8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Van
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Van Kalecik (Urartu) Toplumuna Ait Calcaneuslarda Artiküler Faset (Facies Articularis Talaris) Tipleri

Belleten · 2009, Cilt 73, Sayı 268 · Sayfa: 619-634 · DOI: 10.37879/belleten.2009.619
Tam Metin
Ayak bileği yedi kemikten oluşur ve tarsal kemikler olarak adlandırılır. Bilek kısmında yer alan ayak topuğuna calcaneus denir. Topuk kemiği, vücut yükünden gelen ağırlığın büyük bir kısmını taşıyan ayak bileğinin en büyük ve sağlam kemiğidir(1). Topuk kemiğinin üst yüzeyinde (superior) üç ayrı eklem yüzeyi görülür. Bunlar sırasıyla facies artikularis posterior, facies artikularis medial ve facies artikularis anteriordur(2).

OKTAY BELLİ, Anzaf Kaleleri ve Urartu Tanrıları, Arkeoloji Sanat Yayınları, İstanbul 1998, 104 sayfa, 1 harita, XXXII levhada 97 resim, 46 çizim [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 663-666
Tam Metin
Prof. Dr. Oktay Belli başkanlığındaki bir ekibin, Urartu başkenti Tuşpa (Van) dan 11 km kadar kuzeydoğudaki Aşağı ve Yukarı Anzaf kalelerinde yürüttüğü kazı çalışmalarının ilk kitabı olarak değerlendirilebilecek eser, Sunuş, Aşağı Anzaf Kalesi, Yukarı Anzaf Kalesi, Meher Kapısı ve Bronz Kalkan Parçası başlıklarını taşıyan 5 bölüm olarak düzenlenmiş, ayrıca metnin sonunda bibliyografya ve dizin verilmiştir.

Van-Karagündüz Höyüğü Kazıları (1997 Yılı Çalışmaları)

Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 238 · Sayfa: 847-868
Tam Metin
Van Gölü'nün doğu, batı ve kuzey kıyısındaki bereketli kıyı ovalarının prehistorik dönemlerden beri yerleşmelere sahne olduğu bilinmektedir. Sayıları çok olmamakla birlikte, Van Ovası'nda Tilkitepe, Van Kalesi Höyüğü; Hoşap Çayı Vadisi'nde Dilkaya, İremir; kuzeye doğru, Adır Adası karşısındaki Adır Höyüğü; Muradiye Ovası'nda Ovapınar, Erciş Ovası'nda Çelebibağ ve son olarak da batı kıyıdaki Adilcevaz-Kümbethöyük höyükleri bölgenin tabakalaşma veren belli başlı yerleşme yerleri arasındadır. Havzadaki bereketli ovalardan biri de Erçek Gölü'nün doğusunda uzanan, içinden Memedik Çayı'nın aktığı Erçek Düzü'dür. Bunun kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde Karagündüz ve Hino (Baklatepe), doğu ucunda da, Özalp ilçe merkezi yakınlarındaki Aşağı Mollahasan yörenin prehistorik geçmişine tanıklık eden en dikkat çekici yerleşme yerleridir.

Alaköy Kalesi ve Kale'de Bulunan Urartu Heykelleri

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 233 · Sayfa: 15-24
Tam Metin
Alaköy Van il merkezinin 28 km. kuzeybatısında, Merkez ilçeye bağlı bir köydür. Bunun 1 km. kuzeyinde, köylülerce "Garibin Tepe" olarak adlandırılan bir kaleye ait kalıntılar bulunmaktadır. Alaköy-Ağartı (Ayanıs) arasındaki eski dağ yolunun hemen doğusundaki kale, haritalarda "Yumru Tepe" olarak gösterilmiştir. Deniz seviyesinden 1867 m. yüksekte bulunmasına rağmen, yerleşim alanının çevresindeki rakımın 1800-1850 m. civarında olması kalenin alçak bir tepe gibi görünmesine neden olmaktadır. Alaköy'ü Ayanıs'a bağlayan yeni yola 150 m. uzaklıkta olmasına karşın uzun yıllar fark edilmemiştir. Bunun nedeni sur duvarlarının anakaya seviyesine kadar sökülmüş olmasıdır. 1993 yılında yaptığımız bir yüzey araştırmasında, köylülerin "fil heykeli" çıktığını söyledikleri yüzeyi bazalt parçaları ile kaplı yerleşim alanının küçük boyutlu bir Urartu Kalesi olduğu anlaşılmıştır.

Van/Karagündüz Erken Demir Çağı Nekropolü

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 1-20
Tam Metin
Van Gölü havzasındaki arkeolojik kazıların XIX. yüzyılın ortalarına değin uzanan köklü bir geçmişi olmasına ve son 30 yıldır yapılan birçok arkeolojik çalışmaya karşın Urartu Krallığı öncesi dönem hakkında bildiklerimiz hâlâ oldukça sınırlıdır. Assur kral yıllıkları, İ.Ö. XIII. yüzyıldan beri bu yörede Ur(u)atri ve Nairi adlarıyla bir takım halkların yaşadığından ve çok sayıda kral ve krallığın varlığından söz etmekle birlikte, bugüne değin bunlarla ilişkiye sokulabilecek yeterli sayıda arkeolojik kalıntıya rastlanabilmiş değildir.

