9 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Enver Ziya Karal
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Tarihçi ve Düşünür Enver Ziya Karal (1906-1982)

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 184 · Sayfa: 839-844 · DOI: 10.37879/belleten.1982.839
Tam Metin
1906 yılında Kosova'da doğan ve 18 Ocak 1982 tarihinde, ölüm denilen doğal bir nedenle, kendisinin "Ebedi uyku" 2 diye nitelendirdiği bir sonsuzluğa göç eden Enver Ziya Karal, seçkin bir bilim adamı ve Atatürkçü kişiliği, yetiştirdiği çok sayıda değerli insanlar, yayınladığı büyük yapıtları ve açıkladığı özgün düşünceleri ile toplumumuzca her zaman saygıyla anılacaktır. Ölümünden sonra bunu doğrulayan bir olay, Türk Eğitim Derneği'nin 1982 yılı "Eğitim Hizmet Ödülü'nün E. Z. Karal'a verilmesidir. Ord. Prof. Enver Ziya Karal, yaşamının büyük bir dönemini, Üniversite Öğretim Üyesi, Dekanı ve Rektörü olarak önemli ve verimli hizmetleriyle doldurduğu içindir ki, kendisini, kıymetli bir meslektaşının, Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya'nın "Hocaların Hocası" diye nitelendirmesi, Karal'ın bir yaşam gerçeğini belirtmektedir. Enver Ziya Karal, tarihçi, eğitimci ve düşünür kişiliğiyle, eğitimin gerçek içerik ve amacını, "Eğitim, yalnız okuyup yazmayı öğrenmek değil, özgür düşünceye erebilmektir" diyerek özdeyiş biçiminde açıklamıştır.

Karal'ın Ardından

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 182 · Sayfa: 237-238 · DOI: 10.37879/belleten.1982.237
Tam Metin
Uzun yaşamanın en büyük sakıncası yakın dostları ardarda yitirmenin acısını çekmektir sanırım. Son yıllarda Nusret Hızır, Bedrettin Tuncel ve nihayet Enver Ziya Karal'ın bizleri geride bırakarak göçmelerinin benim gibi 82 yaşını bitirmiş biri için nasıl bir yıkım olduğunu düşünemezsiniz. Enver Ziya Karal benim yalnız çalışma arkadaşım değildi. O, her konuda anlaştığımız, aynı düşünceyi paylaştığımız bir fikir arkadaşımdı. Türk Tarih Kurumu'nda yapılan törende tabutu başında göz yaşlarımı zor tutarak şöyle demiştim: "Büyük bir bilim adamını, büyük bir insanı, gerçek bir Atatürk'çüyü yitirdik. Enver Ziya Karal'ın kişiliğini bütün yönleri ile dile getirmek kolay değildir. İçten halkçı idi. Şatafattan, gösterişten hoşlanmazdı. Alçak gönüllülük başlıca karakteri idi. Arkadaşlarına bir kardeş ve evlat muamelesi yapar, en küçük yardıma teşekkür ederdi. Görev ve sorumluluk duygusu yüksekti. Hiçbir işten kaçınmaz, hiçbir görevi geri çevirmezdi. Atatürk'ü içten sever, inanır, eserlerine ve ilkelerine büyük saygı gösterirdi. Hümanistti, akılcı idi. Sanki öleceğini biliyormuş gibi son günlerini yoğun bir çalışma içinde geçirdi. Yaşlılığına ve hastalığına karşın 1981'in sonlarında Varşova, Budapeşte ve Paris'te yapılan Atatürk seminerlerine birer bildiri ile katıldı. Eski deyimle medeni cesaret sahibi idi, inandığı fikirleri sonuna kadar ısrarla savunurdu. Kanunlara, yönetmeliklere son derece bağlı idi. Her işin meşru olmasını isterdi. Yaşantısı büyük bir sadelik içinde geçmiştir. Kendisiyle kırk yıldan beri tanışırdım. Türk Dil Kurumu'nda uzun yıllar birlikte Yönetim Kurulu üyeliği yaptık. 1941'den beri Türk Tarih Kurumu'nun üyesi idi. 1943'te Yönetim Kuruluna, 1949'da Genelsekreterliğe, 1973'te Başkanlığa seçildi. Kırk yıl içinde birbirimizi hiç incitmedik. Daima fikir birliği içinde idik. Herkese karşı nazikti. Büyük bir hoşgörü sahibi idi. Kendisine ihanet edenleri bile affederdi. Çok duygulu idi. Belleten'in son cildini kendisine gönderdiğim zaman beni telefonda ağlayarak kutlamış, onurlandıracak sözler söylemişti.

