12 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Ortaçağ
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Ortaçağ İslam Dünyasında Köle Fiyatları

Belleten · 2017, Cilt 81, Sayı 292 · Sayfa: 715-766 · DOI: 10.37879/belleten.2017.715
Tam Metin
Kölelik bütün yönleriyle eskiçağ, antikçağ ve erken ortaçağdan İslam dünyasına intikal etmiş ekonomik, sosyal ve kültürel bir kurumdur. Köle ticareti ise bu kurumun en canlı alanını teşkil etmektedir. Köleliğin ortaya çıkışından yirminci yüzyılın başlarında ortadan kaldırılışına kadar köle ticaretinin en ilginç alanını da şüphesiz ki köle fiyatları oluşturmaktadır. Ortaçağ İslam dünyasında iki çeşit köle fiyatı ile karşılaşılır. Bunlardan biri vasıflı köle fiyatları; diğeri ise vasıfsız köle fiyatlarıdır. Rakamsal olarak bu iki fiyat arasında büyük bir uçurum bulunmaktaydı. Zira zaman zaman önemli özelliklere sahip olan marifetli ve eğitimli bir köle veya aynı vasıflara sahip çok güzel bir cariye bir servete denk bir fiyata satılırken, anılan vasıflardan yoksun herhangi bir köle veya cariye aşırı düşük bir fiyatla satışa sunulabiliyordu. Ayrıca bu dönemde köle satışlarını, dolayısıyla da fiyatlarını birçok faktör etkilemkteydi. Bu faktörleri ise şöyle sıralamak mümkündür: Simsarlık işlemleri, coğrafî ve etniksel özellikler, eğitim ve yetenekler, kölelere duyulan ihtiyaç ve elden çıkarma zarureti, salgın hastalıklar ve topluca köle ölümleri, köle isyanları, doğal afetler (deprem, sel vs.), yıkıcı iç ve dış savaşlar, aşk ve estetikle ilgili özellikler, teşhir ve tanıtım faaliyeti (reklam), köle tacirlerinin yetenek ve güvenirliği, arz-talep ilişkisi, topluca köle kaçışları ve büyük miktarlarda köle azat etme faaliyeti.

Bir Ortaçağ Anadolu Sûfîsi Hakkında Yeni Bulgular: Aybek Baba Şeyh mi, Emîr mi?

Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 283 · Sayfa: 879-890 · DOI: 10.37879/belleten.2014.879
Tam Metin
Makale, Türkiye'de biyografisi ve faaliyetleri büyük oranda yanlış yazılan bir Ortaçağ Anadolu Türk sûfîsi, Aybek Baba'yı ele almaktadır. 13. yüzyılın son çeyreğinde Amasya'da yaşayan Aybek Baba, Türkiye'de kendi hakkında yazılan eserlerde bir "tekke şeyhi", "politik bir kişilik" ve "İlhanlı ʿulemâsını İslâm'a döndüren bir mürşîd" olarak, hatta "İlhan Abaka'nın Anadolu'daki bir casusu" şeklinde tanımlanmıştır. İddiaya göre İlhan Abaka, bu "casus" sayesinde ez-Zâhir Baybars ile Mu‛în el-DînPervâne arasındaki gizli yazışmaları öğrenmiş ve Pervane'yi idam etmişti. Aybek Baba'nın İlhan Abaka ile iyi bir ilişki tesis ettiği ve onu İslâm'a ısındırdığı da bu şeyh hakkında yazılanlar arasındadır. Mehmed Fuad Köprülü'den başlayarak günümüz tarihçileri, Aybek Baba'nın hayatını ve dinî faaliyetlerini yazarken Hüseyin Hüsâm el-Dîn'in Amâsya Târîhi adlı eserini, ana kaynak olarak kullanmışlardır. Fakat bu eserdeki bilgi, ‛Ikd el-Cumân fî Ta'rîhEhl el-Zamân'ın el yazmasındaki bir harf hatası yüzünden büyük oranda yanlış telif edilmiştir. Dönemin İlhanlı kaynaklarında ismine rastlamadığımız bu sûfî şeyh hakkında yapılan söz konusu yanlışlık, Türkiye'de yazılan metinlerde, tam yüz yıldır tekrar edilegelmiştir. Makalemiz, ilk defa Hüseyin Hüsâm el-Dîn'in Amâsya Târîhi isimli eserinde yapılan ve daha sonra alıntılarla günümüze kadar tekrar eden yanlışlığın, nasıl meydana geldiği üzerinde durmakta; bu yanlışı pekiştiren diğer yanılsamaları ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.

