6 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 6
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Antik Kent 1
- Aquaduct 1
- Arkeoloji 1
- Bizans 1
- Cam 1
E. MARIENNE STERN, Roman, Byzantine and Early Medieval Glass 10BCE - 700 CE Ernesto Wolf Collection, Ostfildern 2001 [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 217-218
Özet
Eva Marienne Stern'in antik cam, özellikle Roma Dönemi cam buluntuları üzerine bir çok yayını bulunmaktadır.Yazarın bu çalışması, Ernesto Wolf Koleksiyonu'nun ikinci kitabıdır. Bir ortak çalışma olan ilk kitapta (E.M. STERN - B. SCHLICK NOLTE, Early Glass of the Ancient World 1600 B.C. - A.D. 50 Ernesto Wolf Collection, Ostfildern 1994 ), üfleme tekniği öncesine ait yaklaşık 1500 yıllık bir süreçte yapılmış olan cam eserlerin kataloğu yer almaktadır. Yine bir katalog çalışması olan bu son kitabında ise Erken Roma Dönemi'nden Geç Antik ve Erken Ortaçağ (IV. yüzyıl ortası - erken VIII. yüzyıl) dönemleri arasında yapılmış olan cam eserlerin tanıtımı yapılmıştır.
Lykia-Kabalia-Pisidia Bölgesinden Roma Dönemi "Dioskurlar ve Tanrıça" Kabartmaları
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 295-322 · DOI: 10.37879/belleten.1995.295
Özet
Tam Metin
"Dioskurlar ve Tanrıça" şeklinde tanımlanan ve bir tanrıça ile iki genç erkek figüründen ya da bunların simgelerinden oluşan üçlü betim Anadolu'nun güneybatısında, Lykia-Kabalia-Pisidia Bölgesi Roma İmparatorluk Dönemi adak kabartmaları ve sikkelerinde azımsanamayacak sayıda örnek ile karşımıza çıkmaktadır. Yerli bir tanrı üçlüsü olduğu anlaşılan grup içindeki iki genç, Yunan benzerleriyle özdeşleştirilerek, kabartmaların eşliğindeki yazıtlarda "Dioskurlar" adıyla anılmıştır. Yunan mitolojisinde Dioskurlar, biri "Kastor", öbürü "Polydeukes" adını taşıyan Lakonia kökenli ikiz kardeşlerin ortak adıdır.
JALE İNAN - ELISABETH ALFÖLDI - ROSENBAUM, Römische und frühbyzantinische Portraetplastik aus der Türkei. Neue Funde. Mainz, Philipp von Zabern Verlag, 1979. I. Cilt: XVIII 368 sayfa metin, II. Cilt: 275 levha. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1982, Cilt 46, Sayı 184 · Sayfa: 897-900
Özet
Tam Metin
Genel olarak Roma devri portre sanatı ile ilgili yayınlara bakılacak olursa bunların, ya belirli zamanlar ile belirli kişileri içeren incelemeler olduğu veya çeşitli nitelikteki eserleri kapsayan koleksiyonların bilimsel katalogları ile eserleri tek tek inceleyen makaleler olduğunu görürüz. Bu tip yayınlar içinde belirli bir kent, eyalet veya ülke kökenli Roma portrelerinin toplu olarak incelendiği yayınlar nispeten azdır. Bu hususta Küçük Asya veya şimdiki sınırlarıyla Türkiye için ilk eser 1965 yılında Jale İnan tarafından yayınlanmış olup, o zamana dek Perge ve Side kazılarından çıkan portre heykelleri ile Pamphylia, Lykia ve Pisidia kökenli olup, Side ve Antalya Müzelerinde bulunan eserleri içermektedir. Bu araştırma ile İnan, Pamphylia'nın, özellikle Side ve Perge gibi iki önemli merkezin Anadolu Roma devri portre sanatında üslup özelliklerini saptamıştır. 1966 yılında J. İnan ve E. Rosenbaum tarafından yayınlanan eser ise, Küçük Asya kökenli olup, çeşitli Anadolu müzeleri ile İstanbul Arkeoloji Müzesi, Londra British Museum ve Viyana Müzesinde veya bazı özel koleksiyonlarda sergilenen, buluntu yerleri kesin olarak saptanabilen toplam 311 portreyi içermektedir. Roma cumhuriyet devrinden, Justinianus (M. s. 527-565) devrine kadar eserlerin geniş bir katalogu olan bu eser, arkeoloji yayınları arasında eksik olan büyük bir boşluğu doldurmuş ve kısa bir süre içinde tamamen tükenerek, 1971 yılında aynı yayınevi tarafından tıpkı basımı yapılmıştır.
Silifke Dolaylarında Yapılan Araştırmalar
Belleten · 1977, Cilt 41, Sayı 161 · Sayfa: 193
Özet
Tam Metin
Kurumumuz üyelerinden Prof. Dr. Semavi Eyice dört kişilik bir ekiple birlikte ve Kurumdan aldığı yardımla 2-21 Eylül 1976 tarihleri arasında Silifke dolaylarında arkeolojik ve tarihsel bir gezi yapmıştır. Eyice'nin Türk Tarih Kurumuna verdiği rapora göre, Silifke kalesinde yapılan incelemelerden sonra Yenibahçe deresinin batı tarafındaki tepelerde bulunan eski yerleşme yerlerinden Sinekkale, Aşağı Dünya Obruğu, yanındaki ören ile bir Bizans yapısı olan Işıkkale görülmüştür. Sinekkale, hakkında hiçbir şey bilinmeyen Anadolu Bizans kervansaray mimarisinin bir örneği olabileceği gibi, feodal bir mesken olması olanağı da vardır. Işıkkale ise kilisesi, nekropolü, taş döşeli ana caddesi ve evleri ile tam bir yerleşme yeridir.
Kültepe Sikkeleri (1967-1973)
Belleten · 1974, Cilt 38, Sayı 152 · Sayfa: 583-596 · DOI: 10.37879/belleten.1974.152-583
Özet
Tam Metin
Yazımızın konusu 18 adet sikkedir. Bunlardan ikisi gümüş, yedisi bronz olmak üzere 9'u 1967 yılı Kültepe kazılarında bulunmuştur. Şimdi, Ankara Arkeoloji Müzesi Sikke Seksiyonunda 1974 envanter numarasında kayıtlıdır. Diğer 9 gümüş sikke 1973 yılı kazılarında bulunmuştur. Sikkeler çok aşınmış ve bozulmuştur. Gümüş sikkeler birbirine yapışmış, oksitleşmiş iki parça halinde idi. Ankara Arkeoloji Müzesi laboratuvarında temizlendikten sonra üzerlerinde çalışmamız mümkün olabilmiştir. Sikkeler kronolojik olarak incelendiğinde, M.Ö. 323 - M.S. 180 yıllarında darp edilmiş oldukları, yani 400 yıllık bir devri kapsadıkları görülür.
Perge Şehri Su Yolları
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 143 · Sayfa: 289-292 · DOI: 10.37879/belleten.1972.143-289
Özet
Tam Metin
1971 yılı Perge kazısı çalışmalarında Prof. Arif Müfit Mansel Perge suyollarını araştırmak ve tespit etmekle beni görevlendirdi. Bugün Perge'de direkli caddelerin ortasındaki kanallar nymphaeumler (anıtsal çeşmeler), ve hamamlar gibi su ile ilgili pek çok yapı vardır. Bu yapılar birbirlerine yer yer rastlanan toprak üstü su kanalları ve su köprüleri ile bağlanır. Şehrin suyu, 1970 yılında kazısına başlanmış olan Nymphaeum'dan dağılır. Bu Nymphaeum Akropol'un güney yamacında, şehrin diğer yapılarından daha yüksek bir yerdedir. Şehirdeki caddelerin ortalarındaki su arkları da buradan başlar. Palestra, hamamlar ve çeşmelerin su dağıtımının ayrı bir konu olarak incelenmesi gerekmektedir. Bunun için bu raporda biz sadece Perge şehrinin suyunun nereden geldiğini açıklamakla yetiniyoruz. Perge'de batı sur duvarı dışında, batı hamamının güneyinde su ile ilgili olduğunu düşündüğümüz bir yapı kalıntısına rastlanır. Yapının, içinden geçen künkler dolayısiyle, bir su terazisi olabileceği akla gelmektedir. Bu yapıdan itibaren sur dışında sura paralel olarak toprak üstünde güneye doğru uzanan suyolu izleri görülür.