173 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Osmanlı İmparatorluĝu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Osmanlı İmparatorluğu'nda Açılan Amerikan Okulları Üzerine Bir İnceleme

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 627-652
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde, Osmanlı eğitim-öğretim kurumları yanında faaliyet gösteren Yabancı Devlet Okulları köken itibarıyla iki boyutlu bir konudur. Önceleri Osmanlı tebaası gayr-ı müslim cemaatler tarafından açılan Millet Okulları'nı daha sonra Yabancı Devletler tarafından açılan Yabancı Okullar izlemiştir. Bu oldukça uzun bir zaman ve olaylar dizisi sonucu belli aşamalardan geçerek gerçekleşmiş bir olgudur. Bu süreci ve tarihsel gelişmeyi görebilmek için de 1453 lere kadar dönmemiz gerekmektedir.

Hukuk Devriminin Nedenleri

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 204 · Sayfa: 1003-1012
Tam Metin
Bugünkü konuşmanın konusu olarak hukuk devriminin nedenlerini seçmiş bulunuyorum. Aslında cumhuriyetten sonra Atatürk devrimleri dediğimiz devrimleri bir tek devrime indirgemek bence olanak içinde. O da lâikliğin kabulü. Zaten hukuk devrimine baktığımız zaman da aynı şeyi görüyoruz: Hukukta laikleşme. Hepimiz biliyoruz, 1926 yılında ceza Kanununu İtalya'dan, Ticaret Kanununu Almanya'dan, Medeni Kanunu ve Borçlar Kanununu İsviçre'den ve Hukuk Yargılama Usulü Kanununu da yine İsviçre'nin bir kantonu olan Nöşatel'den aldık. Ancak, bunların içinde yeni olan, devrim niteliği taşıyan yalnız Medeni Kanundur. Çünkü daha önce diğer saydığım alanlarda, Osmanlı İmparatorluğu zamanında da, yabancı hukuk, resepsiyon yoluyla alınmış bulunuyordu.

XVI. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Su-Yolculuk

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1585-1654
Osmanlı İmparatorluğunu siyasi açıdan ele alan araştırmalar sayıca belirli bir yere ulaşmasına rağmen, sosyal yönüyle, özellikle alt yapı kuruluşlarıyla ilgili çalışmaların çok az olduğu gözlenmektedir. Osmanlıların sosyal yapısını ilgilendiren konulardan biri de su işleridir. Su, her zaman insanların günlük yaşayışlarında vazgeçilmez unsurlardan biri olmuştur. Bu sebeple, Osmanlılarda su işlerinin nasıl yürütüldüğünü, bu konuda neler yapıldığını ve günümüze neler kaldığını öğrenmek yerinde olur. Ayrıca, XX. yüzyılın ikinci yarısında tarih araştırmalarına getirilen yeni boyutlara bir tamamlama niteliği taşıyabilir.

Türkiye'de Bir Machiavelli: Koçi Bey

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1655-1662
Tam Metin
Koçi Bey 17. yüzyılda yaşamış ve padişaha sunduğu risaleleriyle tarihe geçmiş değerli bir Türk yazarıdır. Kesin tarihi bilinmemekle birlikte onun I. Sultan Ahmed döneminden IV. Murat dönemine dek Erderûn'da çeşitli hizmetlerde bulunduğu bilinmektedir. Özellikle IV. Murat zamanında padişahın güvenini kazanarak, onun sır dostu olmuş ve ona risaleler sunmuştur (1631). Sultan Murat'ın ölümünden sonra başa geçen Sultan İbrahim'e yine sır dostu olarak risaleleriyle yol göstermiştir (1640).

İngiliz Gizli Belgelerine Göre Adana'da Vuku Bulan Türk - Ermeni Olayları (Temmuz 1908-Aralık 1909)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1241-1290 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1241
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermeni "milleti", 1870'lerde patlak veren sözde "Doğu Sorunu"nun doğuşuna dek geçen 600 yıl sırasında barış, düzen, güvenlik ve gönenç içinde yaşamıştır. 1877'de başlayan Türk-Rus Savaşı, yetkisiz bırakılan San Stefano (Yeşilköy) Antlaşması'na yol açmış; Kıbrıs Sözleşmesi (Cyprus Convention) ve Berlin Antlaşması'na neden oluşturmuştu. Bu sözleşme ve antlaşmalar, Osmanlı Ermenilerine, sözde ek ayrıcalık hakları sağlayacaklardı, ama gerçekte, büyük devletlere, özellikle Britanya ve Rusya'ya, Osmanlı İmparatorluğu'nun iç işlerine karışmak fırsatını ve İmparatorluk çökünce, onun ganimetinden daha büyük bir pay koparmak ümidini veriyordu.

Tanzimat'ın İlanı Sıralarında Türkiye'de Yönetim (1826-1839)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1215-1240 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1215
Tam Metin
Bilindiği gibi Osmanlı İmparatorluğunda ülke yönetiminde asıl birim sancaktı. Birkaç sancağın oluşturduğu ve adına eyalet ya da vilayet denilen ünite, varlığını devletin kuruluşundan günümüze dek bazı değişikliklerle korumuş bulunmaktadır. Bu yönetim biçiminin oluşturulmasında askerî amaçlar göz önünde tutulmuş ve niteliği, Tanzimat'ın ilânına dek hemen hemen hiç değişmeden sürmüştür.

