6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Lozan Konferansı
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Millî Mücadele’den Sonra ve Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Yabancı Sermayeli Şirketlerde Türkçe Meselesi

Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 283 · Sayfa: 1135-1156 · DOI: 10.37879/belleten.2014.1135
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin son yüzyılında Osmanlı ülkesine imtiyazlı veya imtiyazsız olarak sermaye yatıran yabancılar, müesseselerinde Türkçe yerine kendi dillerini kullanıyorlardı. Bu nedenle bu kuruluşlarda çoğunlukla yabancılar veya Osmanlı vatandaşı olan Gayr-i Müslimler istihdam ediliyordu. I. Dünya Savaşı yıllarında İttihat ve Terakki Hükümeti bir kanun çıkararak yabancı sermayesi ile kurulmuş şirketlerde Türkçe'nin kullanılmasını zorunlu hale getirdi. Uzun savaş yılları nedeniyle tam anlamıyla uygulanamayan bu kanun 1923 yılı başlarından itibaren tekrar yürürlüğe konuldu. Kanunun yürürlüğe geçirilmesi ile birlikte yabancı sermayeli şirketlerde çalışan yabancı ve yerli gayr-i Müslimlerin tasfiye edilerek yerlerine Müslüman Türklerin istihdam edileceği düşünüldü. Bu yönde yapılan bütün hazırlıklara rağmen uygulama beklendiği gibi olmadı. Bu konudaki son adım Cumhuriyet döneminde 10 Nisan 1926 tarihinde yeni bir kanun çıkarılması ile atıldı. Böylece kendisini ulus devlet olarak tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti, hem kültürel hem de iktisadi milliyetçilik açısından önemli bir adım atmış oldu.

Lozan Konferansı'nda Nüfus Tartışmaları

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 1015-1046
Tam Metin
Cumhuriyet yönetiminin, eğitim kurumu aracılığı ile genç kuşaklara bazı şeyleri iyi öğrettiği gözlemlenmektedir. Bunlardan ilki Sevr Antlaşması'nın ulusun yok oluş belgesi, Lozan Antlaşması'nın ise kurtuluş ve yeniden yapılanma belgesi olduğudur. Ne var ki, her iki antlaşmaya taraf ülkelerin konferans dönemi ve öncesindeki tutumları, davranışları konusunda genç kuşaklara yeterli bilginin aktarıldığını söylemek güçtür. Öte yandan her iki antlaşmanın arka planındaki olaylar üzerine tarafların gelecekte yapabileceği tartışmalar, takınacakları tutumlar üzerine tarihi belgelere dayalı bilgi üretimi de yeterince yapılmamıştır. Bunun günümüzdeki çarpıcı örneği nüfus konusu üzerine yapılan tartışmalarda görülmektedir.

Lozan Konferansı'nda Ermeni Meselesi: İtilaf Devletlerinin Diplomatik Manevraları ve Türkiye'nin Karşı Siyaseti

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 254 · Sayfa: 267-284
Tam Metin
Genelde azınlıklar ve özelde Ermeni meselesi, son iki yüzyıllık döneminde, Osmanlı Devleti'ni en çok uğraştıran iç ve dış sorunlardan biri olarak tarihte yerini almıştı. Zira, bu meseleyi bahane ederek Osmanlı Devleti'nin iç ve dışişlerine müdahale eden Avrupa devletleri azınlık halklarını kışkırtmak suretiyle son Türk imparatorluğunun dağılmasına sebep olmuşlardı. Yine aynı konu Türk Heyetinin Lozan Konferansı görüşmelerinde karşılaştığı en çetrefilli konulardan biri olmuştu. Bu çerçevede Misak-ı Milli sınırları içersinde Ermenilere bir yurt sağlanması konusu İngiliz Dışişleri Bakanı'nın tabiriyle Konferansın toplanmasının başlıca amaçlarından birini teşkil etmekteydi.

