173 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Osmanlı İmparatorluğu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

THEOHARIS STAVRIDES, The Sultan of the Vezirs: The Life and Times of the Ottoman Grand Vezir Mahmud Paşa Angelovic (1453-1474), Brill-Leiden-Boston-Köln, 2001. 449 sayfa [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 211-214
Son 50 yıldır Osmanlı tarihi araştırmaları çok önemli aşamalar kaydetti. Artık Osmanlı tarihi sadece siyasi olayları ile değil, sosyal, ekonomik ve kültürel bakımdan da çok daha iyi biliniyor. Bununla birlikte Osmanlı tarih yazıcılığında prosopografik araştırmalar çok ihmal edilmiş bir çalışma alanı olarak göze çarpıyor. Halbuki Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi için olaylara yön veren tarihi şahsiyetler hakkında daha kapsamlı bilimsel çalışmalar yapılması ve onların tarihi olayların yön değiştirmesindeki rollerinin daha sağlıklı bir şekilde ortaya konulması elzemdir.

FREDERIC HITZEL, L'Empire Ottoman, XVe-XVIIIe siecles, Editions Les Belles Lettres, Paris, 2001, 319 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 246 · Sayfa: 615-616
Fransız türkologlarından Dr. F. Hitzel bu eserinde Osmanlı tarihinin klasik çağı olan 1453'ten 1839'a kadarki dönemi incelemektedir. Bu itibarla Osmanlı devletinin 1302-1453 yılları arasındaki kuruluş dönemine kitabında sadece yedi sayfa ayırmış, 1839'dan 1920'ye kadar uzanan Batılılaşma dönemine ise hiç değinmemiştir. Söz konusu eser iki ana bölümden ibarettir. Birinci anabölümde (s. 21-128) "Osmanlı İmparatorluğu"nun siyasi ve sosyal bünyesiyle iktisadi gelişmesi ele alınmış, ikinci anabölümde de (s. 131-268) "Osmanlı insanı" başlığı altında dini hayat, edebiyat, sanatlar, boş vakitleri kullanma (Les Loisirs) ve özel yaşayış tarzı anlatılmıştır.

SELÇUK AKŞİN SOMEL, The Modernization of Public Education in the Ottoman Empire, (Politics, Society and Economy, Brill (Leiden) 2001 (xviii+414 sayfa). [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 246 · Sayfa: 613-614
Eser kısaltmalar listesi, transkripsiyon listesi ve konuyla ilgili notlar, önsözden müteşekkil olmak üzere xvııı sayfalık bir ön kısımdan sonra giriş, 7 bölüm, sonuç, bibliyografya ve indeks kısımlarından meydana gelmektedir. Giriş kısmında kısaca Batılılaşma hareketi hakkında bilgi verilmektedir. Gülhane Hatt-ı Hümayun'u ile başlayan açıklama, bu yasal düzenlemelerin toplumdaki etkilerini kısaca değerlendirmektedir. Bu arada eserin diğer kısımlarında daha ayrıntılı ele alınacak olan konulara kısaca temas edilmektedir.

ÖMER DEMİREL, Sivas Şehir Hayatında Vakıfların Rolü: Osmanlı Vakıf-Şehir İlişkisine Bir Örnek, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2000, XI+209+31 sayfa levha ve resim

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 245 · Sayfa: 181-186
Diğer Orta ve Yakındoğu Türk ve İslam devletlerinde olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nda da, devletin temel görevinin, egemenliği altında bulunan topraklarda güvenliği ve adaleti sağlamaktan ibaret olduğu bilinmektedir. Buna mukabil, bugün, genelde devlet tarafından yürütülen din, kültür, eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetler toplumdaki varlıklı kimselerin kurmuş oldukları vakıflarca sağlanmış ve böylece dengeli bir toplum tesis edilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle, eski Türk toplum hayatına ilişkin yapılan her araştırmada vakıf müessesesiyle karşılaşılmaktadır. İşte burada, Cumhuriyet Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Dr. Ömer Demirel'in, Osmanlı devri Türk toplumunun şehir hayatında vakıfların rolünü irdeleyen ve bu konuda bize yeni bilgiler sunan bir çalışması üzerinde durulacaktır.

Küçük Kaynarca Antlaşması’nda ‘Dosografa’ Kilisesi

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 239 · Sayfa: 213-222
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun Rusya tarafından feci bir yenilgi almasına sebep olan 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Ruslar İstanbul'da Galata semtinde bir kilise inşa etme hakkını elde ettiler. Ayrıca antlaşma, kilisenin Bab-ı Âlî'de temsilciliğini yapabilecek Rus elçinin himayesi altında olmasını da belirledi. Bu kilise ve Rusya'nın onu himaye etme ve temsilciliğini yapma hakkı, Rus hükümetlerinin sonraki yıllarda Rum Ortodoks kilisesini, hatta Sultan'ın hakimiyeti altındaki Rum Ortodoks halkını himaye etme hakkını dayandırdığı iddianın temelini oluşturdu. İddialar abartıldı, fakat İstanbul'daki kilise antlaşmanın 14. maddesinde yazıldığı gibi 'Rum âyin şeklini' kullanmaktaydı, bu yüzden bağlantı mantıkî gözükmekteydi. Ancak, antlaşmanın Türkçe metni, Cevdet Paşa tarihinde yeniden aktardığı gibi, 'Rum âyin şeklini' kullanan bir kiliseden bahsetmemektedir. Bunun yerine, 14. madde bu kiliseye Dusugrafa veya Dosografa Kilisesi denildiğini belirler.