Memluk Devleti'nde Cezalar ve İşkencelere Dair

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 351-368
Tam Metin
Ceza ve işkenceler tarih boyunca toplumların yaşadıkları ve muhtelif kaynaklar vesilesi haberdar olduğumuz olgulardır. Ceza ve çoğu kez onun bağlamında gelişen işkence, resmi ve hukuki veya gayrı resmi bir düzenleme/uygulama vasıtası olmanın ötesinde tarihte sosyolojik bazı ilişkilerin anlamlandırılması bakımından da önem taşır. Madalyonun ön yüzünde krallar veya sultanların parlak zaferleri ve icraatları dururken diğer yüzde duran olgulardan biri de ceza ve işkencedir. Memluklerde cezalar hafif olabildiği kadar fevkalade ağır ceza ve işkencelerin uygulandığı da görülmektedir. Ortaçağın bir yönüyle iktidar ve güç sultanlığı olan Memlukler devrinde de ceza ve onun ötesinde işkenceye varan uygulamalar kaynaklarda sık rastlanan bilgiler cümlesindendir. Bu çalışmada amaç cezaların ve işkencelerin sebeplerini ve hangi suça ne ceza verildiğini tespitten ziyade icra edilen bedeni ceza ve işkencelerin türlerini ortaya koymaktır.

XIII-XVII. Yüzyıllarda Deşt-i Kıpçak Türkleri Hac Yolunda

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 775-788
XIII-XVI. yüzyıllarda Avrasya göçebeleri arasında İslam dini hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. Bilindiği gibi, İslamiyet'in beş şartından biri de Hac'dır'. Ancak Ortaçağ'da ve özellikle de uzak bölgelerden Hacc'a gidenler büyük sorunlarla karşılaşıyorlardı. Uzun mesafe ve yolculuk sırasındaki zorluklar, Deşt-i Kıpçak Müslümanları için de bir sorun teşkil ediyordu. XIII-XV. yüzyıllarda Hacıların Mekke'ye gelişleri ve aynı zamanda da Mısır ve Suriye'ye uğradıklarına dair bilgiler mevcuttur. Dönemin şartları ve bölgedeki düzen, Hacıların Hac yapabilmeleri için söz konusu Arap topraklarına hakim olan yüksek hükümdardan izin almalarını gerektiriyordu. O dönemde bu izin Memlük sultanlarından alınıyordu. Memlük sultanları Kahire'deki saraylarından sadece Mısır'ı değil, Suriye, Filistin, Nubiye ve Hicaz'ı da yönetiyorlardı. Ayrıca Moğolların yakıp yıktığı Bağdad'dan kaçan Abbasi halifeleri de Kahire'de yaşıyorlardı.

Haçlı İstilası Öncesi Ortaçağ'da Maraş Şehri

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 857-890 · DOI: 10.37879/belleten.2007.857
Tam Metin
Anadolu ve Kuzey Suriye arasındaki ana ticaret yollarının kesişme noktasında ve Mezopotamya ovasının kenarındaki Toroslar eteğinde bulunan, Anadolu'nun en eski şehirlerinden biri olan Maraş ve çevresi antik dönemleri de içine alan zengin bir geçmişe sahiptir. Domuztepe Höyüğü'nde yapılan kazı çalışmaları da şehrin M.O. 5000 yılma kadar uzanan tarihî bir mirasa sahip olduğunu göstermiştir(1). Maraş, coğrafî konum olarak Ortadoğu ile Anadolu'yu birbirine bağlayan yol güzergâhında bulunması sebebiyle de tarihin her döneminde önemini korumuştur.

PETER HEATHER, The Fall of the Roman Empire: A New History. (Londra: Macmillan 2005), xvi+572, 16 harita ve 27 levha - BRYAN WARD-PERKINS, The Fall of Rome and the end of Civilization, (Oxford: Oxford University Press 2005), viii+239, 47 harita ve levha [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 1057-1060
Roma İmparatorluğu'nun batı kanadının düşüşü, Batı Eskiçağ tarih literatüründe bugüne kadar çok etraflı bir şekilde tartışılmış ve yüzlerce neden üretilmiştir. Bunlar arasında Roma'nın kuzey komşularının yarattığı basınç, Hıristiyanlık, askeri ve ekonomik zayıflıklar, sosyal ve idari bozulmalar, demografik sorunlar ve salgın hastalıklar ilk elde sıralanabilecek olanlardır. Alman tarihçi A. Demandt, Roma'nın düşüşüne ilişkin 210 farklı neden sıralamaktadır. Roma'nın düşüş nedenleri arasında en fazla tartışma yaratanlardan birisi de, IV. yüzyılın sonuna doğru Tuna ve Rhen sınır dengelerinin hareketlenmesi ve kuzey komşularının Roma sınırlarına akmaya başlamasıdır.

