7 sonuç bulundu
The Relations Between the Ottomans, Zionists and Palestinian Jews as Refl ected in Israeli History Textbooks
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 298 · Sayfa: 1131-1166 · DOI: 10.37879/belleten.2019.1131
Özet
Tam Metin
Israeli history textbooks published since 1948 dwell at length on the Ottoman government's relations with the Zionists and its policies toward the Palestinian Jews. Explaining the Ottomans' opposition to Jewish settlement in Palestine, the textbooks acknowledge their concern that a non-Muslim majority could emerge there to demand autonomy or independence, as had happened earlier in the Balkans. However, they sharply criticize the wartime policies of Jamal Pasha against the Jewish community in Palestine. Although they concede that the majority of the community remained loyal to the Ottoman government, they mainly attribute this to their fears of a harsh retaliation from the part of the government. In contrast, they consider the pro-British activities of Nili and the Hebrew Battalions as the right kind of investment for the future of the community.
The Lloyd George Government of the UK: Balfour Declaration the Promise for a National Home to Jews (1916-1920)
Belleten · 2018, Cilt 82, Sayı 294 · Sayfa: 727-759 · DOI: 10.37879/belleten.2018.727
Özet
Tam Metin
Palestine, throughout modern known history has been geographically called "the least of all lands". Meanwhile because hosted holy shrines of three monotheistic religions, it was/is one of the most praised/precious small piece of land on the globe. Palestine came under Ottoman rule after Sultan Selim's Egyptian Campaign in 1517 and until the year of 1917 was an Ottoman land during 400 years. Before Ottomans, following old Roman experience, small colonies or administrations had been planted in Palestine with the express intention of preventing the political regeneration of the Jews. Under Ottoman rule, Jews and other two religions have been peacefully living in Palestine. In 1897 at Basel Congress, World Zionist Organization decided to establish a Jewish State in Palestine. They asked Ottoman Sultan Abdulhamid II for a national home in Palestine but could not achieve what they desired. Abdulhamid II also restricted Jewish pilgrimage to Palestine to prevent any possible de facto unpermitted foreign settlement of Jews. But, due to corruption and bribery of local rulers that rule could not be implemented properly. Nowadays addressing their future plans Zionists were asking to send high number of Jews to Palestine and the progress taken by bribery was not enough such kind of stream. The opportunity Zionists looking for emerged during WWI while British search of support for unsustainable war economy. In the year of 1916, a Zionist sympathizer Lloyd George became British Prime Minister and Foreign Minister of his Cabinet Arthur Balfour proclaimed his famous publication promising a national home hence Israeli State for Jews. To realize that aim Palestine had to be occupied and become a British colony. This paper will search archive documents and related second hand publications to shed light on Zionist activities and establishment process of Israel, special focus will be put on the role of Lloyd George Government. Arab reactions, especially the attitude of Sheriff Hussein and his son Faisal to the developments also will be discussed.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa Yönetimine Karşı Filistin Muhalefeti
Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 979-1002 · DOI: 10.37879/belleten.2015.979
Özet
Tam Metin
1831 yılında Osmanlı yönetimine isyan eden Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa Suriye ve Filistin bölgesinin yönetimini zorla ele geçirdi. Buralarda merkezi otoriteyi güçlendirmeye, vergi sistemini düzenlemeye ve zorunlu askerlik sistemini uygulamaya çalıştı. Bu faaliyetleri bölge halkını tedirgin etti. İnsanların tepkisi kısa sürede büyük bir isyana dönüşerek Mısır yönetimini oldukça zor bir durumda bıraktı. Biz bu çalışmamızda Mısır yönetiminin Filistin'de tesis etmeye çalıştığı idari sistemin Filistin halkını nasıl etkilediğini ve bu etkinin neden bir isyana dönüştüğünü anlatmaya çalışacağız.
İslâmî Dönemde (638-1099) Filistin'e Yahudi Göçü ('Aliya: עלייה)
Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 274 · Sayfa: 641-690 · DOI: 10.37879/belleten.2011.641
Özet
Tam Metin
'Aliya, Yahudilerin kalıcı olarak yerleşmek amacıyla bir bölge ya da ülkeden Filistin'e yaptıkları göç anlamına gelmektedir. 1948 yılında kurulan İsrail Devleti, XIX. yüzyıldan itibaren siyasi Siyonizm hareketiyle teşvik edilen bu göçler sonucu ortaya çıkmıştır. Elinizdeki araştırmada modern dönem öncesinde, fethinden Haçlı işgaline kadar İslami dönemde (638-1099), Yahudilerin Filistin'e göçleri ve bu göçlerdeki etkenler üzerinde durulmuştur. Araştırılan zaman diliminde Yahudilerin, modern dönemlerdeki Siyonist gayelerle yaptıklarına benzer şekilde Filistin'e göç etmeleri süz konusu olmamıştır. Müslümanların iyi muamelesi, Yahudileri modern dönemlerdeki gibi herhangi bir yurt arayışına sevk etmemiştir. Hac, kutsal mekanları ziyaret ya da bu mekanlara yakın yerlerde yaşamak gayesiyle göç eden Yahudiler olmakla beraber, bu dönemde Filistin'e Yahudi göçündeki temel etken ekonomiktir. Miladi X. asırdan itibaren doğu İslam dünyasında siyasi ve sosyo-ekonomik düzenin bozulması sebebiyle meslek sahibi pek çok Yahudi batı İslam dünyasına (Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika), bu arada Filistin'e de yerleşmiştir. Bu dönemde Filistin'e Yahudi göçünü teşvik eden yegane mezhep Karailiktir. Karailer mesihin gelişini hızlandırmak için müntesiplerini Filistin'e göçe teşvik etmişlerdir. Aynı dönemlerde Yahudilerin çoğunluğunu oluşturan Rabbani/Ortodoks Yahudilerde ise bu amaçlı bir göç hareketi mevcut değildir.
Osmanlı Hâkimiyetine Girmesinden Hemen Sonra Dimaşk'tan Bahseden Bir Yahudi Kaynak
Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 561-568
Özet
5282 (m. 1521-22) yılında bir İtalyan Yahudisi Filistin'e yaptığı yolculuğa dair İbranice kısa bir seyahatname bırakmıştır. Şimdiye kadar bu seyahatnamenin herhangi bir yazması bilinmediği gibi müellifinin adı dahi bize ulaşmamıştı. Filistin'e yapılan seyahatlere dair eski bir İtalyan koleksiyonu içinde yer alan bu seyahatnamenin metni 1785 yılında Jacob Barukh b. Moshe Hayyim adlı biri tarafından Shibhhe Yerushalayim adıyla Leghorn'da yayınlanmış, daha sonraki zamanlarda da müteaddit baskıları yapılmıştır.
"Defter Congress" (Tahrir Defterleri Kongresi)
Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 231-236
Özet
Tam Metin
İlk ikisi Konya'da yapılan Tahrir Defterleri kongrelerinin (Defter Congress) üçüncüsü 18-19 Mart tarihleri arasında Almanya'nın şirin bir kenti olan Erlangen'da yapıldı. Katılım planlamanın üzerinde idi. Başta Türkiye olmak üzere Avrupa'nın bir çok ülkelerinden ilim adamları katıldılar. Ayrıca Filistin'den Kamal Abdulfattah ve Amerika'dan Heath Lowry ile Margaret Venzke katılanlar arasında idiler. Bildirilerin ve alınması gereken kararların çokluğu iki günlük ağır bir çalışma temposunu gerekli kıldı. Mamafih gerek seyahat gerekse bildirilerin çekici olmaları bir taraftan dinlenmemizi diğer taraftan tatlı bir yorgunluğun zevkini tatmamızı sağladı.
Yahudilerin Filistin'e Yerleştirilmeleriyle İlgili Olarak II. Abdülhamid'e 1879'da Sunulan Lâyiha
Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 219 · Sayfa: 565-580
Özet
Tam Metin
Bilindiği gibi Yahudiler yüzyıllar boyunca sürgün hayatı yaşamış bir toplumdur. M. Ö. 586'da önce Babil'e sürülmüşlerdir. II. ve IV. asırlarda ise Romalılar ve Hıristiyanlar tarafından ikinci defa ülkelerinden kovulmuşlardır. Böylece, Yahudiler için "Diaspora" hayatı başlamış ve bunun neticesinde de Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına dağılmışlardır. Ancak gittikleri pek çok yerde, özellikle Hıristiyan ülkelerinde daima ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmüşler ve horlanmışlardır. İş bununla da kalmamış, 1290'da İngiltere'den, 1394'de Fransa'dan (kısmen), 1492'de İspanya'dan, 1496'da ise Portekiz'den tamamen kovulmuşlardır. Bu baskılar ve sürgünler sonunda pek çok Yahudi Doğu Avrupa'ya ve bilhassa Osmanlı İmparatorluğu'na sığınmıştır.