Niğde-Bor Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 95-122
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü devlet adamı Sokullu Mehmet Paşa, Niğde'nin Bor ilçesinde 1574 yılı civarında cami, bedesten-arasta ve mektepten oluşan bir külliye inşa ettirmiş, fakat mektep günümüze gelmemiştir. Sokullu'nun hazinedarı Tavâşî Hasan Ağa da aynı tarihlerde bu yapıların yanına çifte hamam yaptırarak külliyeye dahil etmiştir. Sokullu Mehmet Paşa (1505-1579); Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566), II. Selim (1566-1574) ve III. Murad (1574-1594) dönemlerinde sadrazamlık yapmış ünlü devlet adamıdır.

Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ve Hindistan Üçgeninde İngiltere'nin Boğazlar Politikası

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 237 · Sayfa: 559-596
Tam Metin
Ülkelerin çıkarları ve bu çıkarlarıyla ilgili hedefleri, onların diğer ülkelerle ilişkilerinde, özel birtakım politikaların geliştirilmesini gerekli kılar. Politikalar, bir ülkenin ulusal çıkarlarına ve içinde bulunduğu uluslararası ortama göre oluşturulur ve bu çerçevede yürütülür. Öyle ki, her politikanın bir doğuş sebebi, bir yaşam süresi, bir de sonu olduğu söylenebilir. Tarihçinin başlıca görevlerinden birisi de, belirli bir politikanın neden ve niçin doğduğunu tesbit etmek ve bu politika terk edilinceye, ya da başka bir politikaya dönüşünceye kadar gelişmesini takip etmektir. Bu görüşten hareketle, çalışmamızda belirlenen temel hedef, İngiltere'nin Türk Boğazlarına yönelik politikalarının, doğuşundan son bulduğu noktaya kadar geçen süredeki gelişmesini, -ki bu bütün bir ondokuzuncu yüzyılı ve yirminci yüzyılın ilk çeyreğini kapsamaktadır- belirli etkenler ve değişkenler çerçevesinde incelemektir.

Women in the Ottoman Empire, Midlle Eastern Women in the Early Modern Era, (Osmanlı İmparatorluğunda Kadın, Modern Çağın başında Ortadoğulu Kadın) ed. by Madeline C. Zilfi, Leiden-New York-Köln 1997. XI+321 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 237 · Sayfa: 629-632
Tam Metin
17 ve 18 Nisan 1994 tarihinde Maryland Üniversitesi College Park'ta düzenlenen "Women in the Ottoman Empire, Midlle Eastern Women in the Early Modern Era" (Osmanlı İmparatorluğunda Kadın, Modern Çağın başında Ortadoğulu Kadın) adlı konferansta sunulan 14 makale Brill kitabevi tarafından kitap haline getirilmiş ve The ottoman Empire and its Heritage serisinin onuncu kitabı olarak basılmıştır. Kitabın editörlüğünü kongrenin organizasyonunda da görev almış olan ve 1600-1800 yılları arasındaki Osmanlı uleması konusunda da eserleri bulunan Madeline C. Zilfi üstlenmiştir.

Bâbıâli'de Bulgar Asıllı Bir Diplomat

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 65-74
Tam Metin
1784 yılında doğan II. Mahmut, I. Abdülhamid'in oğludur. Diğer Osmanlı şehzadeleri gibi dünya ve padişahlık hakkında öğretilmesi gereken mistik bilgiler ona da öğretilmiştir. Bu bilgiler yanında II. Mahmut "... amcası Selim III - ten Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde bulunduğu kötü durumu, bu imparatorluğu yıkılmadan kurtarmak için yapılması gereken ıslahatın yapısını ve karakterini öğrendi".

Yanya Vilayetinin Limanı Olarak 19. Asrın İkinci Yarısında Preveze

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 137-146
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun son asrında Yanya bölgesi hem imparatorluğun çevre vilayeti, hem de Doğu Akdeniz'de önemli bir geçiş noktası karakteri göstermektedir. Yanya ve limanı Preveze ve Narda (Arta) Doğu Akdeniz ve özellikle Yunanistan Krallığı, İtalya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında iktisadi, siyasi bir bağlantı noktasıydı. Uzun tarihi boyunca Preveze Venedik ve Osmanlı hâkimiyetini geçirmiş; nihayet 1912 sonunda Balkan Savaşı'ndaki çözülme ile Yunanistan'a geçmiştir.