17 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Kayseri
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

II. Abdülhamid Döneminde Kayseri İptidai Mektepleri (1876-1908)

Belleten · 2023, Cilt 87, Sayı 308 · Sayfa: 153-193 · DOI: 10.37879/belleten.2023.153
Tam Metin
Osmanlı Devleti’nin son yüzyıllık döneminde en önemli yenileşme alanlarından biri de eğitimdi. İlkokul düzeyindeki eğitim yüzyıllardır Sıbyan Mektebi yahut Mahalle Mektebi denilen okullar aracılığı ile sürdürülmekteydi. Bu okullar, XIX. yüzyılın ikinci yarısında öğrencileri makul süreler içerisinde okuryazar yapamama başta olmak üzere genel anlamda verdikleri eğitimin niteliği nedeniyle eleştiriye uğradı. Eğitim alanındaki yenilikler II. Mahmud döneminde başlayıp Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde devam etti. Bu dönemlerde diğer düzeylerde önemli adımlar atıldıysa da ilkokul seviyesindeki eğitimde aynı ölçüde bir değişim yaşanmadı. 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin çıkarılmasından sonra Batı tarzında eğitim veren örnek ilkokullar açılmaya başladı. Daha sonra “iptidai” adıyla sıbyan mekteplerinden ayrışacak olan bu okulların sayısı II. Abdülhamid döneminde hızla arttı. Kayseri’deki ilk iptidai mektebi 1893’te açıldı; zamanla sayıları arttı. Dersler sıbyan mekteplerinin aksine Maarif Nezareti tarafından belirlenen öğretim programı kapsamında verilmekteydi. Bu çalışmada şehirdeki iptidailerin açılması, görev yapan öğretmenler ile arşiv kayıtlarının nispi zengin içerik sunması nedeniyle dört erkek ve iki kız iptidaisindeki eğitim-öğretim faaliyetleri (dersler, sınavlar, başarı başarısızlık vs.) ve öğrencilere dair (sayı, yaş vs.) bilgiler verilmektedir. Bilgilerin önemli bir kısmına bu altı okulda öğrenim gören öğrencilerin imtihan cetvellerinin incelenmesi ile ulaşılmıştır. Bu çalışma yalnız Kayseri iptidai mektepleri hakkında değil, aynı zamanda geniş sınırlara sahip Osmanlı Devleti’ndeki ilkokul eğitiminin genel özellikleri hakkında da fikir verecektir. Çalışma, arşiv belgeleri ile bahse konu iptidailerde öğrenim görmüş bazı öğrencilerin anıları ve diğer kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Erken Cumhuriyet Döneminde (1923-1945) Kayseri'de Okul Yapıları

Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 278 · Sayfa: 271-302
Cumhuriyet eğitim tarihinin tüm örneklerinin görülebileceği Kayseri'deki okul yapılarını inceleyen bu çalışma 1923-1945 yılları arasında inşa edilip günümüze ulaşabilmiş 15 örneği içermektedir. Bu örneklerden 9 tanesi köylerde bulunmakta ve birbirlerinden farklı tasarım özellikleri göstermektedir. Mekân bakımından tek derslikten altı dersliğe kadar farklı düzenlemeler içeren örnekler içinde Nize Köyü ilköğretim okulu tek derslikli tek okuldur ve köy enstitüsü mezunlarının çalışabileceği derslik, işlik (demircilik atölyesi) ve lojmandan oluşan tasarımıyla yarışma sonucu elde edilmiş bir planın devrin yönetmeliklerine göre uygulanmış halidir. Safa Mektebi ve Cin Ahmet Köyü ilkokulu girişe paralel koridorun arkasına yerleştirilmiş iki derslik ve bir idari bürodan oluşur. Bünyan Sağlık Meslek Lisesi (Eski Namık Kemal İlkokulu) ve Artmak Köyü ilkokulunda üç derslik ve bir idari bürodan oluşan tip projenin uygulaması söz konusudur. Yeşilkent, Akkışla Cumhuriyet, Kaynar ilkokulları ile Pazarören Köy Enstitüsü H plânlı bir tasarıma sahiptirler ve giriş cepheleri üçgen alınlıklı ahşap revaklı birer sundurmayla vurgulanmıştır. 1940'lı yılların başında inşa edilen Kız Meslek lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü modern betonarme inşaatın temsilcileri olarak öne çıkarlar. Olgun ölçüleri, temiz taş işçiliği ve anıtsal giriş revağıyla Develi Lisesi sanatçı imzası (Süleyman Unutulmaz) taşıyan tek eserdir. İncelenen okullar içinde birisi (Zile İlkokulu) hariç tamamı taş malzemeyle inşa edilmiştir. Zile ilkokulu, ahşap hatıllar yerleştirilmiş kerpiç malzemeyle inşa edilmiştir. Günümüze ulaşan bu okullar, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini ve ideolojisini yeni nesillere anlatabilmek, tabir yerindeyse "ulus inşa edebilmek" amacıyla çoğu köylere dikilmiş birer anıt kimliğine sahiptirler.

