60 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Türk Tarih Kurumu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Bir Bilim Adamımız Amerikan Felsefe Kurumuna Üye Seçildi

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 204
Tam Metin
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halet Çambel, Amerikan Felsefe Kurumu'na üye seçilmiştir. Halet Çambel bu Kurum'a üye seçilen ilk Türktür.

Önsöz

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 1-4
Tam Metin
Türk ulusu bugün büyük bir adamın 100'üncü doğum yılı sınırları içine girmiş bulunuyor. O, 1881'de Selanik'te doğduğu sıralarda dünya ve Türkiye büyük bir bunalım geçirmekte idi; Rusya'da ve Amerika'da devlet başkanları öldürülüyor, Güney Amerika'da iki devlet arasında savaş sürüyor, İngiltere ile İrlanda arasında yıllarca sürecek bir anlaşmazlık aşaması gelişiyordu. Bu olaylar yanında her ulusun kendi sınırları içinde bunalımları da vardı. Türkiye'ye gelince; tarihinin karanlık günlerini yaşamaya başlamıştı. İmparatorluk sarsılma devrinden çözülme devresine girmişti. İsyanlar ve savaşlar sonunda büyük eyaletler bağımsız devletler meydana getirmek için Osmanlı egemenliğinden ayrılmakta idi. Bu olaylarla Türk'ün onuru zedeleniyor, dünyada itibarı kırılıyordu. Hatta sonunun yakın olduğu konusunda da dünya basınında yazılara rastlanmakta idi; Bütün bu olaylar Türkleri, bir ruh hastalığına yakalanmış olarak kötümserliğe ve ümitsizliğe götürüyordu. Kurtuluş ve gelecek için tek güven bir kurtarıcının çıkmasına bağlanıyordu. Atatürk böyle bir atmosferde doğdu. Doğuşunda bir kurtarıcının dünyaya geldiğini işaret eden herhangi bir mucize belirmedi. 20 inci yüzyıl akılcılık devri idi; üstelik Atatürk mütevazi bir ailenin çocuğu idi. Ailesi ne bir servete ne de bir şöhrete sahipti. O, bir düzeye kadar kendi geleceğini kurmak durumunda bulunuyordu. İlkokulda öğretmeninden bir tokat yemesi üzerine ruhundaki ateş bütün benliğini sardı, isyan etti. Okulu bıraktı. Bundan sonra Onu bu ruh haliyle yaşam kavgasında görüyoruz. Babası ölmüştü. Annesinin karşı koymasına rağmen asker okuluna girdi. Yurdun bütün tehlikelerinden, acılarından, sefaletlerinden kendisini sorumlu tutmaya başladı. Askerlik eğitimi kademelerinin birinden diğerine yükseldikçe sorumluluk duygusu da arttı. Eğitimi bitip ordu saflarına katıldığı gün, kurtuluş için muhtaç olduğu manevi gücü, ölüm tehlikesini kendileri ile paylaştığı Mehmetçiğin davranışında buldu.

M. Kemal Atatürk'ün Doğumunun 100. Yıldönümü (19 Mayıs 1981) Türk Tarih Kurumu'nun Kuruluşunun 50. Yıldönümü (15 Nisan 1981)

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 176 · Sayfa: 629-642 · DOI: 10.37879/belleten.1980.629
Tam Metin
Yıl 1918. Birinci Cihan Savaşı, Osmanlı Devletinin katıldığı müttefik grubunun mağlubiyeti kabul etmesi ile sonuçlanmıştı. Mondros Mütarekesinin imzası ile Türk yurdunun hemen her bölgesi istilaya uğruyordu. 25 maddelik bu belge, her bakımdan bir devletin henüz sulh antlaşması yapılmadan egemenliğinin ortadan kalkması idi. Özellikle 7. maddeye göre "İtilaf devletleri emniyetlerini tehdit edecek bir durum karşısında herhangi bir sevkulceyş (stratejik) noktayı işgal hakkını haiz olacaklardır". Bu madde çok geniş yorumlara ve uygulamalara neden olmuştur. Osmanlı hükümeti acz içinde idi. Padişah Kanun-i Esasinin (Anayasa) 7. maddesinin kendisine tanıdığı hakka dayanarak Meclisi Mebusanı feshetmiş, (21.XII.1918) ancak yine kanuna göre yeni seçimlerin 4 ay içinde yapılması ve bunun da ilânı gerektiği halde bu dikkate alınmamıştır. Böylece meşruti idare Osmanlı devlet bünyesinden süresiz olarak kalkmış bulunuyordu.

Türk Tarih Kurumu'nun Genel Kurul Toplantısı

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 591-628
Tam Metin
Türk Tarih Kurumu'nun 1980 yılı Genel Kurul toplantısı 19 Nisan 1980 Cumartesi günü saat 10 da Kurum merkezinde yapıldı. Kurum üyeleri saat 9,30 da Kurumun kurucusu Atatürk'ün Anıtkabrini ziyaret ederek saygı duruşunda bulundular ve bir çelenk koydular. Kurum Başkanı Ord. Prof. Enver Ziya Karal şeref defterine şunları yazdı : "Atatürk, Kurmuş olduğun Türk Tarih Kurumu'nun üyeleri olan bizler, her yıl yaptığımız gibi bu yıl da sana olan şükranlarımızı sunmak ve bağlılık duygularımızı tekrarlamak için geldik." Saat onda Kurum merkezine dönen üyeler Genel Kurul toplantısına katıldılar. Yoklama yapıldı. 30 üyenin hazır bulunduğu anlaşıldığından başkan oturumu açtı. İki toplantı arasında kaybettiğimiz asıl üyelerimizden Ord. Prof. Ömer Lütfi Barkan ve Ord. Prof. Hikmet Bayur için iki dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Yeni üyeler bulunmadığı için gündemin dördüncü maddesi geçilerek beşinci madde uyarınca Genel Kurul konuşmalarını idare etmek üzere başkanlığa Prof. Dr. Coşkun Üçok, ikinci başkan Prof. Dr. Fikret Işıltan, yazmanlıklara da Prof. Dr. Jale inan ve Prof. Dr. Yaşar Yücel seçildiler.

IV. Uluslararası Güney-Doğu Avrupa Incelemeleri Kongresi

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 245-248
Tam Metin
V. Uluslararası Güney - Doğu Avrupa İncelemeleri Kongresi 13-18 Ağustos 1979 tarihlerinde Ankara'da Cumhurbaşkanımız Sayın Fahri Korutürk'ün koruyucu başkanlığında toplanmıştır. Kongre'ye 326'sı yabancı olmak üzere 380 delege katılmış, 19 rapor, 110 co-rapor, 213 bildiri sunulmuştur. Yuvarlak Masa'ya ise 20 konuşmacı katılmıştır. 13 Ağustos 1979 Pazartesi günü saat 9.30'da Türk Tarih Kurumu Merkezinde toplanan Kongre üyeleri Atatürk'ün Anıtkabrini ziyaret ederek saygı duruşunda bulunmuşlardır. Türk Tarih Kurumu ve Kongre Başkanı Ord. Prof. Enver Ziya Karal Anıtkabir'deki özel deftere şu sözleri yazmıştır: Atatürk: Türkiye'nin üyesi bulunduğu Güney - Doğu Avrupa İncelemeleri Milletlerarası 4. Kongresi üyeleri saygı ile huzurunda eğildik. Bir zamanlar "Türkler bütün dünya uluslarının dostlarıdır" ve "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkelerini bütün bir yaşam için ve herkes için bir kılavuz olarak göstermiştin. Bugünkü ziyaret, bu ilkelerin canlılığını ve ölmezliğini kanıtlıyor.

Türk Tarih Kurumu'nun Genel Kurul Toplantısı (1 Nisan 1979)

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 859-899
Türk Tarih Kurumu'nun 1979 yılı olağan Genel Kurul toplantısı 1 Nisan 1979 Pazar günü saat 10 da Kurum merkezinde yapıldı . Kurum üyeleri saat 9,30 da Kurum'un kurucusu Atatürk'ün Anıtkabrini ziyaret ederek saygı duruşunda bulundular ve bir çelenk koydular. Kurum Başkanı Ord. Prof. Enver Ziya Karal şeref defterine şunları yazdı : "Atatürk! Düşüncelerin, duyguların ve ilkelerin dünyada yayılmaya devam ediyor. Geçen Kasım'da Paris'te toplanan 144 ulusun temsilcileri doğumunun 100. yıldönümünü kutlamaya karar verdiler. Bizler, kurmuş olduğun Türk Tarih Kurumu'nun üyeleri, sana bu haberi iletmeye ve bağlılık duygularımızı tekrarlamaya geldik". Saat 10 da Kurum merkezine dönen üyeler Genel Kurul toplantısına katıldılar. Oturuma 31 üye katıldı . Başkan çoğunluğun bulunduğunu söyleyerek kısa bir konuşma ile oturumu açtı. Geçen yıl asıl üyeliğe üç kişi seçilmişti. Bunlar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Klasik Filoloji Profesörü Dr. Suat Sinanoğlu, muhabir üyelerimizden Lahey Büyükelçiliği Müsteşarı Bilâl Şimşir ve muhabir üyelerimizden Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Dekanı, Tarih Profesörü Dr. Yaşar Yücel idi.

Doğumunun 80. Yıldönümünde Uluğ İğdemir

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 251-254 · DOI: 10.37879/belleten.1979.251
Tam Metin
Türk Tarih Kurumu, Kurum Genel Müdürü Uluğ İğdemir'in 80 yaşına girmesi nedeniyle "Belleten"in bu sayısını ona armağan etmeği kararlaştırmıştır. Seksen yaşına erişmek kuşku yok ki, bir mutluluktur. Türk Tarih Kurumu, Genel Müdürünü bu mutluluğundan dolayı kutlarken kendisine teşekkür borcu olduğunu da kabul etmektedir: İğdemir'in seksen yıllık yaşamından 48 yılı Kurum hizmetinde geçmiştir. Öyle ki onun hizmeti Türk Tarih Kurumu'nun kuruluşu ile başlamış, gelişmesi ile devam etmiş ve bugün de devam etmektedir. İğdemir 1900 yılında Çanakkale'nin Lapseki ilçesine bağlı Çardak bucağında doğmuştur. İlk öğreniminden sonra, orta öğrenimini Çanakkale Lisesiyle Çanakkale Öğretmen Okulunda yapmıştır. Yüksek öğrenimini ise Ankara'da Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinde Yeni ve Yakın Çağlar tarihini bitirmek suretiyle tamamlamıştır. İğdemir'in ilk mesleği o devirde gençlerimizin çoğunun mesleği olan öğretmenliktir. 1919 da Biga'da ilkokul öğretmenliğine atanır. Ne var ki, yurdumuz bu yılda koyu bir bunalıma gömülmeğe başlar. Yurt toprakları yer yer düşman istilâsına uğrar. Bu arada düşman saldırıları Biga'ya da yönelir. Bunun üzerine İğdemir babasiyle birlikte ve gönüllü olarak Kurtuluş Savaşına katılır. 1921 yılında, Antalya'da tekrar öğretmenliğe başlar. Buradan Adana'ya gider ve öğretmenliği orada sürdürür. Aynı zamanda bu kentte gazeteciliğe başlar. İlkin Yeni Adana gazetesinin Yazıişleri Müdürlüğünü yapar. 1924 de Ferit Celâ1 Güven'le birlikte Türksözü gazetesini kurar. İğdemir 1926 yılında Ankara'da Türk Ocakları Merkez Heyeti Başkatipliğine getirilmiştir. Bu görev yanında Türk yurdu dergisi'nin Müdürlüğünü de üstlenmiştir. 1931 yılında Türk Ocaklarının kapanması üzerine aynı yılda kurulan Türk Tarih Kurumu Sekreterliğine atanmıştır. Bu atanma onun yaşamında bir dönüm noktasıdır.

Doğumunun 80. Yıldönümünde Sayın Uluğ İğdemir'e

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 257-258 · DOI: 10.37879/belleten.1979.257
Tam Metin
Atatürkcü, görev, heyecan ve atılım adamı değerli dostum Sayın Uluğ İğdemir'le Türk Tarih Kurumu'nda yarım yüzyıla yaklaşan arkadaşlığımızın özü: sevgi, hayranlık ve takdir duygularım olacaktır. Atatürk'ün kurduğu ve Türk kuşaklarını, insanlığı kucaklayan O'nun eseri büyük, manevi, ulusal ve evrensel yaptın atmosferi içinde Sayın Kardeşim Uluğ İğdemir'e sağlıklı, başarılı ve verimli daha nice yıllar dilerken ağabeyim Nafi Atuf Kansu ile ilgili bir anıyı da belirtmek isterim. Ağabeyim Mülkiyeyi bitirdikten sonra ilk memuriyeti olan Edirne valisi Hacı Adil Beyin maiyet memurluğu sırasında İttihat ve Terakki Partisince kurulan "Nimet-i Hürriyet" ilkokulunun da müdürlüğünü yapmakta ve birkaç arkadaşı ile birlikte "Sây ve Tetebbu" adında bir fikir dergisi çıkarmakta idi. Balkan Savaşının çıkması ve Edirne'nin kuşatılması üzerine esir olan Kansu bir müddet sonra kaçarak İstanbul'a gelmiş, oradan da Biga'ya giderek kaynı Avukat Ali Niyazi (Sarıdal)ın Terakki İlkokulunda öğretmenlik yapmıştı. Uluğ İğdemir o tarihte bu okulun öğrencisi imiş. Kendisinden dinlediğime göre ağabeyim bütün öğrencilere birer Türk adı verirken küçük adı Mustafa olan İğdemir'e de Uluğ adını vermiş. O tarihten sonra Mustafa adı unutulmuş, Uluğ adı asıl ad yerine geçmiş. Bu tatlı anımı da böylece saptamak benim için güzel bir vesile oldu.

Uluğ İğdemir'in Yaş Günü Münasebetiyle

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 255-256 · DOI: 10.37879/belleten.1979.255
Tam Metin
Türk Tarih Kurumu Genel Müdürü Sayın M. Uluğ İğdemir 31 Mart 1979 da sekseninci yaşını bildiriyor bizlere. Kendisine ilkönce bu çalışma hayatında daha uzun ömürler dileyerek yazıma başlıyorum. Türk Tarih Kurumu'nun resmi dernek oluşu gününden beri sorumlu sekreter ve Genel Müdür olarak muntazam çalışması ile Türk Tarih Kurumu'nun her hususta gelişmesinde başlıca amil olan kişidir kendisi. Bu yazımda bir medih edebiyatı yapmak için değil, fakat gerçekleri belirtmek için bazı meseleleri açıklamak istiyorum. Çünkü bütün yıllar boyunca Türk Tarih Kurumu'nun kurucu üyesi ve bazı yıllarda Yönetim Kurulu üyesi olarak Uluğ İğdemirle beraber çalışma durumumuz oldu. Bir kere hangi meselenin incelenmesini istesem, derhal dosyalarını Uluğ İğdemir'den hemen bulmamız mümkündür. Çalışma saatleri örnek olacak derecede ayarlıdır. Hatta bir arkadaşımız "ben saatimi Genel Müdürün geliş ve gidişine göre ayarlarım" derdi. Türk Tarih Kurumu bilindiği gibi Atatürk'ün fikrine göre kurulmuş ve çalışmalarını kendi sağlığında yakın ilgisi ile devam ettirmiştir. İstanbul'da Dolmabahçe Sarayında Türk Tarih Kurumu'na ayrılmış bir daire vardı ve Sayın Uluğ İğdemir daima orada bulunurdu.

Uluğ İğdemir ve Belleten

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 259-260 · DOI: 10.37879/belleten.1979.259
Tam Metin
42 yıl bir derginin Yazıişleri Müdürlüğünü bugüne kadar aksatmadan başarı ile yürütmek her fani için erişilmeyecek bir mutluluktur. Sayın Yönetim Kurulumuzun, Sayın Uluğ iğdemir'in. 80 inci doğum günü dolayısı ile Belleten'in 170 inci sayısını kendisine armağan etme kararı cidden yerinde, büyük bir kadirbilirlik olmuştur. Sayın Uluğ İğdemir'i 40 yıldan beri tanırım. Onda bitmeyen, tükenmeyen, güçlükleri yenebilen bir çalışma gücü vardır. O zamanlar gayet mütevazi bir kadro ile, hatta tek başına diyebilirim, çalışırdı. Belleten gibi bir bilim dergisinin 42 yıl seçkin yazarları ile bugüne kadar büyük bir itina ile devamı kendisinin eseridir, payı büyüktür. Denetleme Kurulu üyesi olarak kendisi ile yakın temasım vardır. Titiz, disiplinli, ciddi çalışması karşısında daima kıvanç duymuşumdur. Belleten, yurtta ve dışarıda bizi bilim alanında en iyi tanıtan bir dergidir. Belleten, Kurum'umuzun yıkılamayacak bir anıtıdır. Sayın Uluğ İğdemir'in 80 inci yaş yıl dönümünü kutlarken, genç kuşaklara en güzel örnek olacak çalışmasını, sağlıkla, aynı başarı ile Kurum'umuza hizmette devam etmesini dilerim