19 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 19
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Ali M. Dinçol 2
- Sedat Erkut 2
- Yaşar Coşkun 2
- A. Götze 1
- Ahmet Ünal 1
Anahtar Kelimeler
- Hititler 19
- Anadolu 7
- Tarih 4
- Arkeoloji 3
- Alacahöyük 2
- Boğazköy 2
- Çivi yazısı 2
- Çorum 2
- Hiyeroglif 2
- Höyük 2
Hititçe Metinlerde Geçen KURIDHulana-/ KUR IDSĺG ‘Yün Nehri Ülkesi’ Üzerine Yeni Bir Değerlendirme
Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 288 · Sayfa: 357-370 · DOI: 10.37879/belleten.2016.357
Özet
Hititçe metinlerde nadiren adına rastladığımız ama aslında stratejik olarak anahtar bir rol oynayan "KUR IDHulana-": Hulana Nehri Memleketi'nin lokalizasyonuna yönelik birkaç teklif bulunmaktadır. Bir taraftan Hitit Devleti'nin kuzeyinde Pala-Tumana Bölgesi ve Kaška Bölgesi'ne lokalize edilen bazı yerleşimlerle birlikte anılması ama diğer taraftan nehrin doğduğu dağın Aşağı Ülke'ye yerleştirilmesi, lokalizasyonu oldukça güçleştirmektedir. Hem bir akarsu hem de bu akarsuyun vadisinde ya da kıyısında kurulmuş olan bir şehre ve ülkeye işaret eden bu yerleşim, Hititçe metinlerden bildiğimiz Huwatnuwanta Dağı ile birlikte anılmaktadır. Hititlerin Baş Tanrısı Fırtına Tanrısı ile de yakından bağlantılı olan bu dağ, kutsal bir dağ görünümündedir. Dolayısıyla hem Huwatnuwanta Dağı hem de Hulana Nehri Memleketi'nin lokalizasyonuna yönelik yapılacak olan bu çalışma bölgenin tarihi coğrafyası açısından da önem taşımaktadır. Çalışmada adı geçen yerleşim isminin etimolojisi incelenerek bazı yeni yorumlar yapılacaktır. Ayrıca Hititçe metin yerlerinde bu nehir ülkesinin geçtiği pasajlar yeniden gözden geçirilecek, daha önce yapılmış olan teklifler de göz önünde bulundurularak, bazı yeni öneriler paylaşılacaktır.
ULF-DIETRICH SCHOOP, Das anatolische Chalkolithikum. Eine chronologische Untersuchung zur vorbronzezeitlichen Kultursequenz im nördlichen Zentralanatolien und den angrenzenden Gebieten, Urgeschichtliche Studien 1, Remshalden, 2005, Verlag Bernhard Albert Greiner, 1-441 sayfa + 1-187 Leva + 2 harita [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 261 · Sayfa: 773-776
Özet
"Im Zwielicht einer unvordenkbaren Vergangenheit unsicher tastend" - "Bilinmeyen geçmişin alacakaranlığında aranmak": Heinrich Schliemann'ın 1881'deki "Ilios" kitabında yer alan bu sözü, kısa bir cümlede, kanıtları çağdaşı yazılı kaynaklarla karşılaştıramadan, yalnızca sessiz artifaktları yorumlamalarımıza bağlı prehistorik araştırmalardaki engelleri çok iyi açıklar. Bununla birlikte, tüm kültürel değişiklikleri, buluşları ve felaketleriyle, bu "bilinmeyen geçmişi" aydınlatmak için farklı prehistorik çağlardaki araştırmalar geçen yüzyılda farklı bir adımla ilerledi.
Alaca Höyük Çift Başlı Arslan (Ur. Maḫ) Protomu Taslağı
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 285-294 · DOI: 10.37879/belleten.1995.285
Özet
Tam Metin
Eser, 1994 yılında Çorum iline bağlı Alaca ilçesi sınırları içinde, Hititlerin başkenti Boğazköy (Hattuša)'ün 34 km. kuzeydoğusunda yer alan Alaca Höyük'de, Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izniyle, Çorum Müzesi Müdürlüğü'nün başkanlığında yapılan "Çevre Düzenlemesi ve Temizliği" çalışmalarında açığa çıkarılmıştır.