Amerikan Belgelerinde Lozan Konferansı ve Amerika

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 483-528
Tam Metin
Yeni Türkiye'nin milletlerarası hayata katılmasının belgesini teşkil eden Lozan Antlaşması'nın hazırlanmış olduğu Lozan Konferansı, Türk-Amerikan münasebetlerinin de ilginç bir safhasına sahne olmuştur. Konferans'ta, bir çok meselelerin tartışma ve görüşmelerinde Amerika'nın ileri sürdüğü görüşlerin, bugün aynı nitelikteki meselelerde Amerika'nın almakta olduğu tutumlarla benzerliği, dikkat çekici niteliktedir. Bu benzerliği gözönünde tutunca, bugün aynı meselelerde Amerika'nın takip ettiği politikayı anlamak daha kolay olmaktadır. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta da, ne Amerika Osmanlı Devleti'ne ve ne de Osmanlı Devleti Amerika'ya savaş ilan etmediği için ve sadece Osmanlı Devleti Amerika ile diplomatik münasebetlerini kesmekle yetindiğinden, Lozan Konferansı'na gözlemci olarak katıldığı halde, Konferans görüşmeleri esnasında Amerika'nın, zaman zaman gözlemciliğin çok ötesine giden tutumlar içine girip, "aktif" rol oynamasıdır.

Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngilizlerin Eline Geçen Türkiye Büyük Millet Meclisi Gizli Tutanakları

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 215-302 · DOI: 10.37879/belleten.1981.215
Tam Metin
Sayın Sadi Borak'ın 1977 Eylülünde Çağdaş yayınları arasında yayımlanan "Gizli Oturumlarda Atatürk'ün Konuşmaları" başlıklı yapıtını büyük bir ilgiyle izledim. Yazar, yapıtının "Sunu" bölümünde şöyle diyor: "Bu beyanlar (Atatürk'ün), Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde 56 yıldır gizliliğini korumaktadır. ..." Ondört yıldan beri Avrupa arşivlerinde, özellikle İngiltere Devlet Arşivinde 2 yapmış olduğum araştırmalar sonunda ele geçirmiş bulunduğum birçok belgelerin ışığı altında, Sayın Sadi Borak'ın bu iddiasına katılamıyacağım, çünkü Kurtuluş Savaşımız günlerinde BMM'nin sık sık yapmış olduğu gizli oturumların tutanaklarının en önemlilerinin içeriği İngiliz ajanlarınca öğrenilerek ivedilikle İngiltere yönetimine duyuruluyor; o günlerde oldukça gizli sayılan bu belgeler, İngiltere'nin siyasasını çizen ve uygulayan devlet adamları ve yetkililerce dikkatla okunuyor; Kemalist Türkiye'ye karşı ne denli bir yöntem izlenileceği ona göre ayarlanıyordu.

Lausanne Konferansı Başlarken Fransız Kamuoyu

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 257-286 · DOI: 10.37879/belleten.1981.257
Atatürk, Aralık 1922 sonunda Fransız Le Journal gazetesi muhabiri Paul Erio'ya Ankara'da verdiği beyanatta şunları söyler: "Türkiye'ye karşı daima en iyi niyetler beslemiş olan Fransız halkının Türkiye'yi savaş halinden çıkmış görmek arzusunda olduğuna ve Türkiye'nin isteklerini haklı ve makûl bulduğuna içtenlikle kaniim. Bu nedenle, Lausanne'daki temsilcilerinizin tutumlarına son derece şaşmaktayım ve onların ülkeniz kamuoyunun duygularını gerçekten ifade ettiklerine inanamıyorum." Atatürk'ün bu beyanatı Lausanne Konferansının başlarında Fransız kamuoyunun tutumunu araştırmayı gerekli kılıyor. Daha doğru bir deyimle biz Lausanne Konferansı öncesi Fransız kamuoyunu araştıracağız. Bu konu son derece önemlidir, çünkü, az ileride görüleceği gibi, Lausanne Konferansı öncesi Fransız kamuoyunun tutumu Fransa'nın ve Müttefiklerin konferanstaki tutumlarını önemli ölçüde belirlemiştir. Önce, sorun olarak ortaya koyduğumuz konuda bilgiler bulunması gereken belli başlı kaynakları gözden geçirmekte yarar vardır.