Karal ve Anayasa

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 182 · Sayfa: 239-244 · DOI: 10.37879/belleten.1982.239
Tam Metin
18 Ocak 1982 akşamı, arkasında dev eserler, saygı ve sevgi dolu kalpler bırakarak sonsuzluğa göçen Rahmetli üstadımızın, anısına adanan bu sayı için, benden de bir yazı istenildiği zaman, aklıma hemen, O'nun belki en az bilinen bir yönü geldi. 1960-1961 döneminin Temsilciler Meclisi Anayasa Komisyonu Başkanlığı ve bu sıfatla belirttiği görüş ve düşünceleri… Gerçekte, Üstadın uluslararası düzeydeki tarihçiliği, bu süreç içinde Ulu Önder ATATÜRK'ü ve Atatürkçülüğü en iyi anlayan ve anlatan değerli kişiliği, muhakkak ki daha uzun yıllar konumuz olmakta devam edecektir. Ancak, aziz nâşını toprağa verdiğimiz gün, kabri başında Eski Kurucu Meclis Üyesi Suphi KARAMAN'ın da belirttiği gibi, Üstadın bu dönemde, tarihin akışı içinde, o tarihi en iyi bilen bir kişi olarak, olayları değerlendirmedeki ustalığı da elbette ki unutulmayacaktır. Rahmetli KARAL, Kurucu Meclis teşkili hakkındaki 13 Aralık 1960 tarihli ve 157 sayılı kanunun 4'üncü maddesi gereğince, Üniversite Temsilcileri arasında Temsilciler Meclisine üye seçilmiş ve 6 Ocak 1961 tarihinde Meclise katılarak and içmiştir.

Karal İçin

Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 182 · Sayfa: 245-246 · DOI: 10.37879/belleten.1982.245
Tam Metin
Ölüm gerçeği karşısında: "Ey hafıza sen göklerin bir lütfu musun, yoksa cehennemin bir azabı mısın?" demiştir insanoğlu. İşte 40 yıla yakı n bir zaman arkadaşlık ettiğim Atatürkçü dostum Ord. Prof. Enver Ziya Karal yalnız yetenekli bir tarih bilgini değil, aynı zamanda akılcı ve insancı bir tarih bilgesi idi de. Ne gariptir ki yaşantımızdaki yönetim ödevlerimizde (Fakülte, Üniversite, Tarih Kurumu) eski deyimiyle halef-selef olduk. Bu bakımdan birçok hatıralarımı, şu hüzünlü ayrılış gününde kısaca olsa da anlatamayacağım için beni bağışlayacağınızdan eminim. Şu anda O'nun aziz anısı önünde saygıyla eğilirken, sizlere başsağlığı dileklerimle saygılarımı sunuyorum.