Šuppiluliumaš'dan Muwatalliš'in Mısır Savaşı'na kadar Anadolu
Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 220 · Sayfa: 863-882
Özet
Tam Metin
Šuppiluliumaš'ın bir veliaht prens ve askeri bir lider olarak devlet işlerinde rol oynamaya başladığı zaman Hitit Devleti'nin içinde bulunduğu şartlar, bir Hitit tarihçisi tarafından sade fakat etkileyici bir sıralama şeklinde özetlenmektedir. Tarihçi, her sınırda Hatti düşmanlarının saldırmakta olduğunu ifade etmektedir. Kuzeydeki Kaška halkı esas Hatti ülkesini istila etmiş ve Nenašša'yı ele geçirmiş; bizzat başkent Hattuša'yı yakarak yerle bir etmişti. Güney Batı'da Arzawa halkı aşağı ülkeyi istila etmiş, Tuwanuwa ve Uda'yı ele geçirmişti. Doğuda Azzi'ler Yukarı Ülke'yi istilâ etmişler ve Šamuha'yı ele geçirmişlerdi. Arawanna'dan (Kuzey Batı'da) ve Išhuwa ve Armatana'dan (Güney Doğu'da) daha küçük çapta akınlar yağma amacıyla yapılmış, bu akınlar, sırasıyla Kaššiya ve Tegarama ülkelerine ve Kizzuwadna (yani Kapadokya Comanası) şehrine ulaşmışlardı.
Samsat'ta Bulunan Hiyeroglifli Bir Mühür Baskısı
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 1-2
Özet
Tam Metin
Aşağı Fırat havzasının en büyük yerleşim merkezi olan Samsat Höyük'te arkeolojik kurtarma projesi çerçevesinde Prof. Dr. Nimet Özgüç tarafından yapılan kazıların 1987 yılı kampanyası sırasında, şimdiye kadar elde edilen nisbeten az sayıdaki Hitit yazılı belgelerine bir yenisini ekleyen, hiyeroglifli bir mühür baskısı ele geçirilmiştir.
Hititlerde Tuz ve Kullanımı
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 1-8
Özet
Tam Metin
Bu çalışmaya ileride tuz ile ilgili yapılacak kapsamlı bir araştırmaya baz oluşturmak amacıyla başladık. Elde edilen ilk bulguları yararlı olacağı düşüncesiyle bir an önce yayınlamayı yeğledik. İnsan vücudunun yapı taşlarından olan, halk arasında "yemek tuzu" adıyla anılan Sodyum klorür'e (NaCl) erişkinlerde günde 10-20 gr. gereksinim duyulmaktadır. Bitkisel gıdalarla beslenen insanlarda aldığı besin gereği potasyum vücutta yoğunlaşmaktadır. Potasyum idrarla vücuttan çıkarken sodyumu da beraberinde götürmektedir. Böylece doğal olarak vücuttaki gerekli tuz miktarı azalmakta ve metabolizmanın tuz gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca terleme ve bazı diğer yollardan vücuttaki tuz eksilmektedir. İlkçağda insanların tarımsal üretime geçmeleri, bitkisel gıdalara yönelmeleri daha az et yemelerine neden olmuştur. Böylece tuzun ek olarak alınması gereksinimi doğmuştur. Bu durum insanları doğal tuz kaynaklarından yararlanmaya yöneltmiştir.
II. Muwatalli'nin Mühürleri Üzerine Gözlemler
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 9-14
Özet
Tam Metin
II. Muwatalli'nin yedi mühür baskısı elimize geçmiştir. Bunlardan ikisinin diğer kral mühürlerinden farklı olmamalarına karşın, geriye kalan beş mühür baskısı özgünlüklerinden ötürü çok ilgi çekmişlerdir. Örneğin, bu mühürlerin göbeğinde yer alan konuya ilk kez rastlanmaktadır ve hiyeroglif kümelerinden birinin okunuşu için çeşitli varsayımlar öne sürülmüştür. Bu varsayımların hepsi II. Muwatalli'nin soyadını okuma çabası göstermişlerdir. Biz başka bir varsayım düşünüyoruz.
