11 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Diyarbakır
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Osmanlı Diyarbakır’ında Kelekçilerin Örgütlenme Yapısı ve İlişki Ağları

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 302 · Sayfa: 95-131 · DOI: 10.37879/belleten.2021.95
Tam Metin
Keçi veya koyun tulumlarının şişirilmesi ve üzerlerine keresteden platformların eklenmesiyle yapılan kelek, Osmanlı dönemi boyunca Dicle Nehri’nin Diyarbakır Musul arası kısmında hem nakliyat hem de ulaşımda kullanılan yegâne vasıta olmuştur. Diyarbakır ve çevresinde üretilen mal ve eşya, kelek vasıtasıyla Irak pazarlarına, oradan da uluslararası pazarlara taşınmıştır. Şehir ticareti ve ulaşımındaki etkin rolüne dayalı olarak, kelek imâl eden ve onu nehir yolunda kullanan kelekçiler, şehrin iktisadi örgütlenmesinin önemli bileşenlerinden biri hâline gelmiştir. Dicle’nin Musul’a kadar olan kısmının topoğrafyası ve sığ debisinin kelek dışında başka bir vasıtaya imkân tanımaması kelekçiliği, bu bölgeyle sınırlı bir mesleğe dönüştürmüştür. Böylece kelekçilik, Osmanlı Devleti’nin esnaf birliklerinin belli ilkelere bağlı olarak işleyen yapısına Diyarbakır bölgesine münhasır bir meslek olarak dâhil olmuştur. Mesleki anlamda kelekçiliğin örgütsel yapısı ve bu yapıdan kaynaklı ilişkiler ağına dâir çalışma eksikliği, bu konuya yönelmemizi sağlamıştır. Söz konusu eksikliği gidermek amacıyla hazırladığımız bu çalışmada, kelekçilik mesleğine ve loncasına yönelik detaylı bilgiler sunulmaktadır. Çalışmada, Osmanlı Arşivi ve Diyarbakır Şer’iye Sicillerinin 18. yüzyıl ile 19. yüzyılın ilk yarısına ait verilerinden hareketle, Osmanlı Dönemi’nde Diyarbakır ekonomisinin önemli bir iş kolu olan kelekçiliğin örgütlenme biçimi ve işleyiş düzeni incelenmiştir. Bu çerçevede mesleki örgütlenmenin işleyişinde kelekçilerin devlet ve esnaf örgütleriyle kurduğu ilişki ağları tespit edilerek söz konusu ilişkinin yapısı çözümlenmeye çalışılmıştır.

Diyarbakır’da Osmanlı Dönemi Şehir-İçi Hanları Üzerine Değerlendirme

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 877-900 · DOI: 10.37879/belleten.2015.877
Tam Metin
Araştırmalarımız, Diyarbakır'ın Osmanlı yönetimine geçtiği dönemden, Cumhuriyet dönemine kadar kentte bulunan hanların mimari özellikleri ve şehrin yoğun ticaret potansiyelinin tespitini konu almıştır. Diyarbakır'da Osmanlı Döneminde adı bilinen 25 hanın mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu hanlardan 4 tanesi, günümüze kadar tamamen veya kısmen ulaşmış hanlardan, yalnız dokuzunun yeri mevcut yayın, arşiv belgelerinden yararlanılarak tespit edilebilmekte, diğerlerinin ise adlarından başka bilgiye rastlanmamaktadır. Eserlerin plan, dış kütle, iç görünüş ve malzeme bakımından Osmanlı geleneğine bağlı kaldığı, fakat ekseriyetle bölgesel karakteristikler sergilediği de anlaşılmıştır. Eserlerin örtü sisteminde ahşap kirişlemeli düz tavan, kubbeyle beraber beşik, çapraz ve aynalı tonoz çeşitlemeleri uygulanmıştır. Kubbe geçişleri ise genellikle tromplarla sağlanmıştır. Diyarbakır ticaret binalarında inşa malzemesi çoğunlukla koyu renk bazalt taşı, kesme tekniğiyle kullanımının yanı sıra beyaz veya sarımsı kireç taşıyla alternatif nöbetleşe kullanılmasıyla meydana gelen almaşık örgü tekniği ile de kullanılmıştır. Yapılarda dönemlerinin karakteristiklerini sergileyen süsleme programlarına belli ölçülerde yer verildiği görülmüştür. Abartıdan uzak yalın bir süsleme programı içinde bitkisel, geometrik ve kısmen de yazıdan oluşan düzenlemeler konu edinmiştir. Çok sayıda ve farklı türdeki eserlerle zengin bir mimari dokuya sahip Diyarbakır'da, hem bölgesel hem de uluslararası ticaret ağı içinde ticaretin sağlam koşullarda ve güvenilir bir şekilde devlet eliyle ilerlemesi için çok sayıda binanın inşa edildiğini, ancak bazılarının çeşitli tahribat, bilinçsiz müdahaleler ve bir takım ilavelerle asli özelliklerini büyük ölçüde yitirdiklerini, bazılarının da bakımsız bırakıldıkları ortaya çıkarılmıştır.