GIYÂSEDDİN ALİ-İ YEZDÎ, Saadetnâme yâ Ruznâme-i Gazavât-ı Hindustan der salha-yi 800-801h., be kûşeş İrec Afşar, nâşir: Miras-ı Mektub bâ hemkâri-i müessese-i Mütalaât-ı Asya-yi Merkezî ve Garbî Danişgâh-ı Karaçi, Tahran 1379(2000), 216 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 567-570
Asker bir hükümdar olan Timur, Arapça şiirleri ve ağır bir üslûpla yazılmış eserlerin inceliklerini anlayamadığından, adına kaleme alınan eserlerde sade ve anlaşılması kolay bir ifade tarzı arzu ediyordu. Ayrıca o da Ortaçağ devlet adamlarında rastlanan bir temayülden, yani başarılarının kaleme alınarak şahsının ebedileşmesi arzusundan yoksun değildi. Bu arzu ile ilgili olarak, seferler sırasında vazifeleri önemli olayları yazmak olan Uygur asıllı ve İranlı bahşı ve katiplerin tuttukları günlüklere dayanarak, edebi bir şekil vermeleri için tanınmış üslûpçu ve münşîler görevlendirilmişti.

E. MARIENNE STERN, Roman, Byzantine and Early Medieval Glass 10BCE - 700 CE Ernesto Wolf Collection, Ostfildern 2001 [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 217-218
Eva Marienne Stern'in antik cam, özellikle Roma Dönemi cam buluntuları üzerine bir çok yayını bulunmaktadır.Yazarın bu çalışması, Ernesto Wolf Koleksiyonu'nun ikinci kitabıdır. Bir ortak çalışma olan ilk kitapta (E.M. STERN - B. SCHLICK NOLTE, Early Glass of the Ancient World 1600 B.C. - A.D. 50 Ernesto Wolf Collection, Ostfildern 1994 ), üfleme tekniği öncesine ait yaklaşık 1500 yıllık bir süreçte yapılmış olan cam eserlerin kataloğu yer almaktadır. Yine bir katalog çalışması olan bu son kitabında ise Erken Roma Dönemi'nden Geç Antik ve Erken Ortaçağ (IV. yüzyıl ortası - erken VIII. yüzyıl) dönemleri arasında yapılmış olan cam eserlerin tanıtımı yapılmıştır.

İslam Müelliflerine Göre Ortaçağ'da Oş Şehri

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 244 · Sayfa: 911-920 · DOI: 10.37879/belleten.2001.911
Tam Metin
Fergana vadisi Orta Asya'nın en eski yerleşim merkezlerindendir ve doğal olarak Orta Asya'nın en köklü şehirlerinden bazıları da bu bölgede yer almıştır. Yıllardır yapılan arkeolojik kazıların sonuçları bölgede tarımla uğraşanların ilk yerleşme yerlerinin üç bin yıl önce meydana geldiğini ortaya koymuştur(1) ve bu eski meskun yerlerden biri de günümüzde üç bininci yıldönümünü kutlamakta olduğumuz eski Oş şehrinin en eski çekirdeğini teşkil etmiştir(2).

Ortaçağ İslam Dünyasında Dokuma Sanayi

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 241 · Sayfa: 749-826 · DOI: 10.37879/belleten.2000.749
Tam Metin
Dokuma sanayi, insanlık tarihi kadar eski bir sanayi dalıdır. Zira giyim-kuşam ihtiyacı insanların hayatlarını sağlıklı bir biçimde sürdürmeleri için gerekli olan yeme, giyinme ve barınma ihtiyaçlarından birini teşkil etmektedir. Arkeolojik çalışmalar, dokuma sanayinin çok eski devirlere kadar uzandığını ortaya koymuştur. Bunlardan birisi de sanayi dalında çalışan birçok dokuma işçisinin adlarını ve bu işçilerin meslekleri ile ilgili bilgileri kapsayan Asurlular dönemine ait tabletlerde Sargon devrine dair Akad dili ile yazılmış kitabelerdir. Bu tablet ve kitabelerde dokuma sanayinde çalışan işçilerle, Asur kraliyet ailesi fertleri arasındaki ilişkiler hakkında bilgilere rastlandığı gibi, o devirde faaliyet gösteren dokuma atölyeleri ve özel dokuma fabrikaları ile ilgili geniş malumat verilmektedir.