Türk Tarih Kurumu'nun Genel Kurul Toplantısı

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 350-390
Tam Metin
Türk Tarih Kurumu'nun 1981 yılı Olağan Genel Kurul toplantısı 16.IV.1981 Perşembe günü saat 10 da Kurum merkezinde yapıldı. Kurum üyeleri saat 9.30 da Kurum'un kurucusu Atatürk'ün Anıtkabrini ziyaret ederek saygı duruşunda bulundular, bir çelenk koydular ve şeref defterini imzaladılar. Saat onda Kurum merkezine dönen üyeler Genel Kurul toplantısına katıldılar. Yoklama sonunda 24 üyenin hazır bulunduğu anlaşıldı. Çoğunluk olduğu için Başkan Ord. Prof. Enver Ziya Karal küçük bir söylevle oturumu açtı. Hastalıkları dolayısıyla bu toplantıya katılamayan Kurum üyelerinden Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu, Prof. Tayyib Gökbilgin ve Prof. Dr. Bahadır Alkım ve Bayan Fakihe Öymen'e birer geçmiş olsun telgrafı çekilmesine karar verildi. Gündemin dördüncü maddesine geçilerek geçen yıl muhabir üyeliğe seçilen Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi Müdürü Prof. Dr. Wolfgang Müller-Wiener'i bir sunuş konuşmasıyla Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal Genel Kurul'a takdim etti. Kendisine üyelik beratı verildi. Prof. Müller-Wiener kısa bir konuşma ile teşekkür etti. Gündemin beşinci maddesine geçildi ve Genel Kurul toplantısını idare etmek üzere başkanlığa Prof. Dr. Coşkun Üçok, ikinci başkanlığa Prof. Dr. Neşet Çağatay, yazmanlıklara da Prof. Dr. Tahsin Yazıcı ve Prof. Dr. Şerafettin Turan seçildiler.

Bir Mektup

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 389-392 · DOI: 10.37879/belleten.1979.389
Tam Metin
Sayın Uluğ İğdemir Sevgili Ağabeyim; Türk Tarih Kurumu Sayın Başkanı Ord. Prof. Enver Ziya Karal'ın gönderdiği ve Siz'in 80'inci doğum yıldönümünüzle Kurumdaki görevinizin 48'inci yılı için düzenlenen tören davetiyesi beni o derecede duygulandırdı ki, gözlerimde sevinç ve iftihar yaşlarının birikmesine engel olamadım. Kafamda ve gönlümde, Atatürk, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, vatan, baba ve aile ocağı kavram ve sevgilerinin tümü, birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak sanki üstün varlığınızda toplanmıştı. 65 yıllık yaşantım, bugünmüş gibi, bütün canlılığıyla gözlerimin önüne serildi. Bu yaşantımın hiçbir anı yok ki, adeta değerli kişiliğinizde sembolleşen bu kavramlardan ayrı ve Siz'inle olan kopmaz bağlılığımızın belirtisi ile dolu olmasın. Türk bağımsızlık savaşının başladığı sıralarda küçük bir çocuk olan beni elinden tutmuş halanız, rahmetli Dul Anacığımın, çocuk gözümde bir dudağı yerde, bir dudağı gökte korkunç devler gibi görünen müstevli düşmanlarımızın ikide birde kapımıza dayanarak şehit babamın ve babanız Kazım Dayımın -evimizin bahçesindeki kuyuya sarkıtarak veya hasta imiş gibi beni yatırdığı yatağın şiltesi altında sakladığı- silahlarının aranmasından korkup Biga'da oturan Siz'lere getirmesiyle başlayan sürekli beraberliğimizin her saf hasım yaşadım yeniden.

Arkadaşımız İbrahim Olgun'u Yitirdik

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 169 · Sayfa: 247-249
Kurumumuzun Osmanlıca uzmanı yazar ve öğretmen arkadaşımız İbrahim Olgun'u 9 Aralık 1978 günü en verimli çağında yitirmenin acısı içindeyiz. Arkadaşımız Kültür Bakanlığı'nın düzenlediği bir toplantıda geçirdiği bir kalp krizi sonunda aramızdan ayrıldı ve 12 Aralık 1978 Salı günü Kurumumuzun giriş holünde düzenlenen bir törenden ve Hacı Bayram Camiinde kılınan cenaze namazından sonra toprağa verildi. Kurumdaki törende Başkanımız Ord. Prof. Enver Ziya Karal şu konuşmayı yaptı : Geçen Cuma günü idi. Sayın Genel Müdür Uluğ iğdemir ile Kurumdan çıkmak üzere idik. Holde İbrahim Olgun'a rastladık. O da çıkmak üzere idi. Yüzünde her zamanki tatlı tebessümü vardı. Bir süre kapının önünde konuştuk. Sonra birbirimize iyi tatiller dileyerek ayrıldık. Kim derdi ki, onunla bu görüşmemiz son olacakmış. Kim düşünebilirdi ki, onun kurumdan o günkü çıkışı son çıkışı imiş. insanoğlu nereye giderse gitsin, nerede bulunursa bulunsun, kaderi peşini bırakmaz, onunla beraber olurmuş. İbrahim'i bu beklemediğimiz sonsuzluk yolculuğuna çıkartan kaderinden başka ne olabilir ki? Öyle sanıyorum ki onun üzerimizde bıraktığı ve daima hatırlayacağımız yüzünü süsleyen o tatlı tebessümü idi. Bu tebessümün arkasında saklı nezaketini ve arkadaşlığını daima hatırlayacağız.