Evliya Çelebi'nin Gözünden Bir Kayseri Şehri Okuması

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 277 · Sayfa: 817-848
Geçen yıl dünyanın en tanınmış seyyahlarından Evliya Çelebi'nin (25 Mart 1611-1683), doğumunun 400. yılı kutlanmıştır. Bu bağlamda, 2011 yılı UNESCO tarafından "Evliya Çelebi Yılı" olarak ilan edilmiştir. Öte yandan 2010 yılında Avrupa Konseyi, insanlık tarihinde farklı kültürlerin kaynaşmasına en çok katkıda bulunan 20 kişi arasında Evliya Çelebi'ye de yer vermiştir. Onu böylesi bir ayrıcalığa kavuşturan ise 10 ciltlik Seyahatname adlı eseridir. Bu saygın eserde seyyah, yarım asır boyunca gezip gördüğü yerleri, o günün koşullarında oldukça titiz bir şekilde ele almıştır. Evliya Çelebi, bu gezi kitabında, Osmanlı coğrafyasının büyüklü küçüktü pek çok yerleşmesinin tarihini, yöneticilerini, mimari özelliklerini, dillerini, sosyal ilişkilerini, insanlarını, hikayelerini ve olaylarını kendi gözlem ve araştırmaları ışığında özgün bir dille anlatmıştır. Bu makale, Evliya Çelebi'nin Seyahatname adlı eserine bağlı olarak, onun Kayseri şehrini nasıl okuyup analiz ettiği ve bizim bu şehir okuması ile şehir analizini nasıl incelememiz gerektiğini saptamayı amaçlamaktadır. Kısaca onun yazdıklarından hareketle mimarlık ve şehircilik yönünden bir Kayseri şehri okumasını konu edinmektedir. Bu kapsamda Evliya Çelebi'nin gözünden Kayseri şehri çözümlemesi gerçekleştirilmiş, Kayseri'de gezdiği rota farklı ölçeklerdeki iki harita üzerinde işaretlenerek mekansal tarihe bir gönderme yapılmış ve mekansal verilerin güvenirliği tablolar üzerinde sınanmıştır.

Son Eretnalı Sultanı II. Mehmed Bey’in Mezar Taşı

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 266 · Sayfa: 109-114
Kayseri'de Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad'ın inşa ettirmiş olduğu Sultan Hanı'nın içerisinde Selçuklu lahit tarzında mermer bir mezar taşı bulunmaktadır. 2007 yılında Vakıflarca yarım kalmış restorasyonuna devam edilen Han'ı(1) son ziyaretim esnasında, odalardan çıkarılarak avluya konmuş olan mezar taşını inceleme imkânını buldum ve taşın son Eretnalı Sultanı II. Mehmed Bey'e ait olduğunu hayretle gördüm.

Asurlu Tüccarların M.Ö. 2. Bin Yılın İlk Çeyreğinde Anadolu'da Faiz Uygulaması

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 425-466
Asur Ticaret Kolonileri Çağı adı verilen dönem (M.Ö. 1975-1725) Anadolu'da tarihin başladığı zaman olup, bu devre ismini veren Asurlu tüccarlar Anadolu'ya gelerek yerleşmiş oldukları şehirlerde iki asır boyunca Anadolu halkıyla birlikte yaşamışlardır. Asurlu tüccarlar Anadolu'ya çivi yazısını da getirmişler ve böylece Anadolu tarihi devirlere girmiştir. Bu dönemle ilgili bilgilerimizin büyük kısmı, Kayseri'nin 20 km. kuzeyinde bulunan Kültepe eski Kanis/karum şehri harabelerinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan çivi yazılı belgelerden gelmektedir. Bu belgeler, tüccarların mektupları, mahkeme zabıtları ve borç verdiklerinde yazdırmış oldukları senetlerden oluşmaktadır. Senetlere baktığımızda sırasıyla; borç miktarı, borçlu, alacak'', tarihleme, vade tespiti kaydedilerek ödenmemesi halinde ilave edilecek faiz belirtilmektedir. Sonra o yılda limum olan şahsın adı zikredilmekte ve en son şahitlerin ismi geçmektedir.

Kayseri'nin Yazır Köyü'nde Bir Selçuklu Mescidi: Yazır Camii

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 59-62
Tam Metin
Kayseri'nin merkez köylerinden, şehrin 15 km kuzeyinde olan Yazır Köyünde, bugüne kadar yıkılmadan kalmış bulunan cami, şimdiye kadar ilgililerce görülememiş ve bu sebeple herhangi bir neşriyata da girmemiştir. Bu yazımızda bilinmeyen bu küçük mescidi tanıtacağız.

