6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • Türkiye Selçuklu Devleti
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'ın İstanbul'u Ziyareti ve Türkler'in Tarihteki İlk Uçuş Denemesi (1162)

Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 247 · Sayfa: 839-848
Tam Metin
Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesud'un 1155 yılında ölümü üzerine tahta oğlu II. Kılıç Arslan geçti. Bu olay, Türkiye Selçukluları karşısında kaybettiği toprakları geri almaya çalışan Dânişmendli Yağıbasan'ı harekete geçirdi. Yağıbasan, Bizans İmparatoru Manuel Komnenos'un Sultan II. Kılıç Arslan aleyhinde kurduğu ittifaka da katılarak imparatorun yardımını temin etti. Bizans imparatoru Manuel Komnenos, Musul Atabegi Nureddin Mahmud Zengi, Dânişmendli beyleri Yağıbasan, Zülkarneyn ve Zünnun, Sultan II. Kılıç Arslan'ın kardeşi Ankara ve Çankırı Meliki Şâhinşâh gibi Türkiye topraklarında hâkimiyet icra eden hükümdarların oluşturduğu ittifak karşısında, tahtını korumakta zorluk çeken Sultan II. Kılıç Arslan, bu birliği mutlaka dağıtmalıydı. Aksi takdirde bu ittifaka karşı başarı kazanması mümkün değildi.

Haçlı Ordularının Anadolu'da Geçtiği Yollar

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 571-582
Tam Metin
Haçlı Seferleri döneminde (1096-1291) Doğu'ya dokuz büyük sefer düzenlenmiştir. Bu seferler sırasında yalnızca Birinci Haçlı Seferi orduları 1097'de Anadolu'yu çapraz kesen yolu geçerek güneye inmeyi başarmışlardır. 1101 Yılı Haçlı Seferleri orduları Türkiye Selçuklu Devleti ve Danişmendli topraklarından geçmeye teşebbüs etmişler, fakat Sultan I. Kılıç Arslan tarafından Orta Anadolu'da imha edilmişlerdir. İkinci Haçlı Seferi orduları 1147/48'de yine Türkiye Selçuklu Devleti'nin topraklarından geçmeye çaba göstermişlerse de bunu başaramamışlar, ancak Bizans'a ait Ege bölgesi topraklarından geçerek Antalya'ya ulaşabilmişlerdir. Üçüncü Haçlı Seferi'ne katılan Alman ordusu ise 1190'da kısmen Türk topraklarından kısmen de Bizans arazisinden geçerek güneye Silifke'ye inmiştir. Bu çalışmamızda bahsedilen Haçlı ordularının Anadolu'daki yürüyüş yollarını kaynaklara dayanarak ve bu konudaki araştırma eserlerinde verilen bilgileri de göz önüne alarak açıklamaya çalışacağız.

Kadı Burhaneddin Karşısında Bir Selçuklu Şehzadesi Kılıç Arslan

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 241 · Sayfa: 847-862
Tam Metin
Türkiye Selçuklu Devleti'nin II. Gıyaseddin Mesud'un 1308'de vefatı ile resmen de son bulduğu genellikle kabul edilen bir görüştür. Ayrıca II. Mesud'un yerine V. Kılıç Arslan'ın geçtiği, böylece hanedanın 1318 yılına kadar devam ettiği de ileri sürülmektedir. O. Turan, Hamdullah Kazvini'nin 1334 yılında yazdığı tarihinden naklen Selçuklu saltanatı adının artık kalmadığı, onlardan bazılarının da "sahillerde ve uçlarda henüz padişah" olduğu kaydından yola çıkarak, bu durumun uç beyliklerinde bazı Selçuklu şehzadelerinin bir müddet daha yaşamış olduğunu doğruladığını ifade etmektedir. Ona göre Anonim Selçuknâme'de yer alan "Sultan Alaeddin bin Süleymanşah bin Melik Rükneddin bin Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev bin Alaeddin Keykubâd'ın 765 Muharrem/Ekim 1363 yılında şehit olduğu" hakkındaki kayıd, hanedan mensubu şehzadelerin, sultan değil fakat şehzade olarak bu tarihe kadar mevcud olduklarını ortaya koymaktadır.

Türkiye Selçuklu Devleti'nde Siyaseten Katl (1075-1243)

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 43-94
Tam Metin
Türkler'de devletin başında bulunan hükümdarların mutlak yetkilerine, örf-siyaset haklarına dayanarak verdikleri en ağır ceza, şüphesiz ölüm'dür. Bilindiği gibi ölüm, hükümlünün yaşamına çeşitli biçimlerde son vermek suretiyle uygulanan bedenî bir cezadır. Türk-İslâm devlet anlayışı, hükümdarın bu yetkisine bağlı olarak gelişen kurumu "siyaseten katl" olarak adlandırmıştır. "Siyaset"kelimesi de hükümdarın daha ziyade devlet yönetimi ile politika gerekleri dolayısıyla verdiği ölüm cezası manasına gelmektedir. Türk örf hukuku ile devlet geleneğinde, mutlak bir otoriteye sahip olan hükümdarın, kudretinin son sınırı olarak ölüm cezası verebilme yetkisinin bulunduğu kabul ve ifade edilmiştir.

Türkiye Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud Hakkında Bazı Görüşler

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 287-300
Tam Metin
1246 yılında onbir yaşında Türkiye Selçuklu tahtına çıkan II. İzzeddin Keykavus'un salatanat yılları kardeşleriyle mücadele içinde geçti. Özellikle kardeşi Kılıç Arslan'ın faaliyetleri karşısında ülkesini terk etmek zorunda kalan II. İzzeddin, ömrünü 17 yıl sürecek olan bir gurbet hayati ile noktaladı. 1261 yılında İstanbul'da lâtin hâkimiyeti sona ermiş, VIII. Mikhail Palaiologos (1259-1282) yeniden İstanbul'da Bizans tahtına kavuşmuştu. Daha önce Konya'ya giderek Keykavus tarafından iyi karşılanmış olan Mikhail, bu kez yanına gelen Keykavus'a hayli itibar gösterecektir.

Türkiye Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykâvus'un Aldığı ve Kullandığı Hâkimiyet Sembolleri

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 224 · Sayfa: 55-74
Tam Metin
Orta Çağ Türk tarihi üzerinde önemli bir ağırlığı olan Fuad Köprülü, bir yazısında hakimiyet sembollerinin devlet hayatındaki rolüne dikkati çekerek, bu sembollerden bazılarına dair esaslı araştırmalar ortaya koymuştur. Köprülü ele aldığı her meselede olduğu gibi, bu sembollerin sadece derin tahlillerini yaparak ne derece önemli olduklarını ortaya koymakla kalmamış, aynı zamanda kendinden sonra bu konuda araştırma yapacaklara da hedef ve vazifelerini göstermiştir.