173 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Osmanlı İmparatorluğu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

16. Asırda Yazılmış Grekçe ANONİM OSMANLI TARİHİ. Giriş ve Metin (1373-1512), Hazırlayan: ŞERİF BAŞTAV, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, No. 237, Ankara, 1973, VI+207 S. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1974, Cilt 38, Sayı 150 · Sayfa: 303-316
Tam Metin
Bilindiği gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş dönemine âit resmi belgelerin bize kadar ulaşamaması ve çağdaş tarih eserlerinin azlığı yüzünden, XIV. ve XV. yüzyıllar olaylarının aydınlatılmasında, Osmanlı devleti ile yakın ilişkileri olan ülkelerin tarih kaynaklarına da başvurmak gerekmektedir. Bu dönemin yabancı kaynaklar grubu içerisinde de, Türk ilerleyişinin yöneldiği Bizans kaynakları hiç şüphesiz ki önemli bir yer tutarlar. Phrantzes, Halkondil ve Dukas gibi önemleri geçen yüzyıldan beri kabul edilmiş olan Bizans tarih yazarlarının eserlerinin dışında, grekçe yazılmış bazı Tarih'Ierin de olayların aydınlatılmasında yardımcı olabileceği inkar edilemez. Yeter ki bahiskonusu eser, bilinen birkaç kaynaktan derlenmiş bir compilation'dan ibaret olmayıp, ya yazarın kendi gözlemlerine veya hiç olmazsa kaybolmuş bir kaynağa dayanaraktan orijinal bilgiler veren bir nitelik taşısın.

XVI. yüzyılda Macaristan'da Padişah Haslarına Bağlı İki Şehir

Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 144 · Sayfa: 469-482 · DOI: 10.37879/belleten.1972.144-469
Tam Metin
Macaristan'daki Türk yönetimi çağının incelenmesi, daha önceki kuşakları da derinden derine uğraştırmıştır. Bununla birlikte, incelemeleri öyle iki çelişmeli görüşün ortaya çıkmasına yol açmıştır ki, etkilerini bugün bile tümüyle yitirmemiştir. Uğradığımız her yenilginin nedeninden yalnızca Habsburgları sorumlu tutan görüş; Türk yönetimindeki Macaristan'da serhat kaleleri yiğitlerinin karşılıklı hüner gösterilerinden, birbirleri ile yaptıkları kıran kırana düellolardan, birbirlerine kurdukları pusulardan, pazaryerlerine yapılan baskınlardan ve serüvenli yolculuklarından, kısacası romantik renklerle bezenmiş bir dünyadan başka bir şey görmek istememiştir. İkinci görüşün temsilcileri ise, Habsburgları savunurken durumu öylesine abartmalı, olumsuz bir biçimde canlandırmağa çalışmışlardır ki, bununla, okuyucuda, Türk süvarisinin atının ayak bastığı yerde bir daha ot bitmediği ve her şeyin yok olduğu inancını uyandırmışlardır. Bununla birlikte, biz burada, birbiriyle çelişmeli bu iki görüşün karşısında tarihsel bir gerçeği ispatlamak niyetinde değiliz. Bunun yerine, yalnızca arşiv araştırmalarımızın sonuçlarını, genişçe nesnel bir temel elde ederek Macaristan'daki Türk yönetimi çağı ile ilgili bir yargıda bulunabilmeleri için, dinleyicilerimize sunmak istiyoruz.

Osmanlı Tarih Yazıcılığı

Belleten · 1971, Cilt 35, Sayı 140 · Sayfa: 655-664 · DOI: 10.37879/belleten.1971.140-655
Tam Metin
Kurucusu Atatürk olan Türk Tarih Kurumu'nun 40. senei devriyesini kutladığımız bir sırada bize de konuşmak, Türk Tarih Yazıcılığı hakkındaki fikirlerimizi söylemek fırsatını veren Kurum'a huzurunuzda teşekkürü bir borç bilirim. Biz, Türk tarihinde ayrı bir çığır açan ve Anadolu'nun Türkleşmesinde rolü olduğunu bildiğimiz Türkmen gruplarının gelip te bu ülkeye yerleşmesinden sonra Türkçülüğe büyük bir önem verildiğini ve milletin kendi dili olan Türk dili üzerinde durulduğunu biliyoruz ki, çok seneler sonra, Atatürk'de aynı gayenin gerçekleşmesi için çalışmış, Anadolu'yu vatan edinen Türk çocuklarının tarihini ve dillerini sistematik şekilde ve bir ilim çerçevesi içinde araştırılması için de Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarını kurmuştur. Biz, bugün, daha 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar gelen bir devre içinde Osmanlı tarih yazarlarının ne gibi bir yol tuttuklarını ve Osmanlı tarih yazıcılığının mahiyetinin ne olduğunu kısaca belirtmeye çalışacağız. 14. yüzyıl dedik. Gariptir ki, II. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar Selçuklular'ın da Türk olmasına rağmen İranlı unsurun Anadolu'ya gelmesi ve Farsça'nın Türk dilinin üstüne çıkması bir takım problemlerin de ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Adeta Türkçe, belli başlı kültür merkezlerinde, başta Konya olmak üzere, Kayseri'de, Niğde'de konuşulmuyor, fakat İran'dan gelen unsur bunu resmi devlet dili haline getirmeye elinden geldiği kadar da gayret sarfediyordu.