JAN GERRIT DERCKSEN, The Old Assyrian copper trade in Anatolia, Nederlans Historisch-Archaeologisch Institut Te İstanbul, LXXV, Leiden 1996, 279 s. (Anadolu'da Eski Assur Bakır Ticareti). [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 257-262
Tam Metin
Yazar, Acknowledgements: Teşekkürler (s.I) kısmında, bu kitabın Leiden Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. K.R. Veennof başkanlığında yapılan doktora tezi olduğunu belirtmektedir. J.G. Dercksen, 1948 ve 1950 yıllarında Kültepe kazılarında ortaya çıkarılan ve büyük bir kısmı yayımlanmamış çivi yazılı tabletlerin, Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde bulunduğunu ve 1990 yılında bunlar üzerinde çalışma izni veren Prof. E. Bilgiç ve Prof. T. Özgüç'e sonsuz teşekkürlerini sunmaktadır. Yazar eserinin Introduction: Giriş (s. 1-3) başlığında, Kayseri'nin yaklaşık 20 km. kuzeydoğusunda yer alan Kültepe'nin (eski Kaneş) 1880 yıllarından itibaren keşfediliş öyküsünü ve Assurlu tüccarların bırakmış oldukları çivi yazılı tabletlerin bulunup okunuşunu özetlemektedir. 1948 yılından itibaren ise Türk Tarih Kurumu adına T. Özgüç ve daha sonra K. Emre başkanlığında Kültepe'de yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan yaklaşık 15.000 çivi yazılı tabletin büyük bir kısmının parçalar halinde olduğu ve henüz yayınlanmadığını belirtmektedir.

Ev Satışıyla İlgili Bir Kültepe Tableti ile Etüdlük Tabletlerde Geçen Yer Adları ve Karum Nahria

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 29-38
Tam Metin
1947'lerden bugüne kadar geçen zaman içerisinde Kültepe'de T. Özgüç başkanlığında yapılan kazılarda yaklaşık 15.000 kadar eski Asurca tablet ele geçmiştir. Yazılı vesikalardan edindiğimiz bilgilere göre, yalnız ticaret yapmak amacıyla gelen ve Anadolu içlerine kadar yayılan Asurlu tüccarlar Karum ve Wabartum gibi zamanına göre çok iyi işleyen idari teşkilatlara sahiptiler. Bugüne kadar neşredilen tabletlerde geçen Karum ve Wabartum'ların yerleri Kaniş'in dışında henüz tesbit edilemediğinden, Asurlu tüccarların Anadolu'daki yayılış sahasını kesin olarak göstermemiz bugün için mümkün değildir.

Eine Tafel Über Hausverkauf Mit Den Ortsnamen In Fragmenten Der Tafeln Aus Kültepe Und Karum Nahria

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 39-50
Tam Metin
Bei den seit 1947 von Herrn T. Özgüç durchgeführten Ausgrabungen am Kültepe sind etwa 15.000 altassyrische Tontafeln gefunden aber nur sehr wenige Texte davon bis heute bearbeitet worden Aus diesen veröffentlichten Kültepe-Texten erfahren wir, dass die assyrischen Kaufleute mehr als hundert Jahren in Anatolien waren und hierher kamen, nur um Handel zu treiben. Sie hatten damals eine gut funktionierende Handelsorganisationen in den Karum und Wabartum.

Niksar-Tokat-Gümenek ve Kayseri-Palas'ta Üç Kitabe

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 81-88
Tam Metin
I. Niksar'da Süleyman Şah Kitabesi Anadolu Selçuklu sultanlarından II.Süleyman Şah'a ait, daha önce Niksar Kalesi üzerinde iken kaleden düşerek Melik Gazi Türbesine, oradan da Tokat Müzesine alınan kitabe, bugüne kadar okunuş ve tarih olarak farklı şekillerde yayınlanmıştır. II. Tokat-Gümenek'te Gazan hanın ismi geçen türbe kitabesi. Tokat Gümenek'te bir türbeye ait iken, buradan Tokat Müzesine getirilen 60x60 cm. ebadında mermer üzerine mükemmel sülüsle yazılmış, en üstteki "Gazan Han" ismi dahil beş satırlık kitabedir. III. Kayseri'nin Sarıoğlan ilçesine bağlı Palas Kasabasındaki Çeşme Kitabesi. Kayseri'nin Tuzla gölü kenarındaki ovada bulunan Palas Kasabasında eski camiin avlu kapısı üzerine sonradan yerleştirilmiş birçeşme tamir kitabesi bulunmaktadır.