(ABDULLAH MÜBEŞŞİR ET-TIRAZÎ, Kavâidu'l-Lugati't-Türkiyye (Et-Türkiyyetü'l-Osmaniyye ve't-Türkiyyetü'l-Hadise), Cidde, H.1406/M.1985, s. 288.) (ABDULLAH MÜBEŞŞİR ET-TIRAZÎ, Kavâdidü'l-Lugati't-Türkiyyeti'l-Hadîse, Cidde, H.1407/M.1987, s. 178.) (ABDULLAH MÜBEŞŞİR ET-TIRAZÎ, Kavâdidü'l-Lugati't-Türkiyyeti'l-Osmaniyye, Cidde, H.1407/M.1987, s. 167.) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1473-1478
Türk dilini yabancılara öğretmek veya yabancılar tarafından Türkçenin öğrenilmesi konusu bilhassa son senelerde üzerinde artan bir önemle durulan konuların başında gelmektedir. Gelişen ülkeler arası ilişkiler ve bunun sonucu küçülen dünyamızda, üniversitelerimizde eğitim ve öğretimde bulunmak, Türk dil ve tarihiyle ilgili araştırmalar yapmak, ticari ilişkiler, Avrupa ülkelerindeki Türk işçileri ... ve hemen hatırlayamayacağımız diğer birçok sebepler dolayısıyla yabancılar arasında Türkçe öğrenmeye istekliler artmakta bu ilgi de çeşitli kuruluşları ve özellikle de üniversitelerimizi harekete geçirmektedir. Konunun çeşitli yönleri yapılan toplantı ve kongrelerde ele alınmaktadır. Ayrıca da merkezler kurularak yabancılara Türkçe öğretimi çalışmalarına hız verilmektedir.

XVI ve XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Asya Ticareti

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1433-1444 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1433
En parlak döneminde yani XVI-XVII. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu tarihi, her şeyden önce Akdeniz'e ve Orta Avrupa'ya doğru kaymış bulunmaktadır: Batılılarla savaşlar, diplomatik ilişkiler, ticarî bağlar seyahatnamelerde, yıllıklarda ve hattâ dönemin tarih kitaplarında oldukça büyük bir yer tutmaktadır. Bu, tarihi yalnız Avrupa açısından kavrayan batıcılar için kutsal bir gelenektir. XVI. yüzyılda I. Selim ve Muhteşem Süleyman'ın saltanatları döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun Yakın Doğu'daki Arap ülkelerini topraklarına katarak genişlediğini unutmamak gerekir: Bunlar, Suriye, Filistin, Mısır, Irak ve Arabistan idi.

Divriği Sancağı Kanunnameleri

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 761-780 · DOI: 10.37879/belleten.1987.761
Tam Metin
Ortaçağlarda Mengücükoğullarının yönetimi sırasında parlak bir uygarlığın beşiği olan Divriği, Sıvas ve çevresinde hükûmet kuran çeşitli hanedanlar arasında el değiştirmiş ve bir çekişme alanı olmuştur. 1381 yılında Memluk Sultanlığının topraklarına katılan Divriği, 1398 yılında Sıvas, Darende, Behisni, Malatya gibi şehirlerlerle birlikte Osmanlı topraklarına katılmışsa da Timur tehlikesi karşısında yeniden Mısır sultanına geri verilmiştir. Divriği, Memluk egemenliği sırasında Halep eyaletine bağlı pek te önemli olmayan ileri bir karakol ödevi görmüş, 1516 yılında Mercidabık zaferinden sonra Osmanlı ülkesine katılmıştır.

XVI-XVII. Yüzyıl Edebî Metinlerinde Rastlanan Osmanlı Devlet Yapısı ve Toplum Düzenine Ait Bazı Görüş ve Bilgiler

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 897-926
Tam Metin
Klâsik Osmanlı siyasal ve sosyo-ekonomik yapısına bakıldığında, göze çarpan ilk özellik, teorik olarak yapıya vücut veren bu sistemde yer alan bütün kurumların pâdişâhın mutlak otoritesini gerçekleştirme amacına dönük işleyişleridir. Merkezdeki en büyüğünden en uzak köyündekine kadar ülkenin bütün yöneticileri hükümdârın kullarıydı. Yine ülkedeki üretime elverişli bütün topraklar mîrî yâni mülkiyet hakkı devlete ait bulunuyordu. Yönetici kadroların dışında bulunan, re'âyâ adıyla ifade edilen Osmanlı toplumunun bütün zümrelerinin yaşantısına şerîat ve belki ondan daha çok Osmanlı Pâdişâhının tedvin ettiği örfî kanunlar şekil veriyordu. Bu öyle bir etkiydi ki, kişinin giyim tarzından mesleğindeki üretim biçimine kadar her alanda kendini göstermekteydi.