laskarislerin, Küçük Asya'daki Nikaia İmparatorluğu denen ülkenin sınırları arasına sıkışmış; bu arada eski başkente ve Propontis'in Avrupa ve Asya'daki kıyı bölgesine Latin imparatorluğunun beyleri el koymuş ve bunların taraftarları Bizans topraklarının doğu ve güney bölgesinde küçük vassal devletler kurmuş; Bizans adalarının ise pek azı dışında tümü Venedik'in egemenliği altına girmiştir. Gerçi Bizanslılar 1261'de İstanbul'u geri aldılar ve imparator VIII. Michael Palaiologos da şimdi artık çok daha dar bir alana sıkışmış olan Bizans İmparatorluğu'nu yeniden kurdu, hatta onu bir süreliğine büyük devlet konumuna da getirdi. Ama haleflerinin hükümdarlığı sırasında gerileme ve çöküş süreci başladı. Bu süreçte iç çekişmeler, politik ve kilisedeki parti savaşlarının keskinleşmesi, durmadan yeniden başlayan iç savaşlar ve Bizans feodalizminin kendine özgü biçimiyle ilişkili bunalım başrolü oynamıştır.
Tatikios (Türk Asıllı Bir Bizans Kumandanı)
Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 93-110
Özet
Tam Metin
Bizans İmparatorluğu, XI. yüzyılda Selçuklu Türklerinin Anadolu'ya girişleri ve kısa sürede Ege ve Marmara Denizi kıyılarına kadar ulaşan akınları sonucunda Türkler ile yoğun bir ilişki içine girdi. İmparatorluğun yabancıları bünyesinde toplama politikasına uygun olarak Türkler de, çeşitli milletlerden gelenler gibi, ya göç etmek ya da esir alınıp getirilmek suretiyle Bizans dünyasına katıldı. Bunlar arasında birçok kişinin, saray unvanları bahşedilerek aristokrat sınıf içinde yer aldığını ve özellikle askeri alanda yüksek mevkilere çıktığını görüyoruz. Bu dönem hakkında bilgi veren Bizans kaynakları, devlet hizmetinde ve orduda görev almış olan Türkler'den bahsetmişlerdir. Bu şahıslar arasında önemli bir mevkie yükselen ilk Türk, Tatikios'tur.
ALEXIS G.C. SAVVIDES, Enkylopaidiko Prosopographiko Leksiko Byzantinis Historias kai Politismou (Encyclopaedic Prosopographical Lexicon of Byzantine History and Civilisation), Metron / Iolkos, Atina 1996, I.Cilt, 282 sayfa, II.Cilt, 243 sayfa, III.Cilt, 318 sayfa (Bizans Tarihinin ve Kültürünün Ansiklopedik Prosopographik Sözlüğü). [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 247 · Sayfa: 1003-1004
Özet
Bu eser, Atina'da Hellenic National Reasearch Foundation'a bağlı Bizans Araştırmaları Merkezi'nde görev yapan (şimdi Aegean University / Department of Mediterranean Studies Rhodes'da görevli) Prof.Dr.Alexis G.C. Savvides'in editörlüğünü üstlendiği, Metron /Iolkos Yayınevleri ile ortak çalışma sonunda hazırlanan ve bu Yayınevleri tarafından birlikte yayınlanan Bizans tarih ve kültürüne ait ansiklopedik bir sözlüktür. Eserde Bizans İmparatorluğu'ndaki şahıs, aile ve hanedanların yanı sıra komşu milletler, devletler ve kabileler hakkında da bilgi verilmektedir.
Ulucami. Selçuklu Şehrinde İskânı Belirleyen Bir Kaynak Olarak
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 33-58
Özet
Tam Metin
Bizans İmparatorluğu, Roma'nın mirasçısı olarak ortaya çıkmış, fakat daha sonra ülkenin doğu kanadı ile yetinmek zorunda kalmıştı. Bu arada Sasani İranı ile başlayan büyük mücadelede de epeyce hırpalanmış idi. Bu mücadele yıllarında güneyde gelişen İslamiyetin doğurduğu İslam Devleti, VII. yy. ortalarından itibaren Bizans topraklarına doğru da harekete geçmiş, önemli başarılar sağlamıştı. İslam ordularının ve donanmasının İstanbul'a yönelerek şehri birkaç kere kuşatmalarına rağmen, bu şehri alamamışlardı. Bununla birlikte sonraki yüzyıllarda da İslam orduları, hemen her yaz Çukurova veya Malatya'daki hareket noktalarından İstanbul veya Anadolu içlerine akınlara devam etmişlerdir.
Komnenos Hanedanının Büyük Başkumandanı: Türk Asıllı Ioannes Aksukhos
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 59-72
Özet
Tam Metin
Bizans İmparatorluğu'nun 1000 yıllık tarihini kapsayan devre içinde Türkler, bu imparatorluğun çeşitli etnik kökene mensup halkı arasında büyük bir grup oluşturmaktaydılar. İmparatorluğun bünyesinde 5. yüzyılın ilk yarısından itibaren Hunlar ve daha sonra Avarlar, Oğuzlar, Peçenekler, Kumanlar gibi Balkanlar yoluyla gelip Bizans tebaası olmuş pek çok Türk bulunuyordu. Aynı şekilde 10. yüzyıl ortalarından itibaren Orta Asya'dan İran yoluyla Doğu Anadolu bölgesine göç edip imparatorluk topraklarında yerleşmiş Türk toplulukları da vardı ve bunlar daha o sırada Bizans ordularında görev almaya başlamışlardı.
Myriokephalon Savaşının Yeri: Çivril Yakınında Kûfi Çayı Vadisi
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 99-116
Özet
Tam Metin
İmparator Manuel Komnenos, Rum (Anadolu) Selçuklu devletinin çok güçlendiğini ve Doğu Roma İmparatorluğu için büyük bir tehlike oluşturduğunu görmenin, kendi olanaklarını da yeterli saymanın yani düşmanı yenebileceğine güvenmenin sonucunda, Rum (Anadolu) Selçuklu devletini can evinden vurmak, yıkıp yok etmek amacıyla 1176 yılında Konya üzerine sefere çıkmıştı. Bilmediğimiz bir nedenle, impatorluk ordularının güneybatıya giderken kullanageldiği, Dorylaeion/Eskişehir'den geçen ana yolu izlemedi ve önce dosdoğru güneye, Denizli yöresine inip oradan Laodikeia (Denizli ile Pamukkale arasında kalıntıları bulunan Lâdik), Khonai (Denizli doğu yakınındaki bucak merkezi Honaz) üzerinden doğuya yöneldi. 70.000 kişilik ordusu, Konya'yı kuşatıp ele geçirmeyi amaçladığından, mancınıklar, arabalara bindirilmiş merdivenler gibi kuşatma savaşı araçlarını da birlikte getiren ağır bir ordu idi.
Acemhöyük Sikkeleri
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 211 · Sayfa: 907-912
Özet
Tam Metin
Konumuzu kapsayan 7 adet sikkenin beşi 1951 yılında Acemhöyük'te bulunmuş ikisi satın alınmıştır. Sikkeleri devirlerine göre sıralayacak olursak en erkeni Kelenderis'te basılmış M.Ö. 450-400 yıllarına ait gümüş staterdir. Diğer 4 adet sikke Sarıkaya sarayının güneyindeki Hellenistik evlerin enkazında bulunmuştur. Bunlar, Kayseri'de basılmış ve Roma İmparatoru Severus Alexander'e (M.S. 222-235) ait şehir sikkeleridir. Satınalınan sikkelerden biri Roma İmparatoru Probus'a (M.S. 276-282) ait antoninianus olup Antakya'da basılmıştır. Diğeri Bizans İmparatoru Michael IV( M.S. 1034-1041) e ait follistir.
Malazgirt Meydan Muharebesinin Diğer Meydan Muharebeleri Arasındaki Yeri ve Önemi
Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 375-380
Özet
Malazgirt Meydan Muharebesinin 918. yıldönümü münasebetiyle sizlere hitap etmekten kıvanç duyuyorum. Türk milleti uzun tarihi boyunca birçok mutlu günler yaşamıştır. Türkler bu mutlu günlerini büyük bir coşkunlukla kutlarlar. Türkler'in mutlu günlerinin başında kazandıkları zaferler gelir. Kutlamalarda büyük şenlikler yapılır, şölenler verilir, sazlı-sözlü toplantılar düzenlenir. Buralarda ozanlar kahramanların yiğitliklerini dile getirirler. Bunlar sonradan destan haline gelir. Oğuz destanı, Manas destanı, Dede Korkut hikayeleri gibi. Buna Türk milletinin hüzünlü ve sevinçli zamanlarını destan dili ile anlatan Orhun Kitabelerini de ilave edebiliriz. Bu kutlamalar, Türk milletinin kendine olan güvenini artırır; onu gerektiği zaman yeni zaferler kazanmaya teşvik eder. İşte bu sebeple, Gazi Mustafa Kemal'in sevk ve idare ettiği Başkumandanlık Meydan Muharebesi her yıl kutlanmaktadır. Bu mutlu günlerden biri de Malazgirt zaferinden sonra yaşandı. Üstün düşman güçlerine karşı kazanılan bu zaferden dolayı yalnız Türk dünyası değil, bütün İslam dünyası sevince gark oldu. Çünkü bu zafer Türklüğün olduğu kadar, İslâmlığın da zafere idi. Nitekim Bağdad Abbasi Halifesi Alp Arslan'ın zaferi için dua etmelerini İslam dünyasına emretmişti. Malazgirt Meydan Muharebesi, İstanbul'un fethi gibi, tarihin dönüm noktalarından biridir, bu bakımdan son derece önemlidir. Malazgirt Meydan Muharebesi, bilhassa Türk tarihi bakımından bir dönüm noktasıdır. Çünkü, bu savaş sonunda asıl vatan Orta-Asya'dan binlerce kilometre uzakta, Asya'nın batı ucunda yeni bir Türk vatanı meydana gelmiştir. XX. asırda Türklerin Anadolu'dan hürriyet içinde yaşadıkları başka vatanlarının olmayışı burasının önemini bir kat daha artırmaktadır.