Hitit Çivi Yazılı Belgelerin Işığı Altında İlk Çağda Tuuanuua
Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 477-486
Özet
Anadolu'muz bilindiği üzere, dağlarla kuşatılmış, yüksek yayla konumunda bir toprak parçasıdır ve Eskiçağ Tarihçileriyle, Filologlar tarafından "Küçük Asya" diye tanımlandırılmıştır. Asya'nın Avrupa'ya uzanan elidir ve iki kıt'a arasında uzanan bir köprüdür. Bu vasfı, onun tarih boyunca iki anakara arasındaki siyaset ve kültür alışverişi hususunda en önemli rolü üstlenmesini sağlamıştır. Bu köprü güneyde Toros'lardaki "Kilikya" kapıları ile Kafkas'lardaki "Demirkapı" geçitleriyle birbirlerine bağlanmışlardır. Bu kapılar hem giriş ve hem de çıkış kapıları şeklinde tarih boyunca kullanılmışlardır. Bu kapılar kullanılmadan Küçükasya'dan geçilemeyeceği anlaşılmıştır. Toroslar sistemi, Akdeniz Bölgesi ile İç Anadolu'yu ayırır ve bu iki bölge arasında ancak birkaç geçit vasıtasıyla bağlantı kurulabilir. Toroslar sistemini "Kilikya Kapıları" yoluyla aşmak mümkündür. Hatay ile İç Anadolu'nun irtibatını sağlayan bu geçitler tarihte Kuzey Suriye ile Anadolu'nun siyasal ilişkilerinin devamlılığını temin etmişlerdir. Konumuz gereği bu geçitler ve Akdeniz Bölgesiyle bilhassa ilgileniyoruz ve üzerinde biraz fazlaca duruyoruz. Bu geçitlerden ilki en doğudaki "Gülek Boğazı"dır, diğeri ise Orta Toroslarda Karaman ile Silifke arasındaki sarp "Yellibel Geçiti"dir. En batıdaki ise Batı Toroslardaki Burdur-Korkuteli-Elmalı hattının teşkil ettiği tabii yoldur. Bunlardan başka Göksu ve Köprüsu vadilerinin oluşturduğu tabii geçitler vardır. Bu yollardan herhangi biriyle yerleşmeye uygun, verimli Güney Anadolu sahil ovaları Kilikya ve Pamfilya'ya varılır. İşte Ereğli'miz, coğrafi konumu gereği, tarihin ilk devirlerinden beri bu geçitlerden geçmek isteyenlerce elde edilmesi, konaklanması veya uğranılması zorunlu, vazgeçilmez merkezlerden biri olmuştur. "Geç Hitit Beylikleri" dönemindeki "Tuvana Krallığı"nın varlığı da bu düşüncemizi ispat etmeye yarayan delillerden biridir.
nuntarriiasḫaš Bayramında Hitit Kralının Kült Gezileri
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 407-428
Özet
Anadolu'muzda M.Ö. II. bin yıllarında yaşamış ve büyük bir uygarlık kurmuş olan, bilim çevrelerince Hititler olarak adlandırılan bu kavim dinî törelerine çok bağlı bir toplumdu. Sık sık dinî âyin ve törenler yapmakta ve de tanrılarına çok çeşitli kurbanlar sunarak bayramlarını kutlamakta idiler. Kazılar sonunda ele geçen kültür kalıntılarının yanında daha az sayıda bulunan Hitit çivi yazılı filolojik malzemenin büyük bir çoğunluğunu dinî mahiyette olanlar oluşturmaktadır. Bu metinlerde genellikle bayram ritüelleri ile dinî âyinler tasvir edilmekte ve tanrılara sunulan kurbanlar sıralanmaktadır. Diğer ele geçen kültür kalıntılarının büyük bir çoğunluğu da dinî mahiyettedir. Konumuz olan nuntarriiasḫaš Bayramı da bu tür bayramlardan biridir.
Anadolu-Mezopotamya İlişkileri Çerçevesinde Ortak Bir Kelime: ḫupurni
Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1505-1508
Özet
Hititler kendilerinden önce Anadolu'da yerleşmiş kavimlerin veya hâkimiyetleri altına aldıkları toplulukların tanrılarına da tapıyorlardı. Bu yabancı tanrılara edilen duaları bazan da onların dilinde yazıyorlardı. İşte M. Ö. üçüncü binin ortalarından başlayarak Mezopotamya ve zamanla Eski Önasya'ya yayılan Hurri kavminin konuştuğu dile ait kelime ve cümlelerin Boğazköy çivi yazılı metinler içerisinde, öncelikle dinî metinlerde yer aldığını görmekteyiz.