5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Roman Empire
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Roma İmparatorluğu’nu Yöneten Suriyeli Kadınlar

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 257 · Sayfa: 63-82 · DOI: 10.37879/belleten.2006.63
Tam Metin
Roma'nın Severuslar hanedanı dönemi (İ.S. 192-235) tarihinin dikkat çeken önemli özelliklerinden birisi, imparatorluk yönetiminin Romalı olmayan yabancıların elinde kalmış olmasıdır. Bu sülalenin ilk imparatoru Septimius Severus, Afrika kökenliydi(1). Dilindeki Fenike aksanı onun bu yönünü özellikle vurgulamak için eskiçağ kaynaklarında anıldı(2). Roma imparatorluğunu yöneten diğer yabancılar, Syria Eyaleti'nin Emesa kentinde Güneş Tanrısı Elagabal'ın başrahipliğini yapan Iulius Bassianus'un iki kızı ve onlardan olan torunlarıydı. Septimius Severus öldükten sonra bu başrahibin kızları ve kız torunları imparatorluk yönetiminin en etkili isimleri oldular(3). Onlar yalnızca yabancı olmalarıyla değil, aynı zamanda kadın olarak imparatorluk yönetiminin etkin isimleri olmalarıyla da önemlidirler. Çünkü Romalılar, kısmen öne çıkan Nero'nun annesi Agrippina hariç, devlet yönetiminde kadın etkinliğine alışık değildiler.

Dağılmış Roma İmparatorluğu’nun Alanında Roma Zihniyetinin İzleri

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 253 · Sayfa: 621-632
Tam Metin
Bu bildiride güdülen amaç, hem Akdeniz dünyasındaki Doğu-Batı, hem de Avrupa'daki Roman(2)-Cermen ayrışması, zihniyetlerin ayrımlaşması ve izlerinin çağlar ötesi kültür çemberlerinde kendini göstermesi üzerine eğilmektir. Konu, dağılmış Roma İmparatorluk alanıyla ilgili olduğundan, Roma'nın bölünmesiyle belirginleşmeye başlayan ayrışma süreci, araştırmanın çıkış noktasını oluşturuyor. Henüz dağılmamış Imperium Romanum tek başına bir Avrupa, Asya veya Afrika imparatorluğu değil, hepsinin birlikteliğini oluşturan bir Akdeniz gücüydü ve Akdeniz birliğinin canlı temsilcisiydi. O zamanlar ortak bir uygarlık çemberini oluşturan Akdeniz dünyası kendi içinde oldum olası çokkültürlü bir yapıya sahipti.

Marmaris Müzesinden Üç Uzun Cam Unguentarium

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 403-408
Tam Metin
Son yıllarda, Marmaris Müzesi tarafından, yerel bir satıcıdan üç adet uzun cam unguentarium satın alınmıştır. Bunların buluntu yeri bilinmemekle birlikte, çok benzer ölçülere, form ve cam özelliklerine sahip olmaları bakımından aynı mezar konteksti içinde, bir arada ele geçmiş olmaları gerekmektedir. Unguentarium, (özellikle tüp biçimli ve şamdan biçimli tipler) cam üflemeciliğinin yaklaşık olarak İ.Ö. 25 yılında icat edilmesinden sonra Roma camcılığında en yaygın görülen form haline gelmiştir. Roma günlük yaşamında sıkça kullanılan kokulu yağların, parfümlerin, merhemlerin yani, "unguent"lerin saklanmasına yaradığı için bu isimle tanınmaktadır.

Glass Unguentaria of Elongated Type From Marmaris Museum

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 249 · Sayfa: 409-414
Tam Metin
Three glass unguentaria of elongated type have recently been purchased by Marmaris Museum from a local dealer. Though their findspot is unknown, the unguentaria must have been found together, probably in the same tomb context as they share very similar dimensions, forms and glass characteristics. Glass unguentaria (especially tubular and candlestick types) became one of the most common among all vessel types soon after the invention of glassblowing in ca 25 B.C. They were mainly containers for scented oils, perfumes, ointments, i.e. "unguents". Unguentaria can be regarded as the blown counterparts of earlier core-formed glass containers (aryballoi, alabastra, amphoriskoi or oinochoai).They were simple but mass-produced items showing a wide distribution both in the western and eastern provinces of the Roman Empire.

The Crisis of the Third Century A.D.

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1509-1526
Tam Metin
Late in A.D. 155 the Greek orator Publius Aelius Aristides from Hadrianoi in Northern Mysia praised Roman rule in the presence of the imperial court at Rome. Indeed, the poets say that before the rule of Zeus everything was filled with faction, uproar, and disorder, but that when Zeus came to rule, everything was put in order and the Titans were banished to the deepest corners of the earth, driven there by him and the gods who aided him.