Diyarbakır’da Su Mimarisi Üzerine Bir Değerlendirme

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 276 · Sayfa: 469-478
Anadolu'nun uygarlaşması diyebileceğimiz dönem içinde, çeşitli yerleşim alanlarında ve güzergâhlar üzerinde çok sayıda su yapısı inşa edilmiştir. Söz konusu eserlerin bir bölümü bazı nedenlerden dolayı günümüze kadar ulaşamamıştır. Günümüze ulaşan eserlerin tümünün değerlendirilmediğini de söylemek gerekir. Diyarbakır il merkezinde yer alan su yapılarının mimari özelliklerini genel hatları ile değerlendirmeyi kapsayan çalışmada tarihi taş köprü, hamam ve çeşme yapılan incelenmiştir. Yapılan incelemelerde toplam 42 adet su yapısı (Köprü, Hamam, Çeşme) tespit edilmiştir. Bu yapıların mimari özellikleri tanıtılmaya çalışılırken fotoğraf ve çizimlerden yararlanılmıştır.

Salat Tepe 2000-2002 Kazıları Stratigrafik Sonuçları

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 781-800 · DOI: 10.37879/belleten.2005.781
Tam Metin
STRATİGRAFİ Salat Tepe'de üst yerleşim katmanlarının açığa çıkartılması için tepe üzerindeki düzlükte çalışılmış, vadiye bakan güney yamacında, aşınma ve toprak kaymaları meydana gelen kesimdeki yapı katları 2.5 m. eninde bir yamaç açmasında araştırılmıştır. Tepe Üzeri Açmaları Üst kesimdeki yapılaşmanın açığa çıkartılması amacıyla tepe düzlüğünün güney ve batı kenarları ile merkezinde açılan K 12-13, L 12-14 ve M 13 açmaları kazılmıştır. K 13, L 12-13 ve M 13 açmalarında kazılan ondört basit toprak mezarlara ölüler doğu-batı doğrultusunda dorsal yatırılmıştır. K 13 açmasındaki bir erişkin mezarının bir Ortaçağ duvarı altında kalması, bazı mezarların Ortaçağın başlarına ait olabileceğini, bebek ve çocukların basit ziynet eşyaları ile gömülmesi de Erken İslami Dönem ve öncesine tarihlenen Girnavaz mezarları ile çağdaş olabileceğini düşündürmektedir.

KEMALETTİN KÖROĞLU, Üçtepe I. Yeni Kazı ve Yüzey Bulguları Işığında Diyarbakır/Üçtepe ve Çevresinin Yeni Assur Dönemi Tarihi Coğrafyası

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 165-168
Gerçekte bir doktora tezinin bazı değişiklikler ve eklemeler yapılarak düzenlenmiş yeni biçimi olan kitapta, Diyarbakır ili Bismil ilçesinin 10 km batısındaki Üçtepe Höyüğü merkez olmak üzere, Yukarı Dicle Yöresi'nin Yeni Assur Dönemi (İÖ 1000-612) tarihi coğrafya sorunları ele alınmakta ve yeni öneriler sunulmaktadır. Kitap Önsöz, I. Giriş, II. Tarihi Coğrafya, III. Lokalizasyon Sorunları ve Yeni öneriler, IV. Sonuç, Summary, Conclusion, Bibliyografya ve Kısaltmalar, Yeni Assur Kronolojisi, Dizin ve Levhalar'dan oluşmaktadır. Kitaba arkeolojik bulgu olarak temel destek sağlayan Üçtepe kazıları ile Diyarbakır Bölgesi Yüzey Araştırmaları'nı gerçekleştiren ekibin başkanı olan V. Sevin tarafından kaleme alınmış bulunan Sunuş bölümünde, Diyarbakır Bölgesi'nde yapılmış Üçtepe kazılan ile buna koşut olarak geliştirilmiş yüzey araştırmalarının amacı, gelişimi, Anadolu ile Mezopotamya arkeolojisindeki yeri ve önemi vurgulanmıştır.

