9 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Konya
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Bee Houses as a Rural Construct: Sampling from Konya, Türkiye

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 306 · Sayfa: 499-532 · DOI: 10.37879/belleten.2022.499
Tam Metin
Within the historical and geographical continuity of beekeeping culture, a rural building typology has developed for the storage of hives and use of bees. The bee house structures, also known as apiaries and function as shelters used by bees to produce honey are unique and distinctive components of the rural context. The architecture of these structures can be examined in a typological framework through their tectonic qualities as they differ in terms of material, construction logic, and architectural design. This study addresses the bee house as a rural architectural type and interprets the typological reading by examining the structural construct and logic of this building type through the concepts of “tectonic” and “syntax”. To illustrate the discussion, a group of bee houses identified and documented in the field surveys conducted in rural areas within the borders of Konya province in Turkey are introduced and contextualized; typology is prepared by classifying the documented sample according to construction techniques. For comparison, Antalya examples which set the basis of the typology are briefly mentioned.

Samsun Mevlevihanesi

Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 276 · Sayfa: 607-630
Samsun Mevlevihânes'nin ilk defa 16. asrın yarılarında açıldığı bilinmektedir. Fakat 19. asrın yarılarına kadar Samsun Mevlevihanesi ile bilgilere şimdiye kadar rastlanılamamıştır. Bu makalede 19. asrın yarılarından Osmanlı devletinin sonuna kadar uzanacak süreçte Samsun Mevlevihanesi incelenecektir.

Konya Karahöyük’te Ele Geçen M.Ö.II. Binyılın İlk Çeyreğinden Buğday Örneği

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 1-4 · DOI: 10.37879/belleten.2008.1
Tam Metin
Konya Karahöyük Kazıları 1953 yılında S.Alp ve E.Akurgal'ın eş başkanlığında yapılmaya başlanmış ve sonra 1994 yılına kadar S.Alp tarafından yürütülmüştür. S. Alp'e göre "Konya Karahöyük XXVII kattan oluşmaktadır. Bu son kat, Troya I'den biraz daha eskidir"(1). Konya Karahöyük'ün ilk tabakası MÖ. II. bin yılın ilk çeyreğinin sonlarına tarihlenmelidir. Böylece Kayseri Kültepe'nin Ib katıyla çağdaş olduğunu söyleyebiliriz. S. Alp tarafından Konya Karahöyük mühürleri etraflıca incelenmiş ve yayımlanmıştır. Ancak başta mimari ve seramik vb. olmak üzere kazı sonuçları yeterince işlenip yayımlanmadığından, Anadolu arkeolojisinde Konya Karahöyük'ün yerinin yeterince kanıtlanamamış olduğunu düşünüyoruz. Karahöyük kazıları yayınlarını şimdi biz üstlenmiş bulunuyoruz. Yayınlarımız başlangıçta küçük raporlar şeklinde olacak, eğer imkânlar oluşursa, daha geniş kapsamlı yayınlara geçilecektir.

HASAN BAHAR, Demirçağında Konya ve Çevresi, Selçuk Üniversitesi’ni Yaşatma ve Geliştirme Vakfı Yayınları, Konya 1999, 94 sayfa, 4 tablo, renkli fotoğraflar ve çizimlerden oluşan 50 levha ile 1 harita. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 755-758
Tam Metin
Bu yazıda tanıtılan kitap, yazarın belirttiği üzere "Orta Anadolu'nun güney kesimlerinin Demir Çağı'ndaki problemlerine çözüm arama ihtiyacından kaynaklanmıştır" ve Önsöz, I. Bölgenin Coğrafyası, II. Demirçağında Bölgenin Siyasal Durumu, III. Demirçağı Yerleşmeleri, IV. Sonuç, Katalog, Kaynakça ve Dizin bölümlerinden oluşmaktadır.

ÖZER ERGENÇ, Osmanlı Klâsik Dönemi Kent Tarihçiliğine Katkı. XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya, Ankara Enstitüsü Vakfı Yayınları: 1, Ankara 1995, 247 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 253-256
Tam Metin
Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan Türk tarihi çalışmaları arasında özellikle Anadolu'daki yerleşim birimleri monografilerinin sayıca fazlalığı ve bu konulara ilginin yoğunluğu dikkati çekerken. sonraki yıllarda bu tür çalışmaların azaldığı da gözden kaçmamaktadır. Ancak arşivlerimizin araştırmacıların hizmetine girmesi ve üniversitelerimizde bu sahalarla ilgili tezlerin yapılması şehir tarihi çalışmalarına eski önemini kazandırmıştır.