Prof. Dr. Cemal İzzet Tukin (1907 - 1977)

Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 164 · Sayfa: 745-748
Tam Metin
Türk tarihçileri arasından bir kişi daha 6 Ağustos 1977 günü aramızdan ayrıldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi emekli profesörlerinden olan Tukin, uzun süren bir rahatsızlıktan sonra, hak ettiği emekliliğin tadına varamadan rahmete kavuştu. Daha gençlik yıllarında tutulduğu hastalıktan bir türlü şifa bulamayan, Sonçağ Tarihi Kürsüsü'nün eski başkanı Tukin, tarihçilik sahasında Boğazlar Meselesi'ne aşırı düşkünlüğü ile tanınmıştı. Bir belge derlemesi yanında, Türkiye'de sayısı pek sınırlı, terkip yapıt hüviyetine de sahip bulunan bu kitabında, ilk göreve başladığı Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ndeki çalışma yıllarının izleri bulunmaktadır. Bu fakültede sayısı çok olan Alman profesörlerinin takrirlerini Türkçeye çeviren Tukin, ayrıca Reform devrine de ilgi duyardı. 1941 senesinde İstanbul'a, Prof. Enver Ziya Karal ile becayiş yaparak gelince, o devrin öğrencileri imtihanlarına şöhretini duydukları yeni hocalarının konularına göre hazırlamışlardı. İstanbul'daki çalışmalarına daha önceleri başlayan merhum, Hariciye Vekaleti Arşivi'nde Girit sorununa ait belgelere ayrı bir ilgi duymuş, bu adanın eski devirlerinden günümüze kadar hangi güçlerin etkisi altında bulunduğunu incelemiş, Türk egemenliği devrine ait çok sayıda belgeyi deneme olanağını bulmuştu. Bu mesainin sonuçları Belleten'de bir makale ve İslam Ansiklopedisi'ndeki madde ile sınırlı kalmakla beraber, seminerlerinde yayınlama olanağını bulamadığı notların' öğrencilerine ders olarak vermişdi.

Ord. Prof. Enver Ziya Karal'ın Konuşması

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 153 · Sayfa: 17-24 · DOI: 10.37879/belleten.1975.153-17
Tam Metin
Sayın Başbakan, Sayın Mevhibe İnönü, Sayın Davetliler, Sayın Başbakanla, Sayın Afet İnan gibi bendeniz de hatıralar anlatmak isterdim. Ama ne yazık ki, kendileri kadar İnönü'yle temas etmiş değilim. Birtakım anılarım yok değil, var; fakat söylenecek kadar önemli görmediğim için onları tekrarlamıyacağım; başka yönden İnönü hakkında, şu anda, toparlayabildiğim bilgilerle onu anmağa çalışacağım. Bir Fransız düşünürü, "zaman kendiliğinden ne iyidir, ne kötüdür" diye bir söz söylemiştir. Gerçekten de böyledir. Zamanı değerlendiren insandır. İnsanın hayatında yaptıklarıdır. Kendi çıkarları üstüne yükselip yurt için, millet için ve hatta bunlar da yetmez, insanlık için yaptıklarıdır.