Osmanlı Devleti'nde Ham Bakır İşleme Merkezleri Olarak Tokat ve Diyarbakır

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 643-660 · DOI: 10.37879/belleten.1995.643
Tam Metin
Kalhâne, Osmanlı döneminde maden ocaklarında ham hale getirilen altın, gümüş ve bakır madenlerinin saflaştırılarak külçe haline getirildiği tesislere verilen isimdir. Bu türden tesisler, imparatorluğun sahip olduğu maden ocaklarının yanında bulunabildiği gibi, yakınında bir maden ocağı bulunmayan veya herhangi bir şekilde maden üretim faaliyetine sahne olmayan yerlerde ve şehirlerde de bulunabilmekteydi. Burada bahsedilen türden tesislere sahip olan başlıca Osmanlı şehirlerinden birisi ve önceliklisi Tokat, diğeri de Diyarbakır idi.

ŞEVKET BEYSANOĞLU, Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi, 1. cilt: Başlangıçtan Akkoyunlular'a kadar, Ankara 1987; 2. cilt: Akkoyunlular'dan Cumhuriyete kadar, Ankara 1990: Diyarbakır Belediyesi yayınları. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 217 · Sayfa: 1111-1114
Tam Metin
Köklü bir tarihe sahip olan ve bir çok medeniyetlerin birleştiği bir konumu bulunan Diyarbakır'ın önemi inkar edilemez. Bu önemli şehir Ziya Gökalp, Süleyman Nazif, Cahit Sıtkı Tarancı ve Ali Emiri gibi meşhur şair ve ilim adamlarını yetiştirdiği gibi Muslihiddin-i Lari, Bıyıklı Mehmed Paşa ve Özdemir oğlu Osman Paşa gibi tarihçi ve tarih yapanları da yetiştirmiş ve bağrına basmıştır. İşte bunları eserleriyle birlikte ilim alemine tanıtan kişi de Dr. Şevket Beysanoğlu'dur. Beysanoğlu'nun en büyük yapıtı da henüz iki cilt halinde yayınlanan Diyarbakır Tarihi'dir.

Onaltıncı Yüzyıl Başlarında Amid Sancağı Yer ve Şahıs Adları Hakkında Bazı Notlar

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 213-222
Tam Metin
Bizans, Arap, Selçuklu, Artuklu, Eyyubi, Akkoyunlu ve Osmanlı gibi çeşitli devletlerin yönetiminden geçen ve Müslümanlarla Hıristiyanların yanyana aynı köyde aynı mahallede yaşadığı Amid sancağı (bugünkü adıyla Diyarbakır vilayeti) asırlar boyunca bu devletlerin tesiri altında kalmıştır. Bu tesir bölge halkının sosyal yaşantılarında örf ve âdetlerinde ve burada konumuzu teşkil eden yer ve fertlere vermiş olduğu adlarda kendini apaçık gösterir. Konumuzun ana kaynağını Amid sancağının 924/1518 tarihli olan ilk tapu-tahrir defterinde ki yer ve önemli gördüğüm şahıs isimleri teşkil etmektedir.

Some Notes on the Personal and Place Names Used in the Sancak of Amid During the First Half on the Sixteenth Century

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 223-232
Tam Metin
The sancak of Amid (today known as Diyarbakır) has been ruled by the Byzantines, Arabs, Selçukids, Artukids, Ayyubids, Akkoyunlus and Ottomans. Therefore the sancak has been exposed to the cultures of these states. Thus the province had undergone a great cultural impact which can clearly be traced in the personal and place names used in the sancak. The place and personal names recorded in the 1518 Ottoman cadastral survey of the sancak of Amid are the basis of some pointers made in this article.

Diyarbakır Tarihi Hakkında Kaynak ve Araştırmalar (Özet)

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 206 · Sayfa: 232-236
Tam Metin
Stratejik bir konumu olan Diyarbakır bölgesi tarih boyunca çeşitli kavimlerin istilasına uğramış ve hatta Artuklular ve Akkoyunlular gibi önemli devletlerin payitahtı olmuştur. Dolayısıyla bölgenin başşehri olan Diyarbakır eski adı ile Amid bir kültür merkezi idi. Şüphesiz bölgenin tarihi hakkında eski çağlardan beri eserler yazılmış ve çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu eserlerin hepsini gözden geçirmek ve ufak bir makaleye sığdırmak tabii ki mümkün değildir. Bu durumda bu makalede ancak orta çağa hitap eden bazı yazma ve basılı eserlerin incelenmesi ve derleme kitap ve makalelere yer verilmesi uygun görüldü. Tabii ki bu arada kitâbe, meskukât ve mühürlerin de önemi belirtildi.