Prof. Dr. Faruk Sümer Hayatı ve Eserleri (Ölümünün 3. Yıldönümü Dolayısıyla)

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 935-968
Tam Metin
Türkiye'nin yetiştirdiği değerli ilim adamlarından, tanınmış Türk tarihçisi Prof. Dr. Faruk Demirtaş-Sümer, Cumhuriyetin ilânından bir yıl kadar sonra, eski Selçuklu başkenti Konya'nın Bozkır ilçesinin Akçapınar (Akçamınar) Köyü'nde doğmuştur (5 Aralık 1924 Çarşamba/1340 Rûmî). Annesi, -ulemâdan Müftü Hüseyin Hilmi Efendi'nin kızı-ev hanımı Zeliha Hanım, babası, eski Maliye memurlarından ve İstiklal Savaşı gazilerinden Mehmet Zeki Efendi'dir. Ailesi, 1934'te çıkan soyadı kanunu üzerine önce "Demirtaş", daha sonra ise, bunun bırakıp "Sümer" soyadını almış ve 1931'de Bozkır'dan gelerek İstanbul'a yerleşmiştir.

"Defter Congress" (Tahrir Defterleri Kongresi)

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 231-236
Tam Metin
İlk ikisi Konya'da yapılan Tahrir Defterleri kongrelerinin (Defter Congress) üçüncüsü 18-19 Mart tarihleri arasında Almanya'nın şirin bir kenti olan Erlangen'da yapıldı. Katılım planlamanın üzerinde idi. Başta Türkiye olmak üzere Avrupa'nın bir çok ülkelerinden ilim adamları katıldılar. Ayrıca Filistin'den Kamal Abdulfattah ve Amerika'dan Heath Lowry ile Margaret Venzke katılanlar arasında idiler. Bildirilerin ve alınması gereken kararların çokluğu iki günlük ağır bir çalışma temposunu gerekli kıldı. Mamafih gerek seyahat gerekse bildirilerin çekici olmaları bir taraftan dinlenmemizi diğer taraftan tatlı bir yorgunluğun zevkini tatmamızı sağladı.

Sultan I. İzzeddin Keykâvus ile Melik Alâeddin Keykubad Arasında Geçen Otorite Mücadelesi

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 211 · Sayfa: 935-944
Tam Metin
1211 yılında Alaşehir (Philadelphia) ovası, Türk tarihinde sık rastlanan bir gaflete sahne olmuştur: Selçuklular, Miryokefalon'dan sonra (Eylül, 1176) Bizans'a karşı burada ikinci büyük zaferi kazanmışlar, kısa sürede İznik Rum ordusunu darmadağın etmişlerdir. Fakat, zafer sarhoşluğuna kapılan Selçuklu ordusu, Sultan I. Gıyâseddin Keyhüsrev'in şahsi emniyetini adeta ihmal etmiş, yağmaya dalmıştır. Keyhüsrev'in yalnız kaldığını gören bir Frenk askeri, dikkati çekmeden sinsice Sultan'ın yanına yaklaşmış ve onu şehit etmiştir. Keyhüsrev'in şehadet haberi Selçuklu ordusu arasında şok tesiri yapmış, panik dalga dalga yayılmış ve zafer birdenbire bozguna dönüşmüştür. Seyfeddin Ayaba gibi bazı komutanlar esir düşerken, bazıları da Sultan'ın naaşını yanlarına almayı bile düşünmeden, süratle Konya'nın yolunu tutmuşlardır.

Konya Şehri İçindeki Alâeddin Tepesinde Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Arkeolojik Kazıların Mimari Buluntuları

Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 217-224 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-217
Tam Metin
Konya şehri içindeki Alâeddin tepesinin arkeolojik kazıları 1941 yılı Haziran ve Temmuz ayları içinde yapılmıştır. Kazıları, o zaman Ankara'nın 22 kilometre güney doğusunda ve Gölbaşına yakın bir höyük olan (Karaoğlan Höyüğü) üzerinde çalışan kazı heyeti yürütmüştür. Bu heyetin başında, merhum Prof. Remzi Oğuz Arık bulunuyordu. Konya Alâeddin tepesi kazı heyetinde, o zamanın genç arkeologlarından, şimdiki Ankara Arkeoloji Müzesi (Anadolu Medeniyetleri Müzesi) müdürü Raci Temizer ile, Arkeolog merhum Nuri Gökçe ve heyetin mimari Arkeolog Mahmut Akok görev almış bulunuyorlardı. Alâeddin tepesindeki bu kazılar, Konya İmar Müdürlüğünün tepe üzerinde, bazı yeni binaların kurulmasını düşünmesi üzerine başlamıştı. Belediye idarecileri, Alâeddin tepesini, ulu orta bir tepe kabul edip, eski bir yerleşme yeri olamıyacağını ileri sürüyorlardı. Kazı heyetimiz tepenin üzerinde ilk yaptığı yüzey araştırmalarında elde ettiği dökümanlara dayanarak, buranın bir höyük olacağını kesin olarak ilgililere bildirmişti.