Giyimli (Hırkanis) Adak Levhalarından Örnekler

Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 166 · Sayfa: 201-220 · DOI: 10.37879/belleten.1978.201
Tam Metin
Van ili Gürpınar ilçesinin 10 km. kadar batısındaki "Giyimli" (Hırkanis) köyünün yaklaşık olarak 250 m. güney batısında ve yerli halk tarafından "Serbartepe" olarak adlandırılan mevkide, 1971 yazında köylüler tarafından köy camisi inşaatına taş temin etmek maksadıyla bir Urartu mekânında kazılar yapılmıştır. Bu yıkım sırasında, Urartu çağına tarihlenen ve üzerlerinde kabartma ya da kazıma tekniği ile yapılmış figürler bulunan büyük bir grup bronz levha bulunmuştur. Bundan bir yıl sonra 1972 yılı yazında, burada Prof. Dr. Afif Erzen başkanlığındaki kazı kurulu tarafından bir mevsim yürütülen kazı ve araştırmalar, Giyimli Urartu bronz definesiyle ilgili pek çok bilinmezi gün ışığına çıkarmıştır. Çoğunlukla adak levhalar', kemer ve okdanlık parçaları, pandantifler, at alınlıkları vs. gibi Urartu çağı bronz levha işçiliği ihtiva eden ve öğrenildiği kadarıyla toplam olarak 2000 parça kadar eserden oluşan Giyimli Urartu bronzlarından halen 250 kadarı Adana Bölge Müzesindedir. Aynı gruptan Van Bölge, Ankara Anadolu Medeniyetleri, İstanbul Arkeoloji, Konya Karaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş Müzelerine de toplam olarak 150 parça kadar eser intikal etmiştir. Ancak bu bronzların büyük çoğunluğunun Türkiye dışına çıkarılmış olduğu da bilinmektedir. Örneğin "Budin" koleksiyonundaki Urartu hiyeroglifli adak levhasının Giyimli Urartu bronzlarından olması kuvvetle muhtemeldir.

Examples of Offering Plaques from Giyimli (Hırkanis)

Belleten · 1978, Cilt 42, Sayı 166 · Sayfa: 221-237 · DOI: 10.37879/belleten.1978.221
Tam Metin
Ten kilometres west of the town of Gürpınar in the County of Van and about 250 metres south west of Giyimli (Hırkanıs) in the arca locally known as "Serbartepe", the local populace, while excavating rock for the construction of a mosque, discovered a large group of plaques of bronze with figures on them executed in relief. These were later dated to the Urartian period. A year later in the summer of 1972, a group under the leadership of Prof. Dr. Afif Erzen conducted an excavation in this area which brought to light much new information concerning the Giyimli Urartian bronze teasure. As far as has been ascertained, the Giyimli bronzes consist of about 2000 pieces, of which about 250 are in the Adana museum, and consist of offering plaques, pieces of belts and quivers, pendants and bridle head-pieces. 150 or so more pieces are collected in the Van Regional Museum, the Ankara Museum of Anatolian Civilisations, the İstanbul Archaelogy Museum, and in the Konya, Karaman, Gaziantep and Kahraman Maraş Museums, and it is known that an even greater number of these pieces has been taken abroad. For example, it is very possible that the Urartian hieroglyphic offering plaque in the Budin collection is of Giyimli origin.

Boris PJOTROWSKİ, Urartu, Geneva, 1969. Archaeologia Mundi serisinden. 230 s., 96 lev., 9 s. levhaların izahı, 4 s. bibliyografya, 4 s. indeks. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1973, Cilt 37, Sayı 147 · Sayfa: 395-402
Son yılların aktüel konularından birini meydana getiren Urartu devletinin tarih ve kültürü üzerine, Urartu konusunun en büyük uzmanı , Ermitage Müzesi müdürü ve Karmir-Blur hafiri B. Pjotrowski tarafından kaleme alınmış bulunan bu eserin ilk bölümü (s. 3-41) "Urartular'ın tekrardan keşfi" adını taşımaktadır. Burada önce Urartu araştırmaları= bir tarihçesi verilmekte, Urartu eserlerine uzun süre Asur yapıtları olarak bakıldığı ve ancak 1871 yılından itibaren, Fransız bilim adamı Prévost de Longprier'nin Van'da bulunup İstanbul'a getirilmiş olan kazan kulplarının Urartular'a ait olabileceğini bildirmesinden sonra, yavaş yavaş Urartu eserlerinin Asur eserlerinden ayrılmağa başlandığı belirtilmektedir. Toprakkale'de yapılan kaçak kazılar ve elde edilen güzel eserlerin Van'da bir kazı yapılmasını gerektirdiğine değinen yazar, 1877'de H. Layard'ın asistanı H. Rassam'ın ilk keşif hareketinden sonra 1879-1880 yılları arasında yapılan Toprakkale kazılarından bahsetmekte, bu ilk kazılarda elde edilen eserler karşısında Rassam ve arkadaşlarının duygularını ve bunun nedenlerini ise aynen şu sözlerle açıklamaktadır: "Maalesef ilim heyeti Toprakkale'deki kazıları sırasında umduklarını bulamamışlardır. Her ne kadar arkeologlar açık ve koyu renk kesme taşlardan gayet düzenli bir şekilde inşa edilmiş olan tapınağın temellerini gün ışığına çıkartmışlarsa da durumdan hiç memnun kalmamışlardır. Toprakkale'de Asur sarayları gibi anıtsal Urartu eserleri ile karşılaşacaklarını sanan hafirler, bu buluntuların azlığı karşısında hayal kırıklığına uğramışlardır. Onlara göre Toprakkale mevkii, Asur kültür çevresi içinde yer alan önemsiz bir kazı yerinden başka birşey değildi."