2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Boğazlar
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı

Türk Kaynaklarında İstanbul’un İtilaf Devletleri’nce Tahliyesi

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 276 · Sayfa: 647-672
Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İtilaf Devletleri'nin işgal ettiği İstanbul'un Lozan Antlaşması ile yeni Türk devletine teslimine karar verilmişti. İşgalci İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetleri 25 Ağustos 1923'te başladıkları tahliyeyi, yapılan protokole uygun olarak 2 Ekim 1923'te tamamladı. İşgal kuvvetleri İstanbul'la birlikte Çanakkale, Bozcaada ve Gökçeada'yı da boşaltmıştı. Teslim protokolünün imzalanmasıyla birlikte 2 Ekim'de Dolmabahçe'de yapılan törenden sonra işgal kuvvetlerinin son askerleri de İstanbul'dan ayrıldı. Bazı İtilaf gemileri ise 31 Ekim 1923 tarihinde boğazlan terk edecekti. Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra İtilaf Devletlerinin kontrolüne giren Türk donanması da 5 yıl sonra 6 Eylül 1923'te tekrar faaliyete başlamış ve 9 yıl sonra ilk kez Akdeniz'e açılmıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşmasından sonra bir yıldır İstanbul önlerinde bekleyen Türk ordusunun "Demir Fırka" lakaplı Birinci Tümeni, 5 Eylül'de İstanbul'un Anadolu yakasına ulaşmıştır. 6 Ekim 1923'te Sirkeci'ye gelen Türk ordusu, kalabalık bir halk tarafından coşkuyla karşılanmıştır. Şükrü Naili Paşa komutasındaki Üçüncü Kolordunun 6 Ekim 1923'te İstanbul'a girmesiyle birlikte İstanbul yeni Türk devletinin kontrolüne girmiştir. İstanbul'un Türk devletine tesliminden sonra başkent tartışmaları da başlamış ve TBMM'nin 11 Ekim 1923'te Ankara'yı başkent ilan etmesiyle tartışmalar son bulmuştur. İşgal yıllarında İtilaf kuvvetleri ile işbirliği yapan azınlıklar, teslimden önce endişelenmişlerse de Türk ordusunun İstanbul'a girişiyle bu endişeleri sona ermiştir.

Rusya'nın Karadeniz'de Ticarete Başlaması ve Osmanlı İmparatorluğu (1700-1787)

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 353-394
Tam Metin
"Tarihen sâbittir ki, Boğazları kontrol altında tutan her devlet, sonunda Karadeniz üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmıştır. Gerçekten de Boğazların iki tarafındaki ana topraklara hükmeden devletler, Bizans ve Osmanlı devletleri örneklerinde olduğu gibi bunu başarmıştır" diyen H. İnalcık, Karadeniz'i hakimiyet altına almak için Boğazların ne derece önemli olduğuna işaret etmektedir. Fâtih'in İstanbul'u fethiyle (1453) Boğazları ve II. Bayezid devrinde Kili ve Akkirman'ın alınmasıyla (1484) bütün Karadeniz kıyılarını kontrolü altına alan Osmanlı Devleti, çok geçmeden bu denize geçişi yabancılar için imkânsız hâle getirdi. Böylece XVI. asrın sonlarında dış ticarete tamamen kapanan Karadeniz, siyasi, idari ve ticari bakımdan bir iç deniz haline geldi ve bu durumunu XVII. yüzyıl boyunca devam ettirdi.