2 sonuç bulundu
Acemhöyük'te Bulunmuş Olan Bir Fildişi Kutu ve Bir Kurşun Figürin Kalıbı
Belleten · 1976, Cilt 40, Sayı 160 · Sayfa: 547-554 · DOI: 10.37879/belleten.1976.547
Özet
Tam Metin
Türk Tarih Kurumu, Ankara Üniversitesi ve Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına 1962 yılından beri yürütülmekte olan Acemhöyük kazılarında 1965 yılına kadar elde edilen sonuçlar yayınlanmıştır. O zamandan beri çalışmalar şehrin anıtsal yapılarının açığa çıkarılması planına göre yürütülmüştür. Ayrıca, aşağı şehirde ve höyüğün diğer kısımlarında da kazılara devam edilmiştir. Araştırmalarımız, Acemhöyük'ün Anadolu arkeolojisindeki yerini ve önemini büyük ölçüde aydınlatmıştır. Höyüğün hakim noktalarına inşa edilmiş olan saraylar, höyükte ve aşağı şehirde rastlanan özel evler ve bu yapılarda bulunan maden, fildişi, pişmiş toprak eserler ve zengin bir koleksiyon meydana getiren silindir ve damga mühür baskılı bullalar, taş vazolar bir arada yayınlanacaktır. Bu yazımızda bu zengin malzemeden iki örnek sunacağız: Fildişi bir kutu ve taştan bir kurşun figürin kalıbı.
Konya Şehri İçindeki Alâeddin Tepesinde Türk Tarih Kurumu Adına Yapılan Arkeolojik Kazıların Mimari Buluntuları
Belleten · 1975, Cilt 39, Sayı 154 · Sayfa: 217-224 · DOI: 10.37879/belleten.1975.154-217
Özet
Tam Metin
Konya şehri içindeki Alâeddin tepesinin arkeolojik kazıları 1941 yılı Haziran ve Temmuz ayları içinde yapılmıştır. Kazıları, o zaman Ankara'nın 22 kilometre güney doğusunda ve Gölbaşına yakın bir höyük olan (Karaoğlan Höyüğü) üzerinde çalışan kazı heyeti yürütmüştür. Bu heyetin başında, merhum Prof. Remzi Oğuz Arık bulunuyordu. Konya Alâeddin tepesi kazı heyetinde, o zamanın genç arkeologlarından, şimdiki Ankara Arkeoloji Müzesi (Anadolu Medeniyetleri Müzesi) müdürü Raci Temizer ile, Arkeolog merhum Nuri Gökçe ve heyetin mimari Arkeolog Mahmut Akok görev almış bulunuyorlardı. Alâeddin tepesindeki bu kazılar, Konya İmar Müdürlüğünün tepe üzerinde, bazı yeni binaların kurulmasını düşünmesi üzerine başlamıştı. Belediye idarecileri, Alâeddin tepesini, ulu orta bir tepe kabul edip, eski bir yerleşme yeri olamıyacağını ileri sürüyorlardı. Kazı heyetimiz tepenin üzerinde ilk yaptığı yüzey araştırmalarında elde ettiği dökümanlara dayanarak, buranın bir höyük olacağını kesin olarak ilgililere bildirmişti.