3 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- Sofya 3
- Sofia 2
- 31 Ekim - 3 Kasım 1929 1
- Bali Efendi 1
- Bâlî Efendi 1
Osmanlı Devleti’nde Devlet-Tekke İlişkisinin Önemli Bir Tanığı: Halveti Şeyhi Sofyalı Bâlî Efendi ve Vakıfları
Belleten · 2016, Cilt 80, Sayı 289 · Sayfa: 797-822 · DOI: 10.37879/belleten.2016.797
Özet
Tam Metin
XIV. yüzyılın sonlarında Osmanlı askerleri tarafından fethedilen Sofya şehri, Türkler için yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Şehrin yol güzergahında ve verimli araziler üzerinde bulunması, kısa sürede Rumeli Eyaleti'nin merkezi olmasını sağlamıştır. Şehrin fethiyle başlayan dini ve kültürel değerlere uygun binalar inşa etme süreci, sonraki yüzyıllarda artarak devam etmiştir. Vakıf sistemi ile inşa edilen binalar, Sofya şehrini daha belirgin yaşanabilir bir merkez haline getirmiştir. Bu çalışmada XVI. yüzyılda yaşamış âlim, şâir, Halvetîyye şeyhi ve para vakıflarının meşruîyeti konusunda sürdürdüğü tartışmaları ile bilinen Şeyh Bâlî Efendi'nin vakıfları ele alınmıştır. Şeyh Bâlî Efendi'nin adına Sofya yakınlarında kurulmuş tekke, camii, türbe, çeşme, han ve medreseden oluşan vakıf yapılarının XVIII ve XIX. yüzyıldaki durumu burada araştırılacaktır. Araştırmada Osmanlı arşiv belgeleri, tahrir defterleri, vakfiyeler ve ilk kez Sofya sicilleri kullanılarak kronolojik yatay yaklaşım tarzıyla konu ele alınmıştır.
Bir Sosyal Sorumluluk Projesi: Tuna Vilayeti Islahhaneleri
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 279 · Sayfa: 573-636 · DOI: 10.37879/belleten.2013.573
Özet
Tam Metin
Mithat Paşa'nın adıyla özdeşleşen ıslahhanelerden ilki Niş'te açılmış,sahipsiz ve kimsesiz çocuklar başta olmak üzere anne-babasından biri olduğu halde bakılamayacak durumda bulunanlar da buraya alınmıştır.Bunların dışında suç işleyerek hüküm giymiş çocuklar hükümet kararıyla tutukluluk sürelerini kurumdaki özel bölümde geçirmiştir. Çeşitli kaynaklarda bundan dolayı ıslahhane adıyla anıldığı belirtilen kurumun isminin,bizzat Midhat Paşa'nın Kur'an'daki bir ayetten esinlenmesi üzerine kendisi tarafından verildiğinden de söz edilmiştir. Niş'ten sonra Tuna Vilayeti'nin kurulmasıyla Rusçuk ve Sofya'da açılan ıslahhaneler arasına yine Rusçuk'ta faaliyete geçirilen bir kız ıslahhanesi de katılmıştır. Özellikle erkek çocuklara birer meslek edindirmenin temel amaç olduğu ıslahhanelerde dinlerine göre ayrı hocalardan temel bilgileri içeren dersler verilmiştir. Çocukların böylece kendi dilinde okur-yazar olması, basit düzeyde matematik bilgisi edinmesi, din ve ahlak eğitimi alması sağlanmıştır. Kız çocukların ise yine kendi dinlerindeki hocalardan Türkçe veya Bulgarca öğrenmeleri, yabancı bir hanım tarafından verilen Fransızca eğitimi almaları hedeflenmiştir. Temel bilgilerin yanında dikiş-nakış ve piyano eğitimi de verilen kurumda küçük kızların iyi yetiştirilmesine özen gösterilmiştir. Devlet-toplum işbirliği ile oluşturulan zamanla bölgenin prestijli kurumlan haline gelen ıslahhanelerin giderleri için kurumlara ait gayrimenkullerin kira gelirleri, ihzariye tezkerelerinden alınan harçlar, ıslahhanelerde üretilenlerin satışından elde edilen kazanç ve başta devlet adamları olmak üzere halkın yaptığı bağışlar kaynak oluşturmuştur. Bu sayede hizmetlerini sürdürebilen kurumlar hayatlarını kazanabilecek düzeyde pek çok meslek erbabının yetişmesini sağlayarak önemli bir görevi yerine getirmiş, başta İstanbul olmak üzere diğer Osmanlı vilayetlerinde de benzerlerinin açılmasında etkili olmuştur.
Bulgaristan Türklerinin Birinci Milli Kongresi (31 Ekim - 3 Kasım 1929)
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 309-330
Özet
Tam Metin
Bundan 60 yıl önce, 31 Ekim - 3 Kasım 1929 tarihleri arasında Sofya'da Bulgaristan Türk azınlığının Birinci Milli Kongresi yapıldı. Bu, Bulgaristan Türklerinin milli varlığını, duygularını dile getiren ilk teşebbüs oldu. Böyle bir kongrenin yapılması için çeşitli düşünceler senelerce ortaya atılan konular arasında yer almış, fakat onun gerçekleştirilmesi için gereken imkânlar yaratılmamıştı. 1928-1934 yılları arasında Mehmet Celil yönetimi altında çıkarılan "Rehber" gazetesi Milli Kongre düşüncesini özetle şöyle açıklamaktadır: "Bulgaristan'ın kuruluşundan beri geçen elli yıl içinde Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığı bir genel toplantı yapmamış, kendi sorunlarını birlikte görüşüp konuşmamış ve ortak kararlar almamıştı. Bu, büyük bir eksiklikti. Bulgar Hükümeti böyle bir toplantıyı engellemiyordu; ama Türklerin kendisinden kongre teklifi de gelmemişti. Ara sıra bu düşünceyi ortaya atanlar olmuşsa da onlar da bu işi gerçekleştirememişlerdi. Başkaları böyle toplantılar yapıyorlardı. Bulgaristan Türk gençliği de bazı dernekler kurmuştu ve periyodik aralıklarla toplantılar düzenliyorlardı. Bütün Bulgaristan Türklerini kapsayacak genel bir kongre ihtiyacı günden güne artmıştı".