3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Han
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı

Kırım Hanı Murad Giray'ın Adli Reformu

Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 273 · Sayfa: 571-578
Kırım Hanı Murad Giray'ın (1089/1678-1094/1683) henüz saltanatının başlangıcında giriştiği adli reform teşebbüsü Kırım Hanlığı tarihinin girift hadiselerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Han tahta oturduktan hemen sonra adli işlerde, şeriatın yerine "Cengiz Töresi"nin esas alınmasını buyurdu ve kadıaskerlik makamını ilga ederek yerine "törebaşı"nı atadı. Ancak bu reformun devamı gelmemiştir: çok geçmeden Murad Giray, Türkler ile birlikte askeri harekâta katılmak için sultanın ordugâhına geldi. Burada Vani Efendi (V. D. Smimov'un deyimi ile tam bir vavsız evliya idi) adında biri hani bunun şeriata karşı yapılmış bir irtica hareketi olduğuna ikna etti.

Ruha (Urfa) Hanları Üzerine Bir Değerlendirme

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 254 · Sayfa: 131-144
Tam Metin
Urfa hanları, genel plan şemaları açısından Osmanlı hanlarının özelliklerini yansıtırken; mimari detaylar, malzeme, süsleme ve yapı elemanları ile de bölgesel özellikleri ön plana çıkarır. İki renkli taş malzemenin kullanımı, tercih edilen örtü sistemleri, dilimli ve kaş kemerler, süslemenin sade özellikleri bölgesel etkileri yansıtır. Tespit ettiğimiz 32 handan 11 tanesinin günümüze gelmiş olması, kültür varlıklarımızın ne kadar hızlı bir şekilde yok olduğunu göstermektedir. Bu hanların büyük bir çoğunluğunun yakın zamanlarda yok edildiğini düşünürsek, bu tahribatın gün geçtikçe daha da yoğunlaştığı görülmektedir.

Ankara Arkeoloji Müzesinin İlk Kuruluş Safhası ile İlgili Anılar

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 309-312 · DOI: 10.37879/belleten.1979.309
Tam Metin
1938'den önce, Ankara'nın Çıkrıkçılar yokuşunda Emin Bey apartmanının üst katındaki bir dairenin kiracısı idim, pencerelerden her bakışımda harap Bedesten ile ona bağlı Han'ın silüetleri gözlerimin önünde dikilirlerdi. Bedesten ile Han'ın eskiden sof ticaret merkezi, kervanların ve esnafın kaynaştığı transit yeri olduğunu biliyordum. Üstelik Bedesten'in Fatih devri sadrazamı Mahmut Paşa (1461-1471) Han'ın ise Rum Mehmet Paşa'nın eseri olduğunu öğrenmiştim. Zamanla buraya Ahievâ'ın himmeti ulaşamadığı için çökmekten kurtulamamış, en yeğni (hafif) deyimi ile çöplük haline gelmişti. Kubbeleri çökmüş, kırık dökük dükkanların tapulu sahipleri ortadan çekilmişlerdi. Esnaflar iç kalenin kapısı önündeki alanda ve çevresinde geleneği yaşatmağa çalışıyorlardı. Esnaf'ın, zikri geçen kapının üstündeki "Kale sakinleri her çeşit vergiden muaftır." ibareli, İlhani Hükümdarı Ebu Sait Bahadır Han'a ait, yazıtdan acaba haberleri varmı idi? Zamanın değişmesi ile hükümler de değişmişti. Az içerde Selçuk'lular zamanından kalma basit ancak şaheser olan mihrâbı ile san'at dünyasında tanınan Alaaddin Cami'i yer alıyordu. Özel yapılar sur duvarları üstüne tırmanmışlar ve bazıları saygısızca burçların tepelerine oturmuşlardı. İç kalede ortaçağ olduğu gibi yaşıyordu. Sur'un dış yüzünde bir kovuğa yerleşen Osmanlı Bankası şubesi, çağ dışılık (Anachonizm)